CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, "İstanbul'un her yerine 'teşekkürler' pankartları astınız kazanmadığınız halde. Şimdi kazananı tebrik edin. Ve 16 milyona teşekkür edin. Çünkü 16 milyonun kazandığını tüm dünya biliyor. Yüksek Seçim Kurulu eliyle sivil darbe mi yapmak istiyorsunuz? Sandıklara müdahale etmeye kalkıyorsunuz, seçim kurullları üzerinde baskılar oluşturmaya kalkıyorsunuz, İstanbul'da seçmenlerin evine talimatla polisleri gönderiyorsunuz. İçişleri ve Adalet Bakanlığı seçimlere, Türkiye'nin baharına gölge düşürmeye çalışıyor. Biz millet İttifaklı olarak sandıklara ve demokrasiye sahip çıkıyoruz. Çünkü oy namustur ama artık, YSK bu hukuksuz sürece 'dur' demek zorundadır." ifadelerini kullandı.
Erkek'in konuşmasından satı başları şu şekilde:
Az önce AK Parti Genel Başkan Yardımcısı sayın Ali İhsan Yavuz şaibe vurgusu yaparak, açıklamalarda bulundu. Aynı kişi seçimlerden birkaç gün önce "dünyanın en sağlıklı, en güvenli seçimini yapıyoruz" diyen kişidir.
Yine Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın daha yakın zamanda, "Türkiye'de sandıklarda hile olması mümkün değildir." açıklamasını yapmıştır.
Yine Bekir Bozdağ, "Kim sandıkta hile var diyorsa, kim şaibe var diyorsa bilin ki kaybeden kişidir" demişti. Ne oldu bu açıklamalar şimdi.
Türkiye'de her şeyle oynadınız, şimdi de seçim güvenliği ile mi oynuyorsunuz?
Seçimi kaybettiklerini biliyorlar. Sayın Ekrem İmamoğlu'nun kazandığını da herkes biliyor. Sayın Cumhurbaşkanı da biliyor, sayın Binali Yıldırım da biliyor. Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanı sayın Sadi Güven de biliyor.
Geçersiz oylar yeniden sayılıyor, fark kapanmıyor. Kapanmasının mümkün olmadığı da biliniyor. Peki ne yapmak istiyorsunuz?
Milli irdayi mi reddediyorsunuz? Demokrasiyi mi reddediyorsunuz? Kendi itibarınızı çok kaybettiniz Türkiye'ye itibar kaybettirmeyin. Demokrasi yoksa ekonomik kalkınma da yok. Aş, iş, ekmek de yok. Bugün Türkiye'de babalar "Çocuklarımız aç, işşisiz" diye kendilerini yakıyorlar.
Bugün müteşebbisler ekonomik kriz sebebiyle yaşamlarına son veriyorlar. Türkiye'nin her yerinden ekonomik kriz nedeniyle intihar eden yurttaşlarımızın bilgilerini alıyoruz. İşsizlik, yoksulluk büyüyor. Önümüzdeki bir yıl ekonomik çarkın dönmesi için 200 milyar dolara ihtiyaç var. Biz ne yapıyoruz, demokrasiyi reddediyoruz.
Biz istanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Seçimini kazandık. Sayın Ekrem İmamoğlu'da bu gerçek üzerinden halkın iradesine ve yasalara dayanarak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak, seçilmiş kişi olarak açıklamalarını yapıyor.
Anadolu Ajansını parti ajansı haline getirdiniz. Şimdi de Yüksek Seçim Kurulu'nu sarayın kurulu haline getirmeye çalışıyorsunuz. YSK Başkanı ve üyelerini çok ciddi şekilde uyarmak zorundayız. Eğer talimat alıyorsanız, baskı altındaysanız açıklamak zorundasınız. Çünkü YSK ne diyordu; sandığın tapusu, seçimin namusu ıslak imzalı tutanaklardır. 31 bin 186 sandığın ıslak imzalı tutanağı elimizde. İstanbul İl Seçim Kurulu'nun birleştirme tutanığına göre; kazanan kişi belegeli bir şekilde ortada.
Şimdi seçimin, seçiminin seçimini yaptırmaya çalışıyorlar. Her yeniden sayım seçim güvenliğini yok eder. Her yeniden sayım seçim güvenliği yok eder. Geleceğimizi yok eder. Demokrasiyi yok eder. Sizin çok az farkla kazandığınız Referandum ve Cumhurbaşkanlığı Seçimi şaibeli seçimler miydi? Yeniden sayımlar mı yaptırdınız? 2014 Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde 30 bin farkla kazandı Melih Gökçek geçersiz oylar 125 bindi. Ankara'da geçersiz oyları mı saydırdınız? Sayın Melih Gökçek'e mazbatasını verdiniz sayın Ekrem İmamoğlu'na da vereceksiniz. Çünkü Ekrem İmamoğlu seçilmiş kişidir.
Türkiye'de az farkla biten bütün seçim bölgelerinde yaklaşık 250-300 seçim bölgesinde oyları yenide mi sayacağız? YSK kendi kararlarının arkasında durmak zorundadır. Baskılara boyun eğmeyin. Hukuku, vicadanınıza ve kendi içtihatlarınıza uygun hareket edin. Geçersiz oyların sayımının tamamlanması ile birlikte zaten tablo, gerçek birkez daha günışığına çıkmış olacak. Gerçeğin üsütünü hiçbir güç örtemez.
Türkiye nereye gidiyor? Kuvvetler ayrılığı yok ettiniz. Yargı ile eğitim sistemi ile oynadınız. Şimdi de seçim güvenliği ile mi oynuyorsunuz? Bundan sonra Türkiye'de hiçbir zaman sağlıklı, güvenli seçimler yapılamayacak mı? Sürekli sayacak mıyız? İsterseniz bir karar alın bütün oy çuvallarını AKP Genel Merkezi'ne gönderelim, orada saysınlar.
Demokrasi kazandığınız zaman milli irade demek yerine büyük bir siyasi nezaket ve olgunlukla kazananı tebrik etmektir.
İstanbul'un her yerine 'teşekkürler' pankartları astınız kazanmadığınız halde. Şimdi kazananı tebrik edin. Ve 16 milyona teşekkür edin. Çünkü 16 milyonun kazandığını tüm dünya biliyor. Yüksek Seçim Kurulu eliyle sivil darbe mi yapmak istiyorsunuz? Sandıklara müdahale etmeye kalkıyorsunuz, seçim kurullları üzerinde baskılar oluşturmaya kalkıyorsunuz, İstanbul'da seçmenlerin evine talimatla polisleri gönderiyorsunuz. İçişleri ve Adalet Bakanlığı seçimlere, Türkiye'nin baharına gölge düşürmeye çalışıyor. Biz millet İttifaklı olarak sandıklara ve demokrasiye sahip çıkıyoruz. Çünkü oy namustur ama artık, YSK bu hukuksuz sürece dur demek zorundadır.
Binali Yıldırım diyor ki; YSK mazbatayı kime verirse başka oymuş, YSK kime değil kazanana mazbata vermek zorundadır. Kazanmış, seçilmiş kişi sayın Ekrem İmamoğlu'dur
