Fatih Altaylı: Öncelkle hem 31 Mart hem 23 Hazran'a dönmek istyorum. Çok eleştiriliyorsunuz, 9 kere seçm kaybetti vs. diye. Bu seçim öncesi 'Ben bütün büyük illeri alacağım' dedim. Bazıları güldü, hatta bazıları canlı yayında güldü. Ama siz haklı çıktınız. AK Parti 1. parti çıktı ama siz büyük kentlerin hepsini aldınız. Siz seçimi zafer mi yoksa mevzu kazanmak olarak mı görüyorsunuz?
Kemal Kılıçdaroğlu: Bu seçim bundan sonraki başarılarımızın önemli bir adımı olarak görüyorum. Türkye iç politikada, dış politikada çok sıkışmış vaziyette. Savrulan bir Türkiye var. AK Partililer de, MHP'liler de, memuru da, emeklisi de bunun farkında. Herkesin dönüp dikkatle izlediği birisi olması lazım. Biz bu konularda samimi olarak her şeyimizi bir şekilde ifade ettik. Önümüzde bir yerel seçimler vardı. Bizim için önemlydi. Sadece Türkiye değil büyük kentler de iyi yönetilmyordu. Halk iyi yönetime susamıştı. Çok iyi adaylar çıkardık. Yerel yönetimlerde deneyim kazanmış, başarı elde etmiş birisini büyükşehir belediye başkanı adayı gösterdik. Eskiden bazen popüler isimler bulur, seçimlere katılırdık. Bunun fazla bir şey kattığı yoktu bize. Onlar belediye başkanı olduğu zaman 5 yıllık süreci öğrenmek, adapte olmak, mevzuatı bilmekle geçiyordu. Şimdi bunu aşmış olduk. Burada yanıldığım, üzüldüğüm bir yer var o da Bursa. Bursa'yı alabilirdik, az bir puanla kaybettik. Bu bizim kabahatimiz. Biz orayı iyi yönetemedik. Bunu da rahatlıkla söylüyorum. Adayımız doğruydu ama biz orayı iyi yönetemedik. Sorun vardı. Dolayısıyla alabilirdik Bursa'yı, İstanbul'dan çok daha rahat alabilirdik, olmadı. Ama onun dışındaki illeri aldık. İstanbul'u vermek istemedler, doğrudur. YSK tarafından yasadışı karar verildi. O karardan sonra parti meclisini topladık. Bazı arkadaşlar boykot yapalım dediler. Bazıları eylem yapalım dediler. Sonunda şöyle bir karara vardık. Bir mağduriyet var ortada. Görüştük ve ikimiz birlikte karar aldık Ekrem Bey ile. Bu kararın arkasında durduk. Fark, benim de tahminlerimi aştı. 800 bini aştı. Bu, şu açıdan çok değerli. 1) halkınıza güveneceksiniz, 2) demokrasiye inanacaksınız. 3) halkın karşısında başka bir güç yoktur.
Fatih Altaylı: Öcalan'ın kardeşinin ekrana çıkarılmasından sonra İstanbul örgütünde tedirginlik olduğu söylendi.
Kemal Kılıçdaroğlu: Onu duyduğumda Doğu'dan gelen vatandaşları ziyaret ettim. Medyaya yansıyan mektupların gelmesi, kardeşinin televizyonlara çıkarılması vs. hiç etkilemediğini gördüm. İlk duyduğumuzda bir tedirginlik oldu bizde de. Bir devleti yöneten insanlar nasıl terör örgütü liderinden medet umarlar. Bu ülkenin demokrasiden yana olan taleplerini burada gördük. Ben İstanbul'da miting yapmadım. Şunu yaptım. Ulaşılamayan her yere ulaştım. Hiç CHP'lilere gitmedim, onlarla yan yana gelmedim. Daha ağır görevlerimiz vardı. Başarıyı sağlamak zorundaydık. Küçük küçük toplantılar yaptım. O toplantıların şöyle bir özelliği vardı. Kanaat önderlerinin arzu ettiği soruları sorma özelliği vardı o toplantıların. CHP Genel Başkanı'ndan öğrenmek istediğiniz konuları rahatlıkla anlatın dedim. Bu toplantıların her birisi birer mitingten daha değerliydi. Bu başarıları bu toplantıların sonunda elde ettik.
Fatih Altaylı: CHP'den istedikleri en önemli şey nedir?
Kemal Kılıçdaroğlu: Kürtlerle buluştuğunuz zaman Kürt sorunu konusunda CHP'yi eleştiriyorlardı. Bazı kesimler CHP'nin dinle arasında mesafe koyduğunu falan bunu sorguluyorlardı. Bunların hepsine samimiyetle cevap verdim. Herkesin inancına saygı gösterdiğimizi söyledim. Ekrem Bey alandaydı. Toplumla iç içe kaynaştık. CHP'ye yönelik algıları büyük ölçüde kırdık. Aramızda samimi bir bağ oluştu. Erdoğan'ın CHP buraya gelemez, dediği bütün alanlara gittik. O toplantılardan bazılarına AKP'nin ilçe yönetiminde olan bazı isimler geldiler. Onları da davet ettik.
Fatih Altaylı: Ekrem İmamoğlu nereden aklınıza geldi?
Kemal Kılıçdaroğlu: Zaten ilçe başkanıyken Ekrem Bey'i tanıdım. Başarılı bir ilçe başkanlığı yaptı. Başarılı bir belediye başkanlığı yaptı. Bulunduğu bölge, uyuştucuların istilasına uğramış bir bölgeyi alıp kurtarması, gecekondu semtlerine büyük hizmetler götürmesi, okullar yapması... Bütün bunları izliyordum. Halkın sempatisini görüyordum. İstanbullu nasıl bir belediye başkanı istiyor? diye özel bir çalışma yaptırdık. Sonuçlar Ekrem Bey ile birebir örtüşüyordu. Sayın Kadir Topbaş, görevden alındıktan sonra Ekrem Bey'i büyükşehir belediye başkan adayı olarak gösterdik. Bu da işaret fişeğiydi aslında. Ekrem Bey'i ilk gösterdiğimizde kimse tanımıyor vs. ama Ekrem Bey samimi bir insan. İnsan olarak sevilen sayılan bir insan.
Fatih Altaylı: Ekrem bey bir popülarite elde etti. Şu anda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın rakibi olarak görülmeye başlandı. Sizde bir kıskançlık yaratıyor mu?
Kemal Kılıçdaroğlu: Asla. Bütün belediye başkanlarının öyle olmasını isterim. Hepsi oldukça başarılı ve öyle olmasını isterim. Herkes, hizmet versin. Vatandaş hizmete susamış. Vatandaş şeffaflığa susamış. Bütün belediyelerimizin meclisleri canlı yayınlanıyor şimdi. Vatandaş görsün bunu. Planlı, programlı geleceğe yönelik neler yapılabilir bunun hesabı yapılıyor.
Fatih Altaylı: Ekrem İmamoğlu, tatile çıktığında eleştirmiştim. Sel sırasında kent dışında bir kez daha izinde olması yine eleştirildi.
Kemal Kılıçdaroğlu: Küçük kız çocuğu var onu almaya gidiyor. Bu bir tatil değil zaten. Şehir dışına çıktığınız zaman izin alıyorsunuz. Merkezi otoriteye bilgi veriyorlar. O izin olarak algılanıyor. Kaldı ki, tatil olsa buna hakkı yok mu? Ekrem Bey, ister İstanbul'da olsun - diğer belediye başkanlarımız için de geçerli- kentle bağları kopmuyor. Günlük malumatlar veriliyor.