CHP Hazine ve Maliye Bakanlığı'ndan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yalçın Karatepe, dün Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan tarafından 17 bin 2 lira olarak açıklanan 2024 yılı asgari ücretini değerlendirdi.
Karatepe, şunları dile getirdi:
“EĞER BU YETERLİ ÜCRET OLSAYDI CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN AÇIKLARDI”
“Çok düşük seviyede bir ücret, eğer bu yeterli ücret olsaydı Cumhurbaşkanı Erdoğan kameraların karşısına çıkar ‘Bakın asgari ücreti şu seviyede belirledik, büyük müjde’ gibi açıklama yapardı. Dün son görüşmenin Cumhurbaşkanlığı'nda yapılması da böyle bir beklenti yarattı. Açıklamayı bakanın yapması bize gösterdi ki ilan edilen rakamın kamuoyunu tatmin etmeyeceğini, çalışanları memnun etmeyeceğini onlar da öngörmüşler. Açıklanan ücretin çok yetersiz olduğunu bizim ifade etmemize gerek yok çünkü çalışarak asgari ücret kazananlar hayatın içine karıştıklarında bu paranın ne kadar yetersiz olduğunu görüyorlar. Eğer bir hanede 2 asgari ücretli çalışan varsa gelirin yarısı kiraya gidiyor demektir. Doğal gaz, elektrik faturalarını, gıda fiyatlarındaki artışı koyduğunuzda bu paranın ne kadar yetersiz olduğunu çok rahatlıkla görebilirsiniz.
“ASGARİ ÜCRET İNSANCA YAŞAYABİLECEK DÜZEYDE BİR SEVİYE OLMALIDIR"
Asgari ücretin ne kadar olması gerektiğine ilişkin bizde bir yasal düzenleme var. Asgari Ücret Yönetmeliği diye bir yönetmelik var, o yönetmelikte diyor ki asgari ücret çalışanın beslenme, barınma, ulaşım, eğitim, sağlık ve kültür harcamalarına yetecek tutarda olması gerekiyor. Biz karşılaştırmayı ne üzerinden yapıyoruz? Asgari ücret ve açlık sınırı. Biz ülkede yoksulluğu kabullendik demektir. İnsanların karnının doyması yeterliymiş gibi asgari ücret açlık sınırı üstüne çıktığında rahat nefes mi alacağız? Bu insanın eğitiminden, sağlığından hiç bahsetmeyecek miyiz, zaten kültür kavramını kullananımız yok. Bizim şu anda kabullendiğimiz şey, açlık, buna itiraz etmemiz gerekir. Bu parayla beslenme, barınma, ulaşım, eğitim, sağlık, ayda bir de olsa sinemaya gitmeyi karşılamak mümkün mü, mümkün değil. Bu seviye bizim düzenlemelerimizin emrettiğinin altında bir rakama tekabül ediyor. Biz buna itiraz ediyoruz. Rakam, şu kadar olmalı; çalışanların insanca yaşayabilecekleri düzeyde bir seviye olmalıdır, bunun 17 bin lira olmadığını hepimiz biliyoruz.
“TERCİHİM ASGARİ ÜCRET ZAMMININ 3 AYDA BİR YAPILMASI, HATTA AYLIK BİLE YAPILABİLİR”
Enflasyon çok yüksek oranda seyrediyor, muhtemelen aralık verisi açıklandığında 2023 yılı enflasyonu yüzde 65 ya da onun bir miktar üzerinde olduğunu göreceğiz. Önümüzdeki yıla ilişkin enflasyon beklentisi Merkez Bankası bile yüzde 36 diyor. Enflasyonun bu kadar yüksek ve şiddetli seyrettiği bir dönemde siz 1 Ocak’ta tespit ettiğiniz rakamı Aralık sonuna kadar çalışanlara verilmesini uygun görmeniz ‘Onları yoksullaştırmayı kabullendim’ anlamına gelir, yeterli değil. Bunun mümkün olduğunca sık yapılması gerekir. Benim tercihim 3 ayda bir yapılması, hatta aylık bile yapılabilir, bunun yapılmayacağını biliyoruz. En az 6 ayda bir asgari ücretin yeniden belirlenmesinin ben ekonomik bir zorunluluk olduğunu düşünüyorum. Enflasyon yılın ilk 6 ayında muhtemelen yüzde 20-25 seviyesine çıkacak, bugün 17 bin lira denen paranın dörtte birinin satın alma gücü ortadan kalkmış olacak. Ne zaman yılda 1 kez yapılır? Siz enflasyonu diğer ülkelerde olduğu gibi yıllık veri yüzde 2-3-4 olur o zaman yılda bir kez ilan edersiniz. Ama enflasyon bu kadar şiddetli seyrederken siz ‘Bekleyin ben yıl sonunda tekrar değerlendireceğim’ diyemezsiniz. Üstelik bizim mevzuatımız asgari ücretin istenirse her ay belirlenmesine imkan veren bir düzenleme. En geç 2 yılda bir olmak üzere siz istediğiniz sıklıkla asgari ücreti belirleyebilirsiniz.
“İKTİDARIN EMEKLİ MAAŞLARINA ARTIŞI EN AZ YÜZDE 50’YE ÇEKMESİ GEREKİR”
Asgari ücretteki artış oranı yüzde 49 olarak ilan edildi, (emekli maaşına zam) yüzde 50 olması yönünde. 7 bin 500 lira olarak ilan edilen en düşük emekli aylığını siz yğzde 50 artırsanız 11 bin liraya çıkarsanız 11 bin lira ile bu insanlar rahat bir biçimde geçinebilir mi? Siz pazara gittiğiniz zaman asgari ücretli çalışan domatesin kilosuna kaç para ödüyorsa emekli de aynı parayı ödüyor. Bağ-Kur ve SSK emeklileri için sadece enflasyon farkı ödeniyor. Enflasyon farkı da yüzde 38 civarında olacak dolayısıyla yüzde 50’nin altında olacak. Bu sebeple iktidarın yasal bir düzenleme yaparak bu artışları en az yüzde 50’ye çekmesi gerekir diye düşünüyorum.
“İKTİDARIN TERCİHLERİ HALKIN REFAHINI ÖNCELEYEN TERCİHLER DEĞİL”
Haziran ayında KDV oranı artırıldı, ÖTV oranı akaryakıtta 3 katına çıkarıldı. Bu kadar vergiye ihtiyacı olduğunu söyleyen bir iktidar şans oyunlarından aldığı vergiden, yarısında vazgeçti. Vergi indirimleri bu oyunları oynayanların daha düşük bedel ödemesine yol açmıyor çünkü fiyatları değişmeyecek. Bütçe disiplinine bu kadar atıfta bulunan iktidar vazgeçtiği verginin bu şirketlerin kasasına gitmesini tercih ediyor. Ama diğer taraftan 7 bin 500 lira en düşük emekli aylığı olarak tanımlanan rakamı alanı markete gittiği zaman yüzde 20 KDV ödemesini, doğal gaz alırken KDV’nin yanında ÖTV ödemesini veriyor. Bu bize şunu gösteriyor, iktidarın tercihleri halkın refahını önceleyen tercihler değil. Buna da biz itiraz ederiz.” (ANKA)