Ankara’nın iç mimarlık sektörünün yeni yüzü D’interiors İç Mimarlık & İnşaat ofisi Kurucusu İç Mimar Didem Tan, bilgisayar destekli tasarımın (CAD), iç mimarlık ve tasarım sektöründe estetik, fonksiyonellik ve sürdürülebilirlik açısından sunduğu olanakları anlattı. İç mimarlığın zaman içerisinde farklı araçlar ve teknolojilerle gelişimini sürdürdüğünü belirten Tan, bilgisayar destekli tasarımın sektöre getirdiği imkânlar ve yeniliklerin tartışılmaz bir etkiye sahip olduğunun altını çizdi. Tan, “CAD uygulamaları sayesinde, tasarım süreci daha hızlı, hatasız ve esnek hale geliyor. Bilgisayar Destekli Tasarım, iç mimarlığın geleceğidir. Bu teknoloji sayesinde, iç mimarlık pratiği sadece daha hızlı ve etkili olmakla kalmıyor, aynı zamanda sürdürülebilirlik, yerel iş birliği ve estetik açısından da yeni standartlar oluşturuyor” dedi.
“CAD, yaratıcılığın sınırlarını zorlamamıza imkân sağlıyor”
CAD teknolojisinin, yaratıcılığı bir üst seviyeye taşıdığını vurgulayan Tan, “Geleneksel çizim yöntemleriyle hayal edebileceğimizden çok daha karmaşık ve dinamik formaları CAD sayesinde rahatlıkla tasarlayabiliyoruz. Bu, yaratıcılığın sınırlarını zorlamamıza ve tasarım sürecini sadece daha etkin değil, aynı zamanda daha ilginç hale getirmemize olanak tanıyor” ifadesini kullandı.
CAD'in sunduğu 3D modelleme ve görselleştirme yetenekleri sayesinde, tasarımcıların, projenin her aşamasında detaylı analizler yapabildiğine işaret eden Tan, “Gerçek zamanlı görselleştirmeler ve sanal turlar, müşterilerin ve tasarım ekibinin projenin son halini daha iyi anlamasını sağlıyor. Bu sayede, herkes tasarım sürecine daha fazla dâhil olabiliyor” diye konuştu. Yaratıcılığın bu yeni yolunun iç mimarlığı sadece teknik bir disiplin olmaktan çıkarıp bir sanat formuna dönüştürdüğünü söyleyen Tan, şöyle devam etti: “CAD, iç mekânın estetik ve duygusal etkilerini anlamamıza ve bu etkileri maksimize etmemize yardımcı oluyor. Ayrıca, 3D görselleştirme, müşteri ile tasarımcı arasında bir dil oluşturuyor ve müşterinin ihtiyaç ve isteklerini daha net bir şekilde anlayabilmemize yardımcı oluyor. CAD, yaratıcılığı daha demokratik, erişilebilir ve etkili bir hale getiriyor. Bu geniş perspektif, yaratıcılığın sadece estetik bir değer olmadığını, aynı zamanda fonksiyonellik ve kullanıcı deneyimi için kritik öneme sahip olduğunu ortaya koyuyor.”
“CAD, malzeme israfını en aza indirmemizi sağlıyor”
CAD teknolojisinin sürdürülebilirlik ve verimlilik arasındaki ilişkiyi güçlendirdiğine dikkati çeken Tan, CAD yazılımlarının, iç mimarların bir proje üzerinde çalışırken enerji verimliliği, malzeme optimizasyonu ve geri dönüşüm gibi sürdürülebilirlik kavramlarını daha etkin bir şekilde uygulamasına olanak sağladığını belirtti. Tan, “Bu yazılımlar sayesinde, tasarım süreci başlangıcından itibaren sürdürülebilirlik ilkeleri entegre edilebiliyor. Bir projenin enerji gereksinimlerini, ısı yalıtımını ve hatta doğal ışık kullanımını simüle edebiliyoruz. Bu, karbon ayak izini azaltmamıza ve enerji maliyetlerini düşürmemize yardımcı oluyor” ifadelerini kullandı.
CAD yazılımlarının malzeme optimizasyonu konusunda da devrim niteliğinde olduğunu söyleyen Tan, şunları kaydetti: “Bu teknolojiler, malzeme israfını en aza indirmemizi sağlıyor, çünkü her bir tasarım elementinin tam olarak ne kadar malzeme gerektireceğini önceden hesaplayabiliyoruz. Geri dönüşümlü veya sürdürülebilir malzemelerin kullanımı da bu sayede daha kolay hale geliyor. Verimlilik ve sürdürülebilirlik arasındaki bu sinerji, projelerin ekonomik açıdan da daha sürdürülebilir olmasına olanak tanıyor. CAD'in getirdiği verimlilik hem zaman hem de maliyet tasarrufu sağlıyor. Aynı zamanda çevreye olan etkimizi de olumlu bir şekilde değiştiriyor.”
“CAD, yerli üreticilere küresel bir platform ve pazar erişimi sunuyor”
Yerli üreticilerle iş birliğinin iç mimarlık sektörünün kilit bir parçası olduğunu, CAD teknolojisi sayesinde bu iş birliğinin daha da geliştiğini ifade eden Tan, “CAD teknolojisi yerli üreticiler için paha biçilemez bir fırsat sunuyor. Tasarımlarını CAD ortamında görselleştirmek ve simüle etmek, onlara ürünlerini daha geniş bir kitleye tanıtma fırsatı sağlıyor. Bu, yerli üreticilere küresel bir platform ve pazar erişimi sunuyor” diye konuştu. Yerli üreticilerle iş birliği yapmanın sadece ekonomik değil, aynı zamanda sürdürülebilir bir avantaj sağladığına değinen Tan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yerli üreticilerle çalışmak, karbon ayak izini azaltmamıza ve topluluk ekonomisini güçlendirmemize yardımcı oluyor. Ayrıca, yerel malzemelerin ve el sanatlarının benzersiz karakterini tasarımlarımıza dahil etmemizi sağlıyor. CAD yazılımları, yerel üreticilerin ürünlerini daha detaylı bir şekilde görselleştirmelerini sağlar. Bu, ürünlerin fonksiyonellik ve estetik açısından nasıl bir katkı sağlayacağının daha iyi anlaşılmasını mümkün kılar. Yerli üreticilerle iş birliği yaparak, sadece tasarımın estetik ve fonksiyonel yönlerini zenginleştirmiyoruz, aynı zamanda tasarım sürecini daha sosyal ve kültürel bir deneyime dönüştürüyoruz.”
“İç mimarlık eğitim programlarında CAD eğitimi mevcut”
CAD teknolojisinin eğitim ve yetenek gelişimi açısından iç mimarlık alanını dönüştürdüğüne dikkati çeken İç Mimar Didem Tan, “CAD artık sadece bir araç değil, aynı zamanda bir yetenek seti. Modern dünyada bir iç mimarın sahip olması gereken temel yetenekler arasında CAD mutlaka yer almalı. Bu yüzden eğitim programlarımızda CAD eğitimine büyük önem veriyoruz” dedi. Yeni nesil iç mimarların bu teknolojiyi erken yaşta tecrübe etmelerinin, onların kariyerlerini olumlu bir şekilde etkileyeceğini vurgulayan Tan, eğitim sürecinde CAD'a erken dönemde yer vermenin öğrencilerin tasarım problemlerini çözmede daha yaratıcı ve etkin olmalarını sağladığını ifade etti. Bu teknolojiyi öğrenmenin genç iç mimarların iş piyasasında daha rekabetçi olmalarına yardımcı olduğunu vurgulayan Tan, sözlerini şöyle tamamladı: “CAD'in getirdiği yetenek seti sadece teknik değil, aynı zamanda yaratıcılıkla ilgili. Öğrenciler, 3D modelleme, görselleştirme ve simülasyon gibi yetenekler kazanırken, aynı zamanda estetik duyarlılıklarını da geliştiriyorlar. Bu, onların sadece iyi tasarımcılar olmalarını değil, aynı zamanda projelerinde sürdürülebilirlik ve topluluk katılımı gibi önemli konuları daha etkin bir şekilde ele almalarını sağlıyor.”