Gündem Bilim Teknoloji Spor Dünya Ekonomi Siyaset Sağlık Eğitim Kültür Sanat Magazin Yaşam Reklam Künye Gizlilik Sözleşmesi İletişim
Yazılım ve Tasarım: Bilgin Pro © 2024KRT TV Tüm Hakları Saklıdır

CHP: Çubuk'taki linç girişimini hazırlayan tamamen İçişleri Bakanlığı koltuğunu zapt eden kişidir

21 Nisan'da, Ankara Çubuk'ta şehit Sözleşmeli Er Yener Kırıkçı’nın cenaze törenine katılan CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nu linç etmek istediler. Olayın üzerinden 6 ay geçti tek bir iddianame hazırlanmadı. CHP tüm görüntüleri, ifadeleri inceledi 279 sayfa rapor hazırladı ve CHP Komisyonu linç girişiminin belgeselini çekti. Linç girişiminin belgeseli ve hazırlanan rapor KRT, TELE1 ortak canlı yayınında masaya yatırıldı.. Gazeteciler sordu, CHP Komisyonu yanıtladı. CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, "Çubuk'taki linç girişimini hazırlayan tamamen İçişleri Bakanlığı koltuğunu zapt eden kişidir" dedi. Linç girişiminde bulunanlar arasında Ankara Büyükşehir Belediye çalışanlarının da olduğunu açıkladı

Tarihler 21 Nisan 2019'u gösteriyordu, Türkiye-Irak sınır hattında teröristlerle çıkan çatışmada şehit düşen piyade sözleşmeli er Yener Kırıkcı Ankara Çubuk'ta son yolculuğuna uğurlanacaktı. Her şehit cenazesinde olduğu gibi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da şehide son görevi yerine getirmek için oradaydı.

Şehide son görevde organize şekilde CHP Lideri Kılıçdaroğlu'na sataşmalar başladı. Kılıçdaroğlu metanetini her zamanki gibi korudu. Bu sataşmalar şehidin cenaze namazında da sürdü. Namazdan sonra Kılıçdaroğlu'na fiili saldırılar başladı. Kalabalık içerisindeki bazı gruplar CHP Liderini linç etmek için saldırdı. CHP Lideri bir eve sığındı ve zırhlı bir araç ile oradan uzaklaştırıldı. Demir çubuklarla, sopalarla, kocaman kocaman taşlarla CHP Lideri o gün orada öldürülmek istendi. Ve saldırının ardından 6 ay geçmesine rağmen Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bir iddianame bile hazırlamadı.

CHP linç girişimi ile ilgili bir komisyon kurdu. Komisyonda; CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, CHP Milletvekili Murat Emir ve Meclis Başkanvekili Levent Gök yer aldı.

CHP Komisyonu 279 sayfalık bir rapor hazırladı, bir de linç girişiminin belgeselini çekti.

Linç girişiminde neler yaşandığı, kimlerin ihmalinin olduğu KRT - TELE1 ortak canlı yayınında masaya yatırıldı.

Gazeteciler; KRT Ankara Temsilcisi Savaş Kerimoğlu, Sözcü Gazetesi Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk, TELE1 Ankara Temsilcisi İsmail Dükel, Yeniçağ Gazetesi yazarı Yavuz Selim Demirağ sordu, CHP Çubuk Komisyonu üyeleri cevapladı.

Demokrasiye linç girişimi çok özel bir yayınla KRT ekranlarındaydı. CHP Komisyonu linç girişiminin organize bir şekilde yapıldığını anlattı. O gün Çubuk'a dışarıdan insanları getirildiğini belirttiler. Linç girişiminden önce 107'si birbiri irtibatlı olduğunu ve bunların 15 tanesinin Ankara Büyükşehir Belediyesi çalışanları olduğunu ifade ettiler.

İŞTE O PROGRAMDAN SATIR BAŞLARI:

Levent Gök: Demokrasimizin bir kara lekesi... Ben ve Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu bütün şehit cenazelerinde olma gayretindeyiz. Genel Başkanımız Ankara'daki şehit cenazelerine en çok katılan genel başkandır. Biz şehit ailelerinin acısını paylaşmak için gidiyoruz. Bir gün öncesinde ben CHP Çubuk İlçe Başkanımızı aradım geleceğimi söyledim. Ben 600 milletvekilini temsil ediyorum. Genel Başkanımızın da katılacağını öğrenince tekrar arayak emniyet müdürlüğüne haber vermesini istedim ve haber verildi. Kamudaki yöneticilerin şehit cenazesine katılması zorunludur. Devletin en üst organları katılmaz zorundadır. Gerekli önlemlerin alınması gerekir.

Şehit cenazesine ilk gittiğimiz zaman kaymakam, emniyet müdürü karşıladı. Gerginlik olacağı belliydi. Camiye yürürken de bunu fark ettik. Şehidin cenaze namazı kılınırken bile devam etti. Ülkemizin yüzde 90'ı müslüman namaz kılarken dahi çok büyük hakaretlere maruz kaldık. Gariz küfürler edildi.

Türkiye'de güvenliğinizi koruyacak herkes oradaydı. Kuvvet komutanları, emniyet müdürleri vardı. Bizi kalabalık bir grup sıkıştırdı. Genel Başkan'dan bizi kopardılar. 50-60 kişi bizi aralarına aldı. Genel Başkana yurmruk, tekme atmaya çalışıyorlardı. Hiçbir güvenlik önlemi alınmamıştı.

Saygı Öztürk: İçişleri Bakanı'nın CHP'lileri şehit cenazelerine almayın talimatları bu saldırıda etkili olmuş mudur?

Engin Özkoç: CHP Lideri PKK'nın saldırısına uğramış, Adalet Yürüyüşü'nde IŞİD'in saldırısına uğramış biridir. Çubuk'taki linç girişimini hazırlayan tamamen İçişleri Bakanlığı'nın koltuğunu zapt eden kişidir. Bu kişi CHP yetkililerinin şehit cenazelerine girmemeleri için emir verdim, demiştir. Bu başlı başına suçtur. Halkı ve kin nefret duyguları ayrıştırmaya yönelik bir suçtur. CHP'nin şehit cenazesinde olup olmayacağına İçişleri Bakanlığı koltuğunda oturan kişi karar veremez. Sonunda ölüm de olsa biz şehit cenazelerine katılacağız, bu bizi ödevimizdir. Bir kişi eline silah alıp Soylu vur derse vururuz diyorlar. Bu lişi hakkında hiçbir işlem yapılmadı. BU kişi kendisini ben Soylu'nun tetikçisiyim diyerek demeç vermiştir, Kılıçdaroğlu'na yumruk atan kişi ile poz vermektedir.

Şehit cenazesinin yeri ve saati değiştirildi. İmamoğlu'nun büyük mitingine denk getirildi. Jandarma istihbarat buraya gelmiş buradaki hazırlıkları görmüştür. Linç girişimi kurgulanmıştır. AKP Genel Sekreteri Fatih Şahin'e Kılıçdaroğlu elini uzatmış eli havada kalmıştır. Ve olayın başlangıcı budur. Kılıçdaroğlu'na saldırı girişimi de ardından örgütlü şekilde başladı.

İmam, 'şehidimize saygısılık etmeyelim' sözlerine aldırış etmediler. Daha önceden kurugulanmış linç girişiminde 'öldürelim' sesleri yükseldi. Kılıçdaroğlu saldırı anında yanındakilerin çekilmesi ile ortada bırakılmıştır.

Habur kapısını açıp da teröristleri içeri alan partinin adı CHP değildir. Tüneller kazılırken valilere, kaymakamlara dokunmayın diyen de CHP değildir. O partinin adı AKP'dir, lideri de Erdoğan'dır. Linç girişiminden önce 107'si birbiri irtibatlı ve 15'i de ne yazık ki Büyükşehir Belediyesi çalışanıdır.

İsmail Dükel: 2 Saat boyunca saldıranlara dokunulmadı. Evde de 1-2 saat kalınıyor. Evdeyken 'yakın evi' diye bağırıyor. Siz de evdeydeniz, evde neler yaşandı?

Murat Emir: Gerilim hissediliyordu. Siyasi iktidarın, İçişleri Bakanının ortamı zehirlenmesinden bu tür durumlar olabilirdi. Cenaze namazı kılmak için saf tuttuk. Normalin üzerinde gerilim vardır. İlgililer hiçbirşey yapmadı. Oradan çıkmamızın kolay olmayacağını düşündüm. Kendimi Genel Başkanın arkasına konumlandırdım. Top arabasının arkasındayken sadece birkaç koruma ile bırakıldık. Savunma Bakanı, Kuvvet Komutanları birden ortadan kayboldular. 150 metrelik yolu 45 dakikada geçebildik, sürekli saldırı altındaydık. Her türlü taciz, tehdit, fiili saldırı oluyor. Ben bir yerde 'artık buraya kadarmış' dedim. Bizim oradan kol kola girerek ayrılmamazı engellemeye çalışıyorlardı. Koruma müdürü araca oturtmadı, sonra aracı tuzla buz ettiler. Sonra bir eve sığındık. 7 tane bile güvenlik görevlisi yoktu.

Eve giridiğimizde Genel Başkan çok yordundu. Hiçbir zaman ferasetini kaybetmedi. Yakın seslerini duyunca ne yaparız diye düşüncesi herkeste vardı. Solandan dışarı baktım, beni görünce tekrar alevlendiler. Orada emniyet müdürüne neden müdahale etmediniz? diye sordum. Elimizde yeterince güç yok dediler. Orada biz 40-45 dakika Madımak benzeri bir tehlikede kurtulduk. Güvenlik güçlerinin bu kadar geç kalmasını ben yadırgıyorum.

Evin kadını ilk teşhisi koydu: Gelmeyin evimi yakacak dedi. Bir çocuğu da dışarda kalmıştı. Evin kadını ve yaşlı dedesi ile Kılıçdaroğlu konuştu. PKK'yı nasıl lanetlediğimiz anlattı.

Dışarının sakinleştirilmesinde de bir zaafiyet görüldü. Oradaki görevlilerin takdir edici sözleri vardı. Tepkinizi gösterdiniz artık dağılın dediler.

Asker ve polis üniforması ile çıkarılmak istendi, Genel Başkan ikisinde de reddetti. O emniyet genel müdürü, Hulusi Akar'a, Süleyman Soylu'ya bu soruyu sorabilir miydi.

Saygı Öztürk: Barış Bozkurt'un ifadesinde geçiyor. Evin hanımı bunlar PKK ile yan yana olduğunuz için oldu diyor. Kılıçdaroğlu da PKK ile ben yan yana duruyorsam Allah benim belamı versin. Yok değilse bunu söyleyenin Allah belasını versin.

Murat Emir: Ben ramazanda o ileye iftar ziyaretine gittim. Aile Genel Başkan ile görüşmek istedi. Genel Başkan aileye Muhammet nasıl diye sordu.

Yavuz Selim Demirağ: Bu tür olaylarda polis havaya ateş açar. Burada hiçbir şey yok. Orada emniyet müdürü 'linç mi edeceksiniz?' diyor. Bunu diyeceğine havaya 3 el ateş et. Kılıçdaroğlu'nun koruma ekibini tebrik etmek istiyorum silahlarını çekselerdi. Çok kötü şeyler olurdu. Oraya otobüslerle kıtalar getirildi. Jandarma İstibarat da toplu girişler olduğunu söylüyor. Osmalı Ocağı'nın filan toplu olarak getirildiğini biliyoruz. Neden önlem alınmıyor. Evim korakola 20 metre polis 20 dakikada, ambulans 25 dk da geldi. Ben bunların iyi niyetli olduğunu düşünmüyorum. Bana saldıranların 3-4'ününde Çubuk'taki linçte de toplu olarak orada olduğunu görüyoruz. Burada insanların ölmesi mi gerekiyordu. HTS kayıtları ortaya çıkarılsa, mobese kameraları incelense... İsimler belli bakın HTS kayıtlarını görün. 3 kişiyi geçince çete sayılıyor. Allah korusun orada Madımak gibi bir şey yaşansa... Ben bu kini, nefreti orada da gördüm. CHP'nin İstanbul İl Başkanı'na halkı kin ve nefretten 9 sene veriyorsun.

Saygı Öztürk: Osman Sarıgün, Kılıçdaroğlu'na yumruk atan kişi. Adam ifadesinde; polis bana gelip burası Osman Sarıgün'ün evi mi diye sordu, Jandarmanın da sorduğunu duydum. Tedirgin oldum, kaçtım diyor.

Savaş Kerimoğlu: İddianamenin olmaması konuşulmalı, sıradan iki insan tartıştığında çok çabuk iddianame, soruşturma oluyor burada neden olmadı?

Levent Gök: Yargının durumu içler acısı, bu tesipiti Yargıtay Başkanı yapıyor. Adalete olan güvenin yüzde 30'la düştüğünü Yargıtay Başkanı söylüyor. FETÖ'den yargıyı kurtarıyoruz diye Yargı Birlik diye birşey kurdular. Yargıyı FETÖ'den temizliyoruz derken yargı AKP'ye teslim edildi. Avukatlardan hakimliğe geçiş sınavı yaptılar. Tamamı, AKP İl üyesi, AKP yöneticisi... AKP'nin yöneticileri yargıç yapıldı.

Bu sıradan bir hadise değil. Bu olay hazırlanmıştır. Medyasıyla, yürütme erkenin demeçleri ile toplum kışkırtılmıştır. Yürütme erkenin İstanbul Seçimlerine günler kala Öcalan'ın mektubuna sığınmasına ne diyeceksiniz? Tolum nasıl bu hale getirildi, bunun sorgulanması lazım.

Savaş Kerimoğlu: Sanık ifadelerinin cümlelerinin birebir aynı olduğu görülüyor....

Levent Gök: 6 aydır iddianamenin düzenlenmemesi skandaldır. Bu skandala Adalet Bakanı ve HSK ortaktır. Her şey ortadır. Yürekli savcı bu olayın iddianamesini yazacaksa önce azmettiricisini yazmalıdır.

Murat Emir: Siyasi odakların çık bir biçimde hazırlanan bir tezgahın, provokasyonun nasıl bir parçası olduğunun, yargı mesajını aldı. İlk savcı zaten AKP teşkilatlarında aktif çalışmış bir isimdi. Savcı değişti, Adli tatil vs. Verilerin hepsi alenileşmiş, biz herkesin ulaşabileceği bilgileri, belgeleri derledik. Gerçek apaçık ortada. Burada hazırlanmış, tezgahlanmış, planlı bir provokosyon olduğu. Savcılığın görevi daha ayrıntılı ortaya koymak. Savcılığın yapması gereken, mobese kameraları, istihbarat raporları, raporların değerlendirilip değelendirilmediği sonrasında güvenlik güçlerinin bilinçli ya da bilinçli ihmalleri ve kirli iilişkilerin ortaya konulması. Savcılıktan biz bunları bekliyoruz. Basit bir sorgulama yapılıyor, sanki öylesine bir araya gelinmiş gibi gösteriliyor. Bu olayın katmanları var. Bu olayı hazırlayan kirli odaklar var. Belirli kişiler belirli odaklar var. Bundan keyif alanlar var. Medyayı, yargıyı ellerinde bulunduruyorlar. Bu olayın yarısı her hangi bir AKP'li vekile yapılsa bambaşka şeyler olurdu. Bizim amacımız verilerin kaybedilmemesi. Bağımsız yargıda yargıçların işini kolaylaştırmak.

İsmail Dükel: Amaçlanan neydi?

Engin Özkoç: Amaçlanan Kemal Kılıçdaroğlu'nun verdiği mücadelenin önünü kesmekti. Amaçlanan T.C'de bugüne kadar yapılan yolsuzlukları, arsızlıkları korkmadan yüreklice dile getiren bir liderin susturulmasıydı. Aslında bu birkaç kere farklı yöntemlerle denendi. IŞİD saldırısınnda bir numaralı fail Oğuzhan Korkmaz ifadesinde; 'Kiraladığım araçla eylem yapacaktım. Talimat Suriye'den geldi. Ben IŞİD üyesi olduğumu kabul ediyorum' diyor. Sırıtma cüretini gösteren yüzsüzdeki bu rahatlık neden? "İnsan öldürmeye teşebbüs suçundan unsurları oluşmadığı"ndan sanıklarının beraatine karar verildi.

Saygı Öztürk: Balyoz'da, Ergenekon'da ortada suç yok, eylem yok o insanlar 5-6 yıl yatanlar olmuştu.

Engin Özkoç: Bu ülkenin Genelkurmay Başkanı, yazarları, çizerleri 5-6 yıl hücrelerde mahkum edildiler. PKK'lıların gizli tanıklıklarıyla... Onlar terörist, terörü destekleyen değil ama Kılıçdaroğlu öyle... Sayın Kılıçdaroğlu'nun linç girişiminde öldürmeye tam teşebbüs vardır. "Öldürün, yakın, kanını akıtın" deniliyor. Ortada örgüt vardır. Halkı kin ve düşmamnlığa tahrik, mala zarar vardır. Kişiyi hürrüyetinden yoksun bırakma vardır. Toplam 8 suç var. Canan Kaftancıoğlu 7 yıl önce tweet attı diye 9 yıl verdiler.

Cumhuriyet Başsavcısına alın size isimler dedik, görüntüleri verdik. "Bu insanlar dışarıdan gelmişlerdir, insanları kışkırtmışlardır ve linç etmek istemişlerdir" dedik. Savcı bununla ilgili ne yaptı? Hiç. Biz ne yaptık? Suç duyurusunda bulunduk. Savcı ne oldu? Ödüllerindirildi, Yargıtay üyeliğine terfi ettirildi.

Kılıçdaroğlu ile ilgili oyunu gözler önüne sermek istiyorum. Adana'da bir öğretmen 10 Kasım'da göbek atarken çekilen videolarından sonra uzaklaştırılıp, bugün aynı olula müdür olarak atayan insanlar Kılıçdaroğlu'nu açık linç girişinde bulunanlardır. Bunun delillerinden birisi de emniyet müdürünün oradaki sözüdür: Bizi de mi linç edeceksiniz.

Linç girişiminde hiçbir iddianame hazırlamaması, ifade veren sanıkların ifadelerinin kendilerini kurtaracak benzer ifadeleri olmaması, hukukun gerektirdiği hiçbir sorgulama yapmamış olmamasıdır. Bu yumağın örülmesine neden olan kişilerdir.

Saygı Öztürk: Genel Başkanın koruma sisteminde bir değişiklik yapıldı mı? İçişleri Bakanı önlem aldı mı?

Engin Özkoç: İçişleri Bakanlığı'nın aldığı hiçbir önlem söz konusu değildir. Genel Başkan gittiği yerlere yakın korumaları ile gider. Korumalar nöbetleşe çalışıyor. Bir şehidin cenazesin bir devlet adamının korunmasına neden gerek vardır?

Murat Emir: Herkes Genel Başkana yaklaşabilir. Onunla resim çektirebilir. Birkaç cümle de olsa ona derdini anlatabilir. Cumhurbaşkanına, bakanlara ulaşamıyor vatandaş.

Levent Gök: Çubuk'ta Genel Başkanın korumaları görevlerini hakkıyla yapmışardır. İçişleri Bakanının onlar hakkında açmış olduğu tartışma Bakanın niyetini ortaya koymuştur.

Yavuz Selim Demirağ: Alçak herif ile kahraman edasıyla gidip fotoğraf çektirdiler. Neredeyse şeyh ilan edeceklerdi. Bundan böyle bir yol oluyor. Yumruk hadisesine bir yaptırım olmazsa yol olur. Bu bumerang günün birinde gelir atanlara, yani sayın Soylu ömrünün sonuna kadar Bakan mı kalacak? Kendi memleketinde 'akıl ol' dediler yani. Yarın, öbür gün onunda başına benzer vaka gelebilir. Umarım bundan sonra iktidarın bakanları ve yetkileri bu tür şeylerden kaçınır.

Levent Gök: Demokrasi bir kültürdür, her alanda yaşatmak gerekir. Biz hiçbir siyasi parti mensubunun böyle bir durumla karşılaşmasını istemeyiz. Kime yönelik bir saldırı olursa karşısında dururuz. Bir kere bunun altını çizmek isterim. Tek çözüm yolu, demokrasi ve barıştır. Milet iradesinin tecelli edeceği sandığı beklemektir. Siyasetçiye düşen soğukkanlı olmaktır.


İlginizi Çekebilir
SONRAKİ HABER