TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi'nin (MAKÜ) bu yıl beşincisi düzenlenen Uluslararası Mehmet Akif Ersoy Bilim ve Sanat Ödülleri programına katıldı. Burdur Valisi Tülay Baydar Bilgihan, AK Parti Burdur Milletvekilleri Adem Korkmaz ve Mustafa Oğuz, Burdur Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz, MAKÜ Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Dalgar, akademisyenler ve üniversite öğrencilerinin katılımıyla düzenlenen törende; TBMM Başkanı Kurtulmuş ödüllerin takdimini yaptı.
Mehmet Akif'in yaşadığı dönemle bugünkü dönem arasında fevkalade büyük benzerlikler olduğunu belirten TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, "Tarih tekerrür ediyor. Her şeyden evvel o dönem koskoca Osmanlı cihan devletinin birtakım emperyalist oyunlarla, birtakım içte ve dışta yapılan bölücü faaliyetlerle yıkıcı akımların sayesinde ve özellikle emperyalizmin böl- parçala- yönet politikaları sonucu ne yazık ki koskoca cihan devleti yirmi yıl içerisinde dağıldı, gitti. Bu yirmi yıl içerisinde koskoca Osmanlı cihan devletinde yaptığı ve gerçekten ateşleyerek ayrılıkları körüklediği iki temel fay hattı vardı. Bunlardan birisi etnik farklılıklar, bir diğeri ise mezhebi ayrışmalardır. Şuna bakar mısınız ki bugün bile aynı, bu iki temel fay hattı üzerinden emperyalizm bölgemizde oyununu oynamaktadır" dedi.
ABD'nin özellikle Irak'ı işgali ile başlayan süreçte düğmeye tekrar basıldığını ve bir asır evvel uygulanan emperyalist projenin ikinci sahnesinin uygulamaya konulduğunu dile getiren Numan Kurtulmuş, dünkü emperyalistlerin sadece isim ve nitelik değiştirerek yine coğrafyaya geldiklerini ve ufacık bir kara parçası olan Gazze'nin karşısına uçak ve savaş gemilerini dizdiklerini söyledi. TBMM Başkanı Kurtulmuş, "Dünyanın en üstün savaşma kabiliyetine sahip silahlarını kullanarak, bir halkın üstünde soykırımı icra ediyorlar. Soykırımı icra edenler sadece İsrail'in Netanyahu ve çetesi değildir. Bu soykırıma yardımcı olanlar, destek olanlar, ordularıyla, siyasetleriyle, Birleşmiş Milletler dahil uluslararası alanda verdikleri destekleriyle bu soykırıma yardımcı olanlar, dünkü emperyalistlerin birebir aynısıdır. Dün başka bir kılıkla, adla geliyorlardı. Bugün başka bir isimle geliyorlar. Oyun hiç değişmiyor. Bu oyunu bozmak için de Allah'ın izniyle Türkiye olarak bütün irademizle ortadayız ve bu mücadeleyi sürdürmeye gayret ediyoruz" diye konuştu.
Filistin topraklarında terör örgütleriyle İsrail devletinin kurulduğunu anlatan Numan Kurtulmuş, şunları söyledi: "Birebir savaş meydanına çıkamadıkları milletlerin karşısına terör örgütleri vasıtasıyla kahpece, kalleşçe ve arkadan saldırarak çıktılar. Bunlar, Kürtleri çok sevdikleri için PYD'ye, PKK'ya destek veriyor değiller. Bunlar birtakım unsurları çok sevdikleri için DEAŞ'a falan destek veriyor değiller. Bunlar yine Afrika'da Boko Haram'a destek verirken bu örgütlerin mensuplarını sevdikleri için değil, bu coğrafyanın insanlarının hiçbirini sevmedikleri için terör örgütlerine destek veriyorlar. Buna karşı uyanık olmak, aynı oyunun senaryosuna karşı Türkiye olarak birlik, beraberlik içerisinde karşı çıkmak mecburiyetindeyiz. Allah'a çok şükür; bu anlamda Gazze'de yaşananları hiçbir zaman uzakta, bir yerde yaşananlar olarak görmedik. Çünkü Gazze'den gelen kahraman şehitlerin Çanakkale'de, Anadolu'nun insanıyla yan yana yattığını biliyoruz. Ve onların da bu ülkenin bir parçası olduğunun farkındayız. Filistin meselesi ne Arapların meselesidir ne Filistinlilerin meselesidir. Tabii ki onların da meselesi fakat Filistin meselesi, bizim için milli bir meseledir."
Bu coğrafyanın birleşmesi ve bütünleşmesi yönündeki en önemli meselelerden birisinin Filistin üzerinden bölgenin tekrar dağıtılmaya çalışılması senaryosu olduğunu belirten Kurtulmuş, şu çağrıda bulundu: "Yeni bir dünyanın oluşması, hakkaniyete ve adalete dayalı bir sistemin kurulabilmesi için üniversitelerimizin de siyaset dünyamızın da bütün birikimiyle mücadele etmesi ve tekliflerini ortaya koyması gerekir. Bunun için en başından itibaren Filistin meselesini, Gazze'de yaşananları bizim için bir milli mesele, insanlık içinde çok büyük bir insanlık onuru etrafında birleşmemiz gereken ortak bir mesele olarak görüyoruz. Başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere bizler her platformda, her uluslararası platformda Gazze'deki masum halkların, halkın taleplerini, onların sesi soluğu olabilmek için gündeme getiriyoruz. Bu çerçevede en son geçen hafta cuma günü Brezilya'daki G20 Meclis Başkanları toplantısında söylediğim bir konuyu bir kere daha burada ifade etmek isterim. İsrail'e karşı kimlerin de destek verdiğini biliyorsunuz. Bunları konuşmaya gerek yok. Hangi alanlarda destek verdiklerini biliyorsunuz. Ama en büyük desteği, uluslararası alanda ve uluslararası sistemin koruma şemsiyesi altında veriyorlar. Örnek olarak BM Güvenlik Konseyi'nde veriyorlar. Aslında savaşı durdurmak, barışı sağlamak için kurulmuş olan BM Güvenlik Konseyi aslında şu anda İsrail'in saldırganlığını korumak için kullanılan bir uluslararası şemsiye haline döndürülmüştür; Amerika sayesinde Şimdi diyoruz ki hatırlayın, Güney Afrika'da bir Apartheid rejimi vardı. O Apartheid rejimi sırasında Güney Afrika yönetiminin yaptığı uygulamalardan vazgeçene kadar Birleşmiş Milletler kararlarına uyana kadar Güney Afrika'nın BM üyeliği askıya alınmıştı. Şimdi tekrar diyoruz ki İsrail, Netanyahu ve çetesi BM kararlarına uyana kadar uluslararası Adalet Divanı'nın vermiş olduğu kararları uygulayana kadar İsrail'in BM üyeliği askıya alınmalıdır. Bu fikrin konuşulma vakti gelmiştir. Bu mücadeleyi sürdüreceğiz."
Törende MAKÜ Rektörü tarafından TBMM Başkanı Kurtulmuş'a Mehmet Akif Ersoy'un Safahat eseri hediye edildi. Törende Mehmet Akif Ersoy Ödülü Baykar Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Bayraktar adına üniversitenin T3 Vakfı temsilcisine verilirken, Mehmet Akif Ersoy'un hayatı ve eserlerinin tanıtımına sağladığı nitelikli katkılar nedeniyle merhum Mehmet Doğan adına özel ödül, eşi ve kızına takdim edildi. Türk- İslam Kültürüne Hizmet Ödülü Türkiye Radyo Televizyon Kurumu'nun olurken, Sanatta Başarı Ödülü Ahmet Yenilmez, Fen Bilimleri Ödülü Prof. Dr. İbrahim Dinçer, Sağlık Bilimleri Ödülü Prof. Dr. Vafi Atalay, Sosyal Bilimler Ödülü Prof. Dr. Alev Erkilet ve 2024 Özel Ödülü Prof. Dr. İsa Habibbeyli'ye verildi.
Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi'ndeki törenin ardından Burdur Valisi Tülay Baydar Bilgihan'ı ziyaret eden TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, daha sonra Burdur Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz'i belediyede ziyaret etti. Ziyaretlerinin ardından İl Özel idaresi Salonu'nda STK temsilcileri ile biraraya gelen Kurtulmuş, "Dünyanın çok önemli bir döneme girdiğini görüyoruz. Her gün farklı gelişmeler oluyor. Hem bölgemizde, hem küresel ölçekte yepyeni gelişmelerin küresel ölçekte sürekli birbirini takip edeceği bir sürece doğru gidiyoruz" dedi.
Burada Türkiye'nin hem bölgesel hem küresel olarak güçlü bir şekilde ayakta durmaktan başka hiç bir şansı olmadığını belirten Kurtulmuş şöyle konuştu:
"Bu bölgede gününü gün ederek, vakti boşa geçirerek birtakım sağdan soldan esen rüzgarlara kapılarak Türkiye'nin güçlü bir devlet, büyük bir millet olarak var olması mümkün değil. Zaten Anadolu coğrafyası, bizim ecdadımız buraya geldiği günden itibaren bugüne kadar hep birtakım türbülansların içerisinde olmuş, hep birtakım mücadelelerin içerisinde olmuş ama çok şükür Türkiye güçlü bir ülke olarak varlığını sürdürmüş. Bu bölgede özellikle bundan sonraki süreçte birtakım gelişmelerin ortaya çıkacağını, bu gelişmelerin artarak devam edeceğini ve hiç şüphesiz bu bölgede olan her bir gelişmenin mutlaka doğrudan ya da dolaylı olarak Türkiye'yi etkileyeceğini, etkilemekte olduğunu biliyoruz. Onun için dünyadaki, bölgedeki gelişmelere hazırlıklı olmak büyük devlet, büyük millet refleksiyle bunlara karşı cevaplarımızı hazırlamamız kendimizi güçlü bir şekilde tahkim etme mecburiyetimiz vardır. Her şeyden önce bu bölgede güçlü bir şekilde ayakta durabilmenin ötesinde bizim koşmak mecburiyetimiz vardır. Bölge halkları Türkiye'nin güçlü liderliğine muhtaçtır. Ve bunu gittiğimiz uluslararası platformlarda açık açık yüzümüze söylüyorlar. Barışı, adaleti, iyiliği, hakkaniyeti, insanlar arasında gerçekten eşitliği savunan yeni bir dünya sisteminin kurulabilmesi için öncü sözlere ve öncü ülkelere ihtiyaç var. Türkiye burada yeni dünyanın kurulabilmesinde öncülük yapacak ender ülkelerden biridir. Bu anlamda tarihi bir sorumluluk ve tarihi bir potansiyel taşıdığımızı ifade etmek isterim. Bunu gerçekleştirmek için her şeyden evvel ilk şartımız içerde güçlü olmak. Yani obamızı iyi bir şekilde tahkim etmektir. İçerde milli birlik ve beraberlik içerisinde ortak milli hedefler içerisinde müşterek bir şekilde hareket etmeyi başardığımız sürece Türkiye'nin elini bükecek kimse yoktur. Önüne çıkacak hiç bir güç yoktur."
"Türkiye tam 40 yıl oldu. 40 yıldır terör belası ile uğraşıyor" diyen Kurtulmuş, "Artık Allah'ın izniyle terörün sıfırlandığı, terörün artık sınırlarımız içerisinde hiçbir şekilde hüküm sürmediği bir Türkiye'yi kurmak mecburiyetindeyiz. Bunun için en büyük güvencemiz milletimizin birlik ve beraberlik ruhudur. Bu kadar çok uğraşmalarına, bu kadar çok fitne fesat çıkartmaya çalışmalarına rağmen bu memlekette Türkün Kürtle, Kürtün Türkle bir problemi yoktur. Bu memlekette Alevi ile Sünni arasındaki kadim dostluğu, kardeşliği bozacak hiçbir güç hiç bir emeline ulaşamamıştır. Ne Alevinin Sünniyle ne de Sünninin Aleviyle bir problemi yoktur. Dolayısıyla bunu güçlü bir şekilde sağlayacağız ve yolumuza devam edeceğiz. Siyasi görüşlerimiz, dünya görüşlerimiz, çözümlemelerimiz farklı olabilir. Türkiye’nin geleceğine ilişkin tekliflerimiz farklı olabilir. Her birimizin durduğumuz noktada mezheplerimiz, meşreplerimiz, etnik kökenlerimiz farklı olabilir ama hep birlikte Türkiye’yi oluşturuyoruz ve hep birlikte 85 milyon büyük milletin fertleri olarak ay-yıldızlı bayrağın altında yaşıyoruz. Ama bunu sadece sözlerden öte sözlerimizle, fiillerimizle gönüllü bir birliktelik haline dönüştürebildiğimiz takdirde Türkiye'nin önüne geçecek hiç bir güç yoktur. Birinci meselemiz budur. Türkiye'nin güçlü bir toplumsal birliği sağlaması. ikinci meselemiz Türkiye'nin demokratik gücünün artırılması. Şunu çok açık bir şekilde iftiharla söyleyebilirim ki dünyada bedeli en ağır ödenmiş demokrasi Türk demokrasisidir. Seçilmiş başbakanları darağacında asılmış bir milletin evlatlarıyız. 70 küsur yıllık çok partili siyasi hayatımızda 5 kere darbeler ve darbe teşebbüsleri ile yolu kesilmiş, kesilmeye çalışılmış bir milletiz ama her darbe teşebbüsünden sonra millet yeniden milli iradeye sahip çıkarak ortaya çıkmış ve kendi demokrasisini takip etmiştir" diye konuştu.
Dünyanın temsil gücü en yüksek parlamentolarından birinin Türkiye Büyük Millet Meclisi olduğunu ifade den Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"14 siyasi parti var. Bunlardan 6'sının mecliste grubu var. Tabi ki bazı konularda çok farklı fikirleri var ama sonuçta Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde karşılıklı konuşarak, tartışarak millete ait her meselenin müzakere edilebildiği bir demokratik ortamı rahatlıkla inşa ediyor ve bu ortamı sürdürüyoruz. Dolayısıyla bizim demokratik gücümüzü artırmak, Türkiye demokrasisinin vasıflarını, kalitesini artırmak en önemli ikinci hedefimiz olarak ortadadır. Üçüncü hedefimiz Türkiye'nin ekonomik gücünün daha da ileri götürülmesidir. Bugün çok şükür Türkiye, dünyanın alım gücü bakımından en büyük ekonomilerinden birisidir. Ama bu yetmez. İnşallah önümüzdeki süreçte Türkiye'nin önde gelen ekonomilerden biri haline gelmesi için her türlü ekonomik gelişmenin önünü açmak, desteklemek güçlendirmek mecburiyetindeyiz. Burada devletin, kamunun kurum ve kuruluşlarının üzerine düşen sorumluluk bu alanlarda yapılacak işleri kolaylaştırmak, özellikle özel sektörün önünü açmak ve çok daha güçlü bir Türkiye ekonomisinin kurulabilmesi için mücadele etmektir."
Kurtulmuş'un konuşması sonrası toplantı basına kapalı devam etti.