Ekonominin kitabını yazdım. Damat, kitap yazmaya başlamış ama ben yazıyordum zaten. Daha baskıya vermedim. Asgari ücretin artmasını bekliyorum. Son kitabım basılmıştı, gerçi o zaman dolar böyle değildi. Ekonomi çok iyi, kitabımda anlattım. Tek sorun “50+1”. O da ekonomik değil. Tek yetkinin bende olması da çok iyi. Temel Bey’e söyledim. Kötü bir şey yok. Dolar bile sayemde güçlendi.
“Dış mihraklar” deyince burun kıvıranlar Çamlıca Kulesi’ndeki İsraillilere baksınlar, yeter. Benim vatandaşım gerektiğinde İbranice de anlar, evimin fotoğraflandığını görünce harekete geçmesini de bilir. O İsrailliler Çamlıca Kulesi’nde, ellerindeki Amerikan cep telefonuyla benim evimi çekti. Mossad’ın uydusu varsa, telefonu yok mu?
Size kalsa camide bira içenler de yoktu. Görüntüsü var. Ben gördüm, yayınlayacağım. Adamlar içki içtikleri camiden benim çalışma ofisime kanal kazdı. Kafaları çekince her şey mümkün.
Bildiğiniz gibi o da benim fikrimdi: Kanal İstanbul.
Kanal çok iyi, karşı çıkanlar önce PKK’nın terör örgütü olduğunu söylesin ve kınasın. Sonra HDP’nin PKK’nın uzantısı olduğunu söylesin. HDP’yi kınasın. Sonra PKK’yı bir daha kınasın. Yerli ve milli olduklarını da öylesin. Yerli ve milli olan Kanal İstanbul’a karşı çıkmaz zaten.
Ekonominin kitabını yazdık demiştim, evelallah yazmaya da devam ediyoruz. Kitabın basılmamasının bir nedeni de bu, bitmedi çünkü. Bizden önce kırtasiyelerde kitap yoktu. Ülkede ambulans da yoktu. Artık var. Geçen gün o yüzden yol verdim bir tanesine. Bizimle birlikte ambulansa-yol-verme de geldi memlekete.
Neyse, ne diyordum. Kitap bulamazdık eskiden. O yüzden kitap okuyamazdık. Ben hala okumuyorum. Ama artık okumasam da yazma noktasındayım. Kitabımda anlattım: köprülere bir kuruş ödemedik. Ben ödemedim en azından. Hazine diye bir şey var, oradan ödedik. Hazine kimin fikriyse, o da çok iyi. Yabancı firmalarla anlaştık, yanlarına bizim çocukları verdik. Onlar inşaatı yaparken kazandı. Yabancılar yaparken kazandı. Üzerine bir de geçiş garantisi verdik. Herkes kazandı. Aradaki farkı biri ödedi ama biz ödemedik. Biz dediğim siz değil tabii.
Bay Kemal “Kanal İstanbul projesine para ödemeyeceğiz” dedi. Bunlar uluslararası hukuktan anlamaz. Devlet nedir, bilmez. Biz ödemiyoruz ki Bay Kemal, sen de ödemeyeceksin. Her şey Hazine’den.
“Faiz sebep, enflasyon sonuç” demiştim. Bu da var kitapta: Sayfa 28. Çıktığında kitabımı alırsanız sevinirim, zaten 45 sayfayı geçmez.
Faiz düştü, enflasyon arttı. Demek etkisi var. Enflasyonun artmasına sebep oldu ama bu artış devam etmeyecek. Müsterih olun. TÜİK ile konuştum, onlar da hak verdi. Enflasyon düşmeli, dediler. Düşmezse de kendileri bilir. Benim alanım ekonomi ama bunların kafası basmaz.
50+1 kötü dedim. Aslında seçimi ben kazanırken çok iyiydi. Şu an işime yaramadığına göre kötü. Hatırlarsanız Devlet Bey’in fikriydi. Benim alanım ekonomi demiştim, siyasete bakmıyorum. Onu Devlet Bey’e bıraktım. Önce o konuşuyor, ben arkasından. İttifak böyle bir şey. İş bölümü gerekli. 50+1 sistemin bel kemiği demiştik. Aslında sistem iyi de çevresi kötü. Çevre hep kötüdür. Tam proje geliştiriyorum karşıma orada da çevre çıkıyor. Bu beni hiçbir zaman yıldırmadı.
Geçen Angela aradı, bizdeki sistemde çok sorun var, dedi. Kaç aydır hükümeti kuramadılar zaten. Kıskanıyormuş. Üniversite sayınız bizden çok, dedi. Bizden önce ülkede üniversite de yoktu.
Benim vizyonumu Devlet Bey kadar olmasa da iyi kavrayan başka biri isim Kaan Sezyum.
İsterseniz onun da yazısını okuyabilirsiniz.
