Türkiye'de Kovid-19 ile ilgili bilimsel çalışmalara izin şartı getirildi. Bundan böyle Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü’ne bağlı olarak kurulan Kovid-19 Değerlendirme Komisyonu izin verirse bilimsel çalışma yapılabilecek. Hekimler ve bilim insanları, bilimsel araştırmaların tek elde toplanmasından kaygı duyuyor.
Türk Tabipleri Birliği, “Sağlık Bakanlığı’nın, yetkisini aşarak bilimsel araştırma hakkını izne tabi tutması kabul edilemez” açıklaması yaptı.
Ulusal ve uluslararası mevzuata göre bilimsel araştırma yapmak için etik kurul onayı yeterli. Ancak salgın sırasında bakanlığın kararıyla, araştırma için il sağlık müdürlüklerinden izin şartı getirildi. Şimdi bu sınırlama bir adım daha ileri götürüldü ve yeni kurulan komisyonun iznine bağlandı. Bu karar, bağımsız araştırmaların önünün kesilebileceği anlamına geliyor.
İşte tartışma yaratan yazı:
Sağlık Bakanlığı Proje Destek Birimi tarafından “bakanlık makamına” gönderilen bir yazının ortaya çıkması da tartışma yarattı. Bilim Kurulu üyesi Prof. Tevfik Özlü’nün “Türkiye’de Covid-19 Hasta Verileri” konulu projesinde çalışmak isteyen hekimlerin bu izinlerden muaf tutulduğu belirtilen yazıda, projenin finansmanının bakanlıkça karşılanacağı bildiriliyor. Bunun üzerine açıklama yapan TTB, bir projeye ayrıcalık tanınıp diğerlerine izin şartı getirilmesinin ayrımcı bir tutum ve eşitlik ilkesine aykırı olduğunu bildirdi.
DW Haber'in görüştüğü Prof. Tevfik Özlü ise herhangi bir ayrıcalığın söz konusu olmadığını belirterek, "Biz o yazıdan çok önce bakanlığa başvurup izin aldık. Diğerleri de başvurur ve projeleri onaylanırsa çalışma yapabilirler” dedi. Hiçbir maddi destek almadıklarını da söyleyen Prof. Özlü, “Zaten projenin bütçesi yok, kırtasiye, posta masrafı gibi ufak tefek giderleri kendi cebimizden karşıladık” dedi. Yazıda neden Dünya Bankası bütçesinden bahsedildiği sorusuna Prof. Özlü, "Bunu ben de sordum, proje destek biriminin standart yazısıymış” cevabını verdi.
" TTB’nin açıklamasında sanki bizim çalışma için özel bir şey yapılmış gibi bir anlam çıkıyor, bu yanlış” diyen Özlü, etik kurul onayı aldıktan sonra hastane verilerini kullanmak için 81 ilin sağlık müdürlüklerinden tek tek izin almak yerine bakanlığa başvurduklarını söyledi.
Bazı klinik araştırmalarda hastalar üzerinde kanıtı ya da etkinliği olmayan ilaçların denenebildiğini hatırlatan Özlü, “ Bu ilaçların rastgele kullanılmaması için etik kurul onayı şart. Bizim çalışmamız müdahalesiz çalışma. Hastalara hiçbir işlem, tedavi, girişim yapmıyoruz. Bir fotoğraf çekiyoruz, gözlem çalışması deniyor buna. Sadece yapılanları kaydediyoruz” dedi.
Türkiye’nin değişik illerinden çok sayıda araştırmacının katıldığı projenin devam ettiğini, yakında sonuçları yayınlayacaklarını bildiren Özlü, “Türkiye'de bu hastalar nasıl tanı alıyor, ne kadar tedavi ediliyor, nerede tedavi ediliyor, ne kadarı iyileşiyor, ne kadarı ölüyor? Bunları istatistiksel olarak yayınlayacağız. Bakanlığın kendi verileri dışında, bağımsız bir çalışma bu” dedi.
'BAKANIN TALİMATIYLA ÇALIŞMA BAŞLATILDI'
Sağlık Bakanlığı’nın tartışmaya konu olan yazısında Proje Direktörü olarak imzası bulunan Zahide Şenalp ise DW Haber’in sorularını yanıtlarken, sadece bakanlığın onayladığı projeye katılmak isteyenlerin izinden muaf tutulmasını şöyle açıkladı:
"Tevfik Hoca bilim kurulu üyesi olması dolayısıyla böyle bir görev verilmiş olabilir. Bakan beyin talimatıyla böyle bir çalışma başlatıldı.”
YASAKLANIYOR MU KAYGISI OLUŞTU
Bilimsel çalışmaların izne tabi tutulmasını “kabul edilemez” diye niteleyen TTB ise bunun hukuka aykırı olduğunu bildirdi. "Uluslararası bir halk sağlığı sorununa çözüm getirebilecek çalışmaları engelleyici bu tavrın, kamu sağlığının zararına olduğunu belirtti.
TTB Merkez Konseyi Üyesi Prof. Gülriz Erişgen, olağandışı bir durum yaşadığımızı hatırlatarak, “Sahada çalışan meslektaşlarımızdan çok sayıda yakınma geliyor. Yasaklanıyor mu bizim çalışmamız, ya a zorlaştırılıyor mu diye bir kaygı oluştu açıkçası. Şu dönemde toplanılan her bilginin değerlendirilmesi bize ışık tutacaktır” dedi. Erişgen, “Dünyada bilimsel çalışmalar desteklenip motive edilir ve paylaşılırken, özendirmek yerine engelleyici bir tutum içeren izin şartı kaygı yarattı” dedi.
Kişisel verilerin hassasiyetle saklanması, deşifre edilmemesi ve etik onay alınmasının zaten genel bir kabul olduğunu hatırlatan Prof. Erişgen, “Bu idari bir konu değil, araştırma. Etik onay aldıktan sonra idari bir izne gerek yoktur” dedi. Bakanlığın herhangi bir proje desteklemesinin doğal olduğunu belirten Erişgen şu görüşleri dile getirdi:
"Kişilerle de ilişkili değil bu. Tevfik hocayla ilgili bir sıkıntımız yok, bir proje yazmıştır, kabul edilmiştir, yapmak istiyordur. Bu olabilen bir şey ama üst üste binince böyle bir rahatsızlık oldu. Belki kendisi de rahatsızdır. Bir bilim kurulu üyesi, bütün veriler ona açık, idari izne gerek kalmadan herkes buna katılabiliyor, bir ayrıcalık tanınmış oluyor yani. Öbür taraftakilere de kısıtlama getiriliyor, izin al deniyor. Üstelik il sağlık müdürlüğünün bilimsel araştırmalar bağlamında böyle bir yetkinliği yok.”
Esas meselenin hukuksal, etik yükümlülük olduğunu belirten Erişgen, hasta hakkı kısmının tamamen es geçildiğini söyledi. Bu dönem yapılacak bütün bilimsel çalışmaların çok değerli olduğunu söyleyen Erişgen, “Hem bu pandemiyi değerlendirmek hem de daha sonra böyle bir durumla karşılaştığımızda çözümü kolaylaştırmak anlamında bu deneyimleri bilimsel yöntemlerle bir değerlendirmeden geçirip tarihe not düşmek önemlidir” dedi.