Cumhuriyet yazarı Barış Terkoğlu, Ticaret Bakanlığı'na kendisinin ve eşinin ortak olduğu şirket üzerinden dezenfektan alımı yapan eski Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan'ın, göreve gelmesinin ardından bakanlıktaki pek çok bürokratın görevden alındığını yazdı.
Pekcan'ın gümrük sistemini kökünden değiştirdiğini söyleyen Terkoğlu, "Görülüyor ki “her şeyi bilen tek adam”a dayanan devlet sistemi, ya en yakınından çıkan bilgiden bile habersiz ya da bile bile devlete karşı kusur işliyor" dedi.
Terkoğlu, yazısında şunları kaydetti:
Ruhsar Pekcan’la ilgili skandalların peşine devlet değil, gazeteciler düştü. OdaTV, bakanın kendi şirketinden dezenfektan alışını ortaya çıkardı. Sözcü’den Çiğdem Toker, Bakan Pekcan’ın mühendislik şirketine sağlanan ayrıcalıkları yazdı. Serpil Yılmaz, Gümrükler Genel Müdürlüğü Özel Bürosu’nun, Pekcan bakan olmadan 20 ay önce, kendi birimlerini Pekcan konusunda uyardığını ortaya çıkardı. İsmail Saymaz, Pekcan’ın “Emine Erdoğan’ın yakınıyım” diyerek gümrüklerden vergi ödemeden geçmeye çalışacağı uyarısının belgesini yayımladı. Emine Erdoğan’ın o dönem özel kalem müdürüyle konuşarak süreci doğrulattı.
Peki, tüm bunlar yaşanırken perde arkasında neler oldu? Hayır, devlet memurlarına “aman dikkat” denmesine rağmen, Ruhsar Pekcan’ın bakan yapılmasından söz etmiyorum. Devletin kendi bürokratlarının başına gelenleri sorguluyorum.
BAKAN OLDU HERKESİ GÖREVDEN ALDI
Şöyle anlatalım…
Ruhsar Pekcan, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından 9 Temmuz 2018’de göreve atandı. 21 Nisan 2021’de ise yine Erdoğan tarafından, hakkındaki yolsuzluk iddiaları nedeniyle, görevden alındı. Devletin bu süreçten haberdar oluşu, gazete haberlerinin çok daha öncesine dayanıyordu.
2 Kasım 2016 saat 23.57’de, Emine Erdoğan’ın Özel Kalem Müdürü Selma Silkin Ün, dönemin Ticaret Bakanı Bülent Tüfekçi’nin özel kalem müdürü Bülent Aycan’ı, Ruhsar Pekcan konusunda uyardı. Aycan’ın bürokrasiye yönlendirdiği istihbaratın ardından, 4 Kasım saat 10.31’de, Bakanlığın Özel Bürosu’ndan Ticaret Bakanlığı bürokrasisine, “Emine Erdoğan’ın adını kullanarak vergisiz mal çekmeye çalışan Ruhsar Pekcan” uyarısı gitti. “Dikkatli olun” bilgisinin gönderildiği bürokratların 19 kişi olduğu, konunun ayrıca üç bürokratın da bilgisine sunulduğu görülüyor.
İşte ayrıntı burada. Pekcan’ın bakan olduğunu biliyoruz da Pekcan’ı takip etmekle görevlendirilen bürokratların başına gelenleri konuşmuyoruz.
Ruhsar Pekcan’ın göreve gelişinin ardından…
Listenin ilk sırasındaki Abdullah Özgür, üç yıl iki ay görev yaptığı Batı Marmara Gümrük ve Dış Ticaret Bölge Müdürlüğü’nden Batı Akdeniz Gümrük ve Dış Ticaret Bölge Müdürlüğü’ne kaydırıldı.
Listenin ikinci sırasındaki Doğu Akdeniz Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürü Ali Aygün görevinden alındı, müfettişlik görevine kaydırıldı.
Listedeki bir başka isim, Hüseyin Şanverdi, Doğu Karadeniz Gümrük Ticaret Bölge Müdürü iken bu görevden alınıp Bursa Uludağ Gümrük Ticaret Bölge Müdür Vekilliği’ne getirildi.
Havva Eksilmez, Malatya-Fırat Gümrük Bölge Müdürüydü. Oradan alınıp Ankara Orta Anadolu Gümrük Ticaret Bölge Müdür Vekilliği’ne atandı.
Ragibe Coşkun, Antalya Batı Akdeniz Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürü olarak görevini sürdürürken, Malatya Fırat Gümrük Ticaret Vekili yapıldı.
Listedeki Halil Şaşmaz, Gaziantep GAP Gümrük Ticaret Bölge Müdürlüğü’nden Samsun Doğu Karadeniz Gümrük ve Ticaret Müdür Vekilliği’ne kaydırıldı.
Mehmet Tuncay Bayraktar, Ankara Gümrük Ticaret Bölge Müdür Yardımcıydı. Gaziantep GAP Gümrük Ticaret Bölge Müdür Vekilliği’ne atandı.
Hasan Eken, Bursa Uludağ Gümrük Ticaret Bölge Müdürlüğü’nden alındı. Gümrük Genel Müdürlüğü’ne uzman yapıldı.
Kocaeli Doğu Marmara Gümrük Ticaret Bölge Bölge Müdür Vekili Musa Aydemir’in görevindeki değişiklikle uzayıp gidiyor.
NAMUSLULARIN KAYBETTİĞİ TEK ADAM DÜZENİ
Ruhsar Pekcan’ın gümrüklere yaptığı müdahale öyle büyük ki…
İki yıl önce yaşananlar “gümrüklerde deprem” diye duyurulmuştu. 19 Temmuz 2019 tarihli, Saygı Öztürk imzalı haberde şunlar yazıyor:
“Gümrük ve Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, gümrük bölge müdürlüklerinde yeniden ‘vekâlet dönemi’ başlattı. 11 ilde yeni bölge müdürü vekâleten görevlendirildi.”
Bazı müdürlükler kapatıldı, bazı müdürlüklerin yapısı değiştirildi.
Sanmayın ki mesele sadece bir gümrük meselesi. Yaşanan olay Türkiye’de devlet düzenine ilişkin kırmızı alarm veriyor. Düşünün, devlette yıllardır görev yapan bir bürokratsınız. Bir sabah elinize bir yazı ulaşıyor. Kendisini Cumhurbaşkanı’nın eşinin yakını olarak tanıtarak gümrükleri atlatmaya çalışan bir tüccara karşı, teyakkuzda olmaya çağırıyor. Milyarların döndüğü gümrükte, söz konusu kişiye karşı uyanık kalmaya çalışıyorsunuz. Derken Cumhurbaşkanı, takip ettiğiniz kişiyi, kimseye sormadan bakan yapıyor.
İşin ilginci, “CEO Bakanlık” denilen deneyimde, ne bürokrasiden ne siyasetten gelen tüccar, “sektörden” diye överek tanıtılıyor. Türkiye’yi dolandırmasın diye takip edilen kişinin bakan olması yetmiyor, kendisini takip edenleri de görevden alıyor. Gümrük sistemini kökünden değiştiriyor.
“Bu tüccar nasıl bakan oldu” diye sorguladığınızda “bazı yakınlıklardan”, “bazı tanışıklıklardan” bahsediliyor. Ve siz bu durumda hâlâ namuslu bir bürokrat olarak ülkeye hizmet etmeye çalışıyorsunuz. En küçük memur atanırken köküne kadar araştırmanın yapıldığı ülkede, takip ettiğiniz tüccarın amiriniz yapılmasına şaşırıyorsunuz. Belki de şaşırmıyorsunuz!
Görülüyor ki “her şeyi bilen tek adam”a dayanan devlet sistemi, ya en yakınından çıkan bilgiden bile habersiz ya da bile bile devlete karşı kusur işliyor. Her durumda, yönetme düzeni, ülkenin suça karşı mücadelesini engelliyor, yolsuzlukla mücadelenin bağışıklığını azaltıyor, namusluları cezalandırırken namussuzları yükseltiyor.
Alicengiz oyununun sonunda ne mi oldu? Darı olan çırağına karşı tavuk olan derviş, darının bir anda sansar olmasıyla boğuldu. Her şey geri döndüğünde, kazananın iki parmağı, yenmiş darılar nedeniyle yerinde yoktu. Dilden dile dolaşan hikâyede, yenen de yenilen de her şey oldu da… Alengirli bir tüccarın bakan olup da bürokratları yiyeceği kimsenin aklına gelmemişti.