Gündem Bilim Teknoloji Spor Dünya Ekonomi Siyaset Sağlık Eğitim Kültür Sanat Magazin Yaşam Reklam Künye Gizlilik Sözleşmesi İletişim
Yazılım ve Tasarım: Bilgin Pro © 2024KRT TV Tüm Hakları Saklıdır

Yeniden Refah nerede? Neden görünmüyor?

Hasan Basri Akdemir

31 Mart Yerel Seçimlerinde kuşkusuz en büyük çıkış yapan ve iktidarın mahallesinden iktidara baş kaldırmayı 22 yıl sonra başaran parti Yeniden Refah Partisi oldu. Ancak 31 Mart sonrası ne yaptıklarına dair pek görünür olamadılar. ‘’İktidara yakın / muhalefete yakın medya’’ diye ucube bir medya düzeni olduğu için bu çok normal. Çünkü iktidar kendinden alıyor diye göstermiyor. Muhalefet de artık işine yaramıyor diye göstermiyor.

Yeniden Refah Partisi’nin 31 Mart seçimlerindeki başarıdan sonra ne yaptığının biraz izini sürdüm.

Sizlere anlatma istiyorum…

Genel Başkan Fatih Erbakan ilk iş olarak kazanılan belediyeler ve yüzde 10 üzeri oy alınan iller üzerine bir çalışma yaptı. Bu illerin il başkanları onurlandırıldı. Kazanılan belediyelere en az bir gün ayrılarak Fatih Bey ziyaretler yaptı. Belediyeler dışında oy veren insanlarla buluşmalar ve şehir ziyaretleri yapıldı.

Gidilen her yerde sonuç analizleri önemli yer tuttu. Sosyal medyadan takip ettiğim kadarıyla belli bir oyun üzerinde alınan her yer yakın markaja alındı ve bir sonraki seçim çalışması başladı. Fatih Erbakan teşekkür ziyaretlerini bir yandan da bir sonraki seçim ziyaretlerine çevirdi.

Yüzde 32 oy veren Horasan, 41 veren Pasinler, yüzde 25 Oltu, 44 Aşkale Erzurum’da ziyaret edildi. Bunun yanı sıra tek tek il yazmayacağım ama ilçeler hatta mahalle ziyaretleri yapıldı. Yüzde 30 oy veren Göle, yüzde 17 Gürpınar, 34 Haliliye, 37 Eyyübiye, 41 Akçakale, 20 Viranşehir, 41 Siverek, 31 Ömerli, 16 Midyat…

Erbakan bu ziyaretlere devam edecek ve ‘’Teşkilat partisi’’ özelliği ile çalışmaya devam edecek.

Bunun yanı sıra Genel Merkez’de belediye başkanları ve kurmay kadroyla ‘’İcraat toplantıları’’ da yapılıyor.

Yeniden Refah nerede? Neden görünmüyor? - Resim : 1

Partiyi takip ederken iki isim çok kritik. Birinci isim kuşkusuz Mehmed Altınöz, ikinci isim Suat Kılıç.

Altınöz, teşkilatı büyütmenin ve etkin çalışmayı sağlamanın derdinde ve il il teşkilat temayüllerine, üye kazandırma çalışmalarına katılıyor. Aynı zamanda çağrılma imkanı buldukça TV programları ile PR sürecini aktif tutmaya çalışıyor. Partinin kurmay zekası olarak nitelendirilen Altınöz özellikle teşkilatı büyütmenin ve her eve girmenin 2028’e giderken başarıyı getireceğini düşünüyor. AK Parti’nin teşkilat partisi olma gücünü kaybettiğini ve burada temsiliyeti Yeniden Refah’ın ele geçireceğini bu yöntemle göstermek istiyor.

Suat Kılıç ise genelde Genel Başkan ziyaretlerine iştirak ediyor. Partinin ülke gündemine dair söylemlerini kısa videolu açıklamalarla dolaşıma sokuyor. Bir nevi sözcü pozisyonunda siyaset üretiyor. Anadolu’da yapılan gezilerde seçim sonuçlarının analizi ile birlikte yapılan kritik temasların hepsinde yer alıyor.

Bundan sonraki hamleleri oy olarak düşük kaldıkları yerler üzerine olacak ve iletişim yönünde daha aktif olmaya çalışacaklar. Medyada yaşadıkları yer bulamama sorununu ‘’İktidara yakın konuşarak bir tarafa çıkma’’ ve ‘’Erdoğan’a vurarak diğer tarafa çıkma’’ gibi iki formülle çözmek istemeyen parti bir yöntem arayışında. Bu konudaki yetkili isimleri partinin genç ve parlak yüzü Genel Başkan Yardımcısı Muhammed Fatih Müjdeci. Yerel seçim dönemindeki etkinliğin bir benzeri için çıkar yol aranıyor.

Ben tabii yakından takip etmeye, yazmaya devam edeceğim.

Başıboş köpekler sorunu nasıl çözülür?

Bu bir sorun mu?

Evet.

Neden?

Çünkü insanlar ölüyor, sakat kalıyor, çocuklar ölüyor. sakat kalıyor. Bu köpekler artık sürü halinde sokakların sahibi konumuna geldi. Peki ne olacak?

Bir kere sorunu tespit edelim ve ne olduğunu bilelim. Başıboş köpek, sahipsiz dışarda gezen ve denetimsiz halde olan köpeğe denir.

Valiliklerin 2023 yılı bildirimlerini topladığımızda ülkemizde 1 milyon 800 binden fazla başıboş köpek var.

Mevcut kanunumuza göre kurumlarımıza düşen sorumluluklar var. Tarım ve Orman Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı ve yerel yönetimlerin üzerine ayrı ayrı sorumluluklar düşüyor.

Bu sorunun oluşma sebepleri kanun, kanunun uygulanmaması, kurumların gevşekliği, insanların şuursuzca hayvan satın alıp dışarı bırakması vesaire…

Kanun, kurumlara sorumluluk vermiş ama kurumlar sorumluluklarını yerine getirmeyince herhangi bir yaptırıma maruz kalmıyor. Kurumlar sağlıklı işlemiyor. Gördüğüm kadarıyla kanunun yerel yönetimlere yüklediği görevlerin neredeyse hiçbiri yerine getirilmiyor. Burada oluşan şişkinlikten dolayı diğer kurumlar da hiçbir şey yapmıyor ve çözümsüzlük hüküm sürüyor. Sonuç buralara kadar geliyor. Canlar yanıyor.

Sadece güvenlik sorunlarına yol açmıyor bu sorun. Aynı zamanda ülkenin prestijini yerle bir ediyor. Türkiye, kuduz riskinde Afrika ve Asya ülkeleriyle aynı risk sınıfı içinde gösteriliyor.

Ekonomik olarak ülkeye külfet getiren bu sorunu bir fırsata çeviren mama tüccarları insanların hayvan sevgisini dezenformasyon yolu ile istismar etmekten de geri durmuyor.

Peki dünya bu sorunu nasıl çözdü?

Almanya, İtalya, Polonya, Portekiz ve Belçika’da ‘‘Yakala - Kısırlaştır - Tut Modeli’’ uygulanmaktadır. Sahipsiz hayvanlar belediye veya STK’lara ait barınaklarda tutulmaktadır. Sadece tıbbi ve insan sağlığı gibi gerekçelerle veteriner kontrolünde ötanazi yapılabilmektedir.

İngiltere, Fransa ve ABD’nin bazı eyaletlerinde, Sokakta başıboş gezen hayvanların toplanması ve bakılmasından yerel yönetimler sorumludur. Bu ülkelerde ‘‘Yakala - Kısırlaştır - Tut / Sahiplendir - Ötenazi Modeli’’ uygulanmaktadır. Tıbbi gerekçeler dışında, İngiltere’de 7 gün, Fransa’da 8 gün, ABD’de eyaletlerce belirlenmiş süre sonunda sahiplendirilemeyen hayvanlara veteriner kontrolünde ötanazi yapılabilmektedir.

Batı, bu işi köpeklere canice yöntemlerle uygularken kedilere de uyguladı ve sokaklarındaki farelere çözüm arar hale geldi. Tabii ki bu sorun çözülmeli ama bize uygun ve hayvanların dostumuz olduğu bakışıyla çözmeliyiz. Yaklaşık kısırlaştırma maliyetinin 630 TL olduğu bilindiği halde ve belediyeler bunu yapmayıp reklam panosu doldurduğunda bunun yaptırımı olmalı.

Kısırlaştırma bu işin olmazsa olmazı.

Gerektiği kadar tutulur, gerektiğinde salınır.

Hayvan alımının kısıtlanması zaten kesin olması gereken.

Yasama ve yürütme derhal bu işin üzerine gitmeli ve artık bu çözülmeli.