BIST 100 9.461 DOLAR 34,57 EURO 36,03 ALTIN 2.994,90
14° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

CHP'li Altay'dan Kılıçdaroğlu hakkındaki suç duyurusuna tepki: Sansür yasası ilk ürününü verdi

CHP'li Altay'dan Kılıçdaroğlu hakkındaki suç duyurusuna tepki: Sansür yasası ilk ürününü verdi

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay; CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu hakkında ‘Sansür Yasası’nın “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak” maddesi gerekçe gösterilerek suç duyurusunda bulunulmasına tepki gösterdi. Altay, “Şimdi o kanun; TCK 217'ye göre Bay Kemal'e dava açtırmış bürokratlarına. Vay be! Bay Kemal konuşuyor, nasırlarına basılmış gibi hop hop zıplıyorlar. Aslında bu suç duyurusunda doğru şeyler var. Okuyorum buradan, ‘Sayın İçişleri Bakanımızın devleti şahsı ihtirasları ile yöneten kişi olduğu algısı oluşturulmaya çalışılmıştır.’ Evet. Tam da bunu yapıyoruz işte. Algı değil Sayın Genel Müdür, olgu. Böyle bir olgu var. İçişleri Bakanının devleti şahsi ihtirasları ile yönettiğini iddia ediyoruz. Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma başlıklı 217/A hayırlı olsun. 2 hafta önce çıkan 'sansür yasası' ilk ürününü verdi” dedi.

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Altay'ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:

'AK PARTİ KABUL ETSEYDİ 10 EKİM'DE YASALAŞMIŞ OLURDU'

Siyaset açık kapı işidir. Kabul ettik görüştük. Niye geldiler? Biz 4 Ekim'de samimi bir kanun teklifi verdik. Kadının kılık kıyafet özgürlüğü ile ilgili samimi bir kanun teklifi verdik. Şimdiye kadar AK Parti bunu kabul etseydi 10 Ekim'de bu yasalaşmış olurdu. Zaten fiilen ortadan kalkmış, olmayan bir sorun ile ilgili yasal da bir teminat olurdu. Biz bunu niye yaptık? Çok açık ve samimi söylüyoruz zaten. CHP'nin helalleşme vizyonunun da bir parçasıydı bu. Geçmişte yaşanmış kimi acılar, üzüntüler için böyle bir yasal düzenlemenin hoş, güzel olacağını düşündük.

'BAŞÖRTÜSÜ ERDOĞAN İÇİN HEP BİR İSTİSMAR, MENFAAT KONUSUDUR'

Fakat Erdoğan bunu gollük bir pas olarak değerlendirdi. Neyi gollük bir pas olarak değerlendirdi aslında Erdoğan, başörtüsünü. Neyi, kadının özgürlüğünü... Erdoğan, kadının özgürlüğünü istemek sana gollük bir pas oluyorsa vay Türkiye'nin geldiği hale. Böyle bakmamak lazım. Başörtüsü Erdoğan için hep bir istismar, menfaat konusudur. Şimdi sulandırılmış bir anayasa değişiklik önerisi ile geldiler. Efendim biz size teklif getirmedik ama biz 24 ve 41'inci maddelerde düzenlemeler istiyoruz. Niye kardeşim? E böyle yapalım. Bizim bir kanun teklifimiz var, gelin bunu kabul edelim. Yok biz bunu böyle yapalım.

'İKİ MADDEDE ÇÖZÜLECEK Mİ'

Biz samimiyiz, kanun teklifimizi arkasındayız dedik. Seçime 7 ay kala anayasa değişikliği bir art niyet işidir. Seçime 7 ay var, bir anayasa değişecekse yeni Meclis değiştirir. Darbe anayasası diye nitelendirdiğimiz anayasa 19 seferde 184 değişikliğe uğramış ama hala berbat bir anayasa var. İki madde ile çözülecek mi? İki madde ile o berbat anayasa, özgürlükçü sivil bir anayasa olacaksa eyvallah. Ama böyle bir şey yok. Ne var, Erdoğan gollük pası aklınca gole çevirecek. Yemezler.

'ANAYASA SENİN KİŞİSEL AJANDANA GÖRE KURGULANAMAZ'

Temel hak ve özgürlükler referandum konusu olamaz. Nokta. Fırsatçılık Erdoğan'ın fıtratında var. Ama Erdoğan şunu bil, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası senin kişisel ajandana göre kurgulanamaz. Ve kurgulanmayacak. Türkiye'nin sivil, özgürlükçü, nitelikli, daha az madde sayısını içeren bir anayasaya ihtiyacı vardır, doğrudur. Bunu yapacak olan da 28'inci dönem parlamentosudur. Bunu böyle bileceksin. Gel tekrar buradan sana çağrı yapıyorum, CHP'nin Kemal Kılıçdaroğlu'nun birinci imza sahibi olduğu kanun teklifine omuz var, istersen onu biraz revize et, bunun üzerinden gidelim, dertli toplu bir kanun teklifini Meclis'ten bir iki günde çıkaralım ve bu defteri kapatalım.

'BAY KEMAL KONUŞUYOR, NASIRLARINA BASILMIŞ GİBİ HOP HOP ZIPLIYORLAR'

Anayasa'da basın hürdür, sansür edilemez diyor. Daha iki hafta önce Meclis'e sansür kanununu getirdin kardeşim. Şimdi o kanun; TCK 217'ye göre Bay Kemal'e dava açtırmış bürokratlarına. Vay be. Bay Kemal konuşuyor, nasırlarına basılmış gibi hop hop zıplıyorlar. Niye? Dün sorularımı sordum; 24 saat geçti, zerre cevap alamadık. Bunun yerine bir dava, suç duyurusu, dava dilekçesi geldi önümüze. Ben ne sormuştum? Türkiye, kara para konusunda neden gri listede Erdoğan dedim. Ve o ülkeleri saydım. Saydığım 20 ülkeden 3 tanesini Türkiye’nin tamamı bilmez. Dedim ki Zindaşti'yi yani Ortadoğu'nun en büyük uyuşturucu baronunu serbest bırakan hakim nerede Erdoğan dedim. Hatta bu hakimin soruşturma dosyası iki yıldır neden bekletiliyor dedim. Hala cevap bekliyorum.

'SEZGİN BARAN KORKMAZ'IN YURTDIŞINA ÇIKIŞ YASAĞI NEDEN KALKTI DEDİM, CEVAP YOK'

Sezgin Baran Korkmaz'ın mal varlığına koyulan tedbir neden kalktı Erdoğan dedim. Sezgin Baran Korkmaz'ın yurt dışına çıkış yasağı neden kalktı dedim, cevap yok. Bu kararı alan hakim ve savcılar şimdi nerede dedim, cevap yok. Almanya'da haraç ve uyuşturucu ticaretine adı karıştığı için sınır dışı edilen Samger Ahmedi'yi İstanbul'da boğazda lüks bir tekne turunda görmediniz mi dedim. Haberiniz yok mu bundan dedim, cevap yok. Türkiye'nin Rus, Azeri, Çeçen, Kazak, Özbek mafyasının nasıl ve neden hesaplaşma ve hakimiyet kurma alanına dönüştüğünü sordum. Cevap yok.

'CEVAP YOK'

Ben dün söyledim. Bir ülkeye uyuşturucu, kara para girerse oraya mafya kendiliğinden girer. Üstelik, Rus, Azeri, Çeçen, Kazak, Özbek ne ararsan var. Hepsi Türkiye'de. Dünyanın tüm mafya babaları Türkiye'de. Neden? Bu konuda ne yapıyorsunuz dedim, cevap yok. Varlık barışı kanunu çıkardığınız yıllarda Türkiye'ye giren kaynağı belirsiz paralara neden soruşturma, kovuşturma ve vergi incelemesi yapılamaz diye kanun yaptınız dedim, cevap yok. Varlık barışı çıkardığınız yıllar içerisinde Türkiye'ye giren 82 milyar 618 milyon dolar nerede dedim, cevap yok. MASAK'ın elini kolunu kim bağlıyor dedim, MASAK bu konuda soruşturma yapmıyor, yapamıyor dedim, cevap yok. Bu soruların cevabı yok.

'SORULARA YANIT VEREMEYENLER KAHRAMAN POLİSİMİZİ, JANDARMAMIZI KENDİLERİNE KALKAN YAPTILAR'

Konusu suç olan paralar da geldi dedik, Abdüllatif Bey (CHP Konya Milletvekili Abdüllatif Şener) Genel Kurul'da kıyameti kopardı, isyan ve itiraz etti, konusu suç olan para dedim, Bay Kemal söyledi bu paralar ile cari açığı düşürüyorsunuz. Burada, Merkez Bankası tablosunu gösterdim. Benim değil. 82 milyar 618 milyon dolar girmiş, kaynağı belirsiz, konusu suç olan para. Cevap yok. Nasıl olacak şimdi. Bu sorulara yanıt veremeyenler kahraman polisimizi, jandarmamızı kendilerine kalkan yaptılar. İbretlik bir suç duyurusu ile karşı karşıyayız.

'BİZ SUÇ İŞLERİ BAKANI DEDİK, BAKANLIĞI DEMEDİK, SAKIN HA'

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Emniyet Genel Müdürlüğü'nden suç duyurusu. Aslında bu suç duyurusunda doğru şeyler var. 'Teşkilatımızın yasalara uygun olarak değil de belli organize suç grupları ile birlikte hareket ettiği algısı oluşturmaya çalışılmış ve Emniyet Teşkilatımıza, sayın İçişleri Bakanımızı toplum nazarında itibarı zedelenmeye çalışılmıştır.' Ben dün söyledim, biz suç işleri bakanı dedik. Suç işleri bakanlığı demedik. Sakın ha. Sen kendini bakan ile bir tutma. Senin uyuşturucu baronları ile fotoğraflarını görmedik ki... Senin veya kahraman polisimizin böyle bir fotoğrafı yok. Senin bakanının var.

'BAKANIN DEVLETİ ŞAHSİ İHTİRASLARI İLE YÖNETTİĞİNİ İDDİA EDİYORUZ'

'Anayasa kanunlar ve mevzuata uygun şekilde iş ve işlem yapan Emniyet teşkilatımıza yapılan bu itham açıkça iftira niteliğindedir.' Teşkilata değil de... Fakat şimdi bir şey okuyorum buradan, 'Zira paylaşımda yer alan ifadelerle ile ilgili sayın İçişleri Bakanımızın devleti şahsı ihtirasları ile yöneten kişi olduğu algısı oluşturulmaya çalışılmıştır.' Evet. Tam da bunu yapıyoruz işte. Algı değil sayın Genel Müdür, olgu. Böyle bir olgu var. Bu olgunun peşindeyiz biz. İçişleri Bakanının devleti şahsi ihtirasları ile yönettiğini iddia ediyoruz.

'İÇİŞLERİ BAKANI DEĞİL Mİ, CHP İL BAŞKANLARINI ŞEHİT CENAZELERİNE ALMAYIN DİYEN'

Bu iddiamıza gerekçe çok. Sadece çekilen fotoğraflar değil. İçişleri Bakanı değil mi, CHP il başkanlarını şehit cenazelerine almayın diyen. Bu şahsi ihtiras değil mi? Kin ve ihtiras politikası değil mi bu?

Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma başlıklı 217/A hayırlı olsun. 2 hafta önce çıkan 'sansür yasası' ilk ürününü verdi, hayırlara vesile olsun. Şimdi bu halkı yanıltıcı bilgi oldu. Peki bu ne kardeşim? Merkez Bankası'nın raporu. Ödemeler dengeler listesi. Eğer TCK 217/A'dan bir şey yapacaksanız Merkez Bankası'na yapın. Burada 82 milyar 618 milyon dolar kaynağı belirsiz para. Bu cari açığı düşürmez mi, düşürüyor zaten. Bay Kemal'de bunu söyledi. İbretlik bir tablo.

'İÇİŞLERİ BAKANINA DA CUMHURBAŞKANINA DA LAF SÖYLEYECEĞİZ'

İddianamenin ikinci sayfasının 4'üncü ve 5'inci paragraflarına katılıyoruz. Süleyman Soylu bakımından katılıyoruz suç duyurusunun. Ama sayın genel müdür yapma etme. Sen genel müdürsün. Emniyet Genel Müdürlüğü'yle ilgili, polisle ilgili, jandarmayla ilgili sayın genel başkanın ağzından bir şey duymuş olamazsın. Buradan da anlıyorum ki sayın genel müdür, sayın genel başkanımızın o videosunu izlememiş. Süleyman Soylu ona, 'Kılıçdaroğlu emniyet teşkilatımıza hakaret etti' demiş ve bakmamış adam. Bay Kemal'in videosunu seyretmemiş sayın genel müdür. Videoyu bir seyretseydin, biz siyaset yapıyoruz kardeşim, İçişleri Bakanı'na da laf söyleyeceğiz, Cumhurbaşkanına da söyleyeceğiz. Eğriye eğri, doğruya doğru diyeceğiz, onu yapıyoruz zaten.

'AYIPTIR YA, DEVLETİN ADAMI, GENEL MÜDÜRÜ, POLİSİ OLUN'

Sayın genel müdür kahraman polis teşkilatımızı ayırarak soruyorum sen genel müdür müsün, avukat mısın? Genel müdürlüğünü yap kardeşim. Sen itiraf etmişsin zaten, 'Süleyman Soylu teşkilatı kendi ihtiraslarına göre yönetiyor, böyle iddia ediliyor, böyle yapılmak isteniyor.' Evet bizde onu söyledik zaten, sana ne? Süleyman Soylu seni kendine kalkan yapmak isteyebilir sana ne oluyor? Ayıptır ya, devlet adamı olun, devletin genel müdür olun, devletin polisi olun.

'PARTİ DEVLETİ VARSA DEMOKRASİ YOKTUR; DEMOKRASİ YOKSA BİR FELAKET VARDIR'

Emniyet teşkilatına daha önce sızan bir kişiye bağlı insanların neler yaptığını, ordumuza daha önce sızan bir kişiye bağlı insanların neler yaptığını 15 Temmuz'da çok acı bir biçimde yaşadık. Kimsenin adamı olmayın, devletimiz yücedir, büyüktür ve güçlüdür. Bugün başında Ahmet olur, yarın Mehmet olur. Siz devletin genel müdürü olarak devletin ve bakanlığın saygınlığını korumak zorundasınız. Ben bakana laf söylerim, o da bana söyler, sen bu işe karışma. Günaha kalkan olma.

Sen şunu hallet ama rica ediyorum senden Polis Akademisi Mezuniyet Töreni'nde AK Parti marşı çalan veya çaldıranların hesabını sor ve millete ver. Sana düşen bu. Devletin genel müdürü olmak budur. Polis Akademisi Mezuniyet Töreni ya, AK Parti marşı... Hiç olmadı ya. Yazık. Tek adam diktatörlüğünde bir parti devleti inşa ettirilmek için her şey yapılıyor ama 7 ay kaldı. Olmaz artık zorlamayın. Ama muradınız bu. Parti devleti var ise demokrasi yoktur. Demokrasi yoksa bir felaket vardır.

'RECEP TAYYİP ERDOĞAN, BU CAHİLLİK'

Beyefendi dün cahillikten söz etmiş. Bay Kemal'i cahillikle suçlamış. Tam cümlesini okuyayım da ona bir cevap verelim. 'Ben ekonomistim, bizim şu anda yap, işlet, devret ile eserleri üretenler bunların toplam bedelini ortaya koysak bunlara faiz ödemeye kalksam altından kalkamazlar. Şimdi milli bütçeye en ufak bir yük olmuyor.' Recep Tayyip Erdoğan. İşte bu cahillik. Niye, bunun bir, Erdoğan bu ‘yap işlet devret’lerinin faizlerini millet ödüyor, tabi sen ödemiyorsun, sen milletten topluyorsun, kasaya koyuyorsun, kasadan da ödüyorsun. Bu projeleri devlet yapsaydı iki kalem ödememiz olacaktı. Anapara ödeyecektik, kredi ile yaptıysak da faiz ödeyecektik. Şimdi dört kalem ödüyoruz. Senin bunlardan haberin yoksa, görevini ihmal ediyorsun. Varsa ve böyle bir beyanat veriyorsan halka yalan söylüyorsun ya da bunların ikisinin karşımı olarak cahilce laf ediyorsun. Şimdi anapara ödüyoruz, faiz ödüyoruz, işletme gideri ödüyoruz, dolarla vermişsen ABD'deki enflasyon üzerinden; avro ile vermişsen Avrupa'daki enflasyon üzerinden de enflasyon farkı ödüyoruz. İşte cahillik burada başlıyor.

'‘MİLLETİN CEBİNDEN 5 KURUŞ ÇIKMIYOR’ DEMEK CAHİLLİKTİR'

Beş yıldır ödenen para 121 milyar TL Erdoğan. Diyorsun ki sen önümüzdeki üç yılda ödenecek para 373 milyar 627 milyon TL. 121 milyar da üç yıldır ödüyorsun. Al sana 500 milyar TL. Tablo buyken milletin cebinden 5 kuruş çıkmıyor demek cahilliktir. Başka türlü izah edilemez. Ne diyeyim. Milletin gözünün içine baka baka millete yalan söyleyene ne diyeyim.

'ENFLASYON DÜŞÜNCE FAİZ OTOMATİK DÜŞER'

Faiz düşüyor, enflasyon düşmüyor... Erdoğan ne diyor, yılbaşından sonra dünyada faiz inecek. Erdoğan, daha dün FED, faiz arttırdı. Avrupa Merkez Bankası faiz artırdı. Enflasyonu dengeleyecekler. Şişme var. Sen, Merkez Bankası'nın politika faizini düşünüyorsun, millete faiz düşürdüm, Nass var çünkü diyorsun ama piyasalarda faiz yüzde 28'den aşağıya faiz yok. Erdoğan, bir şeyi bil. Faiz nasıl düşer biliyor musun, kimse faiz istemez zaten, enflasyon düşünce faiz otomatik olarak düşer zaten.

'EY TÜİK, BİR DAVA DAHA AÇ BANA, SEN HIRSIZSIN'

TÜİK bugün enflasyon açıkladı. Yüzde 85,5. Varsayalım ki 85,5. Avrupa'nın hiçbir ülkesinde bunun yarısı kadar enflasyon yok. Amerika'da onda biri kadar. TÜİK bunu niye böyle yapıyor? Erdoğan beşli çeteye para pompaladığı için devletin parası azalıyor, kasada para azalınca devletin memuruna emeklisine ödemesi gereken paralar var. Memurlar ocakta enflasyon farkı artı 8 puan alacak. Emekliler de bir zam alacak. TÜİK milyonlarca memurun düşük maaş artışı alması için enflasyonu düşük gösteriyor diyorum. Mealen diyorum ki TÜİK memurun ve emeklinin sofrasından; enflasyonu bilinçli olarak düşük göstermek suretiyle emeklinin, memurun sofrasında ekmek çalmıştır. Rızık çalmıştır. Ey TÜİK, bir dava daha aç bana sen hırsızsın. Memurun, emeklinin sofrasından ekmek çalıyorsun. Hırsızlık yapıyorsunuz. Bunun adı budur.

'VAY ANASINI BE'

İstanbul Ticaret Odası, enflasyonu yüzde 108 açıkladı. TÜİK, 85. Bu nasıl yansıyor, TÜİK'e göre olacağı için benim memurum yüzde 12 zam alabilecek. Emeklim yüzde 10,9. İTO'ya göre olsa ne olacaktı, memurumuz 12 yerine 19; emeklimiz 10,9 yerine 17,4 zam alacaktı. Bütün bunlara rağmen dün söyledim Erdoğan, Zimbabve, Suriye, Sudan, Venezuela dışında bizden daha yüksek enflasyon olan ülke yok. Beşinci sıradayız. Vay anasını be.

'ALLAH'TAN KORKMUYOR MUSUNUZ KARDEŞİM'

Bulgur pilavı, ayran, salata... Tarım Bakanımız bugün bulgur pilavı, ayran ve salatanın eskiden lüks yemek olduğunu şimdi kimsenin bunun yüzüne bile bakmadığını söylemiş. AK Parti'nin fıtratında bunlar var. Biz bu AK Parti'de çiftçiye gözünü toprak doyursun diyeni de gördük. Ananı da al git diyeni de gördük. Hadi bir takla at diyeni de gördük. Şu cep telefonunu ver bakayım kaç model diyeni de gördük. Bu da yeni bir manzara. Herhalde herkes ejder meyveli smoothe falan, manda yoğurdu, kestane balı, hurma ile besleniyor olmalı ki bulgur pilavının yüzüne bakılmıyor. Ayıp ayıp... Sayın Bakan millet ucuz ekmek, sıvı yağ, şeker kuyruğunda görmüyor musun? Millet akşama kadar pazara gitmeyin akşam pazardan çürük domates topluyor görmüyor musun? Allah'tan korkmuyor musunuz kardeşim. Siz kuru ekmek yiyorlarsa karınları tok diyen kafanın devamı bu sayın Bakan da ben öyle anlıyorum.

'MİLLETİN AKLIYLA, HAYALİYLE BARİ ALAY ETMESİNLER'

Sayın Bakan’a bir şey daha söyleyeyim. Bu artık kimsenin yüzüne bakmıyor dediğin bulgur pilavının artık kimse yüzüne bakamıyor pahalı olduğu için. Geçen sene pilavlık bulgur kaç liraydı biliyor musun? 8 lira. Şimdi kaç lira olmuş? 22 lira. Bunun yağı var soğanı var, içine zaten bir parça kuşbaşı katmak zaten mümkün değil. Salatayı saymıyorum. Domatesin, salatalığın, marulun fiyatını. Yahu bulalım da yiyelim şu bulgur pilavını ya. Bulguru bulsa, içine doğrayacak domatesi, soğanı bulamıyor millet. Onun için yüzüne bakmıyor sayın Bakan. Ne konuşuyorsun sen? Milleti perişan ettiler de milletin aklıyla alay ediyorlar da haliyle bari alay etmesinler canım. Haliyle bari alay etmesinler. Bunu rica ediyoruz. Cumhuriyete, yıkım projesi demek, cumhuriyete en hafif tabiriyle en hafif tabiriyle saygısızlık, nankörlük olur diye düşünmek lazım.

'HDP’YE TERÖRİST DİYORLAR, ERDOĞAN’IN KİŞİSEL ŞEYİNE GÖRE BİR ANAYASA İHTİYACI OLUNCA HDP’YE MİLLETİN OYLARIYLA SEÇİLMİŞ BİR PARTİ OLARAK GİDİYORLAR'

Altay, soru üzerine; AKP’nin anayasa değişikliği teklifi ile ilgili dün TBMM’de grubu bulunan siyasi partileri ziyaret etmesine ilişkin şunları söyledi:

Bunlar bir karar versin. HDP’ye terörist diyorlar, ondan sonra Erdoğan’ın kişisel şeyine göre bir Anayasa ihtiyacı olunca HDP’yi bizim de iddia ettiğimiz gibi milletin oylarıyla seçilmiş, parlamentoda grubu bulunan bir parti olarak gidiyorlar. Parti olarak gidiyorsunuz. Gidin tabii de niye toplantılara çağırmıyorsunuz? Yurt dışı gezilerine neden çağırmıyorsunuz HDP’yi? Bir karar verin artık. HDP, terör örgütüyse bilelim, legal bir partiyse bilelim. Bir karar verin. Garip. Bu şunun işareti, Erdoğan, işine geldiği zaman geçmişte söylediklerinin tümünü inkar edecek bir anlayış içindedir. Daha önce de biliyorsunuz böyle örnekleri çok. Bizim HDP ile ilgili görüşümüz nettir. HDP, Meclis’teki grubu bulunan siyasi partilerden birisidir. Böyle bakıyoruz. AK Parti de diğerleri de böyle bakabilmeli. Ama bundan sonra yine toplantılara, yurt dışı gezilere HDP’yi çağırmazlarsa da bu gidişleri onlar için olumsuz bir tablo olur.

'SEN KENDİ PARTİNDEKİ PUDRA ŞEKERCİLERİYLE İŞE BAŞLA. SONRA BİZ, BAKARIZ BİZE'

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na ve CHP’ye yönelik “Sen şu an uyuşturucu baronlarına zemin hazırlıyorsun. Zaten senin içinde kuru sulu, içenler var” sözlerinin anımsatılması üzerine de şunları söyledi:

Pudra şekerini CHP’de kimse çekmedi. AK Parti’de çekildi pudra şekeri. Bunlar, seviye düşüklüğü. Erdoğan’ın bu ifadesini, çukura düşmüşlük olarak, çukur olarak nitelerim sadece. Kimin ne içtiğine, kimin ne yediğine, kimin nasıl yaşadığına karışmak, eskide kaldı. Hep söylüyorum. Erdoğan, yaşam tarzından, inanç aidiyetinden beslenmek suretiyle Türkiye’yi ayrıştırıyor ve Türkiye’ye yapılabilecek en büyük kötülüğü yapıyor. Sen önce kendi partindeki pudra şekercileriyle işe başla. Sonra biz, bakarız bize.

(ANKA)