Prof. Dr. Semra Çevik, 1990'lı yılların sonundan itibaren kadına karşı şiddete dikkat çekmek amacıyla resim çalışmaları yaptı. Prof. Dr. Çevik, daha önce yaptığı eserler ile 'Kadının Adı Yok' ve 'Etkisiz Eleman' isimleriyle iki sergi açtı. Prof. Dr. Çevik, son dönemde kadına yönelik işlenen suçlardaki artışa dikkat çekmek için bu kez şiddet gören kadınları temsilen portreler çizdi. Prof. Dr. Çevik, bazılarında pastel boya, bazılarında karışık teknikler kullanarak yaptığı 37 kadın portresinin yer aldığı koleksiyonunu Ankara'daki Keskinok Sanat Vakfı'nda açacağı sergide sanatseverlerin beğenisine sunacak. 7 Kasım'da açılacak 'Sessizliğin Sesi' adlı sergide 3 erkek portre de yer alacak.
Prof. Dr. Çevik, kadına yönelik her türlü şiddete karşı yaptığı resimlerle farkındalık oluşturmaya çalıştığını söyleyerek, "1990'ların sonunda, 2000'lerin başında, gazetelerin 3'üncü sayfalarında kadın cinayetleri, kadına yönelik şiddet haberleri çok sıkça karşımıza çıkmaya başladığında ben bu konuda çalışmalar, resimler üretmeye karar verdim; ama tabii sadece gazetelerdeki haberler değil, bir kadın olarak psikolojik ya da mesleki anlamda çeşitli gizli şiddetlere de maruz kaldığımızı herhalde hiçbir kadın inkar edemez. Bütün bunlardan yola çıkarak, bir kadın olarak ve bu tür mağduriyetleri yaşamış birisi olarak 'neden konu olarak bunu seçmiyorum' diye düşündüm. ‘Kadının Adı Yok’, ‘Etkisiz Eleman’ gibi isimler vererek sergiler düzenledim. Şimdi 3'üncü sergimi açıyorum" dedi.
Toplumda kadınların yaşadığı sorunları, kadına yönelik şiddet ve tüm hikayeleri portelerle anlatmak istediğini belirten Prof. Dr. Çevik, "Bu portreler kadınların sesi, kadınların ruhlarındaki onlara yönelik olan şiddetin yansıyan acılarını, mutluluklarını yansıtıyor diyebilirim. Yani tuval üzerindeki betimlemeler insanlarla konuşacak. Çoğunlukla kadın sorunlarını portrelerle, yüzlerle anlatmaya çalışıyorum, özellikle gözlerle. Bazı resimlerde göz görmeyeceksiniz, gözleri yok. Çünkü görmek istemiyorlar artık bazı şeyleri düşündüğüm noktalarda kadınların o süreçte gözlerini yapmamak içimden geldi" dedi.
Prof. Dr. Çevik, bazı çalışmalarında pastel, bazılarında başka malzemeler kullanarak karışık teknikler oluşturduğunu söyleyerek, "10 kadar, 10 santimetrekarelik çiniler üzerine de kadın portreleri yaptım. 3 tane de erkek portrem var. Bir de oksimoron sözcüğü beni çok etkiledi son zamanlarda. Serginin adının da 'sessizliğin sesi' olması oradan kaynaklı. Oksimoron biliyorsunuz iki zıt kavramın bir arada kullanılması. Sessizlik ve ses. Kadın ve erkek yine bunlar da birbirleriyle zıt anlama sahipler. Birkaç tane de kadın ve erkeğin bir arada olduğu o zıtlığı iki cins üzerinden de aktarmaya çalıştığım eserler var. 2021 yılından beri ben bu konu üzerinde özellikle sessizliğin sesi, o sesi duyurabilme, o hikayeleri anlatabilme üzerinde düşünüyordum. Çok okumalar yaptım ve onun sonucunda da bu sergi ortaya çıktı" ifadelerini kullandı.