CHP Genel Başkan yardımcıları Onursal Adıgüzel ve Seyit Torun, parti genel merkezinde, e-Belediye Bilgi Sistemi'ne ilişkin basın toplantısı düzenledi.
Adıgüzel, resmi verilere göre, 2020 Şubat ayı itibarıyla 584 belediyenin e-Belediye Bilgi Sistemi'ne geçtiğini, 2020 sonuna kadar da tüm belediyelerin sisteme dahil olmasının öngörüldüğünü belirtti. Türkiye'de 1397 belediye olduğunu, bakanlığın çalışmasının yavaş gittiğini ifade eden Adıgüzel, bu sistemin uygulanmasında ciddi sorunlar bulunduğunu savundu.
Adıgüzel, "Bu düzenleme ile Türkiye'deki 1397 belediye tek bir çatı altında toplanmak isteniyor. Ancak düzenlemenin esas amacının elektronik yolla belediyelere kayyum atama çabası olduğunu düşünüyoruz. e-Belediye sistemi, belediyelerin elindeki 100 yıllık bilgi birikim ve tecrübenin yok sayılması anlamına geliyor. Bütün arşiv ve diğer bilgiler geride bırakılırken, tek bir sisteme geçiş yapılması sağlanıyor." diye konuştu.
Gelişmiş hiçbir ülkenin böyle bir tek tipleşme sistemine geçiş yapmadığını ve tercih etmediğini savunan Adıgüzel, bu sistemin belediyelerin hantallaşmasına sebep olduğunu iddia etti.
Adıgüzel, "81 ilimizde, 973 ilçemizde her birinin ihtiyaçları farklı olduğu vatandaşlarımız yaşıyor. Bu farklılıkları iktidar tek tipleştirerek çözüm bulmaya çalışıyor. Ama bu farklılıklar tek tipleştirerek çözülemeyecek farklılıklar." dedi.
Genel Başkan Yardımcısı Adıgüzel, sistemin teknik, uygulama, sektörel, akıllı şehir uygulamalarında dezavantajlar yaratacağını dile getirdi.
Adıgüzel, "Bakanlık bu projeyi gerekli inceleme ve yeterli çalışma olmaksızın, klasik bir Adalet ve Kalkınma Partisi modeliyle dünyadaki bütün örnekleri, bilimsel çalışmaları yok sayarak, 'ben yaptım, oldu' modeliyle devreye almaya çalışıyor." ifadesini kullandı.
Sistemin nasıl işletilebileceğini, özel sektörün ve belediyelerin nasıl korunabileceği konusunda çalışma yaptıklarını belirterek, bu konuda servis mimarisi inşa ettiklerini anlatan Adıgüzel, şunları kaydetti:
"Bu servis mimarisiyle hem özel sektör korunabilecek hem de projenin en azından ayakta kalmasını sağlayabilecek çalışmalar yapılabilir, belediyelerdeki hizmet aksaklıkları ortadan kaldırılabilir. Amacımız 82 milyon vatandaşımızın doğru hizmet alması. Bu uyarılarımızı iktidar ve İçişleri Bakanlığı dikkate almazsa oluşacak hizmet eksikliklerinin, aksaklıkların sorumlusu da İçişleri Bakanlığı ve Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarıdır."
"AMAÇ YETKİYİ TEK ELDE TOPLAMAK"
Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun da İçişleri Bakanlığının e-Belediyecilik uygulamasının fayda getirmeyeceğini iddia etti. Bu konuda bir soru önergesi verdiklerini aktaran Torun, buna yanıt verilmediğini söyledi.
İçişleri Bakanlığının bu konuyu taraflarıyla paylaşmadığını dile getiren Torun, "Tek adam yönetiminin ortaya koyduğu bir çalışmadır bu. Tekleştirme, her şeyi saraya bağlama ve tek elden yönetme anlayışıdır. Yerel yönetimlere bir vesayet koyma, teknik olarak kayyum atamaktır." diye konuştu.
Türkiye'nin dört bir yanında sistemin etkileneceğini, bilgi güvenliği konusunda da problemlerin oluşacağını vurgulayan Torun, sektör temsilcileri ve belediyelerle yapılan toplantılarda sistemin işlemesinde yaşanacak sorunları tespit ettiklerini ve öneri getirdiklerini söyledi.
Torun, "Amaç sorun çözmek değil sadece bütün yetkiyi, denetimi bir noktada toplayabilmek ve belediyeleri bir şekilde çözümsüz bırakmak." iddiasında bulundu.
"Türkiye'de bankacılığı bitirmeye çalışıyorlar"
Torun ve Adıgüzel, açıklamanın ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
"AK Parti'nin İş Bankası hisselerinin devriyle ilgili oluşturduğu komisyon vardı. Bu toplantıya SPK ve BDDK başkanlarının katıldığı bilgisi var. Bu katılımı nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine Torun, İş Bankası konusunun ısıtılıp ısıtılıp önlerine getirildiğini dile getirdi.
Türkiye'de ne zaman gündem değiştirilmek istense veya CHP ile ilgili bir algı yaratılmak istense bu konunun hep gündeme geldiğini ileri süren Torun, Mustafa Kemal Atatürk'ün mirasının temsilcisi olduklarını anımsattı.
Torun, şöyle devam etti:
"Oradan hiçbir gelirimiz yok, sadece temsil için dört arkadaşımız orada Mustafa Kemal Atatürk'ün mirasının temsilcisi olarak orada görevlerini yapıyorlar. Bu aslında yaptıkları, Türk ekonomisine vurulmuş bir darbedir. Türkiye'nin içinde yaşadığı krizi artıracak bir çabadır. Bu banka milli bir değerdir, her yapılan eleştiri, bankayla ilgili gündeme getirilen her konu Türkiye'nin milli bankası olan İş Bankasını zayıflatmaktadır. Ülke yönetme sorumluluğunda olmayanlar gerçek olmayan bir konuyu ısıtıp ısıtıp Türkiye'nin gündemine getirerek, buradan bir yere varmaya çalışıyorlar. Darbe yönetimleri de aynı şeyleri denedi. Geçmişte bu birçok kez gündeme geldi. Ama bu hukuken bir güvence altında olduğu için farklı bir uygulama olmadı."
SPK ve BDDK başkanlarının komisyona katılmasına ilişkin ise Torun, AK Parti'nin konuya çözüm için samanlıkta iğne aradığını savundu. Torun, "Acaba buradan bir şey çıkarabilir miyiz? Bankayı, CHP'nin oradaki temsilini bitirebilir miyiz? Bankayı daha zor durumda bırakabilir miyiz? Bunun çabası. Bu sistemi çalıştırması daha iyi işlemesi ve bankacılığın gelişmesini sağlaması gerekenler, Türkiye'de bankacılığı bitirmeye çalışıyorlar." değerlendirmesinde bulundu.
Torun, Gezi Parkı odaklı olaylara ilişkin davada beraatına ve tahliyesine karar verilen Anadolu Kültür AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala'nın, 15 Temmuz darbe girişimi soruşturması kapsamında gözaltına alınması ilişkin bir soruya ise "Dün akşam Türk milletinin gözü önünde olay seyretti. Önce tahliye edildi sonradan tekrar tutuklama kararı çıktı. Bütün yargı süreci Türk milletinin gözü önünde devam ediyor. Hukukun geldiği nokta ortada." yanıtını verdi.
Seyit Torun, "Mersin'de il başkan adayı bir açıklama yaptı. Kendisine oy atacak delegelerin Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı tarafından zorla tehditle çektirildiğine dair bir açıklamaydı bu. Bununla ilgili değerlendirmeniz nedir? sorusuna karşılık, "Kongre sürecinde bir çok ithamlar olur, değerlendirmeler olur. Örgütün kendi iç meselesidir. Demokratik bir ortamda kongre gerçekleştirilmiştir. Kongrenin sonucu üzerinden algı yaratılmaya çalışılması doğru değildir." ifadesini kullandı.
"ARŞİV YANILTMAZ"
Adıgüzel, "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Grup Toplantısı'nda, CHP'ye yönelik FETÖ suçlaması ve iddialarını sürdürdü. Nasıl değerlendirirsiniz?" sorusuna, şu yanıtı verdi:
"Bunlar Türkiye'deki kötü gidişatı örtmeye yönelik algı yönetimi, gündem değiştirme çabaları. Her fırsatta İş Bankasını da gündeme taşıyorlar. SPK ve BDDK başkanlarının bir partinin komisyon toplantısına katılması da Türkiye'deki parti devleti noktasını tekrar gündeme getirmiştir. Bağımsız olması gereken kuruluşlar bir partinin komisyonlarının hizmetine sunulmuş. Niçin? Atatürk'ün mirasına bir şekilde el konulmasını sağlamak için biz de bu mirasa sonuna kadar sahip çıkacağız.
Cumhurbaşkanının yaptığı FETÖ açıklamasına ise kargalar bile güler. Sayın Genel Başkanımızın da CHP'nin de ilk günden bugüne FETÖ ile ilgili duruşu ortadadır. Arşiv hiçbir zaman bizi yanıltmaz."
Adıgüzel, FETÖ'nün asıl temsilcisi olanların CHP'yi hedef göstererek, Türkiye'deki sıkıntıları gizlemeye çalıştığını iddia etti.
Torun ise aynı soruya ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:
"Erdoğan'ın elinde MİT, emniyet, jandarma istihbarat var. Bütün belgeler de elinde. Eğer elinde bir belge varsa açıklasın. Konunun muhatabı kendisiyken bize neden o soruyu soruyor ki? Darbe, Allah göstermesin gerçekleşmiş olsaydı bunun bir konseyi olacaktı. Bunun belgeleri de kendilerinde açıklasın o zaman, kamuoyuyla paylaşsın. Yavuz hırsız, ev sahibini bastırır edasıyla FETÖ ile koyun koyuna olanlar, aynı yolu yürüyenler, aynı menzile yürüyenler ve bütün kadroları askeriye, adliye her yere yerleştiren kendileriyken başımıza bela eden ve sürecin en büyük sorumlusu kendisiyken. Şimdi bağırarak çağırarak algı yönetmeye çalışıyor."