CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 28 Şubat'tan Roboski'ye, Diyarbakır hapishanesi mahkumlarından azınlıklara dek devletin işlediği suçlar nedeniyle mağdur olmuş birçok kesimle helalleşeceklerini açıklaması, kamuoyunda büyük yankı uyardı.
Gerçek Gündem'de yer alan habere göre; Helalleşme adımı, kamuoyu araştırmacısı ve siyasal iletişim uzmanı Dr. İbrahim Uslu’yla konuşuldu.
İlk olarak CHP liderinin daha önce yayınladığı helalleşme videosuna değinen Uslu, bunu birçok kişinin yanlış anladığı görüşünü dile getiriyor.
“Aslında yanlış anlaşılacak bir şey yok. Orada temel sorun hem iktidar cenahının hem de muhalefet cenahının helalleşme kavramının içeriğini yanlış biliyor olması ya da kasıtlı olarak yanlış anlamasıydı” diyen Uslu, “Önce gel bizden özür dile”, “Önce hesaplaş, sonra helalleş” şeklinde tepkiler geldiğini hatırlatıyor.
Uslu, Kılıçdaroğlu’nun dün bunlara açıklık getirdiğini ve hukukla helalleşme arasındaki farkı anlattığını söylüyor. "Ortada suç işlemiş birisi varsa o helalleşme konusu değil, o hukukun konusu”, “O hesap sorma falan, o başka bir bağlam. Ben hukuktan bahsetmiyorum” mesajları verdiğini belirtiyor.
‘MAĞDURLARLA YÜZLEŞMEZSEK NE YAPARSAK YAPALIM KENETLENMİŞ BİR TOPLUM YAPISI ORTAYA ÇIKARAMAYIZ’
Türkiye’nin tarihine bakıldığında devletin neden olduğu mağduriyetlerin Kılıçdaroğlu’nun sıraladıklarıyla sınırlı olmadığını dile getiren Uslu, şöyle devam ediyor:
“Benim gördüğüm aslında bir toplumsal uzlaşı için gerekli olan adımları attı. Aslında Sayın Kılıçdaroğlu’nun bu bütünleştirici fonksiyonu referandum sürecinden beri geliyor. Şimdi bir sonraki evreye geçti ve benim gördüğüm; devletin hiçbir zaman yüzleşmediği, toplumsal hafızada bir travma olarak duran hadiseleri dillendiriyor, ‘Devlet eliyle işlenen suçların mağdurlarıyla siyaset olarak yüzleşmezsek, onlarla yeni bir sayfa açmayı başaramazsak her ne yapacak olursak olalım biz gerçekten kenetlenmiş bir toplum yapısı ortaya çıkaramayacağız’ diyor.”
‘OLUMLU TEPKİ VERECEKLERDİR’
Uslu, Kılıçdaroğlu’nun uzun zamandır sürdürdüğü siyasi üsluba bir level daha atlattığı görüşünde.
Bugüne kadar mağdur olmuş kesimlerin buna olumlu tepki vereceği görüşünü dile getirirken “Daha önce aslında AK Parti de Alevi açılımı yaparken, Kürt açılımı yaparken, Ermeni açılımı yaparken toplumdan büyük bir hüsnükabul görmüştü ve o esnada oy oranları yüzde 50 civarındaydı. Kucaklayıcı bir siyaset yaptığınızda seçmen de bunun da karşılığını veriyor. Ama kucaklamayı bırakıp toplumun bir kesimini itmeye başladığınızda onlar karşınızda yer alıyorlar ve süre içerisinde desteğiniz azalıyor. Benim gördüğüm AK Parti bunu yaşadı. Ne zaman kutuplaştırıcı siyasetini Gezi olaylarından beri şiddetlendirdi, bazı toplum kesimlerini itmeye başladı, o günden beri oy kaybediyor. Toplum daha önce AK Parti’ye olumlu tepki verdiği gibi olumlu tepki verecektir” ifadesini kullanıyor.
‘SEÇMEN KUTUPLAŞMADAN GERÇEKTEN YORULMUŞTU’
Kılıçdaroğlu, ‘helalleşme’ açıklamasında Ahmet Kaya’dan varlık vergisi altında ezilen azınlıklara, tren kazasında çocuğunu kaybeden Mısra Öz Sel’den Roboski katliamına, 28 Şubat dönemi mağdurları başörtülü kadınlara varıncaya dek yelpazeyi geniş tutmuştu. Uslu, Türkiye’de uzun zamandır özlenen bir üslup olduğunu düşünüyor.
“Seçmen kutuplaşmadan gerçekten yorulmuştu. Kavga ve gerilim yorgunu bir toplumuz biz. Gerilim dilini terk eden siyaset ve siyasetçiler bu süreçten kazançlı çıkacaktır” diyor ve devam ediyor:
“Nitekim muhafazakar kesim ilk videodan sonra çok olumlu tepkiler verdi. Bunu ileriye götürüyor olması hem samimiyetini hem inandırıcılığını artıracaktır Sayın Kılıçdaroğlu’nun. Kutuplaşma siyasetine karşı bir alternatif siyaset tarzı olarak ortaya çıkacak. Bu dil Millet İttifakı’na yayılacak olursa muhalefet bloğunun kazançlı çıkacağını düşünüyorum. Daha önce AK Parti kazançlı çıkmıştı.
‘HEMEN ERTESİ GÜN CHP SEÇMENİ OLMAYABİLİRLER, AMA ÖNYARGILAR SARSILIYOR’
Kürt seçmenler de muhafazakar Kürt seçmenler de ortalama bir Kürt seçmen de hemen ertesi gün CHP seçmeni olmayabilir, ama CHP’yle ilgili önyargılarını ve tabularını yıkıyor. Farklı kesimlerin CHP’yle ilgili çeşitli önyargıları var. Bu önyargıları sarsıyor, yıkıyor. Onlarla iletişim kurmak için elini uzatıyor olması, bunu yaparken de özür dileyerek başlaması… Üstelik kendi yaptıklarından değil, devletin yaptıklarından dolayı özür dileyerek başlaması diyaloğu başlatmak için bence iyi bir yöntem. Bu kesimlerin bundan sonra CHP’den gelecek mesajlara, Kılıçdaroğlu tarafından yapılacak açıklamalar daha fazla kulak kabartacaklarını varsayabiliriz.”
Uslu, yeni bir siyaset üslubunun seçmenin önüne konuyor olmasının dahi tek başına olumlu bir durum olduğunu belirterek “Bir anda yeni bir alan açtı insanlara. Helalleşmek, özür dilemek, geçmişle yüzleşmek ve sonra da yeni bir sayfa açmak. ‘Geçmişte olanları unutun’ demiyor, onlar unutulmuyor çünkü. Yıllarca onların kendi kendine unutulması beklendi ama olmadı. Öyle olmadı” diyor. Dikkat çekici bir yorumda da bulunuyor:
“Şimdi devletin yaptığı bütün yanlışlar için Sayın Kılıçdaroğlu bir şekilde özür diliyor. Bir taraftan da bilinçaltına şöyle bir mesaj da veriyor: ‘Bir süre sonra devleti yöneten kişi ben olacağım, şimdiden devletin mağdur ettiği kesimlerden özür diliyorum ve helallik istiyorum’ diyor.
‘KESİNLİKLE POZİTİF DÖNÜŞ ALACAĞINA EMİNİM’
Bir taraftan bir kucaklayıcı siyaset üslubunu seçmene sunuyor, bir taraftan bu mesajı da bilinçaltına da bu mesajı gönderiyor yani. ‘Bir süre sonra devletin sorumluluğu bende olacak ve oraya gelmeden önce devletin yanlışlarını kabul ediyorum. Sizlerden özür diliyorum’ diyor. Bence iyi bir hamle bu her iki tarafıyla. Seçmenden hangi seviyede olumlu karşılık alır falan, bunları gözleyerek anlayacağız. Kesinlikle pozitif dönüş alacağına eminim.
Saydığı hadiselerden hiçbiri Sayın Kılıçdaroğlu’nun kişisel yanlışları değil bir kere. Bunu herkes bugün anladı. Ahmet Kaya’nın yurt dışına gitmek zorunda kalması da onun suçu değil, varlık vergisi de onun suçu değil, 6-7 Eylül olayları onun suçu değil, ikna odaları da onun icat ettiği bir şey değil. Tren kazası… Hiçbiri onun suçu değil. Ama devletin kusurları var, devlet adına özür diliyor.”
‘AHLAKİ TARAFTA OLANIN KEMAL BEY OLDUĞUNU GÖRÜRLER'
Uslu, Kılıçdaroğlu’nun bu mesajlarını etkili bir biçimde eleştirebilmenin çok da kolay olmayacağını söylüyor:
“Önce sen özür dile’ zaten özür diliyor. Üstelik kendi suçları için değil devletin suçları için özür diliyor. Kemal Bey’i bu anlamda etkili biçimde eleştirebilmek çok da kolay bir şey değil. Ne diyecekler? ‘Özür dile’ diyor, zaten özür diliyor. Kılıçdaroğlu saydığı yanlışların hiçbirini kendisi yapmadı ki. 1950’lerdeki, 40’lardaki hadiseleri de sayıyor, AKP dönemindeki yanlışları da sayıyor. Tren kazası, Roboski Sayın Kılıçdaroğlu’nun suçu değil, Gezi’de katledilen çocuklar Sayın Kılıçdaroğlu’nun suçu değil. Birileri elbette etkisini kırmak için eleştirecektir ama objektif, nesnel düşünen seçmenler ahlaki tarafta olanın Kemal Bey olduğunu zaten değerlendirirler.”