CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Aksaray’da yaptığı esnaf ve çiftçi ziyareti sonrasında, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu daha sonra Aksaray Ticaret ve Sanayi Odası’nda, meslek odası başkanları, eski siyasiler, muhtarlar, sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve kanaat önderleriyle basına kapalı görüştü.
“128 MİLYAR DOLARLA İLGİLİ AÇIKLAMA DOĞRU BİR AÇIKLAMA DEĞİL”
Kılıçdaroğlu, bir gazetecinin “Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisine yönelttiğiniz sorulara cevap verdi, özellikle Merkez Bankası’ndaki 128 milyar doların nereye gittiği konusunda ‘piyasalardaki dalgalanmayı önlemek amacıyla’ kullanıldığını söyledi. Siz bu yanıt karşısında ne söylemek istersiniz?” şeklindeki sorusuna şu yanıtı verdi:
128 milyar dolarla ilgili açıklama doğru bir açıklama değil. Kamuoyunu yanıltmaya yönelik bir açıklamadır. İnat etti, damadı getirdi, 128 milyar dolar toz oldu gitti.
Madem ki dengelemek için kullanmış, esnafta yok, çiftçide yok, emeklide yok. Hiç kimsede yok, nerede bu para? Nereye gittiğini çıksınlar millete bir açıklasınlar.
İnatla devlet yönetilmez. İnatla azim arasındaki fark akıldır. Devlet akılla yönetilir, devlet mantıkla yönetilir, devlet bilgiyle yönetilir, devlet birikimle yönetilir.
“SENİN İNADIN DOLAYISIYLA 10 MİLYONDAN FAZLA İŞSİZ VAR”
Kılıçdaroğlu, AKP kongrelerine de değinerek, “İnatla ‘Ben devleti böyle yöneteceğim’ Hangi inat Allah aşkına. Senin inadın dolayısıyla 128 milyar dolar yok oldu. Senin inadın dolayısıyla 10 milyondan fazla işsiz var bu ülkede. Senin inadın dolayısıyla esnaf bugün kan ağlıyor. Sen oturuyorsun, partinin kongrelerini yapıyorsun. Sosyal mesafe sıfır, lebaleb dolu. Esnafa gelince ‘Aman ha covid gelir.’ Kimin yüzünden? Bir inat yüzünden. Sen inat edip Kanal İstanbul’u yapacağına inat edip işsizlere, esnafa çare olsana” diye konuştu.
DOKUNULMAZLIK FEZLEKELERİ
“33 fezlekenin TBMM’ye gelmesi konusunda ne söylemek istersiniz?” sorusu üzerine ise Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
Bir partinin genel başkanı mahkemeye hakim tayin edemez, ben dahil bütün siyasi partiler için söylüyorum. Siyasi partilerin genel başkanları, mahkemeye hakim tayin edemez. Mahkemeye hakim tayin ediyorsa orada o hakime güven olmaz.
Bugüne bakın, günümüze bakın, yargı bağımsızlığı var mı? Yargı bağımsızlığı yok. Erdoğan’ın talimatını savcılar derhal yerine getiriyor mu? Derhal yerine getiriyor. İstediği adamı hapse attırıyor mu? İstediği adamı hapse attırıyor.
Şu konuşma üslubuna bakın, ‘Meclis’e gelecek eller kalkacak, inecek’ Ya ‘Eller kalkacak, inecek’ dediğin adamlar bu milletin seçtiği milletvekilleri. Bu milletvekillerinin bir iradesi yok mu? Bu milletvekilleri ‘Ya şu dosyaya bir bakalım.’ demeyecek mi?
Erdoğan diyor ki ‘Demeyeceksiniz. El kaldırıp, indireceksiniz’ Ne demek bu? 19 Mayıs hareketlerini yapacaksınız Meclis’te. Bu ülkeye yazıktır, bu millete yazıktır. Böyle bir yönetim tarzı olur mu? Bu yönetim tarzı akıldan uzak bir yönetim tarzıdır, inada dayanan, deve inadına dayanan bir yönetim tarzıdır. Tutturmuş bir inat gidiyor. Allah akıl, fikir versin. Başka bir şey demiyorum.”