Anayasa Mahkemesi 1995 yılında yakınlarının iddiasına göre askerler tarafından gözaltına alınan ve daha sonra kurşuna dizilip cesedi mayınla patlatılan Nezir Tekçi dosyasını karara bağladı.
Çobanlık yapan Nezir Tekçi 28 Nisan 1995’te koyunlarını otlatırken gözaltına alındı. O dönem yüzbaşı olan emekli Albay Ali Osman Akın ve teğmen Kemal Alkan’ın kararıyla önce kurşuna dizildiği daha sonra mayına oturtularak patlatıldığı iddia ediliyordu.
Askeri savcılık olayla ilgili kısa süre sonra takipsizlik kararı verdi. Olaydan 15 yıl sonra 2009 yılında, o dönem vatani görevini yapan Yunus Şahin yerel kıyafetler giydikleri için terörist denilerek birçok kişinin gözaltına alındığını, bunlardan Nezir Tekçi'nin öldürüldüğünü anlattı.
Anayasa Mahkemesi kayıtlarında Yunus Şahin’in, 13 Ağustos 2009 günü, Yüksekova Cumhuriyet Savcısı’na verdiği ifadesi de yar aldı:
“Nezir Tekçi ile konuştuğunu, kendisine adını ve köyünün ismini söylediğini belirtmiştir. Yunus Şahin dönüş yolunda Yüzbaşının, Nezir Tekçi’yi PKK üyeleri ile silahlarının nerede bulunduğunu söylememesi hâlinde öldürmekle tehdit ettiğini ancak Tekçi’nin hiçbir şey bilmediğini söylediğini de ifade etmiştir.
Yüzbaşının daha sonra Nezir Tekçi’yi on metre kadar uzağa götürdüğünü, Nezir Tekçi’nin komutan tarafından öldürüleceğini düşünerek diğer erlere doğru koştuğunu ve bu komutanın Kürtçe konuşan erlerden ellerini kaldırmalarını istediğini eklemiştir.
“ERLER ATEŞ ETMEYİ REDDETTİ”
Bunun üzerine yirmi kadar erin elini kaldırdığını, Yüzbaşının onlara Tekçi’ye ateş etmelerini söylediğini ancak erlerin bunu yapmayı kabul etmediğini söylemiştir.
Y.Ş. daha sonra Teğmenin, Yüzbaşıdan kendisine Nezir Tekçi’yi öldürme emri vermesini istediğini, Yüzbaşının bu emri verdiğini, bunun üzerine Teğmenin Nezir Tekçi’yi on metre kadar ileriye götürüp G3 tipi tüfeğiyle bir ya da iki sefer Tekçi’ye ateş ettiğini beyan etmiştir.
Ardından Yüzbaşının erlere Nezir Tekçi’ye ateş etmelerini emrettiğini, erlerin bu emri yerine getirdiğini, kendisinin de diğer erlerle birlikte ancak silahını kenara yönelterek o yöne doğru ateş ettiğini eklemiştir.
Nezir Tekçi’nin hayatını kaybettiğini ve Teğmenin mayın sorumlusunu çağırttığını belirten Yunus Şahin bir süre sonra mayın patlama sesi duyduğunu, Nezir Tekçi’nin kıyafetlerinin havada uçuştuğunu ve K.A.nın erlere Nezir Tekçi’nin gövdeden ayrılmış başını saçlarından tutarak gösterdiğini ifade etmiştir.”
Yunus Şahin’in ifadesinden sonra yeniden soruşturma açıldı. “Canavarca hisle kasten öldürme” suçlamasıyla açılan dava güvenlik gerekçesiyle Eskişehir’de görüldü. Mahkeme ifadeleri yeterli bulmayarak beraat kararı verdi.
Nezir Tekçi'nin babası Halit Tekçi ve kardeşleri beraat kararının kesinleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı doğrultusunda yapılan yeniden yargılama sürecinden de sonuç alamayınca bu kez bireysel başvuru yolu açılınca Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu.
AİHM’İN UYARISI DİKKAT ALINMADI
Anayasa Mahkemesi, yaptığı incelemede şu tespit ve değerlendirmelere yer verdi:
Devletin yaşam hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülüklerinin usule ilişkin yönü, şüpheli her ölüm olayının sorumlularının belirlenmesini ve gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili bir soruşturma yürütülmesini gerektirir.
İncelenen başvuruda, başvuruya konu ceza yargılamasındaki bazı eksiklikler nedeniyle yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır. Dolayısıyla ihlal, etkisiz yürütülen yargılama sonucunda verilen mahkeme kararından kaynaklanmaktadır.
AİHM'in yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiği sonucuna varmasına neden olan hususlardan birinin de M.E.Y.nin ifadesine başvurulmadığı dikkate alınmamıştır.
HÜKÜM: YAŞAM HAKKI İHLAL EDİLDİ
Yüksek Mahkeme inceleme sonunda şu hükmü kurdu:
Yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,
Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının usul boyutunun İHLAL EDİLDİĞİNE OYBİRLİĞİYLE,
Kararın bir örneğinin yaşam hakkının usul boyutunun ihlalinden doğan sonuçların ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2011/299, K.2015/319) GÖNDERİLMESİNE Muammer TOPAL, Rıdvan GÜLEÇ, Basri BAĞCI, İrfan FİDAN ve Muhterem İNCE'nin karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
D. Başvuruculara net 90.000 TL manevi tazminatın MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
karar verildi.
ZAMANAŞIMI YAKLAŞIYOR
Anayasa Mahkemesi dosyanın Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verdi. Dava 2 yıl içinde sonuçlanmazsa 30 yıllık zamanaşımına uğrayacak.