İstanbul Sanayi Odası (İSO) yönetimi ile toplantında bir araya gelen AKP'nini İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım, "Neleri yapabileceğimizi görmek için geçmişte neler yaptığımıza bakmak yeterli olur diye düşüyorum” dedi.
İŞTE BİNALİ YILDIRIM'IN GEÇMİŞİ...
GÖREVDEN ALINDI: Binali Yıldırım’ın 1994 yılında İDO Genel Müdürüyken 1999 yılında dönemin belediye başkanı Ali Müfit Gürtuna tarafından akrabalarına İDO’nun büfelerini dağıttığı için görevden alındı. 2 Kasım 1999 tarihli Hürriyet gazetesinin haberine göre İDO Genel Müdürü Binali Yıldırım, deniz otobüslerindeki büfeleri akrabalarının şirketi Çağrı Temizlik ve Gıda Hizmetleri’ne verdi. Bu kárlı iş, sözleşme uzun süre devam etti. Yıldırım, ikili imzayla yapması gereken bu sözleşmeyi imzalatacak bir genel müdür yardımcısı bulamadı. Bunun üzerine Binali Yıldırım, geçmiş tarihli bir sözleşme hazırlattı. 15.1.1999 tarihinde yapılmış gibi gösterilen bu sözleşmede sürenin uzatılması dışında çalışanların ücret artışını gösteren diğer madde aynen kondu. Altına da o tarihte halen görev başındaymış gibi Necmettin Erdil’in imzası eklendi. Bu olay aday olan Necmettin Erdil'in o tarihte görevde olmaması sonucu ortaya çıktı.
TREN FACİALARI: 11 yıl üst üste ulaştırma Bakanlığı yapan Başbakan Binali Yıldırım'ın bakanlık dönemi 2004 yılında 41 kişinin yaşamını yitirdiği Pamukova tren faciası ile başlamıştı, ülkenin son başbakanı olarak görevini bırakması ise bu kez 24 kişinin can verdiği Çorlu'da yaşanan facia ile oldu. Binali Yıldırım, 41 kişinin öldüğü Pamukova'daki tren kazasının ardından, istifa etmesi gerektiği yolundaki eleştirilere "Ben çok rahatım. O direksiyonu ben kullanmıyorum ki kardeşim. Bu seferlerle ilgili olarak 600 kişinin imzası var" diyerek cevap vermişti. Yıldırım'ın başbakanlığa vedası da yine büyük bir tren faciası ile oldu ve Erdoğan'ın yemin ederek göreve başlaması ile resmen sona erecek başbakanlık görevinin son gününde de Çorlu'da yaşanan ve 24 kişinin yaşamını yitirdiği büyük bir facia ile görevi bıraktı.
CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Kaboğlu da Birgün'deki yazısında Binali Yıldırım'ın altında imzası bulunan eylemlerini yazdı. Kaboğlu'nun yazısındaki "Binali Yıldırım kimdir?" başlıklı bölüm şöyle:
1- Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde kararnameleri (OHAL KHK) adı altında Başbakan sıfatı ile imzası bulunan kişi: Sayısı 30’u aşkın KHK ek listelerinde adları yazılan yaklaşık 130 bin kamu görevlisi, gece yarılarında “yargısız infaz” edildi. Aynı işlem, 2 bin 761 kurum ve kuruluşa kapatma yoluyla uygulandı.
2- Kurunun yanında yaşı da yakan kişi: “Çok sayıda akademisyenin ihraç edildiği son KHK’de ölçünün kaçırıldığı, çok sayıda akademisyenin mağdur edildiği, FETÖ ve PKK’lı olmayanların atıldığı (Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu gibi), aralarında 28 Şubat’ın antidemokratik uygulamalarına tavır koymuş hocaların da olduğu yolundaki eleştirileri nasıl karşılıyorsunuz?” (sorusuna verdiği yanıt): “Hiçbir devlet kendisine sadakatle bağlı olmayan memurlarla çalışmak zorunda değil. Büyük olayda hatalar oluyor mudur; oluyordur. İntikam değil adalet diye ilk gün söyledik. Kurunun yanında yaş da yanıyor olabilir. Genelge yayınladık, imzasız ihbar mektupları işleme konulmasın diye. Bazı yerlerde bunun dikkate alınmadığını, savcıların imzasız ihbar mektupları dikkate alarak işlem yaptığını duyuyoruz. 19 bin civarında göreve dönüş oldu. 100 bine yakın da ‘Bize haksız işlem yapıldı’ diye müracaat var. Böyle yürümeyeceğini gördük. Yeni bir karar aldık. OHAL Denetleme Kurulu kurduk. Birkaç haftaya uygulamaya konulacak” diyen Yıldırım, KHK ek listelerinde yer alan adları basından öğrendiklerini de beyan etti (22 Şubat 2017).
3- OHAL ortam ve koşullarında Anayasa değişikliğini dayatan kişi: Bahçeli’nin, Erdoğan için, “Anayasa suçu işliyor” şeklindeki beyanı (16.10.16) ardından, -darbe girişimcilerine karşı mücadele yerine- Anayasa değişikliği için kolları sıvayan Başbakan, 10 Aralık günü, Kanun Teklifi’ni TBMM başkanlığına sundu.
4- Parlamenter rejimi lağveden kişi: Başbakanlık dahil, Hükümet’in ve parlamenter rejimin kaldırılması için, anayasal bilgi kirliliği eşliğinde canhıraş çalıştı; halkoylamasında hayır oyu kullanacaklar terörist ilan edildi.
5- Anayasal ve siyasal mirasın kaldırılmasına öncülük eden kişi: Böylece, Tanzimat-Meşrutiyet-Cumhuriyet çizgisinde oluşan siyasal ve anayasal düzenin kaldırılması sonucu toplumun, ulusal mirasa yabancılaşmasına katkıda bulundu.
6- Adil yargılanma hakkını kaldıran kişi: Adlarını KHK ek listelerine koymak suretiyle hayatlarını kararttığı kişilere yargı yolunu kapatmak için 23 Ocak 2017’de kurulan Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu’na yapılan başvuru sayısı 126.120. Komisyon tarafından verilen karar sayısı 70.406 olup, sadece 5.250 başvuru kabul edildi (3.5.19). Komisyon, AKP’nin “gaz odası”na dönüştü. Oysa hukuk devletinde suçlu bile yakılmaz, adil bir şekilde yargılanır. Kaldı ki, suçluluğu kesinleşinceye kadar herkes suçsuz sayılır.
7- OHAL düzenini kalıcı hale getiren kişi: OHAL işlemleri, konu ve zaman bakımından OHAL dönemi ile sınırlı olduğu halde, Başbakan Yıldırım, OHAL KHK’lerini (başkanı olduğu Parti desteği ile) yasalaştırdı. Böylece, OHAL dönemi yaptırımlarını kalıcı hale getirmekle yetinmeyip, bir tür daimi OHAL ceza hukuku ihdas etti.
8- TBMM Başkanı sıfatıyla seçim propagandası yapan kişi: Anayasa gereği istifa etme yerine TBMM sıfatı ile İstanbul’da seçim kampanyası başlattı; TBMM TV bile bunları yayımladı.
9- Seçim politika değildir diyen kişi: İstifa etmeme gerekçesi olarak, seçimin siyaset olmadığını öne sürerek “ya kazanacağım ya kazanacağım” deme pişkinliğini ortaya koydu. Nitekim seçimi kaybedince, ‘çaldılar’ yalanı dışında bir gerekçe kullanamadı.
10- İstismar edici başvuru yolunda, “oy çalmak” için, her yolu meşru gören kişi: Devletin bütün olanakları seferber edilerek desteklendiği halde seçimi kaybedince başvuru hakkını kötüye kullandı. OHAL fırsatçılığı ile kendilerine terörist muamelesi yaptığı on binlerce KHK’zede seçmenin oyunu çalmaya yeltendi; kısıtlılık iddiasıyla, yine on binlerce seçmenin oyunu çalmak için kişilik haklarını ihlal etti.
11- Yurttaşlığı çalan kişi: Ülke dışına çıkışlarını yasaklayarak dünya çapında yaptırım uyguladığı adları KHK ek listelerinde yer alan kişilerin yurttaşlığını da çalmak istedi. Pasaportlarını iptal ettiği için yurtdışına gitmesini yasakladığı; ama seçimi kaybedince, oylarını da yok sayma cüretini gösterebildi. Bunun anlamı şu: ülkeye hapsediyorum; ama seni vatandaş da saymıyorum.
12- Irkçı ve dinci söylem eşliğinde 23 Haziran sandıklarına göz koyan kişi: Diyarbakır’da Müslüman kardeşlik vurgusu ile Kürtlerin yurttaşlığını çalmaya yeltendi; buna karşılık, Pontus söylemi ile, İmamoğlu’nun yurttaşlığını çalmaya yeltenen ırkçılara sessiz kaldı.
13- Yurtseverlik tanımına yabancı kişi: OHAL’de bile ülkeyi talan eden icraatıyla değil sadece, yurttaşlık sacayağı olarak; “Türkiye-Türkiye Devleti-Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlığı”na mesafeli duruş, demokrat yurtseverleri terörist olarak yaftalama ile teyit ediliyor.