Gündem Bilim Teknoloji Spor Dünya Ekonomi Siyaset Sağlık Eğitim Kültür Sanat Magazin Yaşam Reklam Künye Gizlilik Sözleşmesi İletişim
Yazılım ve Tasarım: Bilgin Pro © 2024KRT TV Tüm Hakları Saklıdır

CHP, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nu terk etti

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nunda bugün ilginç anlar yaşandı. CHP, İYİ Parti ve HDP grubu, komisyonda sunum yapan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun kur korumalı mevduat (KKM) uygulamasının maliyetini açıklamayı reddetmesine tepki göstererek salonu terk etti.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, 2023 yılı bütçesinin görüşmeleri sırasında muhalefet milletvekillerinin talebi üzerine Merkez Bankası’nın kur korumalı mevduatla ilgili sunum yapması kararlaştırılmıştı.

Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu, bugün komisyona KKM ve Merkez Bankası’nın çalışmaları hakkında ilgili sunum yaptı ve milletvekillerine bilgi verdi.

Ancak Kavcıoğlu, Merkez Bankası Kanunu’na atıf yaparak KKM'nin maliyetiyle ilgili açıklama yapmayı reddetti. Bunun üzerine CHP, HDP ve İYİ Parti’nin komisyon toplantısında bulunan üyeleri, Kavcıoğlu’nun tavrını protesto ederek salonu terk etti.

CHP'nin komsyonu terk etme kararını CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu açıkladı.

Kuşoğlu, "TBMM'ye karşı, millet iradesine karşı, bir saygısızlık yapıldığı kanaatinde olduğumuz için bu toplantıya devam etmek istemiyoruz. Bunu bildirmek istedim, teşekkür ederim." dedi. CHP'li üyeer daha sonra toplatının yapıldığı salondan ayrıldı.

Kuşoğlu, millet adına salonda olduklarını belirterek, "Miliyetçiliğimizi, vatanseverliğimizi, burada göstereceğiz." dedi.

İşte Kuşoğlu'nun o açıklaması ve CHP'lilerin salonu terk edişi:

NELER YAŞANDI?

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonuna Sunum yapan TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu'na CHP'liler soru sormak istedi. Ancak sorular yanıtsız kaldı.

CHP'li Kuşoğlu, "Sayın Başkanım, sizin delaletinizle şu konuyu gündeme getirmek istiyorum. Biliyorsunuz, bir süre önce, bir buçuk, iki ay kadar önce bir torba kanun çalışmasında, Merkez Bankasıyla ilgili bir konu gündeme geldiği zaman Merkez Bankası yetkilisinin burada olmadığını görmüştük, daha sonra siz çağırttınız, geldi ancak 1211 sayılı Merkez Bankası Kanunu'nu gerekçe göstererek "Bilgi veremem." demişti. Bu, Türkiye Büyük Millet Meclisi açısından, millet iradesi açısından çok üzüntü verici bir hadise olmuştur. Sonuçta, kur korumalı mevduat hesabıyla ilgili bir maddenin uzatılmasıydı; Maliye Bakanlığından aldığımız bilgilerin Merkez Bankası tarafından da aynı şekilde verilmesini istemiştik ancak maalesef, üzülerek bilgi verilemeyeceğini öğrenmiştik. Şimdi, Sayın Başkan özellikle sunumunda bu konuyu da içerecek şekilde, bu konuda bilgi verecek şekilde bir sunum yaparsa memnun oluruz daha sonraki sorularımıza meydan vermeden. Onun için başlangıçta bunu özellikle belirtmek istedim." dedi.

Komisyon'da şu tartışmalar yaşandı:

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; bugün burada farklı bir konuşma yapacaktım yani Sayın Başkana, değerli ekibine farklı sorular soracaktım. Gerçekten bir bilgilendirme toplantısı bu. Bu bilgilendirme toplantısının amacı nedir? Niye kanun her sene 2 kere, Türkiye Büyük Millet Meclisine Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının bilgilendirme yapmasını neden 2 kere istiyor? Neden? Bu laf olsun diye yapılan bir iş değil; Merkez Bankası bağımsızdır çünkü, Merkez Bankası yürütme erkeğinin bir parçası olmakla beraber, bir kurum olmakla beraber daha bağımsız hareket eder ve çok önemli görevleri vardır, fiyat istikrarından sorumludur. "Fiyat istikrarı" dediniz mi, piyasadaki her türlü ekonomik işlemi de kapsar, çok önemli bir konu. Her sene yasama erkine, Türkiye Büyük Millet Meclisine bilgi vererek yürütme erkiyle ilgili bir problem var mıdır, yok mudur, sıkıntısı var mı bu bağımsız kurumun, ekonomi nereye gidiyor, neye ihtiyacı var? Sayın Başkan gelecek burada, yasama erkinde milletvekillerine diyecek ki: "Biz şunu şunu yapmak istiyoruz. Ekonominin daha iyi olması için şu tedbirleri almaya çalışıyoruz ancak şunları alamadık. Yürütmeyle böyle bir problemimiz var." ya da "Şunu yaparsanız, yasama olarak kanun çıkarırsanız, bize yardımcı olursanız daha iyi önlemler alacağız, ekonomimizi daha iyi yöneteceğiz." demek için altı ayda bir yasama organına gelip bilgi verirler. Bu bir istişaredir. Şimdi, burada Sayın Başkan sunumunu yaptı, bir istişare var mıydı? Neden geçen sene sunumunu yaptı? Burada da sunumu duruyor. Geçen sene faiz indirimi 19,58'miş, tam Eylül ayında, Ekim ayında yapmışsınız sunumunuzu 19,58'miş. Hanginiz anladınız değerli arkadaşlarım, Sayın Başkanım? 19,58'den 85,5'e çıktı enflasyon. Gerekçesi nedir, anladınız mı? Nedir sorun anlayabildiniz mi? Bakın, bugün tarihî bir gün oldu. Bir devletin milletine hesap vermemesinin bir örneğini yaşadık, çok üzüldüm; bunu samimi olarak söylüyorum, çok üzüldüm ve aranızdan bunu destekleyenler de çıkarsa üzülürüm. Ya, ne demek sadece 57'nci maddede var yıl sonunda. Evet, resmî olarak öyle açıklanır ancak yıl içerisinde açıklanır. Siz biliyorsunuz, halka arz yapan şirketlerin SPK'de her üç ayda bir bilançoları, mali tabloları yayınlanır; şeffaftır. Ne demek şirkettir? "Şirket olduğu için kâr zararını açıklamaz." Tam tersine, açıklar. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası en fazla halka açık şirkettir ya! Nasıl bu? Bir de üstelik 1211'de diyor ki: "Yılda 2 kere gider, Meclise hesap verir, bütün bunları açıklar." Ya, dalga mı geçiyorsunuz? Biz millet adına buradayız arkadaşlar ya! Biz gidip cephede ölmeyeceğiz, bu millete hesabını burada vereceğiz, bu sıralarda.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - "Hesap verir." demiyor, "Bilgilendirme yapar." diyor.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Memlekete milliyetçiliğimizi, vatanseverliğimizi, yurtseverliğimizi burada göstereceğiz, ahlakımızı, dürüstlüğümüzü burada göstereceğiz; Allah aşkına, yapmayalım.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Bülent Bey, bir şeyi düzeltelim ama "Hesap verir." demiyor, "Bilgilendirme yapar." diyor.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sonuçta, bir uygulama var, Hazine ve Maliye Bakanlığı bunun hesabını veriyor ya. Geçenlerde açıkladı, o Merkez Bankasının olmadığı ve açıklayamadığı toplantıda "1 milyon 279 bin hesap var, bunun da bedeli şudur." dedi. Toplam olarak açıkladı. Bunun ne kadarının Merkez Bankası'na ait olduğunu da açıkladı. Buradan çok daha fazla bilgi verdi Maliye Bakanlığı; kendisine ait olan bölümü de açıkladı. Ne vardı bunda? Ya, sonuç olarak, "kur korumalı mevduat hesabı" dediğimiz, parası olan o 1 milyon 279 bin hesap var ya, bu hesaplar belki 500 bin kişiye aittir. O, hesap sayısıdır, belki 500 bindir, belki 1 milyondur. 1 milyon kişinin hesabına bütçeden bir transfer yapılıyor. Geçen, en son Maliye Bakanının açıkladığı 94 milyardı. Alınmayan kambiyo kârları var, kambiyo kârlarının vergisi var geçen yıldan beri, bir de ilaveten onlar var. Herhâlde 30-40 milyar da onlar tutuyor yani 100 küsur milyara geliyor, 130-140 milyara. Yıl sonu itibarıyla bu rakam büyüyecek. Sonuçta, devlet bütçesinden belki en fazla 1 milyon kişiye, 1 milyon hesap sahibine bir aktarmada bulunuyor. Bunun hesabını sonuçta soruyoruz. Niye Merkez Bankası bunun hesabını veremesin? 57'nci madde öyle diyor ama her zaman için bunu açıklar. Biz geçmiş yıllarda kanun çıkardık burada, hatırlamıyor musunuz? Kârların, Merkez Bankası kârının şeye devri diye öncesinde. O zaman bilmiyor muyduk? Kârın ne olduğunu biliyorduk öncesinde; gizli falan demedi kimse. Hatırlıyorsunuz, hiç kimse gizli demedi. Burada biz Ekim ayında çıkardık o kanunları, 2 kere çıkardık üst üste. Niye o zaman gizli değildi de şimdi gizli, dalga mı geçiliyor bizimle? Ya, bunun gerekçesini ben şöyle anlıyorum: Merkez Bankası Kanunu'na, 1211'e göre, evet, 4'üncü maddesinin (g) fıkrasına göre "Finansal sistemde istikrarı sağlayıcı ve para ve döviz piyasaları ile ilgili düzenleyici tedbirleri almak" Evet, dediğiniz gibi Sayın Başkanım, orada şey yaparsınız, döviz hesaplarını, döviz tevdiat hesaplarının TL'ye geçmesiyle ilgili bir düzenleme çıkarırsınız, kur korumalı mevduat hesabı; tamam, geçirirsiniz ancak üstüyle ilgili, bunun dövizi aşan miktarıyla ilgili "Ben teminat veriyorum, üstünü ben ödeyeceğim." diyemezsiniz. Niye diyemezsiniz? O da Merkez Bankası Kanunu'nun 1211'in 56'ncı maddesinde vardır: "Banka, bu Kanunla yetki verilen işlemler dışında avans veremez... ...kefil olamaz ve doğrudan kendisi ile ilgili işlemler dışında teminat veremez." Siz kefil oluyorsunuz, teminat veriyorsunuz. Bu, kur korumanın mevduat hesabıyla ilgili yaptığınız işlem, bir kere, yasaya, kendi yasanıza aykırıdır; yanlış işlem yapıyorsunuz. Bana göre bu nedenle de açıklamıyorsunuz. Yoksa bunun açıklanmayacak hiçbir tarafı yoktur. Geçmişte açıklandı, kârınız yıl sonundan önce açıklandı; biliyorduk, ona göre kanun değişikliği yaptık 2 kere burada. Evet, tutanaklarda var. Bu sefer de hiçbir sakıncası yoktur, bütün şirketler kârlarını açıklayabilir; kârlarını resmî olarak açıklamaları yıl sonundadır, 75'nci maddede öngörülen odur, resmî açıklama öyle yapılır ama onun haricinde her zaman bir şirket kârını günlük, saatlik hesaplayabilir ve açıklayabilir, hiçbir sakıncası yoktur.

Ya, onun haricinde, bir gizlilik varsa, arkadaşlar, gizli oturum talep ederiz, yaparız yine. Milletten neyi saklıyoruz ya? Devletin nesini milletten saklıyoruz? Allah aşkına ya! Buna nasıl evet diyebiliriz? Devletin nesini bu milletten saklıyoruz biz? Nasıl bunu savunabiliriz? Ancak Sayın Başkanım, buna müsaade etmemesi gereken sizsiniz öncelikle 1'inci partinin Başkanı olarak ve değerli arkadaşlarımdır; öncelikle bu sorumluluk sizdedir, bu Meclisin itibarını koruma sorumluluğu sizdedir, saat o saattir.

Şimdi, onun haricinde, ya, "liralaşma." Liralaşma için ne yaptınız? Şimdi, "yüzde 49" diyorsunuz Sayın Başkanım, yüzde 49 Türk lirası mevduat hesapları var. Kur korumalı mevduat hesabı da var içinde. Kur korumalı mevduat hesabıyla birlikte nasıl öyle bir rakam söz konusu olabilir? Buna da nasıl "liralaşma" diyebiliriz? Yani ben Türk lirası hesabımın dövize endeksli olmasını isteyeceğim, buna da "lira" diyeceğim. Olur mu öyle şey? Bunun yabancı parayla yapılmış sözleşmeden ne farkı var? Yabancı parayla yapılmış bir mevduat hesabı sözleşmesidir bu. Bunu nasıl Türk lirası sayabiliriz? Onun haricinde sormak isterdim ben size "Liralaşma politikası için ne yaptınız?" diye. Neden enflasyon yüzde 85,5'a çıktı sizin faiz indirmeye başladığınız andan itibaren, neden? Bütün dünya ekonomi bilimine göre faizini yükseltiyor, enflasyonun üzerinde faiz veriyorken siz neden şimdi sıkıştırdınız. Yakın bir zamanda, seçim öncesi veya sonrası ekonomide bir yıkım yaşanacak. Eğer yürütmeyle ilgili bir sorun, sıkıntı varsa bunu bilelim Sayın Başkanım. Bu memleket hepimizin. Sorun nedir, sıkıntı nedir, bilmek zorundayız. Çok büyük bir yıkım görüyorum ben bu seçimlere yakın veya seçim sonrası. Bu şekilde devam etmesi, bu ekonomi politikalarıyla, para politikasıyla devam etmesi mümkün değil. Bildiğim kadarıyla siz de birçok şekline karşısınız yapılan uygulamaların, maliye politikasının; bunlar doğru işler değil. Burada sorun neyse bileceğiz, buna göre tedbir alacağız. Yapılan birçok konu var. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bülent Bey, her gruptan bir arkadaşımıza biraz daha toleranslı davranacağım. Buyurun, tamamlayın lütfen.

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Vallaha bilmiyorum, bütün bunlardan sonra diğer gruplar ve benim kendi grubumdaki arkadaşlarım devam edecek miyiz? Bir anlamı kalmadı çünkü bunun, gerçekten hiçbir anlamı kalmadı. Bu şekilde...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bütün değerlendirmelerden sonra Başkana söz vermeden ben de bir değerlendirme yapacağım ama takdir sizin tabii. Buyurun.

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Depo hesapları söz konusu. Bu, depo hesapları nedir, maliyetleri nelerdir? Bizlere bunların açıklanmasının ne mahzuru vardır? Bunların Türkiye'ye bir maliyeti var, bu millete bir maliyeti var. Daha büyük bir maliyeti de söz konusu olacak. Bunları öğrenmemizin ne mahzuru vardır?

Ayrıca soracağım -şu andaki sunumunuzda belirtmediniz ama- Kasım Finansal İstikrar Raporu'nda olan birçok bilgi vardı, onlarla ilgili detay sormak istiyordum ama sormanın da hiçbir anlamı yok; kredilerle ilgili, başka konularla ilgili.

Onun haricinde, Sayın Başkanım, o kadar büyük bir karmaşa var ki Merkez Bankasının çıkarması gereken birçok tebliği, açıklamayı BDDK yapıyor ya da BDDK'nın yapması gerekenleri Merkez Bankası yapıyor, birbirine girmiş vaziyette. Kredilerle ilgili Merkez Bankası düzenleme yapıyor -sayın başkanım bilir, burada ben şey yapayım sayın başkanıma- yani Merkez Bankası ile BDDK'nin görevleri birbirine girmiş vaziyette. Kurumsallaşmayla ilgili büyük sorunlar görüyorum ve bunları konuşamayacak olmak da beni üzüyor; bunları konuşamadık, başlıklar olarak geçtim, ancak detayına giremedik.

Sayın Başkanım, bugün tarihî bir günü yaşıyoruz. Bu bilgi vermemenin sorumluluğu, bu millete, bu devlet kurumunun bilgi vermemesinin sorumluluğu ve Meclis'in itibarı sizin elinizdedir, ona göre...

"BÜROKRATİK VESAYET HATTA BÜROKRATİK DARBE İLE KARŞI KARŞIYAYIZ"

Komisyon üyesi ve HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Turan, konuyla ilgili ANKA Haber Ajansı'nın sorularını yanıtladı. Kavcıoğlu, şu açıklamaları yaptı:

Bence şu anda bir tür skandala sahne oluyor Meclis. Bürokratik vesayet hatta bürokratik darbe ile karşı karşıyayız. Merkez Bankası Başkanı bugün de geldi 'biz bu bilgiyi veremeyiz' dedi. Düşünsenize Türkiye ekonomisinin altında bir saatli bomba var. Bu bombanın patlayıp patlamayacağını, patlayacaksa ne zaman patlayacağını milletin temsil yeri olarak ifade edilen Meclis'te milletvekilleri, halkın temsilcileri bilmiyor, öğrenemiyor. Bu son noktada bu halkın iradesine karşı son derece saygısızlıktır, çok büyük bir saldırıdır.

"BUNU HALK ADINA KABUL EDEBİLMEMİZ MÜMKÜN DEĞİL"

Milyarlarca TL'lik bir kaynak yoksullardan zenginlerin cebine doğru transfer ediliyor. Çok açık, çünkü KKM’nin esası buna dayanıyor. Parası olanın daha fazla para kazanmasına dayanıyor. Peki biz, bizi buraya gönderen halk adına ya kamunun kaynaklarından Merkez Bankası vasıtasıyla KKM’ye ne kadar paranın gideceğini niye öğrenemiyoruz? Şu anda iktidar bloku da bu bilginin verilmesinin doğru olduğunu söyleyecek kadar demokrasi ile uzak yakın alakası kalmamış durumda. Gerçekten tam anlamıyla skandal ile karşı karşıyayız. Bunu halk adına kabul edebilmemiz mümkün değil. O sebeple ben çok kısa söz aldım. 'Bu tiyatroya ortak olmanın anlamı yok, burada yaşanan çok açık bir bürokratik darbedir ve herhangi bir değerlendirme yapmayacağım, protesto ediyorum ve çıkıyorum’ dedim.

NACİ CİNİSLİ: MERKEZ BANKASI BAŞKANI PARTİLİ DEĞİLDİR”

İYİ Parti Erzurum Milletvekili Naci Cinisli ise mecliste yaşananlara ilişkin şunları söyledi:

Sayın başkanın buraya gelişine gazetecilerin ilgisinden de görüyoruz ki çok normal bir durum yok ortada. Bütçeden sonra gelmesi tabi ki doğru değil. Sayın başkan o kadar yetersiz bir sunum yaptı ki ve bir AK Parti sözcüsü gibi maalesef konuştu. Kanunla belirlenmiş olan bağımsızlık ilkesini de çiğniyorlar. Merkez Bankası Başkanı partili değildir. Bir parti görevlisi de değildir. Bir parti sözcüsü, iktidar sözcüsü de değildir. Kendisinin belirlediği, belirleyeceği politikaları bize anlatması gerekirdi. Bizim sorularımıza cevap vermesi gerekirdi. Fakat okuduğu metinden anlıyorum ki AK Parti ekonomiyle ilgili kurmaylarına bir metin dağıtmış ve bu metni bir ay boyunca bütçe görüşmelerinde neredeyse cümlesi cümlesine dinlemiştik zaten, farklı bir şey duymadım. Aynı metin tekrar edildi.

“BUGÜN ASKERİ VESAYET YERİNE BİR BÜROKRATİK VESAYET GELMİŞTİR”

Çok üzgünüm, bugün tekrar Meclisimize bir itibar, bir haysiyet suikastı yapıldı. Biz askeri vesayetten kurtulduk diyoruz, askeri vesayetin sıkıntılarını Türkiye Cumhuriyeti Devleti senelerce yaşadı. Fakat bugün askeri vesayet yerine bir bürokratik vesayet gelmiştir. Bugün bir bürokratik vesayet altında siyaset eziliyor, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin iradesine ipotek konuluyor. Bundan dolayı çok büyük üzüntü duyuyorum milletin emanetini alıp Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde hakkıyla taşımaya çalışan bir milletvekili olarak. Burada sorulan sorulara cevap verilmemesini kınıyorum. Milletvekilimiz Durmuş Yılmaz’ın bir teklifi oldu: ‘Gizli oturum yapalım, gizli oturumda bu rakamları bize açıklayın’ diye. Bu rakamları açıklayamamaları ayıplarını örtme çabasıdır, başka bir şey değildir. Bütçeden, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin toplanan vergilerinden bir azınlığa sermaye aktarımı yapılıyor KKM denen uygulamayla. Biz buna da karşıyız hem ekonomik olarak hem de vicdani olarak yanlış bir uygulama olduğunu düşünüyoruz. Bu toplantıyı da terk etmekten başka bir çare bulamadık. Buradaki öncelikli amacımız Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ve milletimizin haysiyetini üstte tutmaktı, korumaktı. Yoksa orada oturup dinlemek kolaydı. Bizim milletimiz adına yapmamız gereken bu muameleyi protesto etmekti ve bunu yaptık.

“ŞU ANDA SARAY MECLİS’E MEYDAN OKUYOR”

Türk ekonomisini dolara endekslemiş oluyorlar. Türk ekonomisini aslında Amerikan Merkez Bankası’nın insafına terk etmiş durumdalar. Bununla ilgili cevaplar alamadığımız gibi bize açıklanan döviz rezervlerinin detaylarıyla ilgili de bir cevap alamadık. Afaki bir döviz rezervi rakamı verildi. Ne kadarı swap ne kadarı diğer borçlardır bununda cevabını alamadık. Şu anda saray Meclis’e meydan okuyor.

İlginizi Çekebilir
SONRAKİ HABER