Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş'in Ankara'da öldürülmesi hakkında "Bak Sayın Kılıçdaroğlu senin sağında solunda konuşlanan teröristlerle Ülkücü Türk gençliğini karıştırma; bu gaflete kapılma. Sen teslim olmuşsun, sen ihanete el sallamış bir kimliksizsin. Azılı katillerin dümen suyuna girmişsin. Kılıçdaroğlu şayet yüreğin varsa buraya gel. Tek bir evladımı al da senin ciğerinin kaç okka olduğunu görelim" ifadelerini kullanan MHP lideri Devlet Bahçeli'ye yanıt verdi.
Kılıçdaroğlu, "Sinan Ateş bizim de evladımız. CHP'de Ülkücü arkadaşlarımız da var. CHP şehidin, kardeşimizin hakkını savunacaktır. Bu benim CHP'li ülkücü kardeşlerime karşı sorumluluğumdur. Madem bu kadar bağırıyor çağırıyor... O zaman açık ve net konuşuyorum: Yanında cinayete azmettiricileri barındırıyorsun teslim edeceksin. Bir şehit var ortada bu kan yerde kalmayacak" diye konuştu.
Bahçeli, suikast hakkında; "Cinayetin gölgesi birden bire MHP'ye düşürülmek istendi. Bir iç hesaplaşmanın olduğu devamlı suretle gündemde tutuldu" ifadelerini kullanmıştı.
Kılıçdaroğlu, CHP Milletvekili Ali Mahir Başarır ile İYİ Partili Lütfü Türkkan hakkında Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) sunulan dokunulmazlık dosyaları hakkında, "Öyle bir noktaya geldik ki tehdit ediyorlar. Gücü elinde tutan tehdit etmeye başlıyor. Açık ve net söylüyorum bizim, CHP’lilerin, milletvekillerinin ben dahi dokunulmazlıklarını kaldırmazsanız namertsiniz. Biz kul hakkı yemedik ki korkalım. Sizlere de benzemek istemiyoruz. Hesap verilecekse korkmayız. Parlamentonun geleneklerini ayaklar altına alıyorlar" ifadeleriyle tepki gösterdi.
TSK'da üst düzey komutanların yalanı, dolanı, küfrü, iftirayı alkışladığını belirten Kılıçdaroğlu, "Komuta kademesi haddini bilsin! Siyaset askerin işi değildir. CHP artık gerçek anlamda halkın partisidir. Statükoyu bıraktık, özgürlüğü savunduk. Erdoğan ise korkunç bir tiran oldu. Komuta kademesi haddini bilsin! Siyaset askerin işi değildir. Siyaset mi yapmak istiyorlar? Çıkartsınlar o kutsal üniformayı, hizalansınlar Erdoğan'ın yanına, Perinçek'e de takılsınlar Erdoğan artık o dünyaların adamı. Beraber olsunlar." dedi.
Kılıçdaroğlu'nun açıklamasının satır başları şöyle oldu:
HDP'YE AÇILAN KAPATILMA DAVASI VE HAZİNE YARDIMLARINA BLOKE KONULMASI
Biz öteden beri demokrasiyi savunduk. Herkesin inancına, kimliğine, yaşam tarzına saygı gösterdik. Çünkü biz CHP'yiz. Biz CHP olarak demokrasiye inanıyoruz. Geçmiş yüzyılın acıları var. Demokrasiye yapılan darbeler var. Temel sloganımız Cumhuriyeti ikinci yüzyılında demokrasi ile taçlandırmaktır. Dolayısıyla önümüzdeki seçimler bu bağlamda önemli. Demokrasiye inanıyorsak düşünce özgürlüğüne de inanacağız. Siyasal partilerin kapatılması askeri dönemlere ait bir gelenektir. Hangi partinin iktidar olacağına egemen güçler değil 85 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı karar verecektir. Hazine yardımını kesmek, parti yardımını kesmek gibi uygulamaları asla doğru bulmuyoruz. Yaşasın demokrasi, yaşasın Türkiye cumhuriyeti.
CHP'Lİ ALİ MAHİR BAŞARIR VE İYİ PARTİLİ LÜTFÜ TÜRKKAN HAKKINDA DOKUNULMAZLIKLARIN KALDIRILMASI İÇİN FEZLEKE
Öyle bir noktaya geldik ki tehdit ediyorlar. Gücü elinde tutan tehdit etmeye başlıyor. ‘Dokunulmazlığınızı kaldırırız’ diyorlar. İki milletvekili; Ali Mahir Başarır ve Lütfü Türkkan. Dokunulmazlıklarını kaldırmak için komisyonu topluyorlar. Açık ve net söylüyorum bizim, CHP’lilerin, milletvekillerinin ben dahi dokunulmazlıklarını kaldırmazsanız namertsiniz. Biz kul hakkı yemedik ki korkalım. Düşüncelerimizden ötürü mü yargılamak istiyorsanız, yargılayın. Yolsuzluk yapmadık ki korkalım, sizler gibi değiliz. Sizlere de benzemek istemiyoruz. Hesap verilecekse korkmayız. Parlamentonun geleneklerini ayaklar altına alıyorlar. Korkmuyoruz, korkmayacağız. İnandığımız yolda kararlılıkla yürüyeceğiz, yürüyeceğiz, yürüyeceğiz.
"KALEMİNİ, DÜŞÜNCESİNİ SATAN GAZETECİLERİ BİLİYORUZ"
Bugün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü. Öncelikle kalemini satmayan, haber peşinde koşan, öğrendiği haberi doğrulatan, sonra bunu haberleştiren namuslu bütün gazetecilere hepimizin şükran borcu var. Onurlu bir gazeteci asla kalemini satmaz. Onuruyla haberini yapar. Bir baskıyla karşılaştığında da çekinmez ve ürkmez. Haberini bir gazeteci ideali içinde yazar ve kamuoyunu bilgilendirir. Gazetecilerin gerçek demokrasilerde dördüncü güç olarak algılanmasının temel felsefesi de budur. Ocak ayının gazeteciliğimiz açısından büyük acılar barındırdığını bilmenizi isterim. Metin Göktepe, Uğur Mumcu onlardan biriydi. Ahmet Taner Kışlalı, Hrant Dink onlardan biriydi. Bu gazetecilerimiz farklı tarihlerde ama birer ocak ayında katledildiler. Basın özgürlüğünün olmadığını, sansür uygulandığını biliyoruz, doğru haberlere yasak getirildiğinin farkındayız. Kalemini satan ama kendilerine gazeteci diyenleri de biliyoruz. Televizyonlara çıkıp AK Parti adına konuşan, kalemini satan, düşüncesini satan, aklını saraya kiralayan sözde gazetecileri de biliyoruz. Bu ülkeye demokrasi geldiğinde onlar televizyona çıkamayacaktır. Kalemini satmayan gazetecilerin günü kutlu olsun. Evrensel gazetesine ilan vermiyorlar. Bunları da yeniden düzenleyeceğiz. Ahlakı, adaleti egemen kılacağız. Evrensel'e, Yeni Asya gazetesine ilan verilmiyor. Akıl var mantık var. Bunların tamamını değiştireceğiz. Hiç kimse endişe etmesin, bu ülkeye gerçek anlamda demokrasiyi ya getireceğiz ya getireceğiz.
Sinan Ateş bizim de evladımız. CHP'de Ülkücü arkadaşlarımız da var. CHP şehidin, kardeşimizin hakkını savunacaktır. Bu benim CHP'li ülkücü kardeşlerime karşı sorumluluğumdur. Bu sorumluluğumu yerine getirmek zorundayım. Madem bu kadar bağırıyor çağırıyor... O zaman açık ve net konuşuyorum: Yanında cinayete azmettiricileri barındırıyorsun, teslim edeceksin. Bir şehit var ortada bu kan yerde kalmayacak. Biz Sinan'ın kızlarına mutlaka adaleti getireceğiz.