BIST 100 9.368 DOLAR 34,53 EURO 36,16 ALTIN 2.973,10
8° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

Çankaya Köşkü'nün kütüphanecisi Nuri Ulusu'nun hatıralarında dikkat çeken detay

Çankaya Köşkü'nün kütüphanecisi Nuri Ulusu'nun hatıralarında dikkat çeken detay

Atatürk’ün 12 yıl yanı başında çalışan Çankaya Köşkü kütüphanecisi Nuri Ulusu’un, Büyük Önder’le hatıraları 2017’de esere dönüştü. Atatürk'ün talimat verdiği, askerin Alman komutana kafa attığı ortaya çıktı.

Çankaya Köşkü kütüphanecisi Nuri Ulusu'un, Atatürk'le hatıraları 2017'de esere dönüştü. Nuri Ulusu'un oğlu Mustafa Kemal Ulusu babasından dinlediği Atatürk'le ilgili anılarını topladığı kitabın adı ‘Atatürk'ün Yanı Başında'. İşte çok kıymetli bir ‘Atatürk, Türk askeri ve Alman komutan hikayesi:

Çankaya Köşkü'nün kütüphanecisi Nuri Ulusu'nun hatıralarında dikkat çeken detay - Resim : 1

Nuri Ulusu, 29 Ekim 1933'te Cumhuriyet Bayramı'nda Çankaya Köşkü'nde bu hatıra fotoğrafını çektirmiş…

“Bir gün Ankara'da Köşk'te kütüphanedeyiz. Yanında Cevat Abbas Bey, Hasan Riza Soyak Bey ve bir iki dostu sohbet ediyorlar. Türk ordusunun ve askerinin son durumu hakkında bir sohbetti. Bir ara, ne olduysa Atatürk birdenbire anlatmaya başladı: “Benim askerim, dünyanın hiçbir neferine benzemez, size daha önce anlattım mı bilemiyorum ama yine anlatayım. Savaştayız. Yıldırım Orduları Komutanlığı görevindeyim. Otto Liman von Sanders'in bizim orduyu da teftiş edeceği haberi geldi. Gerekli hazırlıkları yaptık. Komutan birkaç gün sonra geldi. Teftiş sırasında, askerler arasında çok zayıf, naif bir askeri görünce yanına gitti ve “Böyle hastalıklı kişileri neden askere alırsınız? Dal gibi adam” dedi ve askeri itiverdi. Bu ani darbeyle asker yere düşünce, ‘İşte görüyorsunuz, ayakta duracak hali dahi yok, bunlardan asker olmaz!' deyince, benim de o anda bu sözler kanıma çok dokundu. O uzaklaşınca hemen askerin yanına gittim ve ona, ‘Neden yere yıkılıverdin, görmüyor musun? Yabancı bir komutan o, korkma ondan, tekrar yanına gelirse, hiç çekinme, çak kafayı indir yere, tamam mı?' dedim. Teftiş bitmiş, komutan tam giderken, yanına doğru giderek, ‘Sizin hasta dediğiniz er, size saygısızlık etmemek ve de boş bulunduğu için yere öylesine düşüvermiş, yoksa o adam beni asla yere yıkamaz, diye bana dert yandı,' deyince komutanın hoşuna gitti. Tekrar askerin yanına geldi, şöylesine omzuna dokunarak şakalaşmak isteyince, bizim o cılız nefer, von Sanders'e bir kafa! Adam yerde… O düşer düşmez öyle bir kahkaha attım ki komutan aceleyle yerden kalkarak, askere hitaben, ‘Bu Türk askerini kızdırmaya gelmiyormuş' diyerek, ona elini uzatıp, tokalaştı. Zavallı askerin şaşkın bakışları arasında Liman von Sanders'i uğurladık. Ben geri döndüm ve askeri alnından öperek, ‘Aferin asker, işte böyle Türk askeri olarak her yerde, her siperde, istirahatte de, teftişte de gücünüzü gösterecek ve de ispat edeceksiniz,' diyerek kutladım,” dedikten sonra, “Yaa beyler, işte benim askerim budur. Dünyanın hiçbir ülkesinin askeriyle onları ölçmem, değerlendirmem, tamam mı?” diyerek sözünü tamamlamıştı.

Kitapta Atatürk'ün demokrasi hakkındaki görüşlerinin yer aldığı hikayeler de var. İşte bazıları:

“Yakınları, devletin ileri gelenleri, arkadaşlarıyla Dolmabahçe'de kalabalık bir sofradayız… Atatürk o gün çok keyifli. O arada arkadaşlarından biri Atatürk'e biraz da imalı bir şekilde, “Paşam sizi yaşadığınız süre boyunca cumhurbaşkanı yapmamız lazım.” diye bir söz sarf etti. Atatürk birden durdu, neşesi kaçtı, çehresi kıpkırmızı oldu sertleşerek, “Rica ederim beyler, rica ederim! Bana böyle bir teklifte hiç bulunmayın, ben de duymamış olayım. Yoksa, beni Kral Faruk ile Kral Zogo'ya mı benzetmek istiyorsunuz? Bir daha hiçbirinizin ağzından böyle bir söz işitmek katiyen istemiyorum!” diyerek gerekli cevabı vermişti. Masa suspus olmuş, söyleyen de bin pişman olmuştu ama o hemen bardağını işaret ederek, “Hadi içecek bir şeyler verin de sohbete kaldığımız yerden devam edelim” diyerek masanın ahengini aynen devam ettirmişti.

Yine Dolmabahçe Sarayı'nda bir gün, yeni hususi dairesindeki sofrada, Sultan Hamit devrinden kalma saray hizmetlilerinden bekçi, elli senelik emektar Boyabatlı Ahmet Ağa ile sofra şefimiz İbrahim Bey'i sofrasına davet eden Atatürk, sofraya oturmalarını emir buyurdular. Atatürk her ikisini de yanındaki tüm arkadaşlarına, misafirlere göstererek, “İşte mutlakiyet idaresi ile bugünkü cumhuriyet idaresindeki farkları, somut örnekleri gördünüz mü?” diyerek, her ikisine de yemek sonrasına kadar iltifatlarını sürdürdüler ve sonrasında da yerlerine uğurladılar.”

“VERDİĞİM SÖZÜ TUTTUĞUM İÇİN MUTLUYUM”

Nuri Ulusu tüm yurt gezilerinde, tatbikat ve manevralarda Atatürk'e eşlik etti. Nuri Ulusu'nun 12 yıl boyunca biriktirdiği tüm anıları “Atatürk'ün Yanı Başında” kitabında derleyen Mustafa Kemal Ulusu, babasına verdiği sözü tuttuğu için mutlu olduğunu söyledi.