BIST 100 9.626 DOLAR 34,57 EURO 36,25 ALTIN 2.971,85
8° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

CHP'den Azerbaycan açıklaması

CHP'den Azerbaycan açıklaması

CHP Dış Politikadan Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı Ünal Çeviköz, Azerbaycan ile Ermenistan arasında süren çatışmalar ve Ermenistan’ın Azerbaycan’a saldırıları hakkında Parti Meclisi’ne bilgi verdi.

Ermenistan’ın sivil hedeflere saldırmasının, uluslararası bir insanlık suçu olduğu ifade edildi.

Gerçek Gündem'in aktardırdığına göre, CHP, Ermenistan’ın saldırılarının Azerbaycan altyapısını hedef almasının da endişe verici olduğu belirtildi.

Doğu Akdeniz’de yeniden ısınan sular ve Pazar günü yapılacak KKTC Cumhurbaşkanlığı Seçimleri de gündemdeydi.

Parti Meclisi’nde yaklaşan ABD seçimleri değerlendirildi. Son dönemde uluslararası politika bağlamında Türkiye’nin artan yalnızlığının endişe verici olduğu üzerinde duruldu. Türkiye’nin haklı olduğu konularda dahi yalnız kaldığının altı çizildi. PM üyeleri, özellikle hükümetin İhvan odaklı dış politika yaklaşımının bu yalnızlıktaki en önemli sebeplerden biri olduğunu belirttiler.

Gündemin bir diğer maddesi de Hukuk devletine yapılan saldırıların siyasi sonuçlarının değerlendirilmesiydi. Üyeler hükümetin güvenlikçi politikalarının otoriterleşmeyi tahkim ettiğini belirterek, hukuk ve özgürlüklerin ayaklar altına alındığı üzerinde durdular. Güvenlikçi politikaların arkasında, ekonomi ve dış politikada sıkışan hükümetin kendini yönetimde kalmaya mahkum görmesinin bulunduğunun altı çizildi.

Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına uyulmamasının meşruiyet sorunu yarattığının üzerinde duruldu. Üyeler, bunun yargıya erişim hakkının ihlali olduğunun altını çizdiler. 20 Temmuz’da gerçekleştirilen sivil darbenin sonrasındaki sürecin buna yol açtığı belirtildi. Hukuk yoksa kimsenin mal ve can güvenliğinin olmadığı ifade edildi. Hukukun yokluğunun, milletin cebinde yangın çıkarttığı, mutfaktaki tencereyi boşalttığı belirtildi. İktidarın yanlış politikalarının bundan sonra milletin sırtına çok daha ağır faturalar yükleyeceği söylendi. Özellikle son dönemde tefeci faizleriyle, altınla, dövizle yapılan kamu borçlanmalarının, evlatlarımızın ve torunlarımızın geleceğini ipotek altına aldığı ifade edildi.

Covid-19 salgını sürecinde hükümetin hem alınan önlemler ile ilgili olarak, hem de salgınla ilgili rakamları verirken daha saydam olması gerektiği konuşuldu. Önlemlerin ve hastalıkla ilgili istatistiklerin Sağlık Bakanı tarafından değil, Bilim Kurulu tarafından seçilecek bir sözcü tarafından açıklanmasının güveni arttıracağının altını çizildi.

Bazı üyeler tıbbi malzeme ve ilaç firmalarına yapılacak ödemelerin aksamasının tekelleşmeye ve güvensiz malzeme kullanımına yol açma riskine değindiler.

Pandemi sürecinde artan yoksulluk da üyelerin gündemindeydi. Hükümetin bu süreçte kredilere, borçların yeniden yapılandırmasına ve ödemelerin faizle ertelenmesine ağırlık verdiği, buna karşın Türkiye’nin doğrudan gelir desteklerinde, milli gelire oranla, G-20 ülkeleri içinde son sıralarda kaldığı, doğrudan desteklerin yetersizliğinin yoksulluğu daha da arttırdığı belirtildi.

Pandemi sürecindeki eşitsizliğin sadece gelir dağılımında değil salgınla mücadelede de yaşandığını, saray ahalisi kendilerine her gün test yaptırdığını açıklarken, vatandaşın teste ulaşmakta sıkıntı içinde olduğuna dikkat çekildi. Filyasyon uygulamalarında yükü muhtarların taşıdığı ve muhtarların bu konuda ciddi sorunları olduğuna dikkat çekildi.

Pandeminin toplumsal eşitsizliği arttırmasına hükümetin hangi kararlarının sebep olduğuna ilişkin bir araştırmanın yapılmasına karar verildi. Özellikle Eğitim alanında dijital alt yapı yetersizliğinin, eşitsizliği gelecek nesillere de yansıyacak şekilde arttırdığı belirtildi.

Pandemiyle mücadelede filyasyon konusunda giyilebilir tıp teknolojilerinin kullanılmasının, salgının yayılmasının azaltılmasında etkili olacağı söylendi.

İkinci Yüzyıla Çağrı metniyle ilgili İstanbul’da yapılan çalışmanın tüm örgütlere yaygınlaştırılması hususu ele alındı.

Üyeler Türkiye’nin her alanda bir gerileme döneminde olduğuna dikkat çektiler. Ülkeyi idare edemeyen hükümetin vatandaşlardan gelen seçim taleplerinden ve halkın hakemliğinden korkmaması gerektiği belirtildi.