CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuşuyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a sert eleştiriler getiren Kılıçdaroğlu, Elazığ depreminin ardından bölgeye yaptığı iki günlük ziyaretle ilgili açıklamalarda bulundu.
Depremzedelerle arasında geçen yürek burkan diyalogları partilileriyle paylaşan CHP lideri, anlattığı dramların ardından şunu söyledi: Bu da sosyal depremdir!
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun dikkat çeken konuşmasının ilgili bölümü şöyle:
“Bir yaralıyı ziyaret ettim, “Çocuklarınız neredeydi?” dedim. “Onları kayınpederimin evine gönderdik, bizim ev soğuktu. O ev sıcak diye, çocuklar üşümesin diye oraya gönderdik” diye yanıt verdiler. Bu durum da sosyal depremdir. Nasıl bir tablodur bu Allah aşkına? Deprem bölgesinde incelemelerde bulundum. Hastanelerde dinlediğim insanlar kendi dertlerini unutmuş, “Çocuğum işsiz” diyor. Bu tabloya nasıl üzülmezsiniz?”
Kızılay ve İdlib saldırısı gibi gündeme ilişkin konulara da değinen Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satırbaşları şöyle:
* Biz diyoruz ki; “Vergileri topladın neden dayanıklı binalar yapmadın? O diyor ki; “Bunu Bay Kemal’e mi anlatacağız?” Bana cevap vermeyeceksin, vatandaşa hesap vereceksin.
* Van depremini de biliyorum. Önlemi ne zaman aldın? 604 kişi öldükten sonra. Önce alacaktın önlemi. 100 metrekarelik evi depremzedeye 75 bin liraya sattın. Vergi aldın, eyvallah. Depreme dayanıklı konutlar yapacağım dedin, eyvallah. Deprem oldu, insanlar öldü, o evleri yapılmadı. Bana kalkıp cevap veriyorsun!
DEPREM BÖLGESİNDE TEK BİR KIZILAY ÇADIRI GÖRMEDİM
* Çalışmaları nedeniyle AFAD’a teşekkür ediyorum. Bu gibi afet durumlarında bir de 152 yıllık Kızılay’ımız var. Kızılay bugün hangi durumda? Deprem bölgesinde iki gün kaldım. Tek bir Kızılay çadırı görmedim. Her yerde AFAD çadırları vardı.
* Kızılay, Yeşilay, Çocuk Esirgeme Kurumu. Bu üç kurum, sosyal devleti vatandaşa hissettiren kurumlardır. Kızılay bugüne kadar sıcak siyasetin dışında kaldı. Bugünse tam göbeğinde. 152 yıllık bir kurum bu hale mi düşmeliydi? Türkiye genelinde 750 şubesi olan Kızılay’ın şubesi 153’e indi. Yüzlerce taşınmazı vardı. Buna rağmen tarihi, şatafatlı yerleri kiralamayı tercih ettiler. Kızılay bu mudur?
* Kızılay’ın paravan olarak kullanılması da son zamanlarda gündeme gelen diğer bir olay. Başkentgaz, parayı şartlı olarak Kızılay’a veriyor. Onlar da TÜRKEN Vakfı’na aktarıyor. KYK’da 60 bin öğrenci yer bulamadı. Ama sen bırakmışsın Türkiye’yi, ABD’de yurt yaptırmaya kalkıyorsun. Adamlar Manhattan’da yurt diye gökdelen yapmışlar. Güya öğrenciler kalacakmış. Soruyorum; öğrenci mi kalacak, beyefendilerin çocuklarına gelecek mi kuruluyor?
BU DÜPEDÜZ VERGİ KAÇIRMAKTIR
* “Vergi kaçakçılığı değil, vergiden kaçınma” diyor… Bu açıkça fakir, fukaranın hakkının soyulması demektir! 60 bin öğrencinin yurdu yok! 285 bin öğrenciye para bulamadılar, bursu zamanında veremediler!
* Eğer Kızılay gibi bir kurum içten içe çürümeye başladıysa devlet çürümeye başlamıştır. Biz ısrarla liyakat diyoruz. “Vergiden kaçınma” diyorlar. Bunun adı peçelemektir. Alkolde vergi vardır. Alkol almazsınız, vergiden kaçınırsınız. Bu düpedüz vergi kaçırmaktır. Devletin en saygın kurumunu kullanarak vergi kaçırma yoluna giderseniz vebali ağırdır.
*Arkadaşlarımız araştırma önergesi verecek. Adım gibi biliyorum Erdoğan ve Bahçeli bunu reddedecek. “Ne gerek var parayı indirdik” diyecekler. Üstelik bağış yapılan yer de çocuk tacizinden sabıkalı bir yer!
BARIŞ DEĞİL FİLİSTİN’İ YOK ETME ANLAŞMASI
* 2012’de BM, Filistin’i gözlemci devlet statüsüyle kabul etti. Halen Filistin toprakları, Batı Şeria ve Gazze başta olmak üzere İsrail’in işgali altındadır. Bütün bunlar ortadayken, Trump kalktı anlaşma yaptı. Bu barış değil, Filistin'i yok etme anlaşmasıdır!
* Filistin davası için 1978’de üniversiteli gençlerimiz gidip orada çarpıştı. Halen mezarları orada. Filistin kendi topraklarında bağımsız ve işgalden arınmış bir şekilde yaşamak zorundadır. Filistin davası onurumuzdur.
* Dün Suriye İdlib’den acı haberler geldi. 8 şehit verdik. Kahraman ordumuzun, milletimizin başı sağ olsun. Suriye konusunu yıllardır dile getiriyoruz. Bir sürü şey söyledik ama Ortadoğu bataklığı akılda kalanlardan biri.
* Dış politikanın milli olması lazım… Ülkenin çıkarları esas ise orada iktidar-muhalefet olmaz! Asarım-keserim ile bu işler olmaz! Eğer siz “dış politikayı ben yöneteceğim” derseniz, devleti yok edersiniz… İki egemen güç Suriye’yi istediği gibi kullanıyor, çatışacak taraflara silah temin ediyor! Eğer pinpon topu gibi Amerika ve Rusya arasında gidip gelirseniz, ikisi de sizi kullanır. Maalesef bu tehlikeyi yaşıyoruz.
* Soçi’de Erdoğan 10 Ekim 2018’e kadar tüm ağır silahlı birliklerin çekilmesinin taahhüdü verdi. yine 2018 sonuna kadar M5 yolunun açılması dahil olmak üzere bütün terör örgütlerinin topu tankı çekilecek diye taahhüt verdi. Bu taahhütleri nasıl verirsin?
20-50 BİN TERÖRİST TÜRKİYE’YE GELSE NE OLUR?
* Çin, Amerika, Suriye, Rusya, İran herkes bu teröristlerden rahatsız. Bu kadar teröristin Türkiye’ye gelmesi halinde başımıza gelecek felaketi düşünebiliyor musunuz? Tekrar ediyorum, 20-50 bin terörist Türkiye’ye gelirse ne olur?
* Şimdi sığınmacılar gelecek.Daha önce de söyledim yine söylüyorum dilimde tüy bitti,Suriyeliler milletin başına bela olacak.Ben onları alın ateşe atın demiyorum. Birleşmiş Milletler’le konuşun,evlerini yapın diyorum. Neden sadece biz alıyoruz Suriyelileri? Trump bizimkine diyor ki vatandaşlığa niye almıyorsun? Sen al kardeşim, al eyaletlerine dağıt. Ne diye bize akıl veriyorsun?