Gündem Bilim Teknoloji Spor Dünya Ekonomi Siyaset Sağlık Eğitim Kültür Sanat Magazin Yaşam Reklam Künye Gizlilik Sözleşmesi İletişim
Yazılım ve Tasarım: Bilgin Pro © 2024KRT TV Tüm Hakları Saklıdır

Asgari ücret refah sınırına göre belirlenmeli talebi

Emekçi Hareket Partisi, 11 Aralık Pazartesi günü başlayacak olan asgari ücret tespit süreci ile ilgili  “Açlık Değil Refah Sınırı” diyerek çalışmalarını başlattı. Asgari ücretin refah sınırına göre belirlenmesi gerektiği belirtildi.

EHP'nin yaptığı açıklamada refah sınırının enflasyona, geçim şartları ve ülke ekonomisinin büyümesine göre belirlenmesi; ücretlerin yaşanan gerçek enflasyona göre ayda bir güncellenmesi gerektiğini vurgulandı. Asgari ücretin belirlenmesinde esas ölçünün emek veren insanların mutluluğu ve geleceğe güvenle bakabilmesi olduğu belirtildi.

Açıklamanın tamamı şu şekilde:

Temel tüketim ürünlerinin fiyatları kısa süre içinde en az iki ya da üç kat artarken, ücret ve gelirlerde aynı oranda artış olmuyor. Emeği ile geçinenler enflasyona kurban ediliyor. Fiyatlar artarken alım gücü düşüyor. Zengin daha zengin, yoksul daha yoksul oluyor.

Siyasi iktidar sadece asgari ücretin açlık sınırını yakalamasından söz ediyor. Yoksulluk sınırı ise onun dört katı. Bu sınırlar her geçen gün artıyor. Yani emekçiler daha da yoksullaşıyor. Beslenme, barınma, ulaşım vb. tüm temel ihtiyaçları karşılamak bir lüks olmuş durumda.

Yaşamak için verdiğimiz bu çabanın yanında günde 10-12 saat çalışıyoruz. Çalıştığımız iş yerlerinde sendikalı olamıyoruz. Haklarımızı aramak istediğimizde kolluk kuvvetiyle, sözde yasalarla engelleniyoruz. Bütün bunların yanında kendimize ayırabileceğimiz boş bir zaman yaratamıyoruz. Ne kültürel ne sanatsal faaliyetlere vakit ayırabiliyoruz.

Bu tabloda emekçi halkın durumu bataklığa yakalanmaktan farklı değildir. Asgari ücrete yakın bir ücretle çalışanların oranı %50 civarında. Siyasi iktidarın ekonomistleri ücretler artarsa ürün ve hizmetlerin de fiyatının artacağını, bunun da bir kısır döngü yaratacağını söylüyor. Onlara göre sistemin iyi çalışması ve kısır döngüye girmemesi için emekçilerin asgari ücretin altında çalışması gerekiyor. Sistem ancak emekçiler açken düzgün çalışabiliyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan “Halkı enflasyona bugüne kadar ezdirmedik” diyor, yalanlarının ispatı olarak yılda bir kez zamdan bahsediyor. Elektriğin, ekmeğin, fasulyenin, etin fiyatı bir yıl boyunca Ocak ayındaki haliyle mi kalıyor ki ücretlere bir kere zam geliyor?

Asgari ücrette pazarlığı 14 bin liradan açacağız diyen TÜRK-İŞ başkanı Ergün Atalay, ne emekçinin gerçekliğini anlatıyor ne emekçinin sorunlarına çözüm öneriyor. Siyasi iktidar asgari ücret belirlenirken işçinin onayladığı, işverenin yorulmayacağı bir süreç olacağını söylüyor. Patron, hükümet, TÜRK-İŞ ele ele verip emekçileri açlığa mahkum edeceklerinin sözünü veriyorlar.

Ücretlerde refah sınırından ve insanca yaşamaktan söz eden yok. Emekçiler ürün ve hizmet fiyatlarını kontrol edemez. Yalnızca örgütlü mücadelesiyle kendi alacağı ücret üzerinde bir etki ortaya koyabilir.

Refah sınırı enflasyona, geçim şartlarına ve ülke ekonomisinin büyümesine göre belirlenmeli. Ücretler varsayılan enflasyona göre değil, yaşanan gerçek enflasyona göre ayda bir güncellenmeli. Asgari ücretin belirlenmesinde esas ölçü emek veren insanların mutluluğu ve geleceğe güvenle bakabilmesi olmalıdır.

İşte biz bu vicdansız açlık sistemini kökten değiştireceğiz. Asgari ücretin ve tüm ücretlerin belirlenmesinde esas ölçü emek veren insanların mutluluğu ve geleceğe güvenle bakabilmesi olacak. Bu bataklıktan ancak omuz omuza vererek çıkabiliriz.

İlginizi Çekebilir
SONRAKİ HABER