BIST 100 9.387 DOLAR 34,58 EURO 36,28 ALTIN 2.991,55
9° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

Başörtüsüne yönelik Anayasa değişikliği teklifi Meclis komisyonunda

Başörtüsüne yönelik Anayasa değişikliği teklifi Meclis komisyonunda

TBMM Anayasa Komisyonunda, başörtüsüne anayasal güvence getiren ve evlilik birliğini tanımlayan Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin görüşmeleri sürüyor.

Teklifin tümü üzerinde söz alan CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Özden Kaboğlu, Anayasa’da bütün hak ve özgürlükler gibi din ve vicdan özgürlüğünün de güvence altına alındığını söyledi.

“Dinler Anayasa’nın güvencesi değil anayasalar din özgürlüğünün güvencesidir.” diyen Kaboğlu, tek ortak metnin Anayasa olduğunu dile getirdi.

“Din ve vicdan özgürlüğünün, savaş ortamında bile insan haklarının sert çekirdeği olarak güvence altına alındığını” anlatan Kaboğlu, kimsenin dinini, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamayacağını ve bunlardan dolayı suçlanamayacağını belirtti.

21 yıllık iktidarın, 21 haftasının bile kalmadığını ancak anayasa değişikliği yaptığını söyleyen Kaboğlu, Türkiye’nin, Aralık 2022’den bu yana seçim ortamında bulunduğunu kaydetti.

Böyle bir ortamda toplumsal yaraların bulunduğu bir alana ilişkin anayasa değişikliği yapılmasını “seçime endeksli” olarak niteleyen Kaboğlu, “Bu durum, iktidarın seçimi kazanma ve sahip olduğu çoğunluğu sürdürme iradesinin Anayasa yoluyla uygulamaya geçirilmesi, dışa vurulması. Hak ve özgürlükler hiçbir zaman sekter yaklaşımla savunulamaz, açıklanamaz ve güvence altına alınamaz. Bu açıdan bakıldığında ortam ve koşullar anayasa değişikliğine kesinlikle kapalı. Hele hele böyle bir konuda seçime endeksli bir anayasa değişikliği, fırsatçı anayasa değişikliğidir; istismarcı anayasa değişikliğinden fırsatçı anayasa değişikliğine geliştir. Bunu saptamak gerekir.” değerlendirmelerinde bulundu.

'ERKEKLERİ TÜMÜYLE DIŞLIYOR'

Düzenlemenin birçok açıdan sakıncasının bulunduğunu savunan Kaboğlu, şöyle konuştu:

Kadın kıyafet özgürlüğü tek bir hakkın uygulama alanına indirgenemez. Dinsel kökenli olmayan, yaşam tarzıyla ilişkili kıyafet tercihleri; din özgürlüğü bağlamında düzenleme yapması nedeniyle uygulamada din kökenli kıyafet giyme özgürlüğü ile aynı ölçüde korunamaz. Bu bakımdan yalnızca kadınların kıyafet özgürlüğüne ilişkin düzenleme ile kadınlar açısından sağlanmak istenen koruma erkekleri tümüyle dışlıyor. Kadının başını örtmesi ve dinini dışa vurma veya gösterme özgürlüğü, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası hukuk metinlerinde sınırlanabilir nitelikler taşıyor. Örneğin kadının örtünme özgürlüğü hiçbir şekilde engellenemezse hava alanında ya da başka bir yerde güvenlik amacıyla kadının başının açılmasına ihtiyaç duyulduğunda, kadının sınırsız örtünme özgürlüğü somut risk ve şüphe ne olursa olsun kamu güvenliğinden daha önemli addolunacaktır. Oysa daha önemli olmaması gerekir.

Başörtüsüne ve dinsel temelli kıyafete mutlak serbestliğin, “güvenlik içinde özgürlük” ilkesine de aykırı olduğunu belirten Kaboğlu, “Başörtüsüne indirgenen mutlak düzenleme, hak ve özgürlüklerin güvence ve sınırlama ilkelerine aykırılığın ötesinde özgürlükler sistematiğini alt üst ederken, haklar ve özgürlükler arasında olası çatışma halinde uzlaşma tekniğinin uygulanmasını olanaksız kılıyor. Kimlik saptamayı bile engelleyebilecek mutlak bir düzenleme, kamu hizmetinde liyakat ve güvenlik ilkelerine de aykırı. Görünürde temel bir hakkın korunması amacından yola çıkarak Anayasa’ya, özgür bir dini referans koymak ki bu başını örtmek olarak belirlenmiş, belirli bir dine ait olan bir sembolün taşınmasına ilişkin din referanslı düzenleme laiklik ilkesiyle de uyumsuz.” değerlendirmelerinde bulundu.

Kaboğlu, anayasa değişikliği teklifinin, aile birliğinin tanımlanmasına ilişkin maddesini eleştiren Kaboğlu, “toplum mühendisliği amacıyla düzenleme yapıldığını” savundu.

'BU KONUDA BİR EKMEK ÇIKARMA DERDİNDE DEĞİLİZ'

AKP Isparta Milletvekili Recep Özel, yakın geçmişte birçok vatandaşın başörtüsü özgürlüğünün, hiçbir somut tanımı olmadan, irtica paranoyasıyla rahatça sınırlandırıldığını, bu duruma bundan sonra hiçbir şekilde fırsat verilmemesi gerektiğini söyledi.

Uygulamada bir problem olmamasına rağmen bunun anayasal bir güvenceye bağlanmasının zorunluluk haline geldiğini belirten Özel, “Bundan hiçbir siyasi partinin artık kaçması mümkün değil. Özellikle CHP sözcülerinin, ‘Siz ısrarla CHP’yi konunun dışında tutmaya çalışıyorsunuz. Bunu halen istismar alanı yapmaya çalışıyorsunuz. Buradan bir seçim zaferi istiyorsunuz.’ gibi suçlamalarına maruz kaldık. AK Parti, hiçbir zaman bu işten siyasi hesap, rant kaygısı içinde değil. Bunu yaşayan biziz. Bunun algısını oluşturan, buradan siyasi içerik çıkarmak isteyen de bilakis CHP.” diye konuştu.

“Bu konudan bir ekmek çıkarma derdinde olmadıklarının” altını çizen Özel, başörtüsü meselesinin polemik konusu olmasını istemediklerini ifade etti.

Niyetlerinin, başörtüsü meselesini Türkiye’nin gündeminden tamamen çıkarmak olduğunu belirten Özel, sözlerini şöyle sürdürdü:

CHP, İYİ Parti, grubu olan, olmayan bütün siyasi partiler samimiyseler, teklifimize ‘evet’ diyebilirler. Teklif metnini beğenmeyebilirsiniz, bunu değiştirme ihtimalimiz olabilir ama sizlerin, ‘Hazırladığımız önergemizi kabul ederseniz varız yoksa yokuz.’ diyerek işi yokuşa sürmeyeceğinizi ümit ediyoruz. Bunu demek istiyorsanız sizi burada da samimi olmaya davet ediyoruz. ‘Seçim malzemesi olmaktan çıkaralım.’ diyorsunuz ya hadi fırsat, çıkaralım. Bu konuyu Türkiye’nin gündeminden çıkarma noktasında tarihi bir kararın altına hep birlikte imza atalım.

'MİLLETİMİZİN AİLESİNİ BOZMAYA KİMSENİN GÜCÜ YETMEYECEK'

MHP İstanbul Milletvekili Feti Yıldız, Batı’nın, kadının kadınla, erkeğin erkekle yaşamasını “aile” diye tanımlamaya, her türlü sapkınlığı, farklı cinsel yönelimleri ve farklı tercihlere saygı gösterilmesini, insan onuruna saygıyla eş değer görmeye başladığını söyledi.

“Kendi cinsine karşı cinsel davranışların normal görülmesini isteyenlerin sıklıkla duyulmaya başlandığını” ifade eden Yıldız, “Bu bozulmaya, bu sapkınlığa karşı çıkan tüm itirazları etkisiz kılmak için de her türlü tertibin yapıldığına müsaade edildiğini görüyoruz. Batı, ilahi doğal özden kopmuş durumda.” dedi.

“Gey ve lezbiyen kiliselerinin kurulduğuna” değinen Yıldız, “Lut kavminin sapkınlığının postmodern versiyonunu bugün ülkemize ihraç etmek istiyorlar ve maalesef bazı belediyelerimiz bunlara yaptıkları yardımlarla, cesaretlendirmeyle hatta bir siyasi partimizin genel başkanının özendirmesiyle öyle bir yere geldik ki bu, artık toplumsal bir sorun haline gelmeye başladı. Bunun için buna karşı çok ciddi mücadele vermek zorundayız. Milletimizin mahremiyetini, ailesini, cinsiyetini ve nesillerini bozmaya kimsenin gücü yetmeyecek.” değerlendirmelerinde bulundu.

Feti Yıldız, anayasa değişikliği teklifiyle yalnız kadın ve erkek olmak üzere iki farklı cinsiyetten bireylerin birbiriyle evlenerek evlilik birliğini oluşturabileceğinin açıkça düzenlendiğini dile getirdi.

Yıldız, teklifle ayrıca hiçbir kadının temel hak ve hürriyetlerini kullanması ile kamu ve özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanmasının, başının açık veya örtülü olması şartına bağlanamayacağının hüküm altına alındığını ifade etti.