Bahadır Tatlıöz ve Mavi Gri’nin 16 Haziran’da dinleyici ile buluşan şarkısı "Aşka Çare Bulunmaz" günümüz müzik trendlerini yakalarken aynı zamanda duygusal sözleriyle melankolik bir atmosferi de içinde barındırıyor ve hüznüyle dinleyenleri ilk seferde etkilemeyi başarıyor.
"Aşka Çare Bulunmaz" bu yazın dillerden düşmeyecek romantik şarkısı olmaya aday. Yazarlarımızdan Anıl Kurtuldu, Bahadır Tatlıöz ile bir araya geldi ve merak ettiklerini sordu.
İşte o röportaj:
-Avrupa da birçok müzik festivalinde yer almışsınız. Türk dinleyicisi ile Avrupa dinleyicisi farkları neler sizce?
Öncelikle yurt dışında yer aldığım festival ya da konserler bambaşka bir tarz ile ülkemi temsil ettiğim alanlardı. Caz, etnichcaz alanlarında projelerim ile piyanist ve kompozitör olarak dünyaca ünlü müzisyenler sahneler paylaştım.
Kimi benim projemdi kimi ise dahil olduğum uluslar arası projelerdi.
Türkiye de son dönemlerdeki alanım ise bambaşka bir tarz, popüler müzik.
O yüzden deneyimlerimi karşılaştırmak pek mümkün değil. Ama sosyokültürel manada tespitlerim elbette var. Genel olarak Avrupalı insanlar eğitim sisteminde sanata daha çok yer verdiği için bilinçli dinleyici olma potansiyelleri daha fazla oluyor.
Daha seçici ve dinlediği müzikten beklentisi yüksek bireyler olarak yetişiyorlar.
Türkiye de ise durum biraz daha üzücü biz müzisyenler için. Eğitim sisteminde ki sanat eksikliği dinleyicimizin tercihlerine de etki ediyor. Oysaki Anadolu’nun beşiği olan coğrafyamızda ne büyük ozanlar, sanatçılar yetişmiştir tarih boyunca. Bizim insanlarımız gelişime çok açık, bu aranın zamanla kapanacağına inanıyorum.
Bahadır Tatlıöz
-'Aska çare bulunmaz' diyorsunuz siz kendi hayatınızda çaresiz bir aşk yaşadınız mı?
Evet yeni düet şarkımızın mimarı olan Mavi Gri’inin solisti Akif Alkan çok güzel özetledi bu şarkıda. Evet aşka maalesef çare bulunamaz. Bende bir çok imkansız aşk ile sınav oldum. Kiminden mezun olduk, kiminde ise sınıfta kaldık iki taraf olarak.
-Sizce gunumuzde aşkın tanımı neye evrildi?
Sıradanlık. Kolayca başlayan ve hızlı tüketilen hormonel bir reaksiyon halini aldı. Aşkın da bir etiği vardır, mesela o artık kayboldu. Sosyal medyadaki o meşhur hareket gibi Yukarı Kaydır kadar ömrü var artık aşkların.
-Bazen hayatta iniş çıkışlar olabilir bu gibi durumlarda çıkış formulunuz nedir?
Elbette inişler çıkışlar hayatta ders niteliği taşır. Kiminin elinde olmayan sebepler ile olur bu durumlar, kimi ise bile isteye kendi iradesi ile yönetir bu durumu. Ben kendi iradem ile yönetiyorum tüm inişli çıkışlı süreçlerimi. Sağlık ve ölüm kalım konuları hariç tabi ki. Kariyerimde ki ticari ve popüler manadaki tüm iniş çıkışlar bizzat kendi tercihlerimin yansımasıdır. Bu süreçlere içimden gelen bazı projeleri halktaki karşılığının az olduğunu bile isteye hayata geçirmem sebebi ile girerim. Bu tam bir sanatçı duygusu ile yapılan hareketlerdir. Ticari başarı ya da başarısızlıklarımın tek sorumlusu benim. O sebepten ne bir suçlu ararım ne sistemi sorgulayarak kendimi rahatlatmaya çalışırım.
Mesela sosyal sorumluk projeleri ya da edebiyatı güçlü şarkılar ile halkın karşısına çıktığım dönemler bu ticari inişleri yaşadığım dönemler olur hep. Sonra da çıkışa geçmek istediğim şarkıları hayata geçiririm ve illaki birinden birinde netice alırım. Bu yüzdende extra bir formüle ihtiyaç duymam.
-Sizin de ilham aldığınız kimler var?
İlham aldığım birçok kişi var. Ailem sevdiklerim, ülkem, yaşamın tüm paydaşları ilham kaynağımdır. Acıdan beslenirim kendi acılarımdan. Sanat büyüklerimizin yaşam hikayelerinden de ilham alırım. Mesela Aşık Veysel, Neşet Ertaş, Barış Manço.
-Yazdığın şarkıların hangisini kendine saklayıp hangisini başka bir sanatçıya veriyorsun? Bunun ayrımını nasıl yaparsın?
Bu benim en zorlandığım durum. Hepsini kendime saklamak istediğim için başkalarına şarkı verme oranım oldukça düşük. Çok inandığım isimler olunca ya da işin içine dostluk girince ikna olup şarkımı verebiliyorum. Ayrımı kendim pek yapamıyorum. Yakınlarımın tepkileri ikna edici olabiliyor bir şarkımı hayata geçirmemde.
