T24 yazarı Tolga Şardan, “Kaplan'ın tutuklandığı operasyon sonrasında kapalı kapılar ardında yaşananlar” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Şardan bugünkü yazısında, Ayhan Bora Kaplan operasyonun ardından, kapalı kapılar ardındaki görüşmelerde polise ciddi baskı yapıldığını ifade etti.
Yazıda, hakkında rüşvet iddiaları bulunan şimdiki Yargıtay Üyesi eski Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman’ın randevu talebinin ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından reddedildiği belirtildi.
Yazının öne çıkan kısımları şöyle:
Kaplan'ın, Eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile olan bağlantıları biliniyordu.
Ancak, işin içine dönemin Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman'ın adının karışması, soruşturmanın dinamiklerini birdenbire değiştirdi.
Farklı yansımalar görülmeye başlandı.
İşin Türkçesi; Kocaman'ın adının sürece girmesi, Ankara Adliyesi başta olmak üzere yargı çevrelerinin soruşturmacı birimlere yaklaşımında değişikliğe yol açtı!
Yargı camiasının bir bölümü yaşananlardan rahatsız. Zira, sürecin içinde yer alan başka yargı mensuplarının var olduğu biliniyor. Bu durum, ister istemez soruşturmacı birimlere baskı olarak geri dönüyor. Halen bu baskılar devam ediyor.
Hatta öyle ki, şimdi savcılık talimatıyla Kaplan'a yönelik soruşturma dosyasını yürüten polislerin görevden alınacağı iddiası kulislere yansıdı. Bakalım bu iddia gerçekleşecek mi?
Bir de operasyondan etkilenecek Soylu ve yakın ekibinin, kendilerinin görevden alınmasından sonra iş başı yapan polisleri, "FETÖ'cü" olarak değerlendirmeleri var. Hem de ulaşabildikleri devletin önemli isimleriyle buluştukları kapalı kapılar arkasında.
Benzer ifadeyi, Eski Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman da kullanmıştı.
Kaplan'a yönelik operasyonda görev alan polislerin büyük bölümünün, eski dönemde de emniyet teşkilatının farklı birimlerinde çalışanlar olduğunu hatırlatayım.
Zülfüyâre dokundu mu; meslektaşlarını FETÖ'cü olmakla itham etmek! İlginç tabii.
Mademki bu polisler FETÖ'cü, onlarla düne kadar birlikte çalışanlar ne oluyor o halde?
HATIRLI AVUKAT KİM?
Kapalı kapılar ardında buluşmalar, görüşmeler yapıldığı bilgileri kulislere yansıyor, son bir haftadır. Özellikle bu görüşmeler sonrasında polise ciddi baskı uygulanmaya başlandığı iddiaları var.
Araya "hatırlı" isimlerin girdiği belirtiliyor. Bu isimlerin başında Ankara'daki yargı camiasında yakından tanınan bir avukat var. Şimdilik adını vermek istemiyorum.
Bu avukatın, daha önce AKP'li önemli bir siyasetçinin vekiliyken, sonradan sahip olduğu siyasi nüfuzla Ankara Adliyesi'nde kendi lehine etki alanı yarattığı ifade ediliyor. Hatta bilhassa halen Yargıtay üyeliği yapan Yüksel Kocaman'ın döneminde Ankara Adliyesi'nde etki alanını güçlendirdiği "dokunulmazlıkla" mesleğini yürüttüğü herkesçe biliniyor.
Ankara Adliyesi'nde bırakın yargı mensuplarını, kapıdaki özel güvenlik görevlilere ismi söylendiğinde "açmayacağı kapı" yok. Kendisi için "sivil başsavcı vekili" tanımlaması yapılıyor.
Bir avukatın, çok sayıda yargı mensubunu tanımasında hiçbir gariplik yok şüphesiz.
Ancak söz konusu avukatın yarattığı tablo, "yargı mensubu – avukat arasındaki mesafeli duruştan ziyade biçim değiştirip iş birliği yapma konumuna ulaşmış" durumda.
Dediğim gibi daha önceleri Ankara'nın yönetiminde söz sahibi olmuş AKP'li siyasetçinin avukatlığını yapan, "iş birliği" yöntemleri çerçevesinde AKP'li siyasetçinin Ankara Adliyesi'ndeki problemlerini sonuçlandıran avukatın şimdiki müvekkili ise bilin bakalım kim?
Evet, suç örgütü lideri olduğu iddiasıyla tutuklanan Ayhan Bora Kaplan!
Avukat, son bir haftadır müvekkili Kaplan'ı cezaevinden kurtarmak kadar Kaplan'ın "bürokrasi ve yargı çevrelerindeki bağlantılarının" açığa çıkmasının önünü kesmeye çalışıyor.
MİT'TEN RAPOR İSTEYEN ERDOĞAN, KOCAMAN'A RANDEVU VERMEDİ
Bu arada çok önemli başka gelişmeler yaşandı başkentte.
Bunlardan birincisi; Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Kaplan soruşturmasıyla ilgili MİT'ten özel rapor istediği ifade ediliyor. Raporun içeriği ise; Kaplan'la bürokratlar ve yargı mensupları başta olmak üzere kimlerin bağlantısının bulunduğu. MİT, detaylı bir rapor hazırlayıp ABD dönüşü Erdoğan'a sunacak.
"Cumhurbaşkanı Erdoğan, isimleri bilmiyor mu?" dediğinizi duyar gibiyim. Evet, Cumhurbaşkanı isimleri biliyordur büyük olasılıkla. Ancak, MİT'ten resmi olarak rapor istemesi önemli.
İkincisi, süreçte adı gündeme gelen Yargıtay Üyesi Yüksel Kocaman, Kaplan operasyonu başlayıp, adının gündeme gelmesi sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan randevu talep etti.
Cumhurbaşkanlığı'ndaki kaynaklarım Erdoğan'ın, Kocaman'a randevu vermediğini aktardı. Bu da önemli bir gelişme. Malum, Kocaman'ın Erdoğan'la olan yakınlığının derecesi biliniyor. Erdoğan'ın görüşme isteğine "hayır" demesi dikkat çekici.