Öztrak'ın açıklamasından satır başları şöyle:
"İlginç zamanalarda yaşayasın" diye bir Çin deyişi var. Aslıdna bu bir beddua. İnsanlık işte bömyle ir zamandan geçiyor. Bir yandan sağlığı tehdit eden Korona salgını, diğer yandan hızla tırmanan sosyal tansiyon 2020'yi şimdiden son birkaç yüzyılın en ilginç zamanlarından biri yaptı.
Dünya adeta ir arfatan geçiyor. Bu işin sonunda nasıl bir durumla karşılaşacağımız konsunda kafalar karışık. ancak öyle anlaşılıyor ki, beşeri ve fiziki sermayesibni kotuyabilen, üretim kapasitesine sahip çıkabilen, sorunları demokrasiyle ve toplumsal dayanışma ile çözebilen, istişare ile sorunlara çözüm üretebilen ülkeler bu dönemin sonunda rakiplerine fark atacak.
"BU NASIL BİR GAYRI CİDDİLİK"
Türkiye bu talihsiz döneme, beceriksiz, basiretsiz, kibir hastalığı ile malul baskıcı bir yönetim anlayışının elinde yakalandı. Dünyada diğer hükümetler milletine kucak açarken, şu salgın döneminde Saray hükümeti milletimiz tek başına bıraktı. 5 maskeyi bile milletimize bedava dağıtamadılar.
Daha dün 'normalleşme sürecine girdik' dediler, bugün yaşadıklarımıza bir bakın. Sağlık Bakanı iki gün önce çıkıyor, 'sokağa çıkma yasağı yönünde bir önerimiz yoktur' diyor. Esnaf da Bakan'ın ve Saray'ın açıkladığı normalleşme takvimine inanıyor, hafta sonu iin hazırlığını yapıyor. Ama dün gece 15 ilde hafta sonu sokağa çıkma yasağı uygulanacak diye bir İçişleri Bakanlığı genelgesi yayınlanıyor. Biz de tam bugün, hafta sonu in hazırlık yapan esnafın durumu ne olacak, hafta sonu yolculuk yapmak için bilet alan vatandaşın durumu ne olacak diye sormaya hazırlanırken, bu karardan önce ortalarda görünmeyen AK Parti genel başkanı, öğlene doğru çıktı, kararı iptal etti. Hem de 'gönlüm rrası olmadı' diyerek .
Böyle bir ileri iki geri adım atarak bu süreci nasıl yöneteceksiniz? Ülkeyi nasıl yöneteceksiniz? Bilim Kurulu bu kararın neresinde? Sizin planlarımız, programlarınız yok mu? Bu nasıl bir gayrı ciddilik.
"HANGİSİNE İNANACAĞIZ"
Önce Sağlık Bakanı çıkıyor, 'böyle bir düşüncemiz yok' diyor, sonra AK Parti genel başkanı çıokıyor, 'Sağlık Bakanlığı önerdi' diyor. Sonra Recep Bey çıkıyor, 'günlük vaka sayısı yeniden yükselince bu kararı aldık' diyor, Tayyip Bey çıkıyor 'gönlüm razı olmadı' diyor, Erdoğan 'sokağa çıkma yasağını iptal ettim' diyor. Şimdi bunun hangisine inanacağız, hangisine güveneceğiz? Recep Bey'e mi, Tayyip Bey'e mi yoksa Erdoğan'a mı? Bu ülke yönetimindeki savrulmayı çok açık seçik biçimde ortaya koyuyor. Ucube rejim, böyle dönemnlerde ne çok ihtiyaç olan güveni bitiriyor. tek bir kişinin aklını herkesin aklının önüne koyarsanız işte böyle olur.
Milletin feryadını duymuyorlar. Bu kibir hastalığı ile malul olmuş yönetim, milletin derdine derman bulamadıkça çareyi siyasi tuzaklarda ve kumpaslarda arıyor. Toplumu kutuplaştıran, muhalefeti düşman gibi gösterip öcüleştirmeyi amaçlayan bu iktidar, gerçek ötsi popülist siyasetle ayakta kalabileceğini zannediyor. Hızla otoriterleşiyor, ülkemizi her geçen gün biraz daha dünyadan koparıp içe kapatıyor.
"AÇIKÇA CHP DÜŞMANLIĞIDIR"
Enis Berberoğlu'nun milletvekilliğinin düşürülerek tutuklanması hakkında konuşan Öztrak, "Dün TBMM'de bu müflis bezirgan siyasetinin yeni bir senaryosu sahneye kondu. Demokrasi ve milli irade ayaklar altına alındı. Enis Berberoğlu'nun milletvekilliğinin düşürülmesi, 20 temmuz sivil darbesinin yeni bir adımıdır.
Meclis tutanaklarına da yansıdığı gibi, Enis Berberoğlu hakkında yapılan siyasi ve askeri casusluk iddiaları düşmüştür. Verilen cezanın gerekçesi, gizli kalması gereken bilgileri açıklamaktır. Ama her zamanki gibi, Saray'ın mafyatik trolleri gece devreye giriyor ve arkadaşımızı mahkemenin bile delil bulamadığı casusluk suçlaması ile sabaha kadar sosyal medyada linç etmeye çalışıyorlar. Enis Berberoğlu'nun milletvekilliği, bu davalarla ilgili yargılanan diğer şahıslarla ilgili suçlama kalmamışken, Anayasa Mahkemesi'ne başvurmuş karar beklerken Meclis'in geçmiş içtihatları ve uygulamaları da yok sayılarak düşürülmüştür. Hele gece yarısı arkadaşımızın apar topar evinden gözaltına alınması tam bir zulümdür. Şahsi bir garezle yapılmıştır ve açıkça CHP düşmanlığıdır. Hiç kimsenin şüphesi olmasın, ip koptuğu yerden bağlanır ve hak, batıla galip gelir. Millet iradesi ile inatlaşanlara, millet sandıkta gereken dersi verir." dedi.
ABD'de yüzbinlerce insan 'nefes alamıyorum' diyerek sokağa döküldü. Bu olaylar bizim ülkemizdeki Saray hükümetinin siyasi riyakarlığını görme imkanını da verdi. Başkentin göbeğinde Kızılay'da eskaza 20 kişi bir araya gelse gaza ve tazyikli suya boğan Saray, Amerika'daki gösterilerden sonra barışçıl protestonun bir hak olduğunu söylemeye başladı.