Gündem Bilim Teknoloji Spor Dünya Ekonomi Siyaset Sağlık Eğitim Kültür Sanat Magazin Yaşam Reklam Künye Gizlilik Sözleşmesi İletişim
Yazılım ve Tasarım: Bilgin Pro © 2024KRT TV Tüm Hakları Saklıdır

Özel'den Bahçeli'ye: Siz önce vicdanınızla hesaplaşın!

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "154 kişiyi yakın takipteyiz, hesaplaşacağız" ifadelerine yanıt verdi.

CHP lideri Özgür Özel, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Bahçeli'nin "154 kişiyi yakın takipteyiz, hesaplaşacağız" ifadelerini hatırlatan Özel, Sinan Ateş cinayetine dikkat çekerek "Siz önce vicdanınızla hesaplaşın!" ifadelerini kullandı.

Grup toplantısının yaklaşık yarım saat gecikmeli başlamasının nedenini açıklayan Özel, “Biraz önce İstanbul’da bir tören tamamlandı. 2024 Paris Olimpiyatları için ülkemizi temsil edecek 102 sporcumuz İstanbul’dan uğurlanıyordu. O töreninin tüm televizyonlarda eksiksiz yayınlanabilmesi için biz grup toplantımızı o törenin bitişine erteledik. İstedik ki, orada milli formayı taşlayacak, çok kıymetli kafilemizi hep birlikte uğurlayalım ”dedi.

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’ın annesinin vefatına ilişkin başsağlığı dileyen Özel, "İpek anne hakkın rahmetine kavuştu. Bakırhan ailesine Allah’tan rahmet diliyorum. Cumhuriyet Halk Partisi olarak DEM Parti’ye başsağlığı diliyoruz” diye konuştu.

"Hatay CHP'lilerin şahsi meselesidir"

Özel’in konuşmasından öne çıkan başlıklar şu şekilde;

"Bugün Mustafa Kemal Atatürk’ün benim şahsi meselem dediği Hatay’ın anavatana katılışının yıldönümü. O gün Hatay Meclisi’nde oy kullanan ve bugünkü sınırlarımız içerisine katılmasına katkı sunan milletvekillerini şükranla anıyorum.

Hatay, tüm CHP'lilerin şahsi meselesidir. Hatay'ı saygıyla selamlıyoruz.

Kıbrıs ziyareti

Geçtiğimiz hafta Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeydik. Heyetimizde önceki genele başkanlarımız vardı. Partimize ve Türkiye’ye katkılarıyla bizimle birlikteydiler. Sayın Önder Sav bizimle birlikteydi. Kıbrıs Barış Harekatı’nın en genç bakanıydı.

Mehmetçikler adaya çıktılar. Adaya savaşa değil, barışa gitmiştik. Bir karış toprakta gözümüz olmadı. Türklere ve Rumlara barış götürmeye gittik. O günden bu yana adanın konumu istediğimiz durumda değil. 50 yıldır adada kimse bur

Ayşe Güneş Ayatay ile birlikte Kıbrıs’taydık. Onun şahsında babasını, Bülent Ecevit’i, dönemin koalisyon hükumetinde başbakan yardımcısı olan Necmettin Erbakan’ı, imzası olan bakanları rahmetle ve minnetle anıyoruz. 50 yıl sonra CHP olarak Kıbrıs Türk’ünün yanındayız.

Milli meseleler iktidarıyla muhalefetiyle birlikte sahiplenmeyi gerektirir. 74’ten alacak çok dersimiz var. Biz konu Kıbrıs ise, Türkiye’nin dostlarının çıkarıysa tek yumruk olmaya devam edeceğiz.

25 yaşındaki öğretmene 75 yaşında sıra gelecek

Geçtiğimiz hafta bir eğitim maratonu gerçekleştirdik. Yılda 20 bin aday alacağım, onları atayacağım deyip, bugünden itibaren öğretmen adayı almasak 50 yılda öğretmenleri atayamayacaklar. Bugün 25 yaşındaki öğretmene 75 yaşında sıra gelecek.

"Ötanazi kelimesi çıkarılınca sorun çözüldü sanmayın"

Sokak hayvanlarıyla ilgili düzenleme uzun süredir gündemde. CHP olarak en net yaklaşan partiyiz. Sorun yoktur diyenlerden değiliz. Çare ölüm diyenlerin karşısındayız. Türkiye’de sokak hayvanları var mı evet var. Bu sorun sınıfsal bir riske girmek gibi bir probleme evriliyor. İşinize kendi aracınızla gidebiliyorsanız belki de sizin için sokak hayvanı problemi yoktur. Ancak yoksul bir mahallede işinize yürüyerek gitmek zorundaysanız, sokak hayvanı problemi vardır. Ama bir ay tutalım, sahiplenilmeyeni ötanazi yapalım demek

Hayvan dostlarına, gençlerimize başta grubum olmak üzere buna aylardır itiraz eden herkese hiç değilse ötanazi kelimesini çıkardıkları için yürekten teşekkür ediyorum. Ancak sorun çözülmemiştir. Fiilen katliamlar devam etmektedir.

Kanun bu konuda belediyelere görev vermektedir ama para vermemektedir. Zaten belediyelerin yurtdışından buldukları kredilere cumhurbaşkanı ve Mehmet Şimşek tarafından imzalanmamaktadır. Karşımızda yasa tasarısının ilk halini destekleyenlerin oranı yüzde yedi. Bu kanunu destekleyen kimse yok. Ötenazi kelimesi çıkarılınca sorun çözüldü sanmayın. Bütün belediyelerin lojistiği planlaması lazım.

Sokak hayvanlarıyla ilgili düzenleme uzun süredir gündemde. CHP olarak en net yaklaşan partiyiz. Sorun yoktur diyenlerden değiliz. Çare ölüm diyenlerin karşısındayız. Türkiye’de sokak hayvanları var mı evet var. Bu sorun sınıfsal bir riske girmek gibi bir probleme evriliyor. İşinize kendi aracınızla gidebiliyorsanız belki de sizin için sokak hayvanı problemi yoktur. Ancak yoksul bir mahallede işinize yürüyerek gitmek zorundaysanız, sokak hayvanı problemi vardır. Ama bir ay tutalım, sahiplenilmeyeni ötanazi yapalım demek de doğru bir tutum değil.

Hayvan dostlarına, gençlerimize başta grubum olmak üzere buna aylardır itiraz eden herkese hiç değilse ötanazi kelimesini çıkardıkları için yürekten teşekkür ediyorum. Ancak sorun çözülmemiştir. Fiilen katliamlar devam etmektedir.

Kanun bu konuda belediyelere görev vermektedir ama para vermemektedir. Zaten belediyelerin yurtdışından buldukları kredilere cumhurbaşkanı ve Mehmet Şimşek tarafından imzalanmamaktadır. Karşımızda yasa tasarısının ilk halini destekleyenlerin oranı yüzde yedi. Bu kanunu destekleyen kimse yok. Ötenazi kelimesi çıkarılınca sorun çözüldü sanmayın. Bütün belediyelerin lojistiği planlaması lazım.

Adamın köpeğini köpekler parçalamış, onu alıp komisyona getirmeyi biliyorsun. Sorunun çözümü için gerekli kaynağı vermiyorsun. Buradan bu ikiyüzlülüğü milletime şikayet ediyorum.

Sorunu çözmek yerine buradan siyaset devşirenler var.

“Siz önce vicdanınızla hesaplaşın”

MHP'ye oy verenler, AK Parti'ye oy verenler, eğer tarihin en ağır şartlarını yaşamıyorsanız, bakkalda markette, pazarda alışveriş yaparken keyfiniz yerindeyse Cumhur İttifakı'na oy verin. Ama AKP göreve geldiğinden beri 5 çeyrek altın kaybetmişseniz, Devlet Bey’in dediklerini cüzdanınızda görmüyorsanız, sizin yeriniz sözde milliyetçilerin yanı değil, bu milletin derdi ile dertlenen Türkiye İttifakı’nın içidir

Devlet Bey’e bir tek şey söylemek isterim o ikisi hani bütün örgütün yaka silktiği o ikisi. O ikisi yazıyor çiziyor saldırıyor. Ben MHP’nin o ikisini o ikisinden başka savunanın olmamasından herkesin yaka silktiği o ikisinin partinin pozisyondan da sizin zorluklarınızdan da farkındayım. Ben nereye gitsem kimle konuşsam sorunun ne olduğunu biliyorlar. Şimdi o ikisi 154 kişilik liste yapmış mahkeme geri atmış. Şimdi bizimle hesaplaşacakmış. Sayın Bahçeli bir hesaplaşma olacaksa 154’ümüzle istedikleri gibi hesaplaşsınlar siz vicdanınızla hesaplaşın. Sizin onayınla Ülkü Ocakları Genel Başkanı olmuş. Ankara’nın ortasında vurulmuş. Vurulduğu andan itibaren o ikisinin verdiği haberler bir kişi tweet atmamış.

TÜİK hakkında suç duyurusu

Devlet Bey hayat pahalılığı yok diye dursun, TÜİK ile ilgili parti olarak suç duyurusunda bulunduk. Büyükşehirlerde kira 20 bine dayanmışken kirayı 5 bin 800 olarak gösteriyorlar. TÜİK yemekhanesinde 4 çeşit yemek geçen yıl 35 lirayken bugün 170 lira olmuş durumda. TÜİK kendi vicdanını kendi damarlarından ölçsün. Bu kuruma bu hilebazlığı yaptıranlar bunun hesabını er geç verecekler.

“Adamlarda dağ da yok kar da yok. Mehmet Şimşek'in en iyi bildiği Londra'dan bildiriyoruz”

Mehmet Şimşek Londra'dan geldi. Londra’da asgari ücret bin 978 pound. Yani Türk parasıyla 85 bin lira. Sorsan, ‘Orada hayat pahalı, maaş da çok.’ Öyle söylüyor Mehmet Bey. Bakın, İstanbul-Londra market araştırması. Araştırmayı yapan kurum, İstanbul Planlama Ajansı (İPA). Londra'da aynı sepet 2 bin 972 TL'ye, İngiltere'deki asgari ücretin yüzde üçüne alınıyor. Türkiye'de aynı sepet 3 bin 297 liraya, asgari ücretin yüzde 19’una alınıyor. Diyor ya ‘Allah dağına göre kar veriyor.’ Adamlarda dağ da yok kar da yok. Mehmet Şimşek'in en iyi bildiği Londra'dan bildiriyoruz. Bundan sonra ekonomi yönetimi ağzını açıp ne söylerse, TÜİK mi, TÜİK'in yemekhanesindeyiz; Londra mı, Londra'nın marketindeyiz. Bunların Türkiye'ye ne yaptığını gösterene kadar sonuna kadar bunlarla mücadele edeceğiz.

“17 bin liraya zam yapılmamasını, ‘Milli menfaatler böyle gerektiriyor’ gibi anlatmaya çalışanlara herkes şunu söylesin; Benim hakkım 80 bin lira asgari ücret”

Türkiye işçi sınıfının, sosyal demokrat partinin esas sorunu budur. Bununla mücadele etmek lazım. Teknoloji artıyor, bilimsel yöntemler bulunuyor, kimyasal indikatörler gelişiyor, işçinin becerisi gelişiyor; verimlilik artıyor. 100’den 450’ye çıkan verimliliğin 350’sini patron cebe indiriyor, bizim evladımız aynı maaşa kanaat getiriyor. Bunu değiştireceğiz. CHP milletvekilleri, iktidarda bunu değiştireceksiniz, bunu değiştirmeye geliyoruz. Eğer Türkiye hükümetleri, işçilere verimlilik artışını maaşlara yansıtsaydı Fransa hükümetleri gibi, bugün asgari ücret 17 bin lira değil, 75-80 bin lira olacaktı. Bugün, 17 bin liraya zam yapılmamasını, ‘Milli menfaatler böyle gerektiriyor’ gibi anlatmaya çalışanlara herkes şunu söylesin: Benim hakkım 80 bin lira asgari ücret. Bu hakkı İngiliz alıyorsa, Fransız alıyorsa, Alman alıyorsa biz de söke söke alacağız evelallah. Londra'daki asgari ücret 296 kilo kıyma alıyormuş, Türkiye'deki asgari ücret 40 lira kıyma alıyor.

“AYM üyelerine söylüyorum: Yürütmeyi durdurma yetkinizi kullanın”

AKP, Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarını hiçe saymaya devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde, torba teklifte komisyonda bir madde ilave ettiler. Madde, toplu sözleşme ikramiyesinden yararlanmak için yüzde 2'lik sendikal baraj getirmişlerdi. AYM de dedi ki ‘Toplu sözleşme ikramiyesinin örgütlenme düzeyiyle ilişkilendirilmesi ve farklılaştırılması eşitlik ilkesine ve örgütlenme özgürlüğüne aykırıdır.’ Yani büyük sendikada örgütlüysen 800 lira alacaksın. Yüzde ikinin altında sendikaya gidersen 300 liraya düşecek. Şimdi gelmişler, yüzde 2'yi yüzde 1 yapmışlar. Ya kötü bir şey söylemek istemiyorum da insanda biraz akıl, fikir, vicdan olur. Buna karşı elbette bunun tekliften çıkarılması için mücadele edeceğiz. Velev ki bunu geçirdiler. AYM üyelerine bir kez daha söylüyorum; siz bir karar veriyorsunuz, bunlar burada ‘uymam’ diyorlar. Ama işlerine geldiğinde bizi kalkan yapanlar, mevcudiyetini size borçlu olanlar sizin kararlarınıza uymuyor. Bir tek şey yapacaksınız, dört yıldır kullanmadığınız bir şey var. Yürütmeyi durdurma. Bakın, bizim başvurularımızda kullanmıyorsunuz. Kendi kararlarınızı korumada, mahkemenin onurunu korumada kullanın. Sizin bir kararınızın arkasından dolanıp, değiştirip önünüze getirince yürütmeyi durdurma kararınızı kullanın. 10 gün içinde durdurun. Vurun enselerine AYM’nin hukuk tokadını. Bakın bakalım, bir daha yapabiliyorlar mı. Bu yetkiyi kullanmadan olmaz.

“Vergi teklifi EYT’lilerin çalışmasının önünde yeni bir engel çıkaracak”

Vergi teklifi var Meclis’te ancak Meclis'te vatandaşın vergi yükünü azaltacak bir madde yok. Teklif, vergi vermeyenden vergi almak üzerine değil; vergi veren garibanı daha çok yolmak üzerine kurulmuş. O yüzden de vergide adalet getirmiyor. Hatta bu teklifi getirenlerin ne işler çevirdiğini, vergiyle nasıl bir ilgisi olduğunu Grup Başkanvekilimiz yarın çok somut kanıtlarıyla gündeme getirecek. Vergi kanunu, EYT'den emekli olanlara yüzde 5 prim istisnasını kaldırıyor. Hani kafaya takmıştı ya Sayın Erdoğan, ‘Emekli olursa çift dikiş olur. Hem emekli maaşı alır hem çalışır’ diyordu. Şimdi onlara verilen yüzde 5'lik istisnayı kaldırarak onların çalıştırılmasının önünde yeni bir engel çıkaracak. Bir yandan bakanlara, bakan yardımcılarına, görevlendirdikleri çeşitli kademelerdeki kamu görevlilerine iki maaş, üç maaş, dört maaş verecekler; bir yandan çalıştırmayın diye önüne engel çıkarmaya çalışıyorlar. Bu yaptıkları işin sonucunda, yılda 13 milyar gelir elde edeceklermiş. Diğer taraftan yüzde 25 olan Kurumlar Vergisi’ni, yap-işlet-devret'le kamu özel işbirliği projesi yapanlar için yüzde 30’a çıkarıyorlar. Onlardan alacağı para 557 milyon. Bakın, beşli çeteden bir alıyor, EYT’liden 26. Ama öbür taraftan bu 44 şirketin 37’si zaten matrah beyan etmemiş. Peki bu vergi ödemeyen, şimdi de ‘557 milyon vergi alacağım’ dediklerinden geçen sene ne kadar vergi affetmiş? 660 milyar. Bu hükümetin bir göz boyama operasyonudur. İş dünyasını zora sokacak enflasyon muhasebesi yıllık olarak uygulanması ve matrah etkisi kaldırılması gerekirken şirketleri batağa sürükleyecek bir haldedir. Mutlaka düzenlenmesi gerekmektedir.

“Vergide adaletle ilgili bir kanun teklifi hazırladık”

Biz, vergide adaletle ilgili bir kanun teklifi hazırladık. Tasarı; gelir vergisi tarife dilimlerinin 5'er puan düşürülmesini, gelir vergisi tarife dilimlerindeki sınırları düşürmelerini öneriyoruz. Asgari ücret vergi istisnasının matrahtan indirim yoluyla yapılmasını öneriyoruz. Brüt ücreti 100 bin lira olan, beyaz yakalı, bugün İstanbul'da bir plazada çalışan, emeği sömürülen bir kişinin maaşının başına gelen, SSK primi, gelir vergisi, damga vergisi uygulanıyor. Gelir vergisi oranı ocak ayında yüzde 15. Kendisine ödenecek maaş, 81 bin liraya düşüyor. Bir sonraki ay, direkt vergi dilimi değişmiş, aldığı para 72 bine düştü. Bir sonraki ay, vergi dilimi yüzde 27’ye çıktı, aldığım para 73 bin liraya düştü. Eylül gelince 65 bin liraya düştü. Aralık ayında 63 bin liraya düştü. O yüzden dilimlerin beşer puan indirilmesini, ilk barajın hazirana, ikinci barajın eylüle kadar idare etmesini, ocak ayından ilan edip mart ayında kışa dönmesine itiraz eden bir kanun teklifi.

“Emeğin vergi yoluyla çalınmasına hep beraber itiraz edeceğiz”

Bütün maaşlıları, bugün Meclis’te grup önerileri bitip gündeme geçilmeden önce, İç Tüzük 37’ye göre, CHP Milletvekilimiz Umut Akdoğan'ın bütün partimiz adına verdiği bu teklifin oylamasına bakmaya davet ediyorum. Burada ‘evet’ oyu verenler, maaşların kuşa çevrilmesine rıza gösterenler olacak. Bizim kanun teklifimizi destekleyenler, maaşların vergi cambazlığı yoluyla erimesine engel olacaklar. Burada sadece bu kanun teklifinin gündeme alınıp, oylanıp kabul edilmesiyle vergide adalette sona gelinmez mücadelede ama önemli bir nefes alınır. Bu konuda CHP grubu, tam kadro Meclis’te olacak. Hep beraber emekçinin yanında olacağız. Emeğin vergi yoluyla çalınmasına hep beraber itiraz edeceğiz.

“Biz milleti yük görmeyiz. Küfeyi taşıyamayanlar, çıkarın. Biz taşıyacağız”

Biz en düşük emekli maaşının bir asgari ücret olmasını söyledik. Tayyip Bey buna dertlenmiş. Demiş ki ‘Bunların sırtında küfe yok.’ Ben küfeyi istiyorum. CHP olarak küfeyi istiyoruz. Millet sana küfeyi verdi. Küfenin içine emekliyi, asgari ücret koyuyorsun, taşıyamıyor, ağır geliyor. Tarım, çay, fındık, üzüm, narenciye, buğday üreticisi beyefendiye ağır geliyor. ‘Milletin efendisi’ denilen çiftçiyi taşıyamıyor, ağır geliyor. Ama ‘47 tane şirketin vergi borcunu silelim’ deyince küfeyi taşıyor. Beyefendiye beşli çeteler, yandaş müteahhitler, holdingler ağır gelmiyor; 10 bin lirayla geçinene ‘Asgari ücret ver’ diyorum, ‘Taşıyamam, ağır geldi’ diyor. Bırak, ben taşıyacağım, ver küfeyi. On bin liralık en düşük emekli maaşını 12 bin 500 yapmış. ‘Çok ağır geldi.’ Emekliyi taşıyamayanlar, asgari ücretliyi küfesine çok görenler iktidar kulisindeler. O yükü taşıyacak olanlar, emeklinin derdinin sırtlanılmasını onurlu vazife bilenler, bugün 17 bin liradan utanıp onu 85 bin lira yapacak olanlar sizlersiniz. Bu yükü taşımaya hazır mısınız? Gidin ve onlara gösterin; hangi yük ağırdır, o yük kime hafif gelir. Biz milleti yük görmeyiz. Küfeyi taşıyamayanlar, çıkarın. Taşıyacak bu aslanlar. Biz taşıyacağız.”

Bahçeli'nin bahsettiği 154 kişilik liste

MHP, son olarak eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş cinayeti davasıyla bir kez daha gündeme geldi. MHP'nin müdahillik talebindeki dilekçesinde, gazeteci ve parti genel başkanlarının da olduğu yüzden fazla isimden şikayetçi olduğu ortaya çıktı. Cumhuriyet yazarı Barış Terkoğlu, Sinan Ateş davasına "suçtan zarar gören" olarak katılma talebinde bulunan MHP'nin, başvuru dilekçesinde 154 kişinin ismini vererek mahkemeye çağrılmasını istediğini yazdı. Terkoğlu'nun aktardığına göre, MHP'nin mahkemeye verdiği 154 kişilik liste şu şekilde:

Siyasetçiler: Özgür Özel, Deniz Yavuzyılmaz, Gökhan Günaydın, Ali Mahir Başarır, Sezgin Tanrıkulu, Murat Bakan, Yunus Emre, Özgür Karabat, Cumhur Uzun, Ali Öztunç, Mustafa Adıgüzel, Mahir Polat, Ümit Özdağ, Müsavat Dervişoğlu, Uğur Poyraz, Turhan Çömez, Buğra Kavuncu, Ahmet Davutoğlu, Selçuk Özdağ, Ali Babacan, Erkan Baş, Levent Tüzel, Sevda Karaca, Alper Taş, Remzi Çayır, Hüseyin Baş, Salih Uzun, Cem Toker, Doğan Aydal, Ahat Andican, Aytun Çıray, Bahattin Yücel, Ali Haydar Fırat, Emin Şirin, Fikri Sağlar, Gülay Yedekçi, Mustafa Böğürcü, Nazif Okumuş, Önay Alpago, Bahadır Erdem, Turan Aydoğan, Yavuz Ağıralioğlu, Yavuz Değirmenci, Gaye Usluer, Nesrin Nas, Ufuk Söylemez, Gülistan Kılıç Koçyiğit.

Gazeteciler: Murat Muratoğlu, Akif Beki, Ali Kemal Erdem, Altan Sancar, Asuman Aranca, Atakan Sönmez, Ayşen Şahin, Bahadır Özgür, Barış Pehlivan, Caner Taşpınar, Çiğdem Toker, Deniz Zeyrek, Dinçer Gökçe, Nedim Türkmen, Elfin Tataroğlu, Elif Doğan Şentürk, Doğan Şentürk, Ersin Eroğlu, Fatih Ergin, Fatih Polat, Fırat Fıstık, Fikret Bila, Hakan Çelenk, Hilmi Hacaloğlu, Hüsnü Mahalli, İbrahim Kahveci, İnanç Uysal, İslam Özkan, İsmail Saymaz, Kemal Göktaş, Masum Gök, Mehmet Bal, Mehmet Tezkan, Merdan Yanardağ, Miyase İlknur, Murat Ağırel, Murat Karan, Murat Yetkin, Nevşin Mengü, Nevzat Çiçek, Nurcan Gökdemir, Orhan Uğurluoğlu, Özlem Akarsu Çelik, Emre Kongar, Sertaç Eş, Seyhan Avşar, Taha Akyol, Timur Soykan, Uğur Dündar, Yaşar Aydın, Yavuz Oğhan, Yavuz Selim Demirağ, Yıldız Yazıcıoğlu, Zübeyde Sarı, Mustafa Balbay, Mustafa Kurdaş, Hilal Köylü, Orhan Bursalı, Umut Taştan, Alican Uludağ, Namık Koçak, Özlem Gürses, Yalçın Doğan.

Hukukçular: Celal Ülgen, Afşin Hatipoğlu, Bülent Yücetürk, Ruşen Gültekin, Figen Çalıkuşu, Gürkan Çakıroğlu, İlhan Cihaner, Mehmet Saral, Muzaffer Nerse, Hasan Sınar, Salim Şen, Gamze Pamuk Ateşli.

Araştırmacı/Akademisyen: Can Selçuki, Ceren Kumbasar Mumay, Güven Gürkan Öztan, Berk Esen, Can Kakışım, Haldun Solmaztürk, İbrahim Uslu, Eren Aksoyoğlu, Erol Mütercimler, Mehmet Ali Kulat, Mehmet Yaşar Altındağ, Oğul Aktuna, Mithat Baydur, Öner Günçavdı, Sait Yılmaz, Ersin Kalaycıoğlu, İpek Özkal Sayan, Semih Turhan, Sezin Öney, Suat Özçelebi, Seda Demiralp, Osman Sert, Burak Cop, Barış Övgün, Necati Özkan, Tacire Bektaş, Tayfun Atay, Onur Alp Yılmaz, Gülgün Erdoğan Tosun.

Diğer: Türker Ertürk (emekli amiral), Hanefi Avcı (emekli polis), Ömer Zengin (Sinan Ateş’in arkadaşı).

İlginizi Çekebilir
SONRAKİ HABER