BIST 100 9.550 DOLAR 34,54 EURO 36,01 ALTIN 3.005,46
5° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

'Anlamak için yaşamak gerekmiyordu ama payımıza bu düştü: Biz yaşadık, babam öldü'

'Anlamak için yaşamak gerekmiyordu ama payımıza bu düştü: Biz yaşadık, babam öldü'

Sözcü gazetesi yazarı Çiğdem Toker, babasının tedavisi sürecinde devlet hastanesinde yaşadıklarını köşesine aktardığı yazısında duruma tepki gösterdi.

Sözcü gazetesi yazarı Çiğdem Toker, babasının vefat etmesi öncesinde hastanede yaşadıkları tedavi sürecini köşesine taşıdı.

Çiğdem Toker, "Onun bir devlet hastanesinde, insan onuruna yaraşır sağlık hizmeti alması için, gazeteci ve doktor babası olduğunun bilinmesi, binlerce öğrenci yetiştirmiş Cumhuriyet öğretmeni kimliğinin hatırlatılması, hastaneye dışarıdan telefonların gitmesi değil, sadece vatandaşlığı yeterli olabilmeliydi." ifadelerini kullandı.

Çiğdem Toker'in "Vay garibanların haline" başlıklı yazısı şöyle oldu:

Babamın kaybını anlattığım yazıya, yüzlerce okur mesajı geldi. Sağlık sistemi, hepimizin güncel toplumsal meselesi. İki konu öne çıkıyor:

“Bu, sizin başınıza geliyorsa, vay garibanların haline” diyen birden fazla ileti aldım. “Niye bize haber vermedin” diyen dost isimler oldu.

İşte bu bakış, meselenin düğüm noktalarından biri.

Onun bir devlet hastanesinde, insan onuruna yaraşır sağlık hizmeti alması için, gazeteci ve doktor babası olduğunun bilinmesi, binlerce öğrenci yetiştirmiş Cumhuriyet öğretmeni kimliğinin hatırlatılması, hastaneye dışarıdan telefonların gitmesi değil, sadece vatandaşlığı yeterli olabilmeliydi.

Olmadı.

SAĞLIK EĞİTİMİNİN HALİ

Kıdemli bazı hekim okurlar, sağlık eğitimine dikkat çekiyor.

Adı bende saklı emekli tıp profesörü okurun mesajından:

“.. bu kadar çok üniversite ve tıp fakültesi açmak ve öğretim üyesi olamayacak kişilere paye vererek doktor yetiştirileceği zannına kapılmak maalesef acı bir gerçektir. Ülkenin herhangi bir yerinde karşınıza çıkacak bilgi yoksunu bir hekim size zarar verebilir, hatta ölümünüze sebep olabilir. Bu gerçekle hepimiz karşı karşıyayız. İyi hekim yetiştirmenin en önemli özelliği, yetişmiş öğretim elemanlarına sahip olmaktır.

Her ile üniversite ve her üniversiteye tıp fakültesi, yüzlerce ne olduğu belirsiz vakıf üniversitesi açıp, özel hastanelerle anlaşıp tıp fakültesi açmak ve yalandan denetlemek ülkenin sağlık eğitimi konusunu bu hale getirdi.

İnanın hastalanmaktan ve doktora gitmekten ben bile korkuyorum, ihtiyacım olduğunda gittiğim doktora nereden mezun oldu ve nerede ihtisas yaptın diye soruyorum.”

SİSTEM İLE VİCDAN

Saygın bir diğer hekim okur, ayarları bozulmuş bir düzenin gerçek sorumlularının karar alıcılar olduğunu yazıyor. Doğru bu da.

Yine de şartlar ne kadar zorlayıcı olursa olsun, bazı mesleklerde temel yapı taşlarından biri olan vicdanın, eyleme dönüşmesi ile dönüşmemesi arasındaki farkın büyüklüğünü hepimiz biliyoruz.

Bunu anlamak için yaşamak gerekmiyordu ama payımıza bu düştü. Biz yaşadık, babam öldü.

Denizli Şehir Hastanesi hakkında ilginç bir gelişme öğrendim.

Önce anımsatma: Sağlık Bakanlığı, “yeni nesil” Denizli Şehir Hastanesi ihalesini 30 Aralık 2020'de yapmıştı. 21/b usulüyle. Davetli firmaları, teklif tutarlarıyla,1 Ocak 2021'de yazdım.

O ihalede 1000 yataklı hastane için, bakanlıkça belirlenen yaklaşık maliyet şuydu: 1.389.418.006 TL, 84 kuruş.

Çoğu “tanıdık” sekiz firma arasında en düşük teklifi 1 milyar 34 milyon TL ile Ekşioğlu Yönetim+Ekşihan ortaklığı vermişti.

Sonucun bir sözleşmeye dönüşüp dönüşmediğini o günden beri öğrenememiştik. Yetkililerden, siyasilerden ses çıkmamıştı.

6 MAYIS'TA YENİ İHALE

Meğer Denizli Şehir Hastanesi için 6 Mayıs'ta bir ihale daha yapılmış. Bir eksikle, aynı şirketler teklif vermiş.

Bu kez yaklaşık maliyet: 1.553.848.970,00 TL

Dört ayda 164.5 milyon TL artmış.

Bu kez en düşük teklif, Ermit Mühendislik+Özge İnşaat ortaklığından: 1 milyar 189 milyon TL.

Dört ayda “en düşük teklif” 155 milyon TL artmış.

★★★

İlk ihaleye ne oldu? İptal edildiyse neden? İkinci ihaleye neden bir eksikle aynı firmalar çağrıldı? İlk ihalede olup ikincisinde olmayan şirket neden Kalyon? Bilmiyoruz.

En iyisi aynı şehir hastanesi için dört ay arayla yapılan ve gizli tutulan iki ihaledeki teklifleri yan yana kamuoyuna sunalım.