Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satırbaşları şu şekilde:
Güzel bir ülkede yaşıyoruz. Beraber kardeşçe yaaşamak istiyoruz. Farklı görüşmelerimiz olabilir, siyasi görüşlerimiz olabilir ama huzur içinde yaşamak istiyoruz.
Bütün vatandaşlarımızdan istirham ediyorum asla ama asla umutsuzluğa kapılmayın.
Demokrasi için de getireceğiz. Halkın oylarıyla getireceğiz. Halkımız, halkın çıkarlarını savunan, kararlı bir kişiyi, onurlu bir partiyi iktidara taşıyacağım diyecektir.
Bugün önemli bir dava görüşülüyor. Gezi davası... Gezi olayları, aslında bu ülkenin genç yetenekli okumuş ve hayatı sorgulayan gençlerin baskı rejimine karşı direnişidir. Bizim gençlerimiz bir araya gelmekten keyif alıyorlar. Gençler bu ülkenin sorunlarıyla ilgileniyor mu diye düşünüyorken baktık daha iyi sorguluyorlar. Gezi eylemini bir baskının ortaya çıkardığı aydınlanma hareketi olarak görmek gerekiyor. Saygıyla sevgiyle karşılamamız gerekiyor. Bir dönemin savcılarının hazırladığı iddianamelerle, gençlerimiz sanatçılarımız akademisyenlerimiz yargılanıyor. Bunlar doğru değil, adalet kavramının içini boşaltmamak gerekiyor. Gezi olaylarının üzeirnden çok zaman geçti, çok sayıda gencimiz canını kaybetti, bu gençlerimiz bu iktidarın baskıları yüzünden hayatını kaybetti.
Bu kadar güzel bir eylemi darbe eylemi olarak tanımlamak doğru değildir. Osman Kavala 840 gündür tutuklu. AİHM'in kararı çıktı yanlış yapıyorsunuz dedi. AİHM'İn kararını uygulayacak mahkeme bulamadık.
Anayasa Saray iktidarı tarafından geçerli değil. Dolayısıyla hepimiz bu davanın adalet içinde sonuçlanmasını bekliyoruz. Her şeye rağmen adalet olmalı. Her şeye rağmen birlikte yaşamalıyız. Bir hep berabar bu ülkede demokrasiyi suvanacağız. Her düşünceye saygı göstereceğiz. Türkiye böyle güzel olur. Gençlere delikanlı dşyoruz bazen dozu aşabilirler. Yanlışları da olabilir ama bize düşen gençlerin gençliğini anlayışla karşılamaktır. Allah'ın bize verdiği en değerli hazine akıldır. Aklımızı kullandığımız zaman bütün bu sorunları aşabiliri. Aklımızı kullandığımız zaman işsizliği yoksulluğu önleyebiliriz. Sorunları çözmenin yolu akıldır. Aklımızı birilerine kiralamayacağız, herkes hayatı sorgulamalı.
Bizim gibi düşünmeyenlerle konuşabilmeliyiz. Ben her şeyi bilirim demek dünyanın en büyük yalanıdır. Çocuklarımızı okula gönderiyoruz kainatı keşfetsinler diye, meraklarını gidermeleri için düşnsünler diye, daha nitelikli sorular sorsunlar diye. Çocuklarımızı bunun için okula gönderiyoruz.
Hiç kimse unutmasın aklımızı kullanırken de liyakat yanlıştır. Aklımızı kullanırken, sıcak gündemi de unutmayacağız. Hepimizin toplu olarak yaşadığımız günlük sıkıntılar vardır. Bunları da sorgulayacağız.
Bugnkü Türkiyw'den söz edelim. Vatandaş neden perişan? Bu soruyu sormak zorundayız. Emekli neden geçnemiyor? Neden işsizlik var? 8 milyona yaklaşan işsizlik neden var? Bunları sormak zorundayız. Neden hapishaneler neden tıka basa dolu? Neden ortdaoğu bataklığından şehitlerimiz geliyor. Neden sırtını Saray'a dayayanlar içeri tıkılmıyor? Neden görüşünü açıkladı diye üniversiteden yüzlerce akademi atılır? Bir alimin bir bilginin dünya için neden değerli olduğunun farkındalar mı?
83 milyon vergi öderken, neden Türkiye Cumhuriyeti'ne vergi vermiyorlar? Vicdan sahibi adalet isteyen her vatandaşın bunu sorması lazım. Milyonlarca insan işsizken, milyonlarca insan asgari ücretle geçinirken, yüz binlerce insan çöp konteynerlerinden beslenirken, neden Saray'a yakın bazıları neden ikişer üçer maaş alıyor? Gözün doymuyor, gidiyorsun dört beş yerden maaş alıyorsun.
Yurt dışından neden saman ithal ederiz. En son İsviçre'den saman ithal ettik. Bizi tv başında izleyen vatandaşlarım. Senin artık bu gidişe dur demen lazım. Yaptığınız yanlış demeniz lazım.
Saray'ın Türkiye'si ayrı halkın Türkiye'si ayrı. Şimdi size Saray'da yaşayanların Türkiye
İşsizlik diye bir dert yoktur. Onların yedi göbeğinin işi hazırdır. Gündemlerinde işsizlik de yok. Arada bir işsizliği çözeğiz, paket açıklayacağız diyorlar. Her pakette işsizlik arttı. Halkın gündeminde ise işsizlik var.
Saray'ın gündeminde yoksulluk yok. Saray sosyetesi yoksulluğun ne olduğunu da bilmiyor. Vatandaşın simitle geçinmesi bile lütuftur. Arada bir 5o bin dolarlık çantayla yoksul evlerine ziyarete gidilir. Yoksulluğu çözecekmiş gibi yoksulluk afişe edilir. Sen yoksulla alay ediyorsun. Halkın yaşadığı Türkiye'sinde yoksuluk var. Akşam pazar atıklarından beslenen yüz binler var.
Saray'ın geelcek endişesi yok. Hepsinin geleceği güvence altınd.a Sadece Türkiye'de değil, amerika'da avrupa'da... Yakınları akrabaları, vakıflar ve kamunun kaynakları aktarılarak kendilerine gökdelen dikiyorlar. Ne diye, efendim öğrenci yurdu yapyıoruz... Peki halkın yaşadığı Türkiye? Herkesin geldcek endişesi var. Gençlerimiz umutlarını kestiler. Kendi geleceklerini başka ülkelerde arıyorlar.
Saray'da hayat pahalılığından eser yok. Saray'da yaşayan sosyetenin fatura derdi yoktur, eğitim masrafı yoktur, mutfak masrafı yoktur. Bunların tüm masraflarını 83 milyon olarak bir karşılarız. Halkın yaşadığı Türkiye'de mutfaklarda yangın var. Aile boyu intiharlar var. Bu Türkiye ne zaman düzelecek? Bunu soruyoruz. Hiç endişe etmeyin Türkiye'yi huzura kavuşturmak bizim görevimizdir.
Saray sosyetesi vatandaşa hesap vermeyi doğru bulmaz. Batandaşı ezilmesi gereken sinek gibi görür. Ne hesabı diyor, ben istedğim gibi yerim hesabını vermem diyor. Ama halkın beklediği temiz siyaset.
Saray sosyetesi TBMM'nin kendi çıkarlarına hizmet eden bir organ olarak görür. Çünkü bilir k, TBMM'ne hangi talimatı verirsem AKP ve MHP oylarıyla yerine gelir. TBMM'De kendi sorunlarının çözülmesini ister. Varandaş bazen snadığa gider, oy kullanır, milletveikllerii seçtğini sanır. Büyük bir aldatmaca. Vatandaş parti başındakini seçer.
Saray sosyeteisnde hak hukuk kavramları yoktur. Hep bana kavramı vardır. Halkın ise hak hukuk kavramı vardır.
Saray sosyetesinin gözünde devlet soyulacak bir organ olarak görülür. Devletten dolarla iş alanlar Saray'ın gözünde makbul vatandaşlardır. Milletin anasına küfür edecek kadar makbuldürler. Ödedeğimiz vergileri sormak bile büyük tehlike.
Saray sosyetesinde, vergi vermek enayiliktir. Saray'da yaşayan sosyete... Kendi yönettiği ülkeye vergi vermemek için Man Adası üzerinden vergi kaçırır. Belegeleri açıkladım, her şey doğru dendi, masa konuyu inceledi her şey doğru dedi. Mahkemeden yasak kararı getirdiler. Kızılay'ın felaketini biliyoruz. Oysa vatandaş tüm vergilerini öder. Herkes doğduğu andan itibaren vergisini öder.
Saray sosyetesi devleti bir çiftlik gibi görür. Ye yiyebildiğin kadar. Vergiler yetmez saray borç alır. O da büyük masraftır onu da vatandaşın sırtına yükler. Vatandaş çoğu zaman bunun farkında değil çünkü vatandaşın derdi ay sonunu nasıl getireceğim...
Saray sosyetesinde icra diye bir kavram yoktur. O kadar ballı bir hayat yaşıyor ki, icra diye bir şey asla düşünemez. Her iki vatandaş biri icralık. Söylense bile inkar ederler. Bu Kılıçdaroğlu hep yalan söylüyor derler.
Saray'da vatan sevgisi yoktur. Bireysel çıkarlar vardır. Tank Palet fabrikasını bedelsiz olarak Katar ordusuna peşkeş çekenler vatansever olamazlar. Saray sosyetesine tank palet için destek verenler de ne milliyetçi ne vatansaever olaamzlar.
15 temmuz şehitleri için toplanan paralar, onu da yiyecekler. Aynı şekilde Beşiktaş'ta hayatını kaybedenler... Onun için de para toplandı. Onu da dile getirmesek onu da yiyecekler. Her şeyi karşılıyor bu vatandaş, hiç değilse bu şehitlerin parasına dokunma..
TC tarihinde ilk kez Saray sosyetesinin emriyle bir bayrak terk edilmiştir. Yedikçe doymuyorlar. Saray sosyetesinde israf esastır. İsrafı itibar olarak görürler.
Saray sosyetesine göre, devlet yönetiminde israf esastır dedik. örnek vereyim, uçan saraylar. 13 tane uçak var, ne yapacaksın o kadar uçağı.
2020 cm bütçesi, bütçeye konan 610 milyon para. Bu kadar para harcanacak bu para.
Suriye politikası... Öteden beri söyledik yanlış diye. Sizin orta doğu bataklığında ne işiniz var diye defalarca söyledik. Her seferinde bizi eleştirdiler. Surye bataklığının bize zararı bir hayli ağır oldu. Orduyu da kullanıyorlar, ölen bizim askerimiz. Sen gidiyordun mitinglere, senin yandaşların karşılıyordu seni kefenle, onları gönder!
24 saatte emevi camiinde namaz kılacaklardı. Biz gitmedik, gidemedik ama Putin gitti. Sen 24 saat değil 24 ay da gitti sen oraya gidemez ama ben oraya giderim ders veriyorum diye. Emevi camine gideceklerdi, Süleyman Şah türbesini kaçırmak zorunda kaldılar.
24 saatte emevi camiiene gidecekleri 3 milyon suriyeli geldi. Bunlar gidecekti oradan 3 milyon 600 kişi geldi.
Gelen suriyelilere 40 milyon dolar para harcadılar. Bu mudur başarı? Bu mudur Türkiye'nin itibarı.
Devleti böyle yönetirsen çıkmaz sokaklarda kaybolursun. Elli sefer söyledim egemen güçler ateşi elleriyle tutmazlar, o maşalardan biri de Erdoğan'ın kendisidir.
Eğer arzu ederlerse 15 temmuz sonrasını açıklarım. 250 şehit adına söylüyorum, 7 sorumun cevabını bekliyorum.
Bana dava açtı, 500 bin liralık. Çok korktum. Avukatım geldi dedi ki dava "Açacak mıyız, ne kadarlık açalım" dedi? "Adamına göre" dedim "5 kuruşluk dava açalım" dedim.
Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satırbaşları şu şekilde:
Güzel bir ülkede yaşıyoruz. Beraber kardeşçe yaaşamak istiyoruz. Farklı görüşmelerimiz olabilir, siyasi görüşlerimiz olabilir ama huzur içinde yaşamak istiyoruz.
Bütün vatandaşlarımızdan istirham ediyorum asla ama asla umutsuzluğa kapılmayın.
Demokrasi için de getireceğiz. Halkın oylarıyla getireceğiz. Halkımız, halkın çıkarlarını savunan, kararlı bir kişiyi, onurlu bir partiyi iktidara taşıyacağım diyecektir.
Bugün önemli bir dava görüşülüyor. Gezi davası... Gezi olayları, aslında bu ülkenin genç yetenekli okumuş ve hayatı sorgulayan gençlerin baskı rejimine karşı direnişidir. Bizim gençlerimiz bir araya gelmekten keyif alıyorlar. Gençler bu ülkenin sorunlarıyla ilgileniyor mu diye düşünüyorken baktık daha iyi sorguluyorlar. Gezi eylemini bir baskının ortaya çıkardığı aydınlanma hareketi olarak görmek gerekiyor. Saygıyla sevgiyle karşılamamız gerekiyor. Bir dönemin savcılarının hazırladığı iddianamelerle, gençlerimiz sanatçılarımız akademisyenlerimiz yargılanıyor. Bunlar doğru değil, adalet kavramının içini boşaltmamak gerekiyor. Gezi olaylarının üzeirnden çok zaman geçti, çok sayıda gencimiz canını kaybetti, bu gençlerimiz bu iktidarın baskıları yüzünden hayatını kaybetti.
Bu kadar güzel bir eylemi darbe eylemi olarak tanımlamak doğru değildir. Osman Kavala 840 gündür tutuklu. AİHM'in kararı çıktı yanlış yapıyorsunuz dedi. AİHM'İn kararını uygulayacak mahkeme bulamadık.
Anayasa Saray iktidarı tarafından geçerli değil. Dolayısıyla hepimiz bu davanın adalet içinde sonuçlanmasını bekliyoruz. Her şeye rağmen adalet olmalı. Her şeye rağmen birlikte yaşamalıyız. Bir hep berabar bu ülkede demokrasiyi suvanacağız. Her düşünceye saygı göstereceğiz. Türkiye böyle güzel olur. Gençlere delikanlı dşyoruz bazen dozu aşabilirler. Yanlışları da olabilir ama bize düşen gençlerin gençliğini anlayışla karşılamaktır. Allah'ın bize verdiği en değerli hazine akıldır. Aklımızı kullandığımız zaman bütün bu sorunları aşabiliri. Aklımızı kullandığımız zaman işsizliği yoksulluğu önleyebiliriz. Sorunları çözmenin yolu akıldır. Aklımızı birilerine kiralamayacağız, herkes hayatı sorgulamalı.
Bizim gibi düşünmeyenlerle konuşabilmeliyiz. Ben her şeyi bilirim demek dünyanın en büyük yalanıdır. Çocuklarımızı okula gönderiyoruz kainatı keşfetsinler diye, meraklarını gidermeleri için düşnsünler diye, daha nitelikli sorular sorsunlar diye. Çocuklarımızı bunun için okula gönderiyoruz.
Hiç kimse unutmasın aklımızı kullanırken de liyakat yanlıştır. Aklımızı kullanırken, sıcak gündemi de unutmayacağız. Hepimizin toplu olarak yaşadığımız günlük sıkıntılar vardır. Bunları da sorgulayacağız.
Bugnkü Türkiyw'den söz edelim. Vatandaş neden perişan? Bu soruyu sormak zorundayız. Emekli neden geçnemiyor? Neden işsizlik var? 8 milyona yaklaşan işsizlik neden var? Bunları sormak zorundayız. Neden hapishaneler neden tıka basa dolu? Neden ortdaoğu bataklığından şehitlerimiz geliyor. Neden sırtını Saray'a dayayanlar içeri tıkılmıyor? Neden görüşünü açıkladı diye üniversiteden yüzlerce akademi atılır? Bir alimin bir bilginin dünya için neden değerli olduğunun farkındalar mı?
83 milyon vergi öderken, neden Türkiye Cumhuriyeti'ne vergi vermiyorlar? Vicdan sahibi adalet isteyen her vatandaşın bunu sorması lazım. Milyonlarca insan işsizken, milyonlarca insan asgari ücretle geçinirken, yüz binlerce insan çöp konteynerlerinden beslenirken, neden Saray'a yakın bazıları neden ikişer üçer maaş alıyor? Gözün doymuyor, gidiyorsun dört beş yerden maaş alıyorsun.
Yurt dışından neden saman ithal ederiz. En son İsviçre'den saman ithal ettik. Bizi tv başında izleyen vatandaşlarım. Senin artık bu gidişe dur demen lazım. Yaptığınız yanlış demeniz lazım.
Ayrıntılar geliyor...