BIST 100 8.864 DOLAR 34,31 EURO 37,35 ALTIN 3.030,64
12° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği yeni Genel Başkanı belli oldu

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği yeni Genel Başkanı belli oldu

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği yeni Genel Başkanı Prof. Dr. Ayşe Yüksel oldu. Genel Başkanlık görevini 10 yıldır Prof. Dr. Aysel Çelikel yürütüyordu.

Ayşe Yüksel 2009 yılında Ergenekon kumpasında gözaltına alınan 90 kişinin arasındaydı. ÇYDD'nin Van Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Prof. Dr. Ayşe Yüksel, gözaltına alınan üç dernek yöneticisinden biriydi.

Yüksel o günlerde yaşananları “Aynı gün ben de gözaltına alınıp 4 gün sonra tutuklandığımdan yanında değildim. Cezaevindeki televizyonda, hasta haline rağmen, haklılığımızı ne kadar iyi savunduğunu izliyordum” diyerek anlatmıştı.

Yüksel, seneler önce Türkan Saylan ile tanıştıktan sonra ÇYDD bünyesinde çalışmalara katılmıştı. Türkan Saylan’ın “Kızım” dediği Ayşe Yüksel’e son sözleri şöyledi: “Gelecek daha güzel olacak.”

Türkan Saylan'ın “Güneş Umuttan Şimdi Doğar” adlı kitabından o günler şöyle aktarılıyor:

1980'de halk arasında "cüzzam" olarak bilinen lepra üzerine çalışacak bir yardımcı arayan Prof. Dr. Türkan Saylan'ın meslektaşı Müeyyet Perk, yeni mezun hemşire Ayşe Yüksel'i arar. Akademisyenlik sınavlarına hazırlanan genç kadın "Hayır" der.

Ayşe Yüksel, gelen ısrarlı aramalar sonrası, "Müeyyet Hocam siz söyleyemiyorsunuz herhalde, ben gidip söyleyeyim" diyerek Türkan Saylan'ın odasının yolunu tutar.

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'ndeki odanın kapısı sonuna kadar açıktır. Yazmalı perdeleri, yerdeki Anadolu kilimi, masasındaki maden işçisi heykeli, telefon ile konuşması, hemşire, hekim ve hastalarıyla olan iletişimi Yüksel'i şaşırtır:

"O güne kadar bir profesör hekimde görmediğim şeylerdi. 'Hayır' demeye gittiğim odasında 'Evet' dedim. Hiçbir zaman da pişman olmadım."

Türkan Saylan'ın Ayşe Yüksel'le olan hoca öğrenci ilişkisi, 30 yıllık sıkı bir yol arkadaşlığına, sadece lepraya değil, bu hastalığa yakalananların toplumda yaşadığı sosyal dışlanmaya karşı da zorlu bir mücadeleye dönüşür.

Doğu ve Güneydoğu illerine yaptıkları ziyaretler sırasında kız çocukları ve kadınların yaşadıklarına tanık olan Saylan, eğitimde cinsiyet eşitliğini sağlamayı kendine görev edinmeye bu yıllarda başlayacaktır.

Ayşe Yüksel'in Saylan'dan dinlediği anıları şöyle:

"Türkan Hoca ve arkadaşlarına hastalara dokunmamaları ve uzaktan bakmaları söylenmiş. Türkan Hoca çok şaşırmış - 'Bir hekim olarak neden dokunmayalım' diye! O gün karar vermiş, ilerde bir gün bu konu ile uğraşacağına. Mezun olmuş, çocuklarını büyütmüş, cildiye uzmanı olmuş. Artık zamanı geldi diyerek İngiltere'ye lepra konusunu öğrenmeye gitmiş. Bir yıl sonra Türkiye'ye dönerek Sağlık Bakanlığı'na müracaat edip, lepra konusunda sorumluluk almak istediğini söylemiş."

"1958 yılıydı. Bakırköy Akıl Hastanesi'ni görmeye gitmiştik. Çırılçıplak, iyileşme şansı olmayan, bakımsız, sahipsiz birçok insan parmaklıkların arkasındaydı. Cüzzamlılar pavyonuna giderken, 'Sakın yaklaşmayın, ellerinizi değdirmeyin, uzak durun' diye uyarıyorlardı bizi. Bu bana çok ters geldi birden. Hayvanat bahçesine mi gidiyoruz?"