FETÖ'nün siyasi ayağını AKP dışında her yerde arayan iktidar çevreleri sonunda işi Osmanlı'yakadar götürdü. Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Cemil Çiçek, Sözcü yazarı Saygı Öztürk'e yaptığı açıklamada 'siyasi ayak' tartışmasının siyasileştiğini savunarak FETÖ'nün kökenlerinin Osmanlı'daaranması önerisinde bulundu.
Çiçek'in Sagı Öztürk'e açıklamaları şöyle:
AKP'nin kurmay kadrosunda yer alan, uzun yıllar bakanlık ve Meclis Başkanlığı yapan, halen Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi olan Çiçek, iktidar ile muhalefet arasında kriz yaratan tartışmayla ilgili tespitlerini şöyle dile getirdi:
FETÖ, 40 ayaklı yaratık gibi bir şey. Bir ayağı, siyasi ayağı, iki ayağı yok. 40 ayaklı bir yapı bu. Bunu bir bütünlük içerisinde görmek gerekiyor. Maalesef tartışmalarda bu bütünlük yok. Konu sadece siyasetin konusu ve siyaset açısından değerlendiriliyor. Maalesef bizim siyaset geleneğimiz de bu konuda çok büyük bir imtihan vermedi. 1908'den bu tarafa siyasetimiz suçlama geleneği üzerine tartışmayı yapar.
Yani İttihat Terakki'nin, Hürriyet-i İhtilaf fırkasını nelerle suçladığına ya da onun diğerini nasıl suçladığına bakalım. Bu suçlama yapılırken daldan dala nasıl çeteciliğin, imparatorluğu parçalamak için yoğun bir çaba içinde olduğu ortada. Gerçek üzerinden değil suçlamalar üzerinden kamuoyları oluşturuldu. 100 yıllık geleneğimiz suçlama geleneğidir. Bu yalnız benim fikrim değil, siyaset bilimi açısından araştıranların da ulaştığı sonuçtur.
ESKİ ALIŞKANLIKLAR UNUTULMALI
Bir yapı siyaseten suçlama üslubuyla tartışılırsa buradan bir sonuca varma imkanımız yok. Madem ki 40 ayaklı bir yapıdan bahsediyoruz, bu gerçeğin bütün boyutlarıyla ortaya çıkması isteniyorsa, bu suçlama üslubu eski alışkanlığımız bizi sağlıklı bir limana sağlıklı bir sonuca götürmez. Bu FETÖ meselesinin tarihi, siyasi, sosyolojik boyutu 1969 yılından başlatıyoruz bu geleneği. Halbuki bu tip yapıların Osmanlı'da da benzerleri vardı. Onları göz ardı ederek tartışıyoruz. Çünkü bu konular bizim açımızdan öncelik almıyor, sadece birilerini suçlayıp köşeye sıkıştırma esasından böyle bir tartışma yapılırsa biz bu yapıyı anlamakta halen zorlanırız. Bu tartışmalardan, geçmişteki tartışmalardan bir sonuç, bir şey çıkmadı.
OSMANLI'YA KADAR UZANIYOR
Hukuk yoksa o zaman neyi neye göre değerlendirmiş olacağız? Size göre, bana göre, siyasi pozisyonumuza, ideolojik duruşumuza, çizginin ne tarafında
durduğumuza göre bir tartışma yapacağız, yapıyoruz. Ondan da bir sonuç çıkmıyor. Geriye dönüp baktığımızda belli bir süreden beri bu şahısla, bu zındık adamla ilgili -Ben zındık diyorum.- Osmanlı tarihi bir anlamda zındık yapılaşma tarihidir. ‘Osmanlı'da Zındıklar ve Mülhidler' kitabını okusalar bugün Fetullah Gülen yapısının sürpriz yanının olmadığını görürler. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra da bunun ‘Postmodern zındık bir darbe teşebbüsü' olduğunu söylemiştim.