BIST 100 9.233 DOLAR 34,48 EURO 36,58 ALTIN 2.916,82
10° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

CHP, yargıda kadrolaşma ve akraba kayırmacılığı için araştırma önergesi verdi

CHP, yargıda kadrolaşma ve akraba kayırmacılığı için araştırma önergesi verdi

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, TBMM Başkanlığı’na sunduğu araştırma önergesinde, yargıda kadrolaşma ve akraba kayırmacılığının ciddi sorunlar yaratacağını belirterek, “Hakimlik teminatı, saray rejiminin başındaki kişinin iki dudağı arasına sıkışmıştır. Türkiye tarihinin en ağır yargı krizlerinden birinin içinden geçtiğimiz bu süreçte, yargının politize edilerek bir siyasi partinin güdümüne sokulma çabalarının merkezine, hakimlik ve savcılık mülakatları yerleştirilmiştir. Bu mülakatlarla, liyakatli ve başarılı gençlerimiz elenmekte, iktidar partisine yakın aile ve çevrelerin işaret ettiği isimler hakimlik ve savcılık görevlerine getirilmekte, liyakat ilkesi yerine sadakat ilkesi konulmaktadır” ifadesini kullandı.

CHP’li Özel, yargıyı yürütme organının güdümündeymiş gibi gösteren yargıda kadrolaşma ve akraba kayırmacılığı iddialarının incelenerek, bunun yaratabileceği sorunların önüne geçilebilmesini temin edebilmek ve hakimlik-savcılık mülakatlarında nesnel, şeffaf ve tarafsız bir yöntemin hayata geçirilebilmesini sağlayabilmek amacıyla TBMM Başkanlığı’na araştırma önergesi sundu. Önergenin gerekçesinde, Anayasa’nın Başlangıç metninde, “Kuvvetler ayrımının, Devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip, belli devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak Anayasa ve kanunlarda bulunduğu” vurgusunun yer aldığını anımsatan Özel, “Ancak 16 Nisan rejime kasteden anayasa değişikliğinin yürürlüğe girmesinin ardından yasama ve yargı erklerinin yürütme organından talimat aldığı izlenimine neden olacak çok sayıda olay yaşanmıştır. Anayasa’nın 138’inci maddesine aykırı biçimde mahkeme kararlarına uymamak ve arkasından dolanmak, Ahlat’taki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın yapım sürecine ilişkin Anayasa Mahkemesi kararını değiştirmek adına Yürütme organının telkinleriyle Yasama Meclisi’ne yeni kanun teklifleri getirilmiş, Anayasa Mahkemesi bazı kararlarının ardından Yürütme Organı atması gereken adımları atmamış, bazı yargı kararları taban tabana zıt başka yargı kararlarıyla etkisiz hale getirilmeye çalışılmıştır” ifadesini kullandı. Önergenin gerekçesinde şunlar kaydedildi:

'LİYAKAT YERİNE SADAKAT İLKESİYLE GÖREVE GELİYORLAR'

“Mahkemelerin bağımsızlığı Anayasa tarafından güvence altına alınmış olsa da, Yürütme organının telkinleriyle kararlar verilmekte, bu durum da yargıya olan güveni zedelemektedir. Yargı bağımsızlığı sağlanmadan, Türkiye’de hiç kimse kendisini güvende hissetmeyecektir. Hakimlik teminatı, saray rejiminin başındaki kişinin iki dudağı arasına sıkışmış, beğenilmeyen kararlara imza atan hakimler başka illere atanmakta, dosyadan el çektirilmekte ya da son anda heyetler değiştirilmektedir. Türkiye tarihinin en ağır yargı krizlerinden birinin içinden geçtiğimiz bu süreçte, yargının politize edilerek bir siyasi partinin güdümüne sokulma çabalarının merkezine, hakimlik ve savcılık mülakatları yerleştirilmiştir. Bu mülakatlarla, liyakatli ve başarılı gençlerimiz elenmekte, iktidar partisine yakın aile ve çevrelerin işaret ettiği isimler hakimlik ve savcılık görevlerine getirilmekte, liyakat ilkesi yerine sadakat ilkesi konulmaktadır.

'ESKİ MİLLETVEKİLLERİ VE ÜST DÜZEY BÜROKRATLARIN YAKINLARI ATANIYOR'

Yandaş kayırmacılığı olarak kullanılan Nepotizm kavramı, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının 18’inci yılında tüm alanlarda büyük bir sorun olarak önümüze çıkmaktadır. Ancak yargıda liyakatli isimler yerine yandaşların kayırıldığı bir sürecin başlaması ve bu süreçte ısrar edilmesi, yargı bağımsızlığının sonunu getireceği gibi ülkemizi de uçurumun eşiğine sürükleyebilecektir. Kaldı ki Kamu Denetçiliği Kurumu’nun hakim ve savcı mülakatlarına ilişkin bir başvuru üzerine, “Sözlü sınavların iyi yönetim ilkelerinden olan nesnellik, tarafsızlık, şeffaflık, hesap verilebilirlik ve kararların gerekçeli olması ilkelerine uygun yapılmasını teminen idarenin bundan sonra düzenleyeceği sözlü sınavlar öncesinde bilgi soruları yanında cevap anahtarlarını hazırlaması, sınavlara giren adaylara verilen puanların gerekçelerini ortaya koyacak tedbirler alması” yönünde tavsiye kararında bulunmuş ancak bu karar yerine getirilememiştir. Mayıs ayında gerçekleştirilen hakimlik ve savcılık atamalarında akraba ve yandaş kayırmacılığına yönelik çok sayıda örneğe rastlanmış, eski milletvekillerinin, yüksek yargı temsilcilerinin, üst düzey bürokratların yakınlarından oluşan atama listesi basına yansıyan haberlerle kamuoyunun gündemine gelmiştir.