Büyümek merkezleşmektir.
İdeolojik takıntılardan sıyrılıp, halkın ortalamasına sahip olmaktır. Ya da bunu temsil etme zorunluluğunu beraberinde getirir.
Küçüldükçe, o küçük dar kitlenin mutluluğunu öncelersiniz ve küçüklüğe mahkum kalırsınız.
İki örnek bu cümleleri çok güzel doğrular. Muhafazakarların temsilciliğinden bugünlere gelen Saadet ve Ortanın Solu’nun temsilciliğinden bugünlere gelen DSP.
Şu anda sadece parti genel merkezlerinin çevresinde kümelenen yüzde yarımlık kitlelerinin başında durma yarışını gütmek durumunda kalıyorlar. Çünkü temsiliyet artık sadece küçük bir çevre.
Ama…
CHP büyüyor.
Özgür Özel büyük bir partinin genel başkanı gibi konuşuyor.
Artık protest muhalefet yerine müzakereci iktidar namzeti gibi davranıyor.
Parti içinde barınmasına ve genel kabul görmesine rağmen anti-muhafazakar, anti-Erdoğanist, yabancı düşmanı söylemlerin aksini söylüyor, karşı tarafla oturup konuşabiliyor, kazanımlar elde edip, karşı tarafı anladığı noktalarda “kitlesine göre” tavizler verebiliyor.
Yapay ittifaklar kurmaktansa, partisini bir göstermelik değişime zorlamaktan, siyaset üretiyor. Ürettiği siyasette ısrar ediyor ve her geçen gün lider oluyor.
Özgür Özel büyümenin gereğini yapıyor ve bunun sancısını çekiyor… Başarırsa lider olacak!
Ayrıca bu liderleşme sürecini 2028 adaylığı için kullanmayarak da oyun kurucu özelliği kazanıyor. Oyuncularını diri ve etkili tutuyor.
Tabii ki Tayyip Erdoğan’ın toplumsal karşılığının zayıfladığı düşünülen bir dönemde genel başkan olması da onun hareket alanını büyüttü ve etkin hale getirdi. Bunu da unutmamak gerekir.