Cumhuriyet gazetesi Barış Pehlivan bugünkü yazısında, geçen günlerde Ankara Esenboğa Havalimanı’ndaki olağanüstü hareketliliğin sebebini anlattı.
Pehlivan, İstanbul'dan başkente gelen uçaktaki bir bakanın eşi için çıkışta 30'dan fazla koruma polisi ve 9 çakarlı aracın beklediğini yazdı.
Yazının ilgili bölümü şöyle:
AKP’nin etkili bir ismi komşusundan şikâyet ediyordu. Komşusu zamanında kendisinin de oturduğu bakanlık koltuğundaydı. Şöyle diyordu yakın dostlarına: “Ben de yaptım aynı görevi ama bu kadar koruma aracım hiç olmadı. Eve gelişleri de, evden çıkışları da öyle gürültülü ki...”
Ne ilginç günler yaşıyoruz. Ve sahi, sadece bakanlar mı? Yanıt için bundan dört gün önceye gidelim...
O gün Ankara Esenboğa Havalimanı’nda olağanüstü bir hareketlilik vardı.
İstanbul’dan başkente inen uçaktaki bir özel yolcu apronda onu bekleyen araca bindi. Rahat bir şekilde çıkış yapması için gerekenden fazla koşuşturanları görmemek mümkün değildi. Keza, Gelecek Partisi’nin kurmayları oradaydı ve şaşkın bir şekilde izliyordu.
Gariplikler bitmiyordu. Çıkışta ikisi minibüs, toplam 9 çakarlı araç, o önemli insan için bekliyordu. İçlerinde 30’dan fazla da koruma polisi vardı.
Sahi, kimdi o?
Görenler tanıyamadı. “Devlet bürokrasisinde çok kritik bir isim, olsa olsa istihbarat teşkilatındandır” diye düşünüldü. Tanık siyasetçiler havaalanındaki polislere sordu. Önce “Bizi yakarsınız” diye yanıt aldılar ama sonunda öğrendiler. 30’dan fazla polisle ve 9 araçla korunan o kişi bir AKP’li bakanın eşiydi.
Gözleriyle görenler “Bunlar padişah olmuş” diye anlatıyordu o anları...
Neyse ki İçişleri Bakanı Süleyman Soylu gibi kendisini sorgulayan bakanlarımız vardı! Ne dedi geçen gün, onu hatırlatarak bitireyim:
“Her zaman söylerim; ‘para, makam, mülk, çok varlık bizi şımartıyor mu’ diye...”