BIST 100 9.640 DOLAR 34,67 EURO 36,68 ALTIN 2.960,98
8° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

CHP Sözcüsü Faik Öztrak: Üç yeni ‘K’ uygulayacağız

CHP Sözcüsü Faik Öztrak: Üç yeni ‘K’ uygulayacağız

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak başkanlığındaki Ekonomi Masası heyeti bugün Bursa'ya geldi. Bursa Ticaret ve Sanayi Odası'nda (BTSO) konuşan Öztrak, "CHP olarak üç yeni 'K' uygulayacağız. ‘Yeni kurumlar, yeni kurallar, yeni kadrolar ile Türkiye’nin yeni bir büyüme hikayesi yazacağına inanıyoruz" dedi.

CHP Ekonomi Politikaları Masası bugün Bursa’da iş dünyası ile bir araya geldi.

“ÜLKEMİZ GÜÇLÜ BİR GENÇ NÜFUSA SAHİP”

Türkiye’nin genç nüfusa ve çok iyi yetiştirilebilir insan kaynağına sahip olduğunu ifade eden CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, “Ülkemiz dünyada 4,5 saatlik uçuş mesafesinde 58 ülkeye, 1,5 milyar nüfusa yaklaşık 30 trilyon dolarlık gayri safi hasıla yaratan ekonomiye ulaşabilen ender ülkelerden biri. CHP olarak ‘Yeni Kurumlar, Yeni Kurallar, Yeni Kadrolar' ile Türkiye'nin yeni bir büyüme hikayesi yazacağına inanıyoruz.” diye konuştu.

DÖRT ANA BAŞLIK SUNDU

Öztrak ayrıca yaptığı sunumda Hukuk Devleti ve Demokrasi, Üreten Türkiye, Güçlü Sosyal Devlet ve Sürdürülebilirlik olmak üzere dört ana başlıkta parti olarak atacakları adımlar hakkında iş dünyasına bilgiler verdi.

“TÜRKİYE’NİN 2013’TEN SONRA BÜYÜME MODELİ İFLAS ETTİ”

Türkiye’nin uzunca bir süredir patinaj yaptığını belirten Öztrak, şöyle konuştu:

*Burada samimi olmak lazım. Özellikle Türkiye 2007’de yapılan referandumdan sonra durdu. 2013’ten sonra da Türkiye’nin büyüme modeli iflas etti. Neydi o büyüme modeli; Dünya da para boldu. Dışarıdan parayı getir ondan sonra bunu belirli alanlarda yatır. Sonra büyümeyi şişir. Nereye yatır döviz kazanmayacak olan betona yatır.

*Bu sonra bizi ekonomik krize soktu. Dünya’da ABD Merkez Bankası Başkanı çıktı dedi ki, ‘Ben artık yavaş yavaş sofrayı toplamayı başlıyorum. Eskisi gibi para basmayacağım’ dedi. Ondan sonra ABD Merkez Bankası’nın basmış olduğu dolar üzerinde gemiyi götüren ülkeler zorlanmaya başladı. Bunlardan bir tanesi Türkiye oldu.

*O bolluk döneminde gerekli tahkimatı yapmış olsaydık. Eldeki toparlanma programını büyük bir atılım programına dönüştürebilseydik. Bugün Türkiye çok farklı yerlerde olurdu.

“‘BEN HERKESİN BİLDİĞİ CUMHURBAŞKANI OLMAYACAĞIM’ DEDİ”

*Özellikle 2018’den sonra büyüme modeli tıkandı. Buda bizi ekonomik krize götürdü. Ama başka bir şey daha oldu. 2014’ten itibaren ‘Ben herkesin bildiği gibi bir cumhurbaşkanı olmayacağım’ sözleriyle başlayan süreç, Türkiye’yi hızla dünyada da pek görmediğimiz, denetime tabi olmayan ucube bir başkanlık sitemine sürükledi.

*O ucube başkanlık sistemi devlette yönetim krizine yol açtı. İşler çok daha kolaylaşacak derken, iş adamlarımız; eskiden bir daire başkanı ile çözülecek olan meseleyi şimdi en üste kadar götürmek zorunda kaldı. İş alemiyle devlet mekanizmasını bırakın iyileşmeyi, bozuldu. tamamen ilişkiler bire bire dönüştü.

“REJİM KURUMLARI DA DEĞİŞTİRDİ”

Bu süreçte rejimin, kurumları da değiştirmeye başladığını söyleyen Öztrak, şöyle devam etti:

*Bir de 2020’de bunun üzerine küresel salgın geldi. Bu iki sıkıntıyı daha da ağırlaştırdı. Sonrasında buhrana çevirdi. 2018 yılı mayıs ayın da Londra’daki işadamlarına; ‘faiz sebep, enflasyon sonuç’ söylemi anlatıldı.

*Ondan sonrada zaten bu iş dikiş tutmadı. Enflasyon aldı başını gitti. Türk Lirası da hızla değer kaybetmeye başladı. Bütün bu süreçte bir başka olayı da yaşamaya başladık. İnsanlar kendi paralarına olan güveni kaybettiler. 2018’de yüzde 40’larda olan döviz tevdiat hesaplarındaki toplam parasal oranı şuanda yüzde 60’lara geldi dayandı.

*Bu arada mahalli idare seçimleri geldi. Piyasa analistleri bir şey gördü. daha sonrada biz kullanmaya başladık. Birde baktık ki, Merkez Bankası’nın kasasında kendi parası olan 128 milyar dolar iki seçim boyunca satılmış. Onların yerine işte bankaların döviz mevduatları, uluslararası para fonunun çekme hakları, supaplar gibi bir takım istendiği anda geri verilecek yada vadesi çok kısa paralar gelmiş.

*2018’in başında artı 40 milyar dolarlarda olan Merkez Bankası kasası bugün eksi 36 milyar dolar. ‘Canım brüt 126 milyar dolar rezervi var ya orada’ diyebilirsiniz. Varda orada çoğu kendi paramız değil. Eskiden de vardı ama 40 milyar doları kendi paramızdı. Bu ne demek? Merkez Bankası kendi çıkardığı paranın arkasında ne kadar durabilir demek.

*Ardından bir başka döneme geldik. Merkez Bankası oyun içinde kural değiştirdi. Başkanlar değişti. Son atanan başkan dedi ki, ‘ben politika faizini enflasyon oranı altına düşürmeyeceğim’ dünyada da merkez bankaları aşağı yukarı bunu yapıyorlar. Ama bir baktık ki enflasyon yüksek gidiyor.

“TL 3 AYDA DOLARA KARŞI YÜZDE 39 DEĞER KAYBETMİŞ”

*Birileri de diyor ki, ‘kardeşim ben seni oraya atarken faizi düşürecektin ne oldu’ yukarıdan talimat geliyor düşür faizi diye. Merkez Bankası Başkanı da dedi ki, ‘tamam ben o zaman enflasyona bakmayacağım. Enflasyonun çekirdek kısmı daha düşük. Çekirdek kısmına göre faizi ayarlayacağım’ dedi.

*O da tutmadı. O da yukarı doğru gitmeye başladı. tepesindeki birileri de diyor ki, ‘ düşüreceksin kardeşim faizi’ düşürmek için ne yapacak. Sonra dedi ki, ‘ben ona bakmıyorum. Cari açığa bakıyorum’ İşte ben buna değil, enflasyonun çekirdeğine bakıyorum dediği andan itibaren TL’nin dolar karşısındaki performansında sadece 3 ayda yüzde 39 değer kaybetmiş. Yüzde 61’e inmiş. Bu muazzam bir değer kaybı.”

“2010’DAN SONRA TL SÜREKLİ DEĞER KAYBETMİŞ”

Öztrak, “Reel kur endeksinde tüketici bazlı fiyatlara baktığınız zaman Türkiye kurdaki reel düşüş dönemini 1980-1988 arasında yaşamış. Sonrasında toparlanmış. Ancak 2010’dan sonra yani TL’nin değer kaybı süreci yeni değil. TL, 2010-2021 arası TL sürekli değer kaybetmiş. Tabi burada cumhurbaşkanının sözleri var; ‘para tıpkı bayrak gibi, tıpkı milli marş gibi, ülkenin gücünü, itibarını, bağımsızlığını, simgeler. Paranın itibarı milletin itibarıdır’ dün ise çıktı dedi ki, ‘yok kurun seviyesinin hiç önemi yok. Oynaklığı önemli sıkıntı orada’ dedi. Kurun seviyesinin çok önemi var pul oldu para” dedi.

“BORSA ŞİRKETLERİNİN DEĞERİ 205 MİLYAR DOLARDAN 173 MİLYAR DOLARA DÜŞTÜ’

“Üç ay önce çekirdeğe geçtiklerinde kuralı değiştirdiklerinde, borsa şirketlerinin piyasa değeri 205 milyar dolardı. Şimdi 173 milyar dolara düştü” İfadelerini kullanan Öztrak, “İhracatın yapılmasına, yabancıların yatırım yapmasına karşı değiliz. Yabancıların buradan mülk almasına da karşı değiliz. Ama gelip bizim milletimizin alın teriyle emek emek ürettiği varlıklarının değerinin yerlerde sürünmesi, birinin, birilerinde gelip ucuza kapatmasına karşıyız. Bu benim şirketlerimin hatasından kaynaklanmıyor ki, yönetimin hatasından kaynaklanıyor” şeklinde konuştu.

“VARLIK FONU’NUN ELİNDEKİ MALLARIN DEĞERİ 34 MİLYAR DOLAR”

Türkiye’nin Varlık Fonu’nun elindeki malların değerinin 34,5 milyar dolar olduğunu hatırlatan CHP’li Öztrak, sözlerine şöyle devam etti:

*Bugün bu 21 milyar dolara düştü. Bundan önce bizim hain ilan ettiğimiz, FETÖ’cü ilan ettiğimiz Körfez halkları öz be öz kardeşimiz oldu. Şimdi gidiyoruz oraya ‘aman gelin bizde mallar çok ucuzladı bakın’ diyoruz. Hatta laflar var. Onaylanmıyor, reddediyor ama ASELSAN dahil olmak üzere Birleşik Arap Emirlikleri yetkililerinin Ankara’da savunma sanayi ile ilgilendikleri söyleniyor.

*Bütün bu gelişmeler sonucunda sadece 6 ay içinde dış borç yükümüz 2,2 trilyon Türk lirası artmış. Kur farkı zararı. Bu yıl topladığımız vergi ne kadar, 1 trilyon 58 milyar lira. Bir yılda topladığımız verginin iki katı kadar borç yükümüz 6 ayda artmış. Bu normal mi? Kurun seviyesi normal mi yani.

*Türkiye bu dönemde çok hızlı borçlanmış. En çok şikayet ettiğimiz dönem 2002-2003’te Türkiye’nin borcu çok yüksek diyorduk. Borca da öyle bakılmaz gayri safi yurt içi hasıla ile bakılır diyorduk. Gayri safi yurt içi hasıla yüzde 95’ti. Şimdi yüzde 153. Bu şirketlerin, devletin, bankaların herkesin borcu.

“DEVLETTE KURUMSAL ÇÖKÜŞ YAŞIYORUZ”

*Devlette bir yönetim krizi yaşıyoruz. Ve bunu da maalesef 2018’te hayata geçen tek adam rejimine büyük ölçüde borçluyuz. Sadece 3 yılda, 4 Merkez Bankası Başkanı, 3’te Hazine ve Maliye Bakanı gördük. Tek adam rejimi istikrar getirecekti. İşte istikrar bu. Devlette kurumsal çöküş yaşıyoruz. En son affını isteyen son Maliye Bakanı ‘Cari açığı düşürmek hükümetin görevi’ dedi. ‘Eğer enflasyonla mücadeleyi kararlı yaparsak kur istikrara kavuşacak. Risk primi düşecek.Kur, vadeli faizler düşecek’ dedi.

*Doğru da söyledi ama, AKP Genel Başkanı ‘bizim arkadaşlara ne oluyor. Faizi savunanlarla beraber yürümem’ dedi ve Bakan’ı gönderdi. Şimdi yine ilginç şeyler oluyor. Merkez Bankası Başkanı bilerek ya da bilmeyerek, yatırımcı toplantısında, manipülasyon yaptı.

*Faizle ilgili. Türk Bankacılara hiçbir şey söylemiyor. Yabancı bankalara ‘Kavcıoğlu aralık toplantısında faiz indirimi yapılmaması olasılığı arttı’ dedi diye açıklama yapıyor. Türk bankacılara soruyorsunuz ‘biz böyle bir şey duymadık’ diyor.

“NEYİN OYUNU OYNANIYOR?”

*Neyin oyunu oynanıyor. Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan AKP Genel Başkanı, ‘Düşük fazi politikasıyla kuru da, enflasyonu da aşağı çekeceğiz’ diyor. Çektik mi? Bakalım; risk primi 8 eylül 2021’de 358’miş. Şimdi olmuş 533. Dolar satış kuru 8 lira 31 kuruş muş. Şimdi 13 lira 69 kuruş. Politika faizi 19’dan, 15′ inmiş.

*Ama 5 yıllık tahvilin faizi yüzde 17.83’ten yüzde 22,64’e çıkmış. İki yıllık tahvilin faizi yüzde 18,34’ten yüzde 21,23’e çıkmış. Borsa şirketlerinin piyasa değeri de dolar olarak yüzde 204’ten yüzde 173’e düşmüş. Nasıl olacak peki bu kuru da, enflasyonu da, faizi de aşağı çekeceğiz. Bir kere faizi aşağı çekememişiz. Aşağı çekilen politika faizi.”

“ÇİN MODELİ Mİ, ÇİN İŞKENCESİ Mİ?”

*Şimdilerde yeni bir model uyguluyormuşuz Çin modeli” diyen Öztrak, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu Çin modeli mi, Çin işkencesi mi? Çin modeli dediğiniz şey ucuz emeğe dayanan bir modeldir. Türkiye, AB ile tam üyelik müzakerelerinde masaya oturmuş olan bir ülke. Olgun güçlü bir iç piyasası var.

*Belli bir gelir seviyesine alışmış orta sınıfı var. Şimdi dön, ‘seni ucuz emek ülkesi yapacağız’ nasıl diyeceksiniz? Yetmez birde dolarizasyonun önünü açmışsın. Toplam ithalat içindeki payı da yüksek. Türk lirasına değer kaybettireceksiniz. Emeği ucuzlatacaksınız. Rekabet gücü kazanacaksınız. Bu mümkün değil.