Kanal İstanbul Projesi’nin tüm gerekçelerinin tel tel dökülmesi üzerine iktidar medyası projeye karşı çıkanlara hakaret etmeye başladı.
Birgün'den Ozan Gündoğdu'nun haberine göre; bu hakaretlerin içeriğinde ise projeye karşı çıkanların ne olduğu, ne zaman kurulduğu bilinmeyen bir Montrö Lobisi’nin elemanı olması var.
Yeni Şafak konuya ilişkin “Montrö Lobisi rahatsız” başlıklı haberle iktidar medyasının amiral gemisi olurken, bunu diğer iktidar basını takip etti.
Yeni Akit ise bu iddiayı bir adım daha ileriye taşıyarak projeye karşı çıkanlara “Montrö Lobisi’nin azat kabul etmez köleleri” diye sesleniyor. İktidar basınının iddiasına göre Türk Boğazları (Montrö) sözleşmesi nedeniyle Türkiye boğazlardan gelir elde edemiyor. Kanal projesine karşı olanlar ise Türkiye’nin gelir elde etmesini istemeyen bir takım kirli odaklarla işbirliği yapıyor.
ÖZEL ŞİRKET GEMİLERDEN PARA TALEP EDEMEZ
Hâlbuki Montrö Sözleşmesi boğazlardan geçen gemilerden vergi ve harç toplanmasını hükme bağlıyor. Ancak sorun da burada çıkıyor. Zira boğazlardan geçen gemilerden herhangi bir fiyat tarifesi değil vergi ve harç alınması hükme bağlanmış. Başka bir ifadeyle Boğaz’ın özelleştirilmesi durumunda Boğaz’ı işletecek olan firmanın gemilerden para toplaması Montrö sözleşmesine göre mümkün değil.
YALNIZCA DEVLET VERGİ VEYA HARÇ ALABİLİR
Çünkü gemiler sadece Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne “vergi veya harç” ödemekle yükümlü. Özel bir şirket için böyle bir yükümlülük söz konusu değil. Boğaz’ın işletmesinin özel bir şirkete devrini imkânsızlaştıran Montrö’ye karşılık Kanal İstanbul Projesi’nin herhangi bir şirket tarafından işletilmesi mümkün. Zaten yetkililer açık açık ihaleye çıkılacağını ve proje sonunda Kanal’ın özel bir şirket tarafından işletileceğini söylüyorlar.
BOĞAZ'DAN GEÇEN GEMİLER HİÇ PARA VERİYOR MU?
Tamamı 29 madde 4 ek ve 1 protokolden oluşan sözleşmede boğazlardan geçen gemilerin ödeyecekleri vergi ve harçlar tarifeye bağlanmış durumda. Sözleşmenin ilgili maddesine göre boğazdan geçen gemiler ton başına altın frank üzerinden vergi ve harç ödemekle yükümlüler. Dahası sağlık denetimi ve kurtarma hizmetleri için de ödeyecekleri tutarlar ayrıca belirtilmiş durumda. Yani Montrö yüzünden Boğazlar’dan gelir elde edilmediği büyük bir yalan. Fakat sözleşmenin imzalandığı tarih olan 1936’da tüm dünyada geçerliliği olan altın frank hesabı aradan geçen yıllardan sonra dolara endeksleniyor.
1983 yılında, Kenan Evren döneminde Bülent Ulusu imzasıyla sabit kurla hesaplanan altın frank uygulaması kaldırılıyor. Böylece Boğaz geçiş tariflerine 10 kat zam yapılıyor. O dönem bu Sovyetler Birliği’nin ve Yunanistan’ın tepkisini çekse de zaman içinde uygulama bu devletler için bir avantaja dönüşüyor. Zira dönemin hükümeti büyük bir “hata” yapılarak 1 gram altının değeri 2,8 dolara sabitliyor.
Bugün gram altının yaklaşık 48 dolar olduğu düşünülürse Boğazlar’dan elde edilen gelirin aslında elde edilmesi gerekenden ne kadar az olduğu daha net anlaşılabilir. Montrö sözleşmesi yüzünden değil sözleşmeye ilişkin Kenan Evren düzenlemesi yüzünden Türkiye her yıl boğazlardan elde etmesi gereken yaklaşık 2 milyar dolar gelirinden oluyor. Üstelik bu soruna ilişkin Türkiye’deki akademik çalışmalarda geniş bir külliyata sahibiz. Konunun uzmanları Montrö Sözleşmesi’nde Türkiye’nin hakkı olan geçiş ücretlerinin alınmadığını dile getiren onlarca makale hazırlamışlar.
Özetle iktidar medyasının saldırdığı Montrö’ye riayet edilse ve arkasında devlet iradesi bulunsa, özel bir yandaş şirketin kasasına değil ama devlet hazinesine milyarlar girebilir.
KANAL İSTANBUL İÇİN 304 SONDAJ YAPILDI
Kanal İstanbul Projesi’ne ilişkin, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, bugüne kadar yapılanları anlatan bir infografik paylaştı. İnfografikte ikiyüze yakın akademisyen ile çalışmanın sürdüğü ve 304 noktada 17 bin metre sondajı yapıldığı bilgisi verildi.
Bakanlık tarafından yapılan paylaşıma göre, Kanal İstanbul Projesi için 2011-2019 döneminde deprem analizinden şehir bölge planlamasına, ekonomiden kültürel mirasa, ekolojiden trafik yönetimine uzanan kapsamlı çalışmalar yapıldı.
Bugüne kadar akademisyenlerle yürütülen çalışmalar ise ‘Hidrolik, jeoloji, zemin mekaniği, kaya mekaniği, hidroloji ve yer üstü havzaları, hidrojeoloji, hidrodinamik, su kalitesi ve sediment araştırmaları, tsunami analizi, deprem analizi, gemi trafik analizi, trafik (ulaşım) yönetim planı, gemi navigasyonu simülasyonu, işletme modeli, dalga modeli, heyelan tespit ve önlemi, inşaat yönetimi, şehir bölge planlama ve sosyolojik etki değerlendirme, ekonomi, hukuk, arkeoloji, flora (bitki) ve fauna (hayvan) habitatı, omurgasız hayvanlar, sürüngenler, kuş türleri, memeli hayvanlar, iç su balıkları, deniz biyolojisi, ekoloji, endemik ve nadir türler, sosyal araştırmalar ve anketler, atık yönetimi ile kültürel miras’ alanlarında oldu.
Kanal İstanbul Projesi’ne yönelik 97 noktada çevresel ölçüm (ağır metal, toz, sediment, hidrolik ve benzeri), 15 noktada gürültü ve titreşim ölçümü, 304 noktada 17 bin metre sondaj (karada, denizde ve gölde) gerçekleştirildi. 8 noktada yer altı suyu akış tespit kuyusu, 17 noktada hidrojeolojik gözlem kuyusu açıldı.
AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise İstanbul Kongre Merkezi'nde Hizmet İhracatçıları Buluşması ve 2018 Yılı HİB Ödül Tören’inde yaptığı konuşmada "İnşallah önümüzdeki haftalarda ihaleyi yapıyoruz ve Kanal İstanbul'a başlıyoruz. Bunun çalışması bir haftalık bir yıllık değil ta belediye başkanlığımın sonlarına doğru atılmış bir adımdır" dedi.