BIST 100 9.368 DOLAR 34,48 EURO 36,24 ALTIN 2.960,44
7° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

Binlerce hastası olan MS uzmanı tek profesör görevden alındı

Binlerce hastası olan MS uzmanı tek profesör görevden alındı

Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi yönetimi, binlerce hastası olan tek MS uzamanı olan Prof. Dr. Serkan Özakbaş’tan akipli hasta sayısını azaltmasını istedi. Ancak Özbaş bu talebi kabul etmedi. Bunun üzerine, DEÜ’deki tek MS uzmanı Özakbaş görevinden uzaklaştırıldı. MS hastalarının feryatları yürekleri yaktı.

Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Hastanesi Başhekimliği, Türkiye'de başka bir örneği olmayan dünyaca ünlü MS Günübirlik Tedavi Birimi'ni kapattı. Bu birimde hastalar ile ilgili değerlendirmeler, sürekli eğitim ve bilgilendirmeler, fizyoterapi, psikoterapi, yüksek lisans ve doktora tez çalışmaları ile uluslararası faz 3 çalışmaları yapılıyordu. Birimin kapatılma sebebinin “tasarruf etmek” olduğu öğrenildi.

HASTALARINI TERK ETMEYEN DOKTOR GÖREVDEN ALINDI

Sözcü'den Gökmen Ulu'nun haberine göre hastane yönetimi bununla da yetinmedi. İddiaya göre, başhekimlik, 3 bin 700'den fazla MS hastasına bakan DEÜ Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi ve Nöroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Serkan Özakbaş'a “Takipli sayınızı azaltın, külfet oluyor” dedi. Özakbaş bunu kabul edemeyeceğini söyledi. Bunun üzerine hastane yönetimi Özakbaş'ı açığa aldı. Özakbaş'ın, “Geçici olarak görevden uzaklaştırılma” kararına itiraz ederek, yürütmenin durdurulması istemiyle yargıya başvurduğu bilgisi edinildi. DEÜ'de Serkan Özakbaş'tan başka MS uzmanı bulunmuyor.

SGK İLAÇ PARASINI GEÇ GÖNDERİNCE FATURA HASTALARA KESİLDİ

Başhekimliğin, MS hastası yurttaşların sayısının azaltılması yönünde girişim yapmasının gerekçesinin; alınan ilaçların parasının Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yaklaşık bir buçuk yıl sonra hastaneye ödenmesi ve bu gecikmenin hastane bütçesinde sorun oluşturması olduğu öğrenildi. Sağlık Bakanlığı'nın, MS ilacı talebi konusunda hastane yönetimini uyardığı belirtildi.

MS HASTALARI CUMHURBAŞKANLIĞI'NDAN YARDIM İSTEDİ

Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi CİMER'e dilekçeler yazarak şikayet ve taleplerini ileten MS hastaları, sosyal medyada “Doktorumuzu geri istiyoruz” kampanyası başlattı.

MS hastası vatandaşlar, iddia, şikayet ve taleplerini şöyle dile getirdi:

“BİZİ KÖTÜRÜM EDECEKLER. VİCDANSIZLIK BU”

NİLGÜN BEREKETLİ METİNALP (43): MS hastası olmak bizim suçumuz değil. Biz bu hastalığı Allah ile pazarlık yapıp da almadık. Ama Allah'a isyan etmeden, bu acı gerçeği kabullenerek mücadele ediyoruz. Bize bu çok zorlu hastalıkla nasıl savaşacağımızı, mücadele azmimizi yitirmememiz ve asla pes etmememiz gerektiğini Serkan Özakbaş öğretti. Tedavi ve telkinleriyle bizi yaşama bağladı. Serkan hoca her şeyden önce çok iyi bir insandır. Asla egolu, kibirli bir hekim değildir, güler yüzlüdür, mütevazıdır. Yurdumuzun ve dünyanın birçok yerinden gelen hastalarıyla yakından ilgilenir, tedavisini büyük başarıyla yapar, motive eder. 11 yıldır benim tedavimi yürütüyor. Doktorumuzla aile gibiyiz. Görevden uzaklaştırılmasına çok üzüldüm.

MS hastaları, kaslarında güçsüzlük olduğu için fizyoterapi desteğine, moral bozucu olduğu için psikoterapi desteğine, mücadele yöntemlerini geliştirmek için eğitim desteğine ihtiyaç duyarlar. Bu merkezin kapatılması nedeniyle üzgünüm.

Altı ayda bir aldığımız ilaçlarımızın kesilecek olmasına ve hastane yönetimi tarafından külfet olarak görülmemize de çok üzüldüm.

Devlet kurumları arasında ödeme gecikmesi oluyorsa bu bizim suçumuz mu? Sorunu kendi aralarında çözmeliler. Çare, hastaları azaltarak kaderine terk etmek midir? Serkan hoca, tam da kendisine yakıştığı gibi Hipokrat yeminine sadık kalmış ve hastalarını azaltması talebini vicdanı kabul etmemiş.

Sağlık sistemindeki aksaklıklar ortada, Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi'nin virane haldeki kötü koşullarına rağmen, ünlü bir profesör olan Serkan Özakbaş yüksek maaşlı ve konforlu bir özel hastaneye veya yurt dışına gitmiyor. Hastane yönetimi böyle bir cevherin değerini bilmeliyken kaybetmeyi nasıl göze alıyor?

Her bir MS hastasının uzun yıllara dayanan bir süreci vardır. Başka bir MS uzmanına gitmemiz demek, her şeye en baştan başlamak demektir. MS hastaları yorgunluğa, strese, üzüntüye gelemez. Bunu kaldıramayız.

Önce ilaçlarımızdan, sonra da doktorumuzdan mahrum edilmemiz bizi çok mağdur edecek. Buna hakları yok. Bizim kötürüm olmamıza sebep olacaklar. Vicdansızlık bu.

“ÖZAKBAŞ OLMASAYDI TEKERLEKLİ SANDALYEDE OLACAKTIK”

GAYE ÖZDEMİR (53): Serkan hocamla 19 sene önce MS teşhisi aldığımda tanıştım. Aynı dönemde kızıma da MS teşhisi konuldu. Serkan hoca ikimize de sahip çıktı. Bizi hiçbir zaman geri çevirmedi, mağdur etmedi, 7 / 24 ilgilendi. Serkan hoca ve ekibi hiçbir ayrım ve menfaat gözetmeden bütün hastalarıyla yakından ilgilenmektedir. Biz hastane şartlarında çoğu zaman mağduriyetler yaşıyoruz. Örneğin; yatak parası alıyorlar. “İlaç yok, dışarıdan siz tedarik edin” dedikleri oluyor. Külfet olmuyoruz, imkanı olanlar ilacını kendileri de alıyor. Bizler Serkan hoca için oraya gidiyoruz. Eğer Serkan Özakbaş olmasaydı biz şu anda tekerlekli sandalyede olabilirdik. Onun sayesinde sağlıklıyız. Onunla aile gibi olmuştuk. Şimdi ne yapacağız?

“BİZ İTLAF EDİLECEK TAVUK MUYUZ”

MEHMET TUFAN (43): Yedi yıl önce MS hastalığına yakalandığımı öğrendiğimde ne yapacağımı bilmez halde Prof. Dr. Serkan Özakbaş'a gittim. Bana öylesine güven verdi, öylesine iyi tedavi uyguladı ki, hastalığımın bütün olumsuzluklarını unutturdu. Bizim külfet görülmemiz nasıl bir anlayıştır? Biz yemler yetmediği gerekçesiyle kümeste sayısı azaltılacak veya itlaf edilecek hastalıklı tavuk muyuz? İnsan hayatı bu kadar ucuz mu? Bizim yaşam hakkımızı almaya kimin, ne hakkı var? Şu anda Serkan hocanın bütün hastaları panik halinde. CİMER'e başvurduk. Gerekirse protesto eylemleri yapacağız. Bir an önce bu yanlış kararların düzeltilmesini ve doktorumuzun görevine iade edilmesini istiyoruz.

“İLAÇLARIMIZDAN VE DOKTORUMUZDAN MAHRUM KALMAYALIM”

HURİYE TAN (52): 2015 yılından beri tedavimi yapan Serkan Özakbaş mükemmel bir insandır. İnsanlar genellikle hastaneye giderken kendini kötü hisseder ama biz severek giderdik. Ona olan sevgi ve duyduğumuz saygıyı anlatmamıza kelimeler yetersiz kalır. Haberi aldığımdan beri ağlıyorum. Bir ay sonra ilacımın raporu da bitecek. Şu anda kendimi boşlukta, çaresiz hissediyorum. Bir an önce bu yanlış düzeltilsin, hem doktorumuza kavuşalım hem de ilaç ve tedavimizden mahrum kalmayalım.

BAŞHEKİM VEKİLİ AÇIKLAMA YAPTI

Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi Başhekim Vekili Prof. Dr. Asım Oktay Ergene SÖZCÜ'nün sorularını yanıtladı. Ergene, MS Günübirlik Tedavi Birimi'nin kapatılması ile ilgili açıklama yapmadı. Ergene, hastaların külfet olarak görüldüğü iddiasını kabul etmedi. Prof. Dr. Serkan Özakbaş hakkında soruşturma açıldığını doğrulayan Ergene, hastanede işleyişin devam ettiğini, bir aksaklık olmadığını söyledi. DEÜ Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı'nda Özakbaş'ın yanı sıra 12 nöroloji uzmanı olduğunu belirten Ergene, üç uzmanın hastanede görevlendirildiğini bildirdi. Ancak DEÜ'deki nöroloji hekimleri arasında Prof. Dr. Serkan Özakbaş'tan başka MS uzmanı bulunmuyor.

Gökmen Ulu ile Oktay Ergene arasında şu diyalog yaşandı:

GÖKMEN ULU: Merhaba hocam. Hastanenizde tedavi gören MS hastalarının tepkileri üzerine sizi aradım.

OKTAY ERGENE: Benim bilgim dahilinde olan, mağdur olan bir tane bile hastamız yok. Yani “Ben geldim, tedavi alamadım” diyen bir hastamız yok. Ama özel bir hekim talebi ise onu bir kamu kurumunun karşılaması biraz zor olabilir. Tüm hastalarımıza randevuları veriliyor. Bütün işlemleri düzenli olarak yapılmakta.

Nöroloji ana bilim dalında 12 tane öğretim üyemiz var. Nöroloji ana bilim dalına biz durumu bildirdik. Onlar MS ile ilgili uzman hekimlerimizi görevlendirdiler. Hatta, o sırada bir tek Serkan (Özakbaş) hoca varken şu anda üç hekim görevlendirdik oraya, ana bilim dalı başkanımız dahil olmak üzere. Bize göre tıbbi açıdan sıkıntı yok. Soruşturma ile ilgili idare olarak konuşmamız ne kadar doğru, onu tam bilmiyorum açıkçası. Ama başhekimlik olarak bizim görevimiz hasta mağduriyetini önlemek. Bunu temin ettiğimizi düşünüyorum.

(Şikayet ve tepkiler) Sanki bir dernekten yönlendiriliyormuş havası var ama bilemem yani. Benim edindiğim izlenim olarak öyle algılıyorum.

GÖKMEN ULU: Bir sivil toplum örgütlenmesi yapsa da demokratik haktır. Ama ben öyle algılamadım. Beni önce iki ayrı MS hastası yurttaşımız aradı, durumu anlattı. Sonra başka hastalara da ulaşmak ve dinlemek istedim. Hepsinde aynı kaygı ve beklentileri gördüm. Yurttaşlarımız diyorlar ki; “MS hastalığı uzun soluklu tedavi ve takip gerektiren bir süreçtir. Serkan hoca bizi yıllardır yakından tanıyor. Şimdi bir başka doktora yönlendirilmemiz demek, her şeye en baştan başlamak anlamına geliyor. Biz bunu kaldıramayız. Biz doktorumuzdan çok memnunuz.”

OKTAY ERGENE: Siz hekim misiniz, Gökmen bey?

GÖKMEN ULU: Gazeteciyim. Araştırıyorum. Bir yorum yapmıyorum zaten. Hastaların dediklerini yansıtıyorum.

OKTAY ERGENE: Eğer Serkan bey emekli olsaydı, hastalar ne yapacaktı? Bir gazeteci olarak bu soruyu yönelttiniz mi hastalara?

GÖKMEN ULU: Hayır, şu anda böyle bir soru yöneltme gereği duymadım. Sadece, MS hastası vatandaşlarımızı saygı ve ilgiyle dinledim, görüşlerini ve taleplerini hassasiyetle yazdım.

OKTAY ERGENE: Sorunu anlamakta güçlük çekiyorum. Uzmanlarımız var, hasta tedavisini görüyor, bir sorunumuz da yok.

GÖKMEN ULU: “Doktorumuzu geri istiyoruz” diyorlar.

OKTAY ERGENE: Diyelim ki, bir ay izne çıktı. Nasıl olacaktı? Hastalar kamu kurumlarındaki kişilere bağlı değildir. Hizmetin sürekliliği söz konusudur. Ben başhekim olarak sürekliliğin devamından sorumluyum.

GÖKMEN ULU: Takipli hasta sayısının azaltılmasını talep etmenizin sebebi nedir? SGK ödemelerinin gecikmesi midir? Külfet olarak mı gördünüz?

OKTAY ERGENE: Böyle bir talep olmamıştır. Zaten soruşturma konusudur. Böyle bir şey de olamaz.

GÖKMEN ULU: Ben hastaların açıklamaları ve sizin yanıtlarınız ile birlikte haberimi yayınlayacağım. Başka bir ekleyeceğiniz var mı?

OKTAY ERGENE: Ben Serkan (Özakbaş) beye sıkıntı olmasından korkarım, o kadar.

GÖKMEN ULU: O ne demek?

OKTAY ERGENE: Size muhtemelen Serkan bey de ulaşmıştır diye düşünüyorum.

GÖKMEN ULU: Hayır. Beni hastaları aradı. Ama böylesine ifadeler ile anlattıkları bir hekimi tanımak ve hastane yönetimi olarak izin verirseniz, iletişim bilgilerini iletirseniz, kendisi de kabul ederse Serkan Özakbaş ile konuşmayı çok isterim.

OKTAY ERGENE: Ben gazeteci değilim. Takdir sizindir. Bu haberi çok güzel değerlendirirsiniz.