Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı ve derneğin üyesi 21 avukatın yargılandığı davanın karar duruşması bugün görülüyor...
Davanın yeni duruşması, Silivri Hapishane Kampüsü'nde saat 12:00'de Kozağaçlı'nın beyanları ile başladı. Tutuklu avukat, şunları söyledi:
"Dünya üzerinde hiçbir ceza davası bu kadar güvende değildir. Bu kadar kalabalık bir avukat heyeti tarafından güven altına alınmamıştır. Bendeki listeye göre 20'den fazla avukat örgütünü temsilen 60'ın üzerinde yurtdışından temsilci buradalar. Onlara teşekkür ediyoruz."
Mesleğimizin temsilcileri, baro başkanlarımız, avukatlarımız buradalar. Burada bulunan tüm meslektaşlarımıza teşekkür ediyorum. 20 ülkeden 60 yabancı avukat gelince uluslararası bir komplo altında hissedebilirsiniz. Hayır sayın Başkan, biz buna enternasyonal dayanışma diyoruz.
Dün ancak meslektaşlarımızla bir araya gelebildik. Biz son 15 günümüzü Amasra Maden Katliamı'nın evraklarını inceleyerek geçirdik. Bu dosyanın müdafileri Amasra'da mücadele ediyorlar. Onlarla gurur duyuyorum.
Gelip bana dediler ki; 'ATK raporunu inceledik, bizce savunma yapmamalısın. Ortaya çıkan mesele, değil savunma yapmaya, bir yargılama yapmaya imkan vermiyor. Dosya çöktü tamamen.'
'DOSYANIN BU ŞEKİLDE ÇÖKMESİNE RIZAM YOK'
Dosyanın bu şekilde çökmesine benim rızam yok. 10 yıldır biriktirdiklerimi mahkeme heyetine anlatmadan vazgeçemeyiz. 2013'te şöyle söylemişiz: 'Burada bulunmamızın, ölü veya sağ, yoksullarla ilgisi var. Biz avukatız: Kendimiz için asaleten ve konuşamayanlar için vekâleten konuşacağız.'
2014'te Sadece duruşmadaki beyanlarımızdan kitap bastırmıştık. Bu işlere çalışırken fark ettim ki, beyanlarımızın olduğu kitap Gaziantep 4. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından toplatma ve el koyma kararı verilmiş. Dosyasındaki sorgular yasaklanmış ve toplatılmış bir dava.
Bu toplatma kararında, her şeyi toplatma kararı vermişler. Her şeyi toplatamazlar, sizin sorgunuz hala yerinde duruyor. Derneklerimizin, bürolarımızın ve evlerimizin basılmasından itibaren 2 ay eksikle 10 yıl geçmiş.
18 Ocak 2013 tarihinde Beyrut’tan yaptığım basın açıklamasında önce neden böyle bir saldırının hedefi olduğumuzu anlatıp; yaptığımız işleri, yürüttüğümüz davaları sıralayan bir liste sunduktan sonra şöyle söylemişim:
'Bizi tutuklamak mı istiyorsunuz? Savcılıklarda ve mahkemelerdeki hukukçu profili bu iken elbette yapabilirsiniz. Ama biz tutuklandık diye bu işler yapılmaz sanıyorsanız çok yanılırsınız.'
Biz bir avukatlık kültürü, geleneğiyiz. Bizi tutuklayarak madenci öldüremezsiniz. Biz oraya gider onları tespit eder, cezalandırılmalarını sağlarız.
Yine 2013'te potansiyel davanın içeriğine ilişkin bir tahminde de bulunmuşum: '(…) değil bizi endişelendirecek ciddiyette bir suçlama, eli yüzü düzgün bir komplo bile kuramadıklarını zaten tahmin ediyorum. Geliyorum.'
O dönem neden oradaydım? 2013'ün Şam'ını hatırlayın. Suriye'ye saldıran 100 silahlı cihatçının 75'i Türkiye'den geçiyordu. Malvarlıkları, müzeleri, fabrikaları yağmalanıyordu. İmalat seri numaralarını Antep'te, Mersin'de bulduk. İnsanlar yardım istemek için, Suriye'ye dost olan kimse yok mudur diye sormak için bizleri çağırdılar. Yağmalanıp Türkiye'ye taşınmış malvarlıklarını gösterdiler. Kafa kesmeleri, çocuk kaçırmaları, tecavüzleri saymıyorum.
'PORTEKİZLİ MESLEKTAŞLARIM 'GİTME, KAPI KIRAN SANA NE YAPMAZ' DEDİLER'
5 kere hakkımda yakalama kararı çıkarıldı. Yine büroma saldırdılar, özel harekat polisleriyle kapılarımızı kırdılar. O sırada Lizbon'daydım. Portekizli meslektaşlarım 'Gitme, kapı kıran sana ne yapmaz' dediler. Teşekkür edip gelip büroma konulan mührü söktüm.
Bir kere mühür vurulmasına izin verirseniz, bir kere o mührü kırmazsanız yaparlar. Kıracağız o mühürleri. Mühür vurulan Çağdaş Hukukçular Derneği'ne vurulan mührü de meslektaşlarımız söktüler. ÇHD tüm gücüyle ayakta. Mührü vuranların akıbeti nedir bilemiyorum.
Dediler ki bir kez daha, adı evraklarda geçiyor, bir yakalama kararı daha. Atladım, adliyeye gittim ve İstanbul Cumhuriyet Savcılığı yetkisizlikle Ankara'ya gönderdi. Oradan da takipsizlik verildi. İtiraz bile edilmeden kesinleşti. Aynı evraklar.
Meslektaşlarımı gözaltına alırken, büromun kapısını kırdılar, evraklarımıza el koydular. 'Beni niye almıyorsunuz' dedim, 'Seni alınca çok gürültü kopuyor, seni sonra alacağız' dediler.
'61 GÜN BOYUNCA ÇAĞLAYAN'IN KAPISININ ÖNÜNDE YATTIM, 'KAÇMA ŞÜPHESİ VAR' DEYİP TUTUKLADILAR'
Normalde Ankara'da yaşıyorum. 61 gün boyunca Çağlayan'ın kapısı önünde yattım. Savcılara 'buradayım' dedim. 61. günün sonunda kaçma şüphesi var deyip tutukladılar.
Şam'dan geldiğimde de 'kaçma şüphesi var' dediler. 'Ben geldim, beni mi arıyorsunuz, hayırdır' dedim. Mahkeme heyetinin kendisi kaçtı, ertesi güne sahte bir heyet oluşturup ertesi gün beni tutukladılar. Ben kaçmıyorum. Ancak beni görünce önündeki evrakı bırakıp kaçanlar var. Bunları tescilli ahmaklık olduğu için anlatıyorum.
Bu evraklar yok hükmünde olduğuna göre, benim sürekli yanınıza geliyor olmam da tescilli ahmaklık. Bütün bu hikayenin üzerine 15 kez kaçma şüphesi var diyorsanız, burada ne olduğu da açık, burada çalışmayan bir şey var.
'DAVA DOSYASI DİYE ÖNÜMÜZE KOYDUKLARI ŞEYİ GÖRÜYORSUNUZ'
Uçağa atlayıp ülkeye dönmeden önce yaptığım her iki tahmin de tutmuş görünüyor. Üyesi olmaktan büyük onur duyduğum ve halen genel başkanlığını yürüttüğüm Çağdaş Hukukçular Derneği, hâlâ bu ülkenin en büyük bağımsız gönüllü avukat örgütü; arkadaşlarım önlerindeki her işi bizden güzel yapıyorlar ve dava dosyası diye önümüze koydukları şeyi görüyorsunuz, artık sizin önünüzde.
Bu toplatılan sorgumuzu okudum hazırlık yaparken. 11.5 ay tutuklu kalmışız metni kaleme aldığımızda. Çok öfkeliymişiz o dönem. Şimdi 76 aydır tutukluyuz, geriye bakınca gülümsüyorum ne öfkeymiş diye. Bu saçmalığı hangi raddeye vardırabileceğiniz hakkında öngörüm tutmamış. 10 yıldır aynı saçmalığı sürdürüyorsunuz. Tutturdum dersem gerçek olmaz.
'NEDEN BİR DAVA 10 YIL SÜRER?'
Neden bir dava 10 yıl sürer sayın Başkan? Mesela şu yukarıda görülen çok sanıklı dosya. Dosyaya bakın, 200 sanık, 3 gün dahi ara veremiyorlar. 35 gündür üst üste duruşma yapıyorlar.
Ne kadar sürdü biliyor musunuz yukarıda sürdürülen dava? Bozmadan sonra 6 ay içinde bitecek. Bu dava neden 10 yıl sürer? Çünkü tuttuğunuz dal çürük, elinizi attığınızda elinizde kalacak. Kimse bu dosyayı bitirecek kişi olmak istememiş. Çok iş yaptık deseniz, tanıklarımızı dinlemediniz. Savcı kendi tanıklarını bile dinletmek istemiyor. Çünkü gerçek insan bile değiller. Sorsalar, polis 'biz bulamadık öyle bir kişi' diyecek. Hazırlığa 14 tanık yazıp, 6.5 yıl tutuklu tutacaksınız ama tanıkları dinlemeye gelince, 'Gerek yok' diyeceksiniz. Bunları dinlemeye bile cesaret edemiyorsunuz, akıbetini dahi soramıyorsunuz tekit müzekkerelerinizin."
DW Türkçe'den Can Bursalı'nın haberine göre davanın ana delillerinden olan “Hollanda/Belçika Belgeleri” adı verilen dijitallerin, ele geçirildiği söylenen operasyondan sonraki tarihte üretildiği anlaşılan bir CD içeriğine dayandırıldığı, içeriğinde Spiderman, Kill Bill, Leon gibi filmlerin olduğu ortaya çıktı.
DİJİTALLER, DAVANIN ANA DELİLLERİNDEN
ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı, derneğin üyeleri Barkın Timtik, Özgür Yılmaz ve Oya Aslan’ın tutuklu, 18 avukatın tutuksuz yargılandığı 9 yıldır sürüyor. Davada avukatlara örgüt üyeliği ve örgüt yöneticiliği suçlamaları yöneltiliyor. Davanın, ana delillerden biri olarak gösterilen Hollanda/Belçika belgeleri adı verilen dijitallerin, yasadışı DHKP-C örgütünün iç yazışmaları ve notlarından oluştuğu ileri sürülüyor.
Gülen yapılanmasının üyesi olduğu iddia edilen ve hala firari olan savcı Adem Özcan'ın 2013 yılında hazırladığı iddianamede, sanıklar hakkında Hollanda/Belçika belgeleri adı verilen dijitallerde bulunan notlar suç unsuru sayılıyor.
RESMİ EVRAKTA SAHTECİLİK HÜKÜMLÜSÜ AKYÜREK'İN İMZASI VAR
1 Nisan 2004'te Hollanda ve Belçika ülkelerinde yapılan uluslararası operasyonda ele geçirildiği belirtilen dijitaller, 2007 yılında dönemin Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek'in imzasıyla adli emanete alınmıştı. Akyürek şu anda, Gülen yapılanması üyeliği, resmi evrakta sahtecilik ve resmi belgeyi yok etme suçlarından hükümlü.
ADLİ TIP İNCELEDİ
Resmi kayıtlara 2007 yılında giren dijitaller, o tarihten bu yana delil kabul edildiği hiçbir davaya gönderilmemişti. İlk kez ÇHD davasının görüldüğü İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Emniyet Genel Müdürlüğü'nden istenen dijitaller, Adli Tıp Kurumu'nda dökümü yapılarak dava dosyasına gönderildi.
SAVCILIĞIN DELİLLERİ ATK'NIN DÖKÜMÜNDE BULUNAMADI
Dava dosyasından edinilen bilgilere göre, 1 Nisan 2004'te ele geçirildiği belirtilen dijitallerin içinde 23 Kasım 2005 tarihinde değiştirilen klasörlerbulunuyor. İddianamede savcılık tarafından sanıkların yasadışı DHKP-C örgütüyle bağlantılı olduğu, emir ve talimat aldıkları, kod isim kullandıkları gibi iddialara dayanak gösterilen dosyalar, Adli Tıp Kurumu tarafından yapılan dökümde bulunamadı.
'1 DVD ÇIKARILIP 1 CD EKLENDİ' İDDİASI
Sanık avukatlarının tespitine göre, Ramazan Akyürek tarafından adli emanete alınmak üzere savcılığa gönderilen dijitallerin 6 harddisk, 4 DVD ve 1 CD'den oluştuğu belirtiliyor. Ancak, savcılığın adli emanete aldığı dijitallerin 6 harddisk, 3 DVD ve 2 CD'den oluşuyor. Avukat Derviş Aydın, "Dijitallerin içinden 1 DVD'nin çıkarılarak yerine 1 CD'nin eklendiği anlaşılıyor." dedi.
ELE GEÇİRİLDİKTEN SONRA VİZYONA GİREN FİLM, DİJİTALLERİN İÇİNDE BULUNDU
Ayrıca, dijitallerin içinde Spiderman, Leon gibi popüler filmler, Ahmet Kaya, Burhan Berken gibi sanatçıların şarkıları da yer alıyor. 1 Nisan 2004'te ele geçirildiği belirtilen dijitallerin içinde, ele geçirilmesinden 22 gün sonra 23 Nisan 2004'te vizyona giren Kill Bill: Volume 2 filminin yer alıyor olması da dikkat çeken bir başka bulgu.
MAHKEME 'TAHRİFAT İNCELEMESİ' TALEBİNİ REDDETMİŞTİ
Mahkeme, sanık avukatlarının tahrifat incelemesi yapılması talebini, “Başka dosyada sahtecilik ve kumpas işlerine bulaşmış olmaları, bu dosyada da yaptıkları anlamına gelmez, bu dosyaya özel inceleme yapmak gerekir” diyerek reddetmişti.