Ressam Bedri Baykam, dün yayımladığı bir açıklamada İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Taksim'le ilgili sözlerine değindi ve Taksim'in tekrar kent yaşamına geri dönmesi için trafiğe açılması gerektiğini anlattı.
"52 yıldır Taksim ile iç içe yaşayan biriyim" diyen Baykam, Taksim'in bir komploya kurban gittiğini savundu ve şöyle dedi: AKM’nin yok edilmesiyle başlayan süreçle, Türk gençlerinin, aydınlarının, entelijentsiasının, halkının Taksim’i boşaltması istendi.
Baykam, Taksim Meydanı'nın yeniden şekillendirilmesi için süre isteyen ve yeni proje alımına açık olduğunu basına duyuran İmamoğlu'na çağrısını şu şekilde ifade etti: Mimarlarımız duysun lütfen! Bizler Taksim Meydanı’nda sadece daha güzel bir yeşil alan, bir peyzaj ve park mimarisi filan istemiyoruz! Biz Taksim’in kente, bizlere, tarihi işlevine iadesini istiyoruz! O zaman 23 Haziran’ın en büyük sonuçlarını görmeye başlarız! En önemli nokta, sabote edilen Taksim’e ulaşımın tekrar eski haline dönmesi! Burası suya hasret bir taşra kentinin çizilmiş park ve bahçeler projesinin parçası olamaz!
Baykam'ın açıklamasına ilk tepkilerden biri tetikçi gazete Yeni Akit'ten geldi. Akit, Baykam'ın değerlendirmelerinden çıkardığı sonucu şu sözlerle özetledi: Taksim Meydanı’nda düzenleme yapılacağı yönündeki açıklamaların ardından, Cumhuriyet yazarlarının küstah talepleri sürüyor. Mine Söğüt’ün meydana yapılmakta olan camiye karşı çıkan ifadelerinden sonra, Bedri Baykam da meydanda bira içenlere ferah bir ortam oluşturulmasını talep etti.
Baykam'ın açıklamasının tam metni şöyle:
GERÇEK TAKSİM’İN BİZLERE İADESİNİ İSTİYORUZ!
Sevgili Ekrem İmamoğlu Taksim’i gezmiş ve bu tarihi kent meydanının yeniden şekillenmesi için 3-4 ay süre vererek Belediye’nin proje alımına açık olduğunu basına duyurmuş. Televizyondaki haberde Meydan için “yeni bir peyzaj çalışması ve alanın daha iyi değerlendirilmesi” gibi sözler geçiyordu. Hemen bir noktayı vurgulamak istedim:
Ben, 52 yıldır Taksim ile iç içe yaşayan biriyim. Ortaokulum Taksim’deydi. Tenisçilik hayatımın tamamı, eskiden Divan Oteli’nin arkasında olan, kente nefes veren Tenis Eskrim Dağcılık Kulübü’nde geçti. O da her fırsatta Taksim demekti, bizler için... Son 28 yılda ise, önce 15 yıl Taksim’in komşusu Tarlabaşı Bulvarı’nda, İstanbul Sanat Merkezi atölyemde çalıştım, son 13 yıldır da sanat merkezim Piramid Sanat, Meydan’a 4 dakika yürüme mesafesinde yer alıyor. En önemli sergilerimi açtığım AKM, Taksim’in kalbiydi! Yarım asırdır, gecesi gündüzü dahil olmak üzere hayatımın en önemli yılları burada geçti. Ne dediğimi bilerek konuşuyorum: Taksim bir komploya kurban gitti. AKM’nin yok edilmesiyle başlayan süreçle, Türk gençlerinin, aydınlarının, entelijentsiasının, halkının Taksim’i boşaltması istendi. Mimarlarımız duysun lütfen! Bizler Taksim Meydanı’nda sadece daha güzel bir yeşil alan, bir peyzaj ve park mimarisi filan istemiyoruz! Biz Taksim’in kente, bizlere, tarihi işlevine iadesini istiyoruz! O zaman 23 Haziran’ın en büyük sonuçlarını görmeye başlarız!
TRAFİK TEKRAR GERİ DÖNMEYE MECBUR!
En önemli nokta, sabote edilen Taksim’e ulaşımın tekrar eski haline dönmesi! Burası suya hasret bir taşra kentinin çizilmiş park ve bahçeler projesinin parçası olamaz! Tarlabaşı’ndan gelen bulvarın aynı hatta Elmadağ’a alttan giden tünelin sağından Meydan’a devam etmesini, Anıt önünde yeniden oluşturulacak döner trafikten geçerek Sıraselviler’den Cihangir’e ulaşmasını veya düz ilerleyerek Gümüşsuyu’ndan İnönü Stadı’na inmesini istiyoruz. Cumhuriyet Caddesi’nden gelen arabaların da yine Meydan’a, oradan Cihangir’e veya Gümüşsuyu üzerinden Dolmabahçe’ye, hatta belki kırmızı ışık ve geçiş sistemi iyi ayarlanırsa sağa saparak oradan tekrar Şişhane yönüne akmasını istiyoruz. Bunların gerçekleştirilmesi, Taksim’in tekrar kentin, Türkiye’nin bir iletişim, eğlence ve kültür merkezi haline dönüştürülmesinde çok önemli bir rol oynayacak ve Meydan artık tekrar “her yerden girilebilen ve oradan her yere gidilebilen” eski haline geçiş yapacak. Böylece toplumdan koparılmış olan bu tarihi merkezin, İstanbullular’a, tarihi işleviyle beraber iadesi mümkün olabilecek, kentin kültürel ve sosyolojik ayarlarına dönüşü, somut olarak başlayabilecek! Bütün bunlar gerçekleştirildikten sonra tabii ki, yeni yeşil alanlar, yeni anıt-heykeller, çiçek ve ağaçlar en güzel şekilde yerini alsın! Siz hiç Paris’te Etoile Meydanı veya Londra’da Piccadilly Circus’ün trafiğe kapatıldığını düşünebiliyor musunuz?
Tabii bütün bu trafik geri geldikten sonra, Meydan’ın yalnız Arap müşterileri kaale alan baklavacılar, tatlıcılar ve şerbet-boza ritminden çıkarak, bira içen gençlere de “mahcubiyetsiz” olarak ferah imkanlar sunan demokrat bir görüntü almasını istiyoruz. Taksim, Arap kültürünün bir fetih alanı değildir. Kozmopolit İstanbul’un, şairlerimizin, aşıklarımızın, sanatçılarımızın yeridir! Taksim’in kültür paylaşımı adına da İBB’nin eski Sular İdaresi önünde olan, biraz kör topal olarak yıllardır kullanılan Cumhuriyet Sanat Galerisi gerçekten aktif hale getirilir, belki “Gezi” çarşısından kaldırılan galeri için de ayrıca başka bir alan yaratılır. Bu arada yeni AKM’nin inşaatının durduğu yönünde dolaşan söylentilere de birilerinin acil yanıt vermesi lazım!