Cumartesi günü Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kabinenin açıklanması beklenirken, kabinede en çok merak edilen isimlerden biri Hazine ve Maliye Bakanı olmaya devam ediyor.
Hazine ve Maliye Bakanı olacak kişi piyasalar tarafından takip edilirken, Bloomberg bugün konuyla ilgili doğrudan bilgiye sahip kaynaklara dayandırdığı haberinde Erdoğan'ın yeni Hazine ve Maliye Bakanı olarak piyasa güvenini desteklemek için ekonomide ortodoks politikaları savunan Mehmet Şimşek'i atayacağını yazdı.
Ancak dün Bobby Ghosh imzasıyla yayımlanan yazıda, Şimşek’in yeniden bakan olmasının tek başına gerçek bir değişim anlamına gelmeyeceği ifade edildi.
“UMUDUN DENEYİME KARŞI KAZANDIĞI ZAFER”
Ülke ekonomisinin Erdoğan’ın yıllarca süren suistimali sebebiyle kan kaybettiği ve yeniden seçilmesiyle iyileşme şansının kaybolduğu belirtilen yazıda, Şimşek’in yarın açıklanacak kabinede yer alması “Umudun deneyime karşı kazandığı zafer” olarak nitelendirildi.
Erdoğan’ın balkon konuşması sırasında açıkladığı “uluslararası itibara sahip bir ekip atama” vaadine fazla önem verilmemesi gerektiği belirtilen yazıda şu ifadelere yer verildi:
“Yatırımcı aynı hataya düşmemeli. Başkanın ülkenin maliyesini yönetmek için “uluslararası itibara sahip bir ekip atama” konusundaki şüpheli vaadine de fazla önem vermemeliler.
Erdoğan, Türkiye’yi yükselen piyasa yatırımcılarının gözdesi olmaktan Venezuela ve Arjantin’le aynı seviyeye getiren saçma ekonomik fikirlerinden açıkça vazgeçene kadar, yaptığı her türlü atama sadece vitrin süsü olarak görülmelidir.”
ŞİMŞEK TEK BAŞINA ÇÖZÜM DEĞİL
Erdoğan’ın faiz düşürme politikalarına devam edeceğini söylemesine ve yüksek enflasyonu kabul etse de politikalarında değişiklik yapmadığına değinilen yazıda, piyasaları ikna etmenin zor olacağı dolayısıyla Şimşek’in yeniden bakan olmasının tek başına gerçek bir değişim anlamına gelmeyeceği ifade edildi.
2015 yılında, yatırımcıların Erdoğan’ın alışılmışın dışında ekonomik fikirleri konusunda gerginleşmesiyle birlikte, eski Wall Street bankacısı, piyasaları rahatlatmak amacıyla başbakan yardımcılığına atanan Şimşek’in 2009-2015 yılları arasında maliye bakanı olduğu için itibar kazandığı belirtildi.
Wall Street’te UBS’te ve Londra’da Merrill Lynch’te bankacı olarak yaşadığı deneyimin, yabancı yatırımcılar nezdinde büyük önem taşımasının beklendiği; ancak ekonomik kararların “faiz oranlarını düşürmenin enflasyonla mücadelenin yolu” olduğu fikrini izleyenlerin elinde olmasının anlaşılmasıyla piyasaların Mehmet Şimşek’i ‘tuzak’ olarak nitelendirdiği bilgisi yer aldı.
2009-2018 yılları arasında başbakan yardımcısı ve maliye bakanı olarak görev yapan Şimşek'in daha sonra hükümette görev üstlenmediği de hatırlatıldı.
DİĞER ATAMALARA DA BAKACAKLAR
Analistlerin Erdoğan’ın ekonomi yönetiminde otoriteyi devretme istekliliğini ölçmek için merkez bankası gibi diğer atamaları da takip edeceği belirtilen yazıda, Erdoğan tarafından atanılanlardan oluşan “uluslararası itibara” sahip yeni bir yöneticiler listesinin bile yeterli olmayacağı kaydedildi.
Yetkililerin Erdoğan’ın garip fikirleri ve kaprisleriyle kısıtlanacağı ifade edildi.
Bağımsızlığı garanti almaya en yakın yolun, cumhurbaşkanının ekonomi üzerindeki kontrolünü gevşeten bir anayasa değişikliği olduğu kaydedilen yazıda, Erdoğan’ın 2017 referandumuyla yetkilerini büyük ölçüde genişlettiği ve herhangi bir vazgeçme eğilimi göstermediği de yer aldı.
Yazıda “Bu tür kanıtların yokluğunda, yatırımcılar, Erdoğan’ın dümendeki üçüncü on yılında Türkiye’nin geleceğini değerlendirirken bir sonraki maliye bakanının kimliğine çok az önem vermeliler” ifadesine yer verildi.