Gündem Bilim Teknoloji Spor Dünya Ekonomi Siyaset Sağlık Eğitim Kültür Sanat Magazin Yaşam Reklam Künye Gizlilik Sözleşmesi İletişim
Yazılım ve Tasarım: Bilgin Pro © 2024KRT TV Tüm Hakları Saklıdır

Babacan’dan yargı krizi tepkisi: Kurumsal çöküşün en önemli semptomu

Tutuklu Milletvekili Can Atalay hakkındaki Yargıtay tutumunu eleştiren DEVA Partisi lideri Babacan, AYM kararlarına uyulmamasını "Türkiye’deki kurumsal çöküşün belki de en önemli semptomlarından birisi" olarak niteledi.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, TİP Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesi tarafından verilen hak ihlali kararının Yargıtay tarafından ikinci kez çiğnenmesi hakkında konuştu. Basın mensuplarıyla bir araya gelen Babacan, Yargıtay’a tepki göstererek, “Anayasanın tek bir maddesinin uygulanmaması ile anayasanın tümünün uygulanmaması arasında pek fark yok” dedi.

Babacan şunları söyledi:

'AYM’NİN KARARINA UYULMAMASI KURUMSAL ÇÖKÜŞÜN EN ÖNEMLİ SEMPTOMU'

"Anayasa Mahkemesi’nin karar alıp da o karara diğer mahkemelerin uymaması, bu kararların uygulanmaması gerçekten Türkiye’deki kurumsal çöküşün belki de en önemli semptomlarından birisi. 153. madde çok açık, “Anayasa Mahkemesi kararları, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını gerçek ve tüzel kişileri bağlar” diyor. Bundan daha açık bir cümle olamaz. Yargı organlarını da diyor çünkü, idare makamlarını diyor, gerçek ve tüzel kişileri diyor. Şimdi bu madde bu kadar açıkken, “buna ben uymuyorum, saygı duymuyorum, mahkeme uymayabilir” dediğiniz anda o ülkenin artık anayasal düzeninden bahsetmek söz konusu olmuyor. Anayasanın tek bir maddesinin uygulanmaması ile anayasanın tümünün uygulanmaması arasında pek fark da yok. Çünkü bir tanesine uymuyorum diyecek, öbürünün ne özelliği var ki, öbürünün ne üstünlüğü var ki, hepsi bunların anayasa maddesi.

'BİR NİTELİK DÜŞMANLIĞI ADETA'

İçinde bulunduğumuz durumun en önemli sebeplerinden birisi kurumların önemsizleştirilmesi. “Bu ülkede tek bir kişi ve tek bir makam önemlidir. Bunun dışında hiçbir şeyin önemi yoktur. Zaten bununla böyle önem yarışına giren her türlü kurumun da icabına bakılır.” Yani bu anlayış gerçekten Türkiye’deki bir nitelik düşmanlığı adeta. İşte Boğaziçi Üniversitesi’nin başına gelenlerden tutun da “Nasıl olur da benim irademe aykırı bir karar alır bu Anayasa Mahkemesi” diye alınan tutum, bir kişiyi, bir makamı böyle önemseyen ama onun haricindeki her şeyi önemsizleştiren bir tabloyu önümüze koymuş durumda. Dolayısıyla bu kurumsal çöküş ve kural bazlı yönetim anlayışının tamamen yok olması ki sadece anayasadan bahsetmiyoruz “kural bazlı” derken Türkiye’de ekonomiyle ilgili uygulamalarda da bir kural bazlı yönetim anlayışı yok."

İlginizi Çekebilir
SONRAKİ HABER