CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin Burdur İl Başkanlığı’nı ziyaret etti. Özel'e İl Başkanı Kadir Koç, Burdur Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz ve diğer il belediye başkanları eşlik etti. İl başkanlığına girişte Özel'e 1 Mayıs doğumlu "Mayıs" adlı bir köpek hediye edildi. Özel, Mayıs’ı genel merkeze götüreceğini söyledi.
Özel, şöyle konuştu:
"Bu balkondan ilk kez Genel Başkan olarak konuşuyorum. Genel Başkan seçilmeden 4-5 gün önce buraya aday olarak gelmiştim. Gecenin bir yarısında burada yine böyle bir büyük kalabalıkla karşılamıştınız. Şimdi de fasulye üreticilerinin derdini dinledik. Belediye Başkanları toplantısına geçerken baba ocağına uğrayalım, il başkanımızın bir hatırını soralım, çayını içelim diye geldik. Sizler burada böyle bir kalabalık topladınız. Yine balkona çıkıp bir hitap etme imkanı oldu. Bu sevginize, bağlılığınıza, partinize, ülkenize duyduğunuz bağlılığa yürekten teşekkür ediyorum ve şunu söylüyorum. Buraya başka bir siyasetçi gelse iktidardan, o da belki bu kadar kalabalığı toplar. Toplar ama bu kalabalık ile o kalabalık arasında fark var. Bu kalabalık, 47 yıl parti iktidar yüzü görmediği halde, aradaki kısa koalisyon dönemleri hariç, hep bir arada durdular. Hiç ayrılmadılar, terk etmediler. Peki bu birlikteliğin sırrı ne? Onları bir arada ne tutuyor? Bu işin bir zamkı, macunu var mı? Menfaat mi? Yok. Tayin terfi çıkar ilişkisi yok. Aksine cezalandırmak var. Dedesinin CHP üyeliğinden mülakatta torun eleyen var. Babası geçmişte CHP’ye üye olmuş diye çocuğunu mülakatta eleyenler var. Buna rağmen bu parti bir arada duruyor. Ne için duruyordu bugüne kadar? Onu birbirine bağlayan şey vatan, millet, bayram ve Atatürk sevgisi. Bu yüzden kimse yıkamıyor bizi.
Ben hep söylüyorum. Baba evidir CHP. Şimdi burada baba evinin çayı demli olsun, bacası tütsün diye buraya odun çekenlerle beraberiz. Bu partiyi yıllarca baba evinin bacasını tüttüren sizlerle beraberiz ama baba evi herkese ait. Herkes baba evine doğuyor, büyüyünce kimi büyüğüne gidiyor kimi küçüğüne razı oluyor. Kimi ırakta oturuyor kimi yakında. Ama herkes biliyor ki başı sıkıştığında orada yeri var onun. Neden? Çünkü tapusu ne bende ne Kemal Bey’de ne rahmetli Ecevit’te vardı ne de İnönü’de. Tapu hem hepimizin hem de hiçbirimizin değil. Çünkü bir kişiye kayıtlı tapu. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e kayıtlı. Öyle olunca kim zora düştüyse, kim bunaldıysa kim sıkıldıysa kapı ardına kadar açık. Gelene nereden geldin, niye gitmiştin öyle ettin böyle ettin demiyoruz.
Sabah fasulye tarlasındaydım. Emekçi ablalarımız topluyorlar. Toplayan mutlu değil. Güvencesi yok. Kısa süre iş var ondan sonra yok. Toplatan mutlu değil. Götüren mutlu değil. Kim mutlu anlayamadık. Kaç para dedim fasulye. Dediler 8 lira. E dedim Manisa’da 80 lira bu. Sorduk milletvekilimize Burdur’da da 80 liraya satılıyor. İstanbul’da 120 lira. Didim’de 200 liraya fasulye satılıyor. Orada söylediler. İstanbul’dan Gökhan Başkan dün 120 liraydı dedi. Burada niye 8 lira? Birisi para kazanıyor bundan 120 liraya satılınca. Birisi eziliyor burada 8 liraya. Sebebi şu. İktidarda halktan yana halkın iktidarı yok. O köylünün fasulye üreticisinin, kabak üreticisinin, domates üreticisinin partisi iktidarda değil. Kimin partisi iktidarda? Zenginin partisi iktidarda. Gelirken garibandan oy alarak geldiler. Yerlerini yaptılar. Şimdi köylüye dönüp bakmıyorlar. 13 liraya süt imal ediliyor. Sütün maliyeti 13 lira. 8 liraya süt alıyorlar Burdur’da. Denetlense en iyi süt 15 lira o da maliyetinin kurtardığı. Oysa 1’e 1,5 paritesi var. Yani sütün bugün 13 liraya satılması için bu adamın 8 liraya yem alması lazım. Yemin çuvalının 400 lira olması lazım. Kaç para şimdi? 580 lira – 600 lira. 600 liradan yem alıp 8 liradan süt satıyorlar. Böyle bir şey olmuyor. Ne oluyor bu sefer? Bütün anaçlar bıçak altına gidiyor. Kesiliyor. Sonra Türkiye’de beslenme sorunu var. Türkiye’de tarım ürünlerinde sorun var. Ne yapalım? İthalatına izin verelim. Baştan korumuyor, kaybediyor. Sonra ithalatına izin veriyor iyice perişan ediyor.
Bugün iktidar sekiz liraya tarlada fasulye satılıp tüketicinin 80 liraya yemesine mani olamıyorsa bu ülkede halkın iktidarı yoktur. Burada üretici kooperatiflerinin olması lazım, soğuk hava deposunun olması lazım. Kurutma tesislerinin olması lazım. Konserve tesislerinin olması lazım. Fasulye 40 liradan 38-35’e düştüğünde satmam artık diyebilecek. Depoya koyacağım diyecek ama olmayınca atılacağına toplama maliyetine satılıyor. Bu büyük sıkıntıların hepsinin çözümü 1970’lerde nasıl Ecevit geldi, kooperatifçilik dedi, halen daha onun kurduğu kooperatifler köylüyü koruyor, bizim gelip yeni nesil bir ekonomi anlayışı ile üreticiyi koruyan, tarladaki ürünün değerinin altında alınmasına izin vermeyen bütün kademeleri kurmamız lazım. Yani halkın partisinin iktidara gelip halktan, çiftçiden, üreticiden, hayvancıdan yana pozisyon alması lazım. Öyle politikalar üretmesi lazım. Hem üretici hem tüketiciyi korumak lazım. O zaman ne olacak? Hem fahiş fiyatlar ortadan kalkacak hem emek sömürüsü ortadan kalkacak. Herkes birden kazanacak. Şimdi kim kazanıyor? Sadece zenginler kazanıyor. Sadece rantçılar kazanıyor.
31 Mart seçimlerinden önce 105 miting yaptım. 105 mitinde emeklinin sorununu dile getirdim. Dedim ki 10 bin liraya geçim olmaz. Emekliye hakkını verin. Siz geldiğinizde 1,5 asgari ücret alıyordu. Bugünkü parayla 26 bin lira alıyordu. 10 bin lira olmaz artırın diye dilimizde tüy bitti 12 bin 500 lira yaptı.
Ne oldu 12 bin 500 lira yaptı da? Emekliyi perişan etti. Beğenmediğimiz 10 bin lira, sefalet maaşı 10 bin lira ocak ayında 25 kilo dana kıyma alıyordu. Bugün verdiği 12 bin 500 lira güya zamlı maaş, 20 kilo kıyma alıyor. Emeklinin ocak ayında isyan ettiğimiz maaşından bile ayda 5 kilo kıyma parası çaldılar enflasyon oyunlarıyla. Ve bu yüzden şimdi biz diyoruz ki niye vermedin? Dönüyor diyor ki kaynak bulamadım. 2 bin 500 liralık zammın 33 milyar maliyeti var diyor. Olsun. 17 bin 500 liranın maliyeti de 100 milyar liraydı. Ver 100 milyarı, ‘Veremem para yok.’ Nasıl yok? Sen geçen sene sadece 43 tane büyük müteahhidin, firmanın vergi borcunu sildin. Kaç paraya mal oldu? 660 milyar. Bakın emekliye 33 veririm diyor. 100 milyarı bulamam diyor. Bulsa bütün emekliler 17 bin 500 lira alacak.
Geçen sene 43 firmaya 660 milyar vermiş. Lamı cimi yok. Ben bıkmadan bunu anlatacağım kardeşim. Sen yandaş müteahhide 660 milyar buluyorsun, 20 milyona yakın emekliye 100 milyar bulamıyorsun. Bugün eğer o 660 milyarı çarçur etmese her emekli 17 bin 500 lira alabilir. Her asgari ücretli enflasyon zammı alabilir. Her çiftçinin her esnafın da kredi faizi silinir, vadelere bölünebilir. Halk Bankasından kredi çekmiş adam. Pandemide düşük faizle…
Öderken faizi artırıyorlar. Bakın pandemide KGB’den dünyanın en ucuz kredisini zenginlere dağıttılar. Adam aldı yat aldı, özel uçak, yalı aldı hepimizin parasıyla. Pandemide Halk Bankası’ndan esnaf kefalet kredisi çekenin faizini yüzde 9’dan 25’e çıkarıyorlar öderken. O yüzden bir tarafa para bulan varsa, bir tarafa para bulamıyorsa nedir bu iktidar? Emeklinin, işçinin, çiftçinin değil, zengin müteahhidin iktidarı olmuştur.
Çok basit bir hesap var. Burdur’daki emeklilere söylüyorum; bu iktidar geldiğinde en düşük emekli aylığı 8 çeyrek altın alıyordu. İkna olmayan gitsin kuyumcuya sorsun. Ben 22 yıl önce bu maaşı alıyordum o gün çeyrek altın kaç paraydı? Bugünkü emekli maaşı 3 çeyrek altın alıyor.
5 tane çeyrek altın kayıp. ‘Alamıyorum, alamıyorum’ diyor. Bak alamıyorsun, bir tane çeyrek altın düşünürsen aklın çıkar. Ne yaparsın? Eve giderken çeyrek altın alsan. Gittin, baktın çantada yok. Emekli ablam bir çeyrek altın almış kuyumcudan, evde çantada yok. Aklı çıkar, bütün yolu gezer, arar. Nerede kaybettim diye.
Doğru mu? Şimdi bak, bir emekli değil, her emekli, bir sefer değil, her ay, bir altın değil, beş altın kaybetmiş. Nerede kaybettik diye arayacak mısınız? Dolaşın, bakın nerede kaybettiniz? Vallahi de billahi de seçim sandığında kaybettiniz. AK Parti geldi, seçim sandığında aylık beş çeyrek altını kaybettiniz. Küçücük bir kız çocuğu küpesini düşürse gider, kaybettiği yerden bulur. Sizin de kaybettiniz yer sandıksa, bunun bulacağı yer yine sandık. Seçim sandığına gidilecek, ne kaybedildiyse orada bulunacak.
Ayrıca Çavdır ve Bucak belediyelerini kazandık. Bu çok keyifli bir durum. Birisini 1984’ten beri, 83’ten beri ilk kez alıyoruz. Diğerini 77’den beri kez alıyoruz.
Birini 47 yıldır, bir tanesini 40 yıldır ilk kez kazanıyoruz. İki başkanımız da bizi çok memnun etti, gencecik çalışkan başkanlarımız. Ayrıca bugün Burdur 21 belediye başkanı ağırlıyor. Hangi 21? 14 büyükşehir değil, Türkiye’de büyükşehir olmayan 21 ilin belediyesini kazandık, hepsi burada. Kastamonu’da burada, Uşak, Afyon, Kütahya, Ardahan burada, Kırıkkale burada, Sinop burada, Giresun burada, Edirne burada, Bolu burada, hepsi, bütün arkadaşlarımız. Kilis burada, Yalovası, Bilecik’ hepsi birden buradalar. 21 belediye başkanı burada. Bu çok önemli bir başarı.
Şununla övünebilirsiniz, partimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisi. 47 yıl sonra birinci parti oldu, 47 yıl sonra. Çok çalışacağız, hep beraber. Bu 21 arkadaşımızın cebinde birer anahtar var. Bu anahtar belediyenin kasasının ya da kapısının anahtarı değil. Bu anahtarlar, yapılacak ilk seçimlerde CHP iktidarının anahtarı. CHP iktidarını bu arkadaşlar getirecek.
Çok tartışma yapılıyor belediye borçları, konuşacağız. Bir de şunu söyleyeyim; Ali Orkun Ercengiz belediyeyi devraldığında 23 milyon dolar, bakın 23 milyon dolar borcu vardı. Bugünkü parayla çevirdiğimizde 1 milyara yakın. Şu anda bir kuruş borcu yok. bir kuruş borcu yok.
Kimden aldık belediyeyi? AK Parti’den aldık. 23 milyon dolar borçla aldık, 1 kuruş borç yok. Hizmet olur mu? Olmasa bu oy olur mu? Geçen seçim ittifakla kazandık, bu seçimde tek başımıza neredeyse iki kişiden birinin oyunu kazandık.
Karşımızda ittifak vardı, biz de yoktu. Tek başımıza kazandık. Ama nasıl? Burdur ittifakıyla. Burdur‘daki iyi insanlar da oy verdi, muhafazakar demokratlar oy verdi, milliyetçi demokratlar oy vardı, sosyal demokratlar oy verdi. Burdur’un bütün demokratları bir araya geldi, Ali Orkun Başkanı seçti.
Su sorunu var Burdur’da, içme suyu sorunu. Onunla ilgili önemli bir çalışma yapıyor. Hem sulama suyunda doğru bir birlikteliğe ihtiyaç var.
Maalesef insanlar bir başına bırakılmış, dünyanın masrafıyla yüzlerce metre derinden su çekiyorlar. Hem o su yeraltı sularını tüketiyor, Burdur Gölü açısından sıkıntı yaratıyor hem de çok pahalıya sulama yapıyorlar. Mutlaka sulama birliğinin kurulması lazım. Bunun için Ali Orkun Başkanım, milletvekilimiz; birer siyasetçi değil, toplum önderi olarak öne düştüler, bu işi çözecekler, çözülmesi için gayret gösteriyorlar. Burdur Gölü her geldiğimde biraz daha çekilmiş görüyorum.
Yüzde 45’e gerilemiş, yüzey alanında yüzde 55, suyunda yüzde 45 kayıp var. Maalesef o mesele ile ilgili Sayın Erdoğan söz vermiş olmasına rağmen buraya su kaynağı sağlanamadığı için hesaplara göre 2050 yılına kadar göl çekilmeye devam edecek, bir avuç bir şey kalacak orada. Burdur vallahi içim yanıyor, gölün kenarındaki köyler şimdi toprağa bakıyorlar. Toz toprak bütün Burdur’u, akciğer hastalığıyla karşı karşıya getirmiş durumda. O çekilen yerden kalkan topraklar...
O yüzden bu işlerin hepsine çare bulmak lazım. Bunlara çare bulmanın yolu biraz önce söylediğim gibi rantın değil halkın iktidarını kurmak. Zengine para bulanlara değil, emekliye, emekçiye, yoksullara para bulacakları iktidara getirmek. Birilerinin yatını, kotrasını değil, Burdur Gölü’ndeki suyu oradaki balıkçıyı düşünen, kendi çocuğunu gemi yüzdüren değil, Burdur Gölü’nde balıkçının teknesini yüzdürebilecek bir iktidara ihtiyaç var. Onun da adı halkın iktidarı, CHP’nin iktidardır.
Biz belediye başkanları programına geçiyoruz, bugün buraya bir çay içmelik ziyaretti ama Burdur’un geleneği, küçük şehir, güzel şehir, herkesin tanıdığı şehir. Buraya geleceğimizi öğrenince Burdurlular burayı dolduruyorlar biz de balkon konuşması yapıyoruz.
Allah nasip edecek, bir gün bu balkona geleceğim, bu balkondan iktidar partisinin genel başkanı olarak konuşacağım. iktidar partisinin genel başkanı olarak. Biz Sarayların balkonunda değil, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi’nin balkonundan konuşuruz. Hepinizi seviyorum, hepinize saygılar sunuyorum. Zorlukları biliyoruz, hep beraber çalışacağız, hep beraber kazanacağız, hep beraber başaracağız. Gazi’nin partisini iktidar yapacağız."