Online PR Servisi B2Press'in incelediği araştırmalara göre bir kişi hayatının 40 yılını, yani her dört saatten birini çalışarak geçiriyor. Çalışanların yarısından fazlası iş - yaşam dengesini kurabilecekleri işyerlerini arzularken, tembellik yapabilecekleri zaman dilimleri de talep ediyor.
Gallup'un yaptığı araştırmaya göre koşuşturma içinde geçen yaşamı kadınların yüzde 71'i, erkeklerin yüzde 58'i reddederken, 2024'te iş - yaşam dengesinin iyileştirilmesini, refahlarının artırılmasını talep ediyorlar.
Araştırmalara göre, dinlenmeden uzun saatler çalışmak, kişisel sağlığı bozan başlıca etkenler arasında yer alıyor. Öyle ki OECD Better Life Index'in paylaştığı verilere göre, Türkiye'nin de dahil olduğu OECD ülkelerindeki bireylerin yüzde 10'u haftada 50 saatten fazla çalışıyor. Çok uzun saatler çalışan kişilerin oranının en yüksek olduğu ülkelerin ilk sırasında yüzde 27 ile Meksika gelirken, onu yüzde 25 ile Türkiye takip ediyor. Buna karşın, insanların ne kadar çok çalışırsa kişisel bakım, aktivite veya dinlenme gibi diğer faaliyetlere o kadar az zaman ayırmak zorunda kaldıkları için de refah ve üretkenlik seviyelerinin düştüğü kaydediliyor.
ÇALIŞANLAR, BOŞ VAKİT İSTİYOR
Türkiye'deki çalışanların boş vakitlerinin 15 saatlik OECD standardının altında kaldığına dikkat çeken Online PR Servisi'nin araştırmalarına göre, tam zamanlı çalışanlar, uyku ve yemek yemek dahil olmak üzere günlük yalnızca 14,6 saatini kişisel faaliyetleri için değerlendirebiliyor. Üstelik bu zaman dilimine sosyalleşme, hobi, aile ve arkadaşlarla vakit geçirme gibi aktiviteleri de sığdırırken trafikte geçirilen zaman da dinlenme saatlerinden gidiyor. Hem Türkiye'de hem de dünya genelinde pek çok çalışan ise yalnızca dinlenmek ve eğlenmek için değil, zihinlerini boşaltarak stres seviyelerini düşürmek amacıyla hiçbir şey yapmadıkları saatlere ihtiyaç duyuyor.
Global çapta çalışanların yüzde 56'sı daha iyi bir iş-yaşam dengesi karşılığında daha düşük ücret sunan işyerlerini kabul etmeye istekli olduğunu bildiriyor. Yüzde 62'si de seçme imkanı olsaydı yeni bir işe girmeyi düşüneceğini ve bunu ofiste ne sıklıkta çalıştıklarına göre belirleyeceklerini söylüyor. Bu fırsata sahip olamayanlar, halihazırdaki işverenlerinden daha esnek bir çalışma modeli talep ediyor. Kendilerine ayırabilecekleri zaman diliminin üretkenliklerini de artırabileceğini vurgularken farklı ülkelerdeki yöneticilerin bir kısmı özellikle Z ve Y kuşağının tembelleşmesinden şikayet ediyor. Ancak, genç profesyonellerin yarısı işyerlerinde bitkin ve kopuk hissetmelerinin stres ve kaygıdan kaynaklandığına dikkat çekiyor.