Gündem Bilim Teknoloji Spor Dünya Ekonomi Siyaset Sağlık Eğitim Kültür Sanat Magazin Yaşam Reklam Künye Gizlilik Sözleşmesi İletişim
Yazılım ve Tasarım: Bilgin Pro © 2024KRT TV Tüm Hakları Saklıdır

CHP'den Erdoğan'a IMF tepkisi: Allah’ın bildiğini, kuldan niye saklıyorsunuz?

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, gerçekleştirdiği basın toplantısında AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ekonomi politikalarının Türkiye'yi getirdiği duruma dikkat çekti.

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, CHP Merkez Yürütme Kurulu toplantısı sonrasında gerçekleştirdiği basın toplantısında AKP iktidarının ekonomi politikaları üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Faik Öztrak, "Erdoğan dün, “Süreci tamamlanan işlemlerle, rezervimiz artacak” dedi. Süreci tamamlanacak işlem de ne? IMF’nin size verdiği rezerv desteği değil mi? Allah’ın bildiğini, kuldan niye saklıyorsunuz? Kimden korkup çekiniyorsunuz? Dün “Bizden para istediler” diye caka sattığınız IMF’den, bugün “para alıyoruz” demekten mi utanıyorsunuz? Milletin 128 milyar dolarını yok yere heba edip buharlaştırdınız. Utanmadınız. şimdi ekonomiyi, IMF’den gelen 6,3 milyar dolara muhtaç ettiğinizi niye saklıyorsunuz?" ifadelerini kullandı.

Öztrak, "Ekonomiyi IMF’den gelen paraya muhtaç eden Erdoğan, brüt rezervlerle hava atmaya kalkıyor. Ama net döviz kasası hala açık veriyor. Yama, makyaj tutmuyor." değerlendirmesinde bulundu.

Faik Öztrak'ın açıklamaları şöyle oldu:

Erdoğan dışarıda kedi, İçeride aslan… Egemen güçlerin karşısında el pençe divan, Kendi ülkesinin insanına, gençlerine, Ali kıran, baş kesen… Boğaziçi’nde gençlerin ve akademisyenlerin mücadelesiyle, Kayyum rektör görevden alındı.

Saray şimdi de onun yerine vekil olarak atadığı kişiyi, Asaleten rektörlüğe yeni kayyum olarak getirdi.

Yine “Dediğim dedik, çaldığım düdük” dedi. Ülkenin parlak beyinlerini, kibrine kurban etmekten çekinmedi. Aslında yaşanan süreç, Sadece Boğaziçi’ni Sarayın kendine göre formatlama çabası değil, Bilime, üniversite içi demokrasiye yapılan bir saldırı.

Yine geçtiğimiz hafta yapılan bir düzenlemeyle, Anayasa’ya aykırı biçimde, Bazı özel hukuk kişileri Cumhurbaşkanı kararıyla Devlet Denetleme Kurulu’nun idari denetimine alındı. Özellikle sermayesinin yarısı, Meslek örgütü ve sendikalara ait kurumları kapsayan bu düzenleme, Sivil Toplum üzerinde yeni bir baskı unsuru olarak kullanılabilecek.

Erdoğan Şahsım Hükümeti, Hızla otoriterleşmeye devam ediyor. Genel Başkanlarının kibrini gören, AK Parti milletvekilleri de ondan aşağı kalmıyor. Mersin milletvekili, Yolda kendisini durduran polise hakaretler ediyor. Valilik polis memurları hakkında yasal işlem başlatıyor. Atama İçişleri Bakanı da sus pus. Devletin polisine sahip çıkmıyor.

Devletin memuru, emeklisi Zaten Erdoğan Şahsım Hükümeti’nin üvey evladı. İki gün önce, Memurların toplu sözleşme görüşmeleri tamamlandı. Memurların ve memur emeklilerinin, Önümüzdeki iki yılda alacağı maaş zammı belirlendi. 2022’in ilk altı ayında yüzde 5, İkinci altı ayında yüzde 7; 2023 de ise İlk altı ayda yüzde 8, İkinci altı ayda yüzde 6 zam yapıldı.

Eğer enflasyon bunları aşarsa, ki hiç şüphe yok aşacak, Aradaki fark enflasyon farkı olarak eklenecek. Ama memurlar, refahtan pay alamayacak Nasılsa Saray ve şürekası refahtan paylarını Üç-beş ballı maaşla bol bol alıyor. Bakanın ballandırarak anlattığı yüzde 9 büyüme hikayesinin, Memura faydası olmayacak. Yıllardır, Hemşirelerin, din görevlilerinin, öğretmenlerin ve polislerin beklediği 3 bin 600 ek gösterge ise, Yine komisyona havale…

Memurlarımız endişe etmesin. İlk seçimden sonra 3600 göstergeyi vermek bize kısmet olacak. Grevsiz toplu sözleşme, Sarımsaksız mantı gibidir. Bir şeye benzemez. Çıkacak sonuç da ancak bu olur. Sendika, memura verilen sefalet zammından memnun. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı toplantıda, “Çalışma hayatı boyunca böyle zam görmediğini” söyledi.

Sayın Bakan… Türkiye de son yıllarda böyle enflasyon görmedi. Bakan diyor ki, “IMF Türkiye için 2022’de yüzde 9 enflasyon bekliyor, En yüksek tahmin 12,5… Biz de 12 verdik daha ne olsun…”

Sarayın Bakanı, IMF’nin Haziran 2021 tarihli son Türkiye raporuna baksa, En yeni beklentinin yüzde 9 değil, yüzde 14 olduğunu görürdü. Ama iş düşük enflasyon tahmini çıkarmaya gelince, IMF’nin eski tahminlerine sarılmaktan çekinmeyen bir kadro işbaşında.

Siz bu ülkenin memurundan yana mısınız? Yoksa IMF’den yana mısınız? Sizi gidi kripto IMF’ciler sizi. Dün de sarayın başı çıktı, “Memuru enflasyona ezdirmedik” dedi. İki yıllık toplam maaş artışı ve toplu sözleşme ikramiyesini toplayarak Caka sattı. Bir kere siz hangi enflasyona göre konuşuyorsunuz? TÜİK’in enflasyonunu diyorsanız, Kusura bakmayın, ona sizden başka inanan kalmadı.

Merkez Bankası Başkanı’nın bile, “Son bir yılda yapılan bütün zamlar, Yüzde 30'un üzerinde” dediği yerde, TÜİK, tabelaya yüzde 18,95 enflasyon yazıyor. Bağımsız araştırmacıların açıkladığı enflasyon TÜİK’in enflasyonunun iki katından fazla. TÜİK, “yıllık gıda enflasyonu yüzde 25” diyor, Sendikaların araştırmalarına göre Son bir yılda gıda enflasyonu yüzde 40’ı buluyor. Temmuz ayı itibariyle, Dört kişilik ailenin açlık sınırı 2 bin 903 lira, Yoksulluk sınırı 9 bin 457 lira oldu. Son bir yılda, Doğalgaza yüzde 19, Elektriğe yüzde 30 zam geldi. Arabası olan da, olmayan da yandı. Pompacılar vergi tahsildarı...

Son bir yılda 50 litrelik depo, Benzinli arabada 61,5 lira, Mazotlu arabada 59 lira, Tüplü arabada 56 lira daha fazlaya doluyor. Son bir yılda otomobil fiyatları Dizelde yüzde 60’ın üzerinde zamlandı. Benzinlide ise artış yüzde 100. Gençler için yeni bir otomobil almak hayal oldu, İkinci el bile çok zor. Artık resmi rakamlarla bile mızrak çuvala sığmıyor.

Bir yılda; Tavuk eti yüzde 56, Mısırözü yağı yüzde 51, Ayçiçek yağı yüzde 60 zam gördü. Ayçiçeği üreticisi ise hala alım fiyatı bekliyor. Çiftçinin ayakta kalabilmesi için, Tarlasını önümüzdeki sene de ekebilecek kadar kazanması için Ziraatçiler ayçiçeğinde fiyatın 6,5 liranın altına düşmemesi gerektiğini söylüyor.

Üreticiyi ithalata ezdirmemek için, İndirilen gümrük duvarlarının derhal eski seviyesine yükseltilmesi, İthalata bire bir buçuk kilo yerli ürün alım kotası getirilmesi de gerekiyor. Bu sene, Bunlar yapılmazsa, Türkiye önümüzdeki yıl ayçiçeği ithalatına Daha büyük paralar ödemek zorunda kalacak.

Dün IMF, Salgınla mücadelede ülkelere destek vermek için 650 milyar dolar büyüklüğünde bir rezerv desteğini, Kotalarına oranla üye ülkelerin kullanımına sundu. Türkiye’ye de buradan 6,3 milyar dolarlık bir pay düştü. Erdoğan bir dönem, “IMF geldi, bizden 5 milyar dolar istedi” diye hava atıyordu. Şimdi ise IMF’nin verdiği 6,3 milyar dolar destekle, Caka satacak duruma düştü. Nereden nereye değil mi?

Erdoğan dün, “Süreci tamamlanan işlemlerle, Rezervimiz artacak” dedi. Süreci tamamlanacak işlem de ne? IMF’nin size verdiği rezerv desteği değil mi? Allah’ın bildiğini, Kuldan niye saklıyorsunuz? Kimden korkup çekiniyorsunuz? Dün “Bizden para istediler” diye caka sattığınız IMF’den, Bugün “para alıyoruz” demekten mi utanıyorsunuz? Milletin 128 milyar dolarını yok yere heba edip buharlaştırdınız. Utanmadınız. Şimdi ekonomiyi, IMF’den gelen 6,3 milyar dolara Muhtaç ettiğinizi niye saklıyorsunuz?

Ekonomiyi IMF’den gelen paraya muhtaç eden Erdoğan, Brüt rezervlerle hava atmaya kalkıyor. Ama net döviz kasası hala açık veriyor. Yama, makyaj tutmuyor. 13 Ağustos itibariyle; Merkez Bankası’nın kasasında, 67 milyar doları brüt döviz, 40 milyar doları altın olmak üzere 107 milyar dolar var. Erdoğan’ın dediği gibi 109 milyar dolar da yok.

Bundan döviz kredi ve mevduatlarını, SWAP’ları ve şarta bağlı döviz yükümlülüklerini düşüp, Eti kemiğinden ayırdığınızda, IMF tanımına göre döviz kasası 30 milyar dolar açık veriyor. Ve bu da tüm net rezerv hesaplama yöntemleri içinde En düşük açık…

Net rezerv açığını 53 milyar dolar bulan yöntemler de var. “İstatistikler yalan söylemez, Ama istatistiklere yalan söyletilebilir” derler. Erdoğan il başkanlarının karşısında öyle yaptı.

İşine geleni söyledi, İşine gelmeyeni halının altına süpürdü. Erdoğan, “Yaşadığımız hadiseler nedeniyle, Milli gelirimiz bir miktar düştü” dedi. Ama o “bir miktarın” ne kadar olduğunu söylemedi, Biz söyleyelim. 2013 ten bu yana, Erdoğan, şahsım rejiminin düğmesine bastıktan sonra, Milletimizin cebindeki para 241 milyar dolar eridi. Bu ucube vesayet rejimi, 2018’de fiilen hayata geçtikten sonra ise, 142 milyar dolar eridi. Saray’a göre bu “azıcık” olabilir. Ama milletimiz için hiç de öyle değil. Milletimiz bunun hesabını, Önüne gelecek ilk sandıkta sormaya hazırlanıyor.

Yine bundan on yıl önce, Millete vadettiği 2023 hedeflerine ulaşmanın Artık hayal olduğunu gören AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, Başka başka hesaplara geçti. O gün vadettiği hedefin, Bugün nerede olduğunu da biz söyleyelim. Türkiye, Tüm dünya ekonomileri arasında 2013’ten bu yana üç sıra geriledi 19. Sıraya düştü. Bırakın vadettikleri gibi ilk 10 ekonomiye girmeyi, İlk 20’den düşme sınırındayız.

“Yüzde 1’in altından aldık, yüzde 5’e çıkardık” dediği Büyüme hızına gelince… Erdoğan 2002’de iş başına geldiğinde, Türk ekonomisi yüzde 6,4 büyüyordu. 18 yıl sonra 2020’de büyüme yüzde 1,8’e düştü. Dilin kemiği yok deyip hesapsız kitapsız konuşurlarsa, Böyle mahcup olurlar. Aynı konuşmada Erdoğan, benzerlerimiz içinde, En düşük borca sahip ülke olduğumuzu da söyledi. Pandemi döneminde, Vatandaşına bütçeden doğrudan destekte sonlarda, Borç vermede ilk sıralarda olduğumuzu herkes biliyor.

Vatandaş borca battı, Ama Erdoğan Şahsım Hükümeti hala Kredi Garanti Fonu aracılığıyla Borç vermekten söz ediyor. Sonra çıkıp “En düşük borç bizde” diyor. Hazine ve Maliye Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’nin dış borcunun milli gelirine oranı 2001 krizinde bile görülmeyen seviyelere ulaştı. İlk kez yüzde 60’ı aştı. Yani Türkiye, Devr-i iktidarlarında borç tsunamisi altında kaldı. Yine Uluslararası Finans Enstitüsünün raporuna göre Gelişmekte olan ülkeler arasında, Çin’in ardından borcu en hızlı artan ülke Türkiye…

Bunca makyaja rağmen, 2018’in ikinci üç ayında ülkede 5 milyon olan işsiz sayısı 2021’de 10 milyona dayandı. Bunun sorumlusu Erdoğan’ın, Kendi il başkanlarına, AK Parti iktidarlarında, Millete nasıl iş ve istihdam sağladıklarını Ballandıra ballandıra anlatışını ibretle izledik. İnsanların işsizlikten kendini yaktığı bir ülkede Hükümetin başı bu sözleri söylemekten utanır, sıkılır. Erdoğan Şahsım Hükümetinin işbaşına gelmesinden sonra Son 3 yılda bırakın vatandaşlara yeni iş vermeyi, 668 bin yurttaşımız, olan işini kaybetti.

Adama, “Atma, din kardeşiyiz” derler. Erdoğan koruma ordusunu sarayında bırakıp, Direksiyona atlasa, Çarşıya, pazara gitse, Ülkenin de vatandaşın da gerçek halini görecek. Milletin, esnafın, çiftçinin, nasıl borca battığını anlayacak. Anlattığı bu masallara belki kendi il başkanları inanmıştır. Ama milletimiz kanmıyor. Millet herkesin ne yaptığını görüyor. Herkese notunu veriyor. İlk seçimde, Bu hükümete tasdiknamesini verip eve göndermek için Gün sayıyor. Cumhuriyetimizin İkinci Yüzyılı, Cumhuriyet Halk Partisi’nin iktidarında, Hepimizin için hakkın, Hepimiz için hukukun, Hepimiz için adaletin Ve hepimiz için refahın yüzyılı olacak.

Yeni Kurallar, Yeni Kurumlar Ve tüm bu köhnemişliği, Kiri, pası silip atacak Yeni Kadrolarla, Ülkemizi hep birlikte ayağa kaldıracağız. Bu ülkede dilleri kirleten nefret söylemini bitireceğiz. Bu ülkeyi sevmek noktasında buluştuğumuz Tüm vatandaşlarımızı dostlukla kucaklayacağız. Biz bu ülkede üretimi yeniden canlandıracağız.

Doğru planlamayla, Tarlada çiftçi alın terinin karşılığını alacak, Mutfaktaki yangın sönecek. Sanayide yükte hafif pahada ağır, Katma değerli üretim esas olacak. Bugün biyoteknoloji diyorsak, Robotik diyorsak, Yapay zekâ diyorsak, Nesnelerin interneti diyorsak, İleri analitikler diyorsak, Bunun için bilgi gerek, teknoloji gerek… Başka ülkelerdeki başarılı örnekleri inceledik, Ülkemizde yapılan hatalara ve sonuçlarına birebir şahit olduk. Paydaşlarımızla bir masanın etrafına oturacağız. Çağın şartlarının gerektirdiği Yepyeni bir eğitim sistemini hep birlikte kuracağız. Hak, hukuk ve adalet zemini üzerinde Üretimi, verimliliği ve refahı artıracağız. Artan refahı hakça paylaşacağız. Kimseyi arkada bırakmayacağız, Kimseyi sahipsiz koymayacağız.

Aile Destekleri Sigortamızla, Hiçbir çocuğun yatağa aç girmemesini sağlayacağız. Kurduğumuz yeni modelde doğamızın korunması, En önemli önceliklerden biri olacak. Ekonomik, mali ve çevresel sürdürülebilirliği, Yapacağımız her işte göz önünde tutacağız. Biz hazırız. Dostlarımız hazır. Sandığı bekliyoruz.

İlginizi Çekebilir
SONRAKİ HABER