This browser does not support the video element.
Bağlar ilçesi kırsal Tavşantepe Mahallesi'nde 21 Ağustos'ta kaybolduktan sonra arama çalışmalarının 19'uncu gününde dere yatağında çuvalda, üzeri 30, 25 ve 20 kilo ağırlığındaki 3 taşla kapatılıp, çalılıklarla gizlenmiş halde cansız bedeni bulunan Narin Güran'ın cinayetine ilişkin tutuklanan 12 kişiden 4'ü hakkında, Diyarbakır 8'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede; aracında Narin'e ait DNA ve kıl örneği bulunan amcası Salim Güran, annesi Yüksel Güran ve ağabeyi Enes Güran ile gözaltına alındıktan sonra cesedi dere yatağına taşıdığını itiraf eden komşuları Nevzat Bahtiyar hakkında, HTS ve baz istasyonu kayıtlarına göre, olay anında aynı evde oldukları tespit edildiği belirtilerek, 'İştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi. Davanın 26 Aralık'ta başlayan ve 28 Aralık’ta sona eren 2'nci duruşmasında Salim Güran, Enes Güran ve Yüksel Güran’a ‘İştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet, Nevzat Bahtiyar’a ise ‘Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme’ suçundan 4 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Mahkeme, sanıkların tutukluluk halinin devamına hükmetti.
KRT Uzman Polis Muhabiri Müslim Sarıyar, gerekçeli kararla ilgili çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.
Sarıyar, "Narin'i kim ve neden öldürdü?" sorularına cevap verdi.
Gerekçeli kararda, sanık ve tanıkların dava aşamasındaki ifadelerine yer verildi.
Mahkeme heyeti, 944 sayfalık gerekçeli kararını açıkladı. Mahkeme heyeti gerekçeli kararlarda uygulanan genel kaide ve istisnai durumlarla ilgili bilgi vererek, "Mahkemelerce somut olay değerlendirilirken sanık veya sanıkların üzerlerine atılı suç veya suçları nasıl işlediği, nerede işlediği, ne zaman işlediği, hangi saik ile neden bu suçu gerçekleştirdiği, söz konusu suça iştirak eden başkaca sanıkların olup olmadığı, iştirak etmişler ise iştirak eden sanıkların eylemlerinin neler olduğu hususlarını içerir bir değerlendirme yapılması ve bu soruların cevaplarını içerir hususlara gerekçeli kararda yer vermek gerekmektedir. Bu husus genel bir kaide olup her somut olayda ayrı ayrı uygulanmaya çalışılmaktadır. Ancak bazı istisnai olaylar vardır ki yukarıda belirtilen soruların cevapları tam olarak bulunamayabilir. Böyle durumlarda dikkat edilmesi gereken husus şudur; Bazen bir olayın ya da bir eylemin nerede, neden ve nasıl gerçekleştiği anlaşılamayabilir. Bu tür durumlarda önemli olan husus o eylemin ya da olayın kim veya kimler tarafından gerçekleştiği, yani söz konusu eylemin kimler tarafından yapılıp yapılmadığıdır. Eğer somut olayda eylemin sanık veya sanıklar tarafından yapıldığı sabit ise yukarıda belirtilen diğer sorular (eylemin nerede gerçekleştiği, tam olarak ne zaman yapıldığı veya nasıl yapıldığı) asli sorular olmayıp, fer'i sorular olarak kalacaktır. Dolayısıyla bir eylemin kim veya kimler tarafından yapıldığı tespit ediliyor ise diğer hususlar göz ardı edilebilecektir. Bu tür durumlarda şüpheden sanık yaralanır ilkesi akla gelmektedir. Ancak iddia edilen eylem veya eylemlerin sanık veya sanıklar tarafından işlendiği sabit ise yukarıda belirtilen diğer fer'i durumların izahının olmaması somut olayda sanıklar açısından lehe bir şüphe oluşturmayacak, dolayısıyla bu tür olaylarda fer'i durumları bilememek sanıklar açısından somut olayda herhangi bir şüphe doğurmayacaktır. Somut olayın yapılan değerlendirmesinde; 21/08/2024 tarihinde yapılan ihbarlar sonucu maktul Narin'in kaybolduğunun anlaşıldığı, ardından devletimizin tüm imkanları seferber edilerek arama çalışmalarına başlandığı, arama faaliyetleri devam ederken 08/09/2024 tarihinde saat 08:30 sıralarında Jandarma Sualtı Arama Kurtarma görevlilerince Tavşantepe Mahallesi’nde bulunan Eğertutmaz deresi içinde yapılan tarama faaliyeti esnasında 37 SFB 06008-89639 koordinatlarına gelindiğinde Eğertutmaz deresi ile derenin toprakla birleştiği kısımda kayaların altına sıkıştırılmış vaziyette üzerini kapatacak şekilde 3 adet 40-50 cm çaplarında kaya parçalarının kapattığı bir çuval görüldüğü, söz konusu çuvalın ağzının kırmızı bir ip ile bağlandığı ancak vücuda ait bir parçanın dışarıya çıktığının anlaşıldığı, ardından yapılan kontrollerde çuval içerisinde Narin Güran’a ait cansız bedene ulaşıldığı görülmüş ve Narin Güran'ın öldürüldüğü anlaşılmıştır” denildi.
Gerekçeli kararda Narin'in patikayı çıkarak ev ve eklentisi olan ahıra doğru gittiğinin sabit görüldüğü belirtilerek Adli Tıp Kurumu’nca hazırlanan otopsi raporuna da değinen mahkeme heyeti, “Narin Güran’ın cansız bedeni üzerinde yapılan ölü muayene ve otopsi işlemi sonrasında alınan iç organ numuneleri ve patolojik incelemeler neticesinde Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu'nca hazırlanan nihai raporda; "Çocuğun ölümünün 21/08/2024 tarihinde meydana geldiği, Çocuğun ağız burun kapanması ve boyuna basıya bağlı oksijensiz bırakılması dışında başkaca bir travmatik tesirle öldüğünün tıbbi delillerinin bulunmadığı, Çocuğun ölümünün ağız burun kapanması ve boyuna bası sonucu oksijensiz bırakılmasına bağlı meydana gelmiş olduğu’ hususunun oy birliği ile mütalaa edildiğinin belirtildiği görülmüştür. Maktul Narin Güran'ın en son okul kamerasında 15:15:14 (söz konusu saat güncel saate göre yaklaşık 4 dakika ileridedir) sıralarında görüldüğü, ardından evine gitmek için arkadaş grubundan ayrıldığı ve patika yol denilen yere doğru çıktığı herkes tarafından bilinmektedir. Bu husus dosya arasında bulunan kamera kaydı ve o an Narin'in birlikte olduğu arkadaşlarının beyanı ile de sabittir. Mahkememizce maktul Narin Güran'ın en son nereye gittiği, nerede bulunduğu hususlarında araştırmalar yapılmış bu konuda dosya arasında bulunan Daran-2 görüntüleri iyileştirilmeye çalışılmıştır. Katılan Arif Güran ve sanık müdafilerinin Daran-2 görüntülerinin dosya arasına alınması ve yine sanık müdafilerinin söz konusu videoyu Ulusal Kriminale gönderilerek görüntülerin iyileştirilmesi konusunda rapor aldırılması talebi doğrultusunda ilgili video Ulusal Kriminal'e gönderilmiş ve bu hususta rapor alınmıştır. Alınan raporda belirtildiği üzere okul kamerasındaki son görülme anından 1,5 dakika sonra patika yolda, ev-ahır istikametine doğru hareketli bir karartının olduğu, bu karartının kıyafet unsurlarının koyu renk olmasından ve kısa boylu, zayıf algılanmasından kaynaklı maktul olabileceği, yine ahırın alt kısmında hareketli siyah bir unsurun olduğu belirtilmiştir. Verilen raporda söz konusu hareketliliğin piksel bozulumu olmadığı, gerçek canlı hareketlilik olduğunun belirtildiği görülmüştür. Bu durum karşısında mahkememizce ilgili karartının canlı ve gerçek bir insan hareketliliği olduğu kabul edilmiştir. Dolayısıyla düzenlenen raporda yapılan incelemede bu karartının ahır ve ev bölgesine yöneldiği ve ardından hareketli unsurun kaybolduğu anlaşılmakla, okul kamerası ile uyumlu olan bu tespit karşısında maktul Narin'in patikayı çıkarak ev ve eklentisi olan ahıra doğru gittiği mahkememizce sabit görülmüştür” ifadelerini kullandı.
Heyet, mahkemece dinlenen tanıklar hakkında ayrı bir soruşturma yürütüldüğüne dikkat çekerek, “Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan soruşturmalar neticesinde sanıklar hakkında mahkememize kamu davası açılmış, mahkememizce dinlenen tanıklar hakkında ise ayrı bir soruşturma yürütüldüğü, ilgili soruşturmanın halen derdest olduğu ve dosya hakkında kısıtlama kararı bulunduğu anlaşılmıştır. Sanıklar ve sanıklar müdafi tarafından söz konusu dosyanın iş bu dosya arasına alınması yönünde taleplerde bulunulması üzerine bu husus Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına sorulduğunda dosyada kısıtlama kararı olduğu, bu nedenle soruşturma dosyasının iş bu dosya içerisine verilemeyeceğinin belirtildiği görülmüştür. Yine tanıklar mahkememizce dinlenilmiş, somut olayda esasa etki edebilecek bir bilgilerinin olmadığı görülmüştür. Sadece tanık Hediye olay saatinde evde olduğunu belirtmiştir. Bu husus aşağıda ayrıntılarıyla değerlendirilecektir. Bu değerlendirme dışında dinlenen diğer tüm tanık beyanları irdelendiğinde maktul Narin'in öldürülme olayını etkileyecek somut bir beyanlarının olmadığı anlaşılmıştır. Tanık Hediye aşamalardaki beyanlarında ısrarla olay anında evde olduğunu, Narin'in hiç eve gelmediğini, yine sanık Salim ile sanık Nevzat'ın da eve hiç gelmediğini, evde sanık Enes'in uyuduğunu belirttiği görülmüştür. Yine olay sırasında evde olan çocuk Muhammed Emre mahkememizce tanık olarak dinlenilmiş, tanık Eren dinlenilmek istenilmiş ancak AGO'da sırasını beklerken huzursuzluk çıkardığı için yaşı itibariyle dinlenilmesinden vazgeçilmiş, soruşturma aşamasında alınan beyanlarını içerir video kaydı huzurda izletilmiştir. İş bu tanık beyanları bir bütün halinde irdelendiğinde; dosyada bulunan ve aşağıda ayrıntılarıyla anlatılacak olan diğer deliller ile uyumlu olmadığı, özellikle çocuk beyanlarının AGO'da alınırken yanında olan uzman kişilerin belirttiği üzere öğretilmiş beyanlar olduğu, tanık Hediye'nin beyanlarının Narin'in öldürülme olayında yer alan gerçekleri gizlemek için oluşturulan beyanlar olduğu, özellikle tanık Hediye'nin olay günü evde olduğu şeklinde beyanlarının diğer deliller ile örtüşmediği, maktul Narin'in öldürme eyleminin aşağıda anlatılacağı üzere evde tamamlandığı ve akabinde olay sonrası yapılacaklar konusunda sanıklar tarafından fikir birlikteliğine varıldığı, bu nedenle tanık Hediye'nin olayları gizlemek için bu şekilde beyanda bulundurulduğu mahkememizce kabul edilmekle tanık Hediye ve diğer çocuk tanıkların beyanlarının dosyada bulunan deliller ile örtüşmediği için mahkememizce iş bu beyanlara itibar edilmemiştir” denildi.
Heyet, dosya arasında soruşturmayı yapan kolluk kuvvetleri tarafından tutanaklar tutulduğunu belirterek, “İlgili tutanaklar mahkememizce tek tek incelenmiş ve Narin'in kasten öldürülme olayına etki edecek aşağıda anlatılan tutanaklar dışında somut bir verinin olmadığı görülmüştür. Bu nedenle ilgili tutanak mümzileri mahkememizce dinlenilmemiş ve somut olayda değerlendirme yapılırken iş bu tutanaklar esasa etkili delil olarak görülmemiştir. Ancak sanık Yüksel açısında tutulan tutanakların tamamında ve sanık Yüksel'in soruşturma aşamasında TV kanallarına verdiği röportajlarda genellikle oğlu olan Enes'i nasıl koruyabileceği, oğluna zarar gelmemesi için neler yapabileceği şeklinde söylemlerde bulunduğu, yine dosya arasında bulunan tutanaklarda da sanığın yukarıda belirtilen şekillerde söylemlerde bulunduğunun belirtildiği görülmüştür. Yine sanık Yüksel'in henüz maktul Narin'in cansız bedeni bulunmamışken sürekli kızının öldüğünü, en azından bir mezarının olması gerektiğini söylediği görülmüştür. Bu husus mahkememizce sanık Yüksel'e sorulduğunda kızının kaybolduğunu, telefon ile arayan kişilerin biz mafyayız oğlu olan sanık Enes'e zarar vereceğiz dedikleri için bu şekilde beyanda bulunduğunu belirttiği ancak soruşturma aşamasında kolluk tarafından neredeyse her bir olayın tutanak altına alındığı dosyada sanık Yüksel'in beyanlarını doğrular bir tutanağın olmadığı görülmüştür. Bu nedenle sanık Yüksel'in maktul Narin'in cansız bedeninin bulunmasından önce kızının öldüğünü bildiği, sürekli sanık Enes'i nasıl korurum diyerek Narin'in ölümüne ilişkin gerçekleri dile getirmediği ve saklamaya çalıştığı mahkememizce kabul edilmiştir. 08/09/2024 günü Diyarbakır Adli Tıp Kurumu önünde ve daha önce köyde kadınların karşılıklı eylem ve söylemleri olduğu tutulan tutanaklarla mahkememizce anlaşılmış, olayda yer alan kişiler tanık olarak dinlenilmiş ancak söz konusu eylem ve söylemlerin Narin'in öldürülme olayı ile doğrudan alakalı, öldürülme olayına bilen ve kimlerin yaptığı konusunda somut bir bilgi içermediğinden söz konusu tanık beyanları mahkememizce değerlendirmeye alınmamıştır” denildi.
Narin Güran’ın cenazesinin bulunmasının ardından götürüldüğü Adli Tıp Kurumu’nda yapılan ilk incelemede sol bacak diz kısmında kopma olduğu belirtilerek, “Cesedin bulunduğu yerin yan tarafında kaval kemiğine benzer kemik parçası ve küçük parçacıklar bulunduğu, kesin ölüm sebebinin ve sair hususların yapılacak patolojik, biyolojik ve kimyasal incelemeler neticesinde belirlenebileceğinin belirtildiği, olay yeri incelemesi sırasında entomolojik verilerin toplanması mümkün olmamakla, eldeki böceklerin cesetteki toplam topluluğu temsil edip etmediğinin bilinmemesiyle ve cesedin bulunduğu mikrohabitatta sıcaklık verileri kaydedilememekle beraber, ceset üzerindeki böcek faunasının analizi, böceklerin kolonizasyonu ve erişkin olmayan formların gelişimi birlikte değerlendirildiğinde; incelenen örneklerin yaşının toplandığı zamana (08.09.2024) göre 17 gün ±(artı veya eksi) 24 saat olabileceği, maktulün kaybolduğu zaman (21.08.2024) ile uyumlu olduğu şeklinde belirtildiği görülmüştür. Narin'i arama faaliyetleri sırasında sanık Enes Güran'ın 26/08/2024 tarihinde sağ kol iç kısmında ve sağ gözaltında morluk olduğunun tespit edilmesi üzerine havayolu ile İstanbul Adli Tıp Kurumuna sevki sağlanmıştır. İstanbul Adli Tıp Kurumu 2.İhtisas Kurulunun 28/08/2024 tarihli raporunda;
“1) Kişinin sağ göz altında ve sağ ön kolda tarif ve tespit edilen yumuşak doku lezyonunun lokalizasyonu, travmatik etkileri, rengi, ölçüsü, derinliği hep birlikte değerlendirildiğinde bu lezyonların 3-6 gün arası zaman dilimiyle uyumlu olduğu,
2) Kişinin ilk günkü fotoğraflarında ve kurulumuzda yapılan muayenesinde sağ ön kol iç yüz ortada 4.5x1.9 cm’lik hafif elipsoid şekilli ekimoz, bu ekimozun lateralinde 2.5x1.8 cm’lik hafif elipsoid şekilli ekimoz ve bu ekimozlarında içerisinde yer yer hafif kırmızı renk değişimleri tespit edildiği, bu lezyonların insan ısırık iziyle uyumlu olduğu, lezyonların lokalizasyonları, tipik ve net bütün dişleri kavrayan çene hareketleri bütünlüğünü içermediği, sadece uç kısımları ile meydana geldiğinden, bu lezyonların sorulduğu üzere küçük çocuğa (18 yaşından küçük) ait olabileceği gibi erişkine de ait olabileceği, aralarında ayrım yapılamayacağı
3) İncelenen panoramik grafiye göre sadece kalitatif analiz yapılabildiği, kantitatif analiz için ağız modelinin bizzat kendisinin gerekli olduğu, ancak incelenen panoromik grafideki mevcut dişler ile kalitatif olarak gerçekleşmesinin reddedilemeyeceğinin belirtildiği, ayrıca sırtta interskapular bölgede en büyüğü 1*0,1 cm'lik, en küçüğü 0,1 cm çaplı kırmızı renk değişimlerinin mevcut olduğu” şeklinde rapor tanzim edildiği görülmüştür. Sanık Enes Güran ile Adli Tıp Kurumu uzmanlarınca rapor hazırlanmak için yapılan görüşmelerde; kardeşi olan Narin'in kaybolduğu gün çok üzüntülü olduğunu, sağ göz altında bulunan ekimotik görünümdeki lezyonu kendi marifeti ile yani üzüntüden yüzüne 6 kez yumruk vurarak yaptığını belirttiği yine sağ kol ön yüz orta kısmında ısırık izini de kendi marifetiyle yani kendini ısırarak yaptığını belirttiği görülmüştür. İş bu yaralanmalar hem soruşturma aşamasında hem de mahkememizce yapılan yargılama sırasında özellikle sanık Enes'e sorulmuş, verdiği cevapta kolundaki ısırığı kardeşini bulamadığı ve ailesini hüzünlü olarak gördüğü için sinirli bir şekilde kendisinin kolunu ısırarak yaptığını, yüzündeki morlukların ise kayıp olan maktul Narin'i mısır tarlasında ararken mısırların yaprak ve koçanlarının çarpması sonucu oluştuğunu belirttiği görülmüştür.
Sanık Enes'te meydana gelen yaralanmasının mahkememizce yapılan değerlendirmesinde; sanığın aşamalardaki çelişkili beyanlarının bir bütün halinde hayatın olağan akışı ile uygun olmadığı kabul edilmiştir. Yine kovuşturma aşamasında Adli Tıp Kurumu tarafından yapılan Narin'in elinde ve kıyafeti üzerinde çıkan kıl örneklerinin makroskobik ve mikroskobik incelemesine ilişkin raporun mahkememize gönderildiği görülmüştür. Söz konusu raporda;
Narin Güran'ın sol avuç içerisinde ve siyah şort üzerinde bulunan yaklaşık 29 cm'lik kahverengi kıl örnekleri ile atlet üzerinden alınan yaklaşık 16 cm ve 11 cm'lik kahverengi kıl örneklerinde, Mitokondriyal DNA (mtDNA)'da yüksek oranda polimorfizm gösteren Kontrol Bölgesindeki bazların sekanslanması ile elde edilen verilere göre; Yüksel Güran, Enes Güran ve Narin Güran'a ait mtDNA dizilerinin birbiri ile aynı olduğunun tespit edildiği, Mitokondriyal DNA (mtDNA)'nın sadece anneden çocuğa aktarıldığı ve aynı annesel soy ağacındaki bireylerde (kardeşler, anneanne, teyze, dayı, teyze çocukları gibi) aynı baz dizilimine sahip olduğundan şahısların aynı annesel soydan gelip gelmedikleri ile ilgili bilgi sağladığının belirtildiği görülmüştür” denildi.
Mahkeme heyeti Salim Güran’ın olay günü ve öncesinde fiilen kullanmakta olduğu 47 KF 388 plakalı araç üzerinde arama ve inceleme yapıldığı, elde edilen numunelerin Van Jandarma Kriminal Laboratuvarınca yapılan incelemesi sonucu düzenlenen raporda söz konusu aracın şoför koltuğunun oturma kısmında Narin Güran’a ait DNA profili bulunduğunun tespit edildiğinin belirtildiği görülmüştür. Salim Güran’ın kullanımında olan 47 KF 388 plakalı araçta bulunan bulgular üzerine araç içerisinde daha detaylı inceleme yapılabilmesi amacıyla söz konusu araç çekici marifetiyle Van Jandarma Kriminal Laboratuvarına gönderilmiş, yapılan detaylı incelemede aracın sağ arka kapı iç kısmı üzerinden elde edilen kıl numunesinin Narin Güran'a ait olduğunun tespit edildiğinin belirtildiği görülmüştür. Dosya kapsamında delil elde edebilmek için olay yeri ve etrafında bulunan halı, kilim, yorgan, yastık, elbise, Güran ailesinin şahsi eşyaları, olay yerinde ve civarında bulunan taş, kum vb diğer eşyalar üzerinde incelemeler yapıldığı, yapılan incelemeler sonucunda birden fazla Adli Tıp Kurulu raporlarının alındığı, raporlarda suç unsuru olabilecek bir bulguya rastlanılmadığının belirtildiği görülmüştür. Bu nedenle söz konusu raporlara burada tek tek değinilmemiş, gerekçeli kararda belirtilen ve tartışılan raporlar dışındaki diğer raporların maktul Narin Güran'ın öldürülme olayına ilişkin somut bir veri sunmadığı anlaşılmıştır. Diğer deliller bakımından; kolluk kuvvetleri tarafından tutulan tutanaklarda köy muhtarı olan sanık Salim'in arama çalışma faaliyetleri sırasında sürekli çelişkili ve şüpheli beyanlarda bulunduğu, kolluk kuvvetlerini olay yerinden farklı bölgelere yönlendirerek maktul Narin'in cansız bedeninin geç bulunmasına sebebiyet verdiği, yine özellikle kayıp günü kolluk kuvvetlerine verdiği bilgiler ve diğer yaptığı konuşmalarda Narin'in kaybolduğu saate ilişkin farklı ve çelişkili saat bilgileri verdiği, yaptığı telefon konuşmalarında da (söz konusu konuşmalar sanık Salim'in kendi kullanımında olan telefonuna kayıt programı yüklediği için tespit edildiği) sürekli farklı farklı saatlerden bahsettiği görülmüştür. Sanıklardan Salim Güran'ın kişisel kullanımında olan telefonuna konuşmaları kaydeden bir program yüklediği görülmüştür. İlgili programda yer alan konuşmaların Türkçe tercümeleri yapılarak dosya arasında konulmuştur. Yapılan incelemede maktul Narin'in öldürülmesi olayına ilişkin herhangi bir konuşmaya rastlanılmamıştır. Yine sanığın kendisini arayan kişilere arama faaliyetlerinde olduğunu, her yere baktıklarını, Narin'i çingenelerin kırmızı bir araba ile kaçırmış olabileceğini, mısır ya da başkaca tarlalarda köy halkının arama yapmasını söylediği görülmüştür. Ancak olay günü olan 21/08/2024 tarihi gecesi ve sonrası konuşmaların kaydının olmadığı, ilgili programın gece vakti, 22/08/2024 saat 00:31 sıralarında kullanıcı tarafından devre dışı bırakıldığı anlaşılmıştır. Ayrıca yapılan incelemelerde sanığın HTS kaydı ile telefonda yer alan konuşma kayıtları karşılaştırıldığında; olay gününde bazı konuşmalara ait kayıtlarının olduğu, bazı konuşmalara ait kayıtların ise silindiği, yine aynı şekilde başta WhatsApp konuşmalar ve mesajlaşmalar olmak üzere diğer mesajlaşma kayıtlarının da bazılarının silindiği görülmüştür. Bu husus mahkememizce sanığa sorulduğunda; muhtar olduğunu, bu nedenle kendisinin sürekli arandığını, bazı şeyleri unuttuğunu, bu nedenle unutmamak için telefon konuşmaları kaydeden programı birisine yüklettiğini, ancak olay günü ve sonrası bilerek silmediğini, ayrıca eskort ile görüştüğü için WhatsApp geçmişini sildiğini söylemiştir. Ancak yapılan incelemede eskort ile yaptığı görüşmeler ile önemsiz bazı mesajlaşmalar ile bazı konuşma kayıtlarının kaldığı anlaşılmıştır. Bu durum mahkememizce olağan dışı bir durum olarak değerlendirilmiştir. Çünkü köy muhtarı olan sanık Salim'in kayıp günü ve sonrası sıklıkla aranacağı, unutkan olan birinin ve niyeti gerçekten kayıp kızı bulmak olan kişinin bu konuşmaları kaydeden programı kayıp vakası arama sırasında daha çok kullanması gerektiği, köy muhtarı olan kişinin sürekli birileri tarafından aranılıp bilgi verileceği, unutkan olan kişinin daha sonra bu konuşmaları tekrar dinleyip önemli gördüğü hususları kolluk birimlerine söyleyebileceği, belki ilgili konuşmaları kolluk kuvvetlerine dinletebileceği hususları mevcutken sanığın söz konusu programı uzun süredir kullanıp kayıp vakası günü gece yarısından sonra silmesi, yine gün içerisinde yaptığı bazı konuşma kayıtlarını silerken bazılarını silmemesi ile WhatsApp geçmişini de aynı şekilde silip ve ortaya çıkmasını istemediği eskort mesajlarını ve önemsiz bazı mesajları bırakması; sanığın bir şeyleri gizlediği, bir şeyleri saklamak için bu şekilde hareket ettiği, maktul Narin'in cansız bedeninin bulunmasını istemediği, yine Narin'in ölümüne ilişkin gerçekleri gizleyerek ortaya çıkmasını engellediği şeklinde mahkememizce kabul edilmiştir. Ayrıca Güran aile mensubu kişilerin de bu aşamada telefon geçmişlerini sildikleri görülmüştür. Bu husus somut olay açısından doğrudan etki eden bir delil olmamakla birlikte şüpheli ve dikkat çekici bir davranış olarak görülmüştür” denildi.
Mahkeme heyeti kararda kamera kayıtlarına da değinerek, “Yapılan araştırmalar kapsamında köy ve etrafında yer alan kamera kayıtlarının incelendiği, özellikle maktul Narin Güran’a ait en net son görüntünün Tavşantepe İlkokuluna ait kamera olduğu, Narin Güran’ın 21/08/2024 günü saat 15:15:14'de kamera açısından çıkarak ikametine giden patikaya yöneldiğinin anlaşılması karşısında yapılan detaylı incelemelerde Tavşantepe Mahallesinin karşı kısmında bulunan çiftliğe ait kamera açısına 21/08/2024 günü saat 15:41:56'da 23 AN 630 plaka sayılı sanık kırmızı renkli arabanın girdiği, ardından aracın 15:44:43 sıralarında Eğertutmaz deresinin yakınında bulunan toprak yolda durduğu, kamera saatine göre 38 dakika 11 saniye sonra Eğertutmaz deresi civarından ayrıldığı anlaşılmıştır. Yapılan inceleme sonunda söz konusu aracın sanık Nevzat Bahtiyar tarafından kullanıldığının anlaşılması üzerine sanık Nevzat Bahtiyar yakalanarak gözaltına alınmıştır. Sanığın gözaltına alındığı sırada kolluk kuvvetlerine söylemiş olduğu sözlerde maktulü Salim'in öldürdüğünü, Narin'in cansız bedenini kendisine verdiğini ve dereye sakladığını belirttiği görülmüştür” ifadelerini kullandı.
Mahkeme heyeti daraltılmış baz raporunu alanında uzman olan ve farklı illerde görev yapan polislerden oluşan bilirkişilerin Diyarbakır’a gelerek hazırladığını, maktulün en son görüldüğü yer ve etrafında araştırmalar yaptığını hatırlatarak, “Yapılan araştırmalar neticesinde oluşturulan daraltılmış baz raporunda; sanıklardan Salim Güran’ın kullandığı telefonun HTS kayıtları incelendiğinde; 21.08.2024 günü saat 14.52 sıralarında kendi ikametinden çıktığı, kendi ikameti ile Arif Güran’ın ikameti arasında olduğu, saat 14.55 sıralarında kendi ikameti ile Arif Güran’ın ikametinin arasında bulunan yol ve civarında olduğu, saat 15.18'e kadar Arif Güran’ın ikametinin çevresinde, yakınında bulunduğu, saat 15.19'a kadar kendi ikameti ile Arif Güran’ın ikameti arasında bulunan yol ve bahçe kısmında bulunduğu, daha sonra Arif Güran’ın evine doğru yöneldiği, saat:15.20 sıralarında Arif Güran’ın ikametine geldiği ve daha sonra evin arka tarafında bulunan ahır kısmına geldiği ve saat 15.22 sıralarında evin içerisinde bulunduğu, saat 15.22 ile 15.26 saatleri arasında Arif Güran’ın ikametinde mutfak karşısında bulunan boş oda tabir edilen yerde olduğu, saat 15.32 sıralarına kadar Arif Güran’ın evinin içerisi ve diğer odalarda hareketli bulunmaya devam ettiği, saat 15.36 sıralarında ahırın arka kısmına geçiş yaptığı, daha sonra Arif Güran’ın ikametine girdiği, ikamette bulunduğu, saat 15.41’de ahırın arka kısmına tekrar geçtiği, saat 15.42 de ikameti ile Arif Güran’ın ikameti arasında bulunan yolda olduğu, saat 15.43 gibi Arif Güran’ın evinin önünde olduğu, saat 15.52 sıralarında Arif Güran’ın ikametinde bulunduğu sırada Mehmet Selim Atasoy adına kayıtlı telefonu aradığı ve 31 saniyelik görüşmesinin olduğu, saat 16.08 de ahırın arka kısmında bulunduğu, saat 16.10 sıralarında Arif Güran’ın ikametinden ayrıldığı, saat 16.10 sıralarında Arif Güran’ın ikametinden ayrılarak köyün yukarısında bulunan mısır tarlasına doğru hareket ettiği, Salim Güran’ın kullanmış olduğu telefonun 21.08.2024 günü saat 22.47 sıralarında Narin Güran’ın cesedinin bulunduğu yere geldiği (ek raporda bu husus düzeltilmiştir) ve aynı gün saat:22.55 de ayrıldığının belirtildiği görülmüştür.” İfadeleri yer aldı.
Sanıklardan Enes Güran’ın kullandığı telefonun HTS kayıtları incelendiğinde, 21.08.2024 günü saat 14.30 sıralarında ikametinde olduğu, saat 15.41’e kadar GPRS almaya devam ettiği, saat 15.41’de ikametinden baz verdiği ve saat 15.51’e kadar ikametin içerinde ve müştemilatında bulunduğu, saat 15.57’de Salim Güran’ın evine geçiş yaptığı burada bulunduğu ile saat 16.04 arası yerini tam tespit edemediğimiz bir bölgede bulunduğu, saat:16.11 gibi kendi evine doğru yöneldiği, daha sonra saat 17.50’ye kadar ikamet ve müştemilatında bulunduğu ara ara hareketli olduğu, saat 17.50’den sonra ikametin dışında bulunduğu, ikamet çevresinde hareketli olduğu daha sonra aynı gün saat 18.13 sıralarında okul civarına yakın bir bölgede telefonunu kapattığı ya da kapandığı, 22.08.2024 günü saat 04.44 de telefonun açıldığının belirtildiği görülmüştür.
Sanıklardan Yüksel Güran’ın kullandığı telefonun HTS kayıtları incelendiğinde, 21.08.2024 günü saat 14.28 -15.38 sıralarında ikametinde ve müştemilatında olduğu, saat:15.39 ile saat:16.39’a arası yine ikameti ve müştemilatında bulunduğu, aynı gün saat:16.39 dan sonra yine kendi ikamet ve müştemilatında bulunmaya devam ettiği ve hareketli olduğunun belirtildiği görülmüştür.
Sanıklardan Nevzat Bahtiyar’ın kullandığı telefonun HTS kayıtları incelendiğinde, 21.08.2024 günü saat 15.08 sıralarında Salim Güran’ı arayıp 42 saniye görüştükten sonra ikametinden ayrıldığı, saat 15.10 sıralarında Arif Güran ile Salim Güran’ın ikametleri arasında bulunan parke yol ve Arif Güran’ın evinin yakınlarında olduğu, saat:15.18’de Arif Güran’ın evinin çok yakınlarında bulunduğu, saat 15.26 gibi Arif Güran’ın ikametinin önüne geldiği, saat 15.27’de evin içerisinde ev ve müştemilatında olduğu aynı gün saat 15.35'e kadar evde bulunmaya devam ettiği, daha sonra 15.40 sıralarında okul civarına yakın olduğu, saat 15.57 de tarla kısmında olduğu, saat 16.00 sıralarında Narin Güran’ın cesedinin olduğu bölgede olduğu, Narin Güran’ın cesedinin bulunduğu yerden saat 16.35 sıralarında ayrılarak Tavşantepe köyüne doğru geldiğinin belirtildiği görülmüştür” ifadelerini kullandı.
Söz konusu rapora sanık müdafileri tarafından itiraz edildiği belirtilerek, mahkemece bilirkişilerden ek rapor alındığı ifade edildi. Alınan ek rapordaki detaylara yer verilerek, “Mahkememizce daraltılmış baz raporu konusunda yapılan değerlendirmede, söz konusu rapor mahkememizce tek başına hükme esas alınmamış, ilgili raporun sanık Nevzat'ın beyanları, dosya arasında bulunan Diyarbakır İl Jandarma Komutanlığı'nın Analiz Raporu, sanıkların kullanımında olan GSM hatlarına ilişkin HTS kayıtları, baz verileri, baz istasyon bilgileri, Daran 2 kamera kayıtları,Ulusal Kriminal raporu, sanık Yüksel ile sanık Enes'in evde olduğu şeklindeki beyanları, çiftlik kamera görüntüleri ile Ruhi Kaya'ya ait kamera görüntüleri bir bütün halinde değerlendirildiğinde ilgili raporun mahkememizce delil olarak kabul edilen diğer deliller ile uyumlu olduğu, ilgili bilgi ve belgelerin birbirlerini doğruladığı anlaşılmakla söz konusu daraltılmış baz raporu verilerine mahkememizce itimat edilmiştir” denildi.
Sanık Nevzat Bahtiyar’ın aşamalarda birden fazla farklı ve çelişkili beyanlarda bulunduğunun görüldüğü belirtilerek şu ifadeler yer aldı:
“Mahkeme heyetimizce sanığın soruşturma aşamasında vermiş olduğu beyanlarının videoları ile mahkememiz huzurunda beyanda bulunurken hal ve vaziyetleri ile davranışları özellikle irdelenmiştir. Bu inceleme sonunda sanığın kendisini ifade etmekte zorluklar yaşadığı, cümleler kurarken cümleleri tamamlayamadığı, olayları anlatırken kronolojik sıraya göre değil karışık bir şekilde anlattığı, yine bir olayı anlatırken tamamını anlatmayıp kısaca anlattığı, bu nedenle hem soruşturma aşamasında hem de kovuşturma aşamasında kendisine sürekli sorular sorularak beyanlarının ancak alınabildiği, yine mahkememizce mütalaaya karşı savunması alınırken herhangi bir soru sorulmayıp sadece savunma yapması istenildiğinde de tam olarak kendisini ifade edemediği, cümleleri eksik ve yanlış olarak aktardığı, son savunmaya ilişkin sanık ve müdafileri tarafından hazırlık yapıldığı da dikkate alındığında sanığın kendini ifade etmekte sıkıntılar yaşadığı görülmüş, bu nedenle sanığın sorulan sorulara kısa kısa cevap vererek kendisini ifade ettiği anlaşılmıştır. Bu nedenle mahkememizce sanığın beyanları bir bütün halinde değerlendirilmiş, dosyada bulunan deliller ile uyumlu olan mahkememiz huzurundaki beyanlarına itibar edilmiştir. Ayrıca burada dikkat edilmesi gereken husus; sanığın aşamalardaki tüm beyanlarında istikrarlı bir şekilde maktul Narin'i sanık Salim'in öldürdüğünü ve cansız bedenini kendisine verildiğini belirttiği görülmüştür. Sanık Nevzat'ın mahkememizce itibar edilen beyanlarında özetle; saat 15.08 sıralarında sanık Salim'i su meselesi yüzünden aradığını, bir süre sonra sanık Salim'in kendisini Arif'in ikametinin bulunduğu yerin tepesinden seslenerek yanına çağırdığını, daha sonra sanık Salim ile birlikte Arif'in evine girdiklerini, bu arada evin içerisine girdiğinde bir oda hariç diğer tüm odaların kapılarının kapalı olduğunu, yine evde sanık Salim dışında başkaca kimseyi görmediğini, sanık Salim'in ev içerisinde bulunan bir odaya kendisini götürerek Narin'in yerde yatan cansız bedenini gösterdiğini, bu sırada maktul Narin'in ağzından ölmesi nedeniyle sıvıların aktığını gördüğünü, sanık Salim'in kendisine sanık Yüksel ile birlikte olduğunu, bunu gördüğü için maktul Narin'i öldürdüğünü söylediğini, ayrıca kendisini silahla tehdit ederek Narin'in cesedini yok etmesini, aksi takdirde oğlunu öldüreceğini, ailesine zarar vereceğini söylediğini, bunun üzerine Narin'in cansız bedenini battaniyeye sararak evden çıktığını, kendi ahırına götürerek Narin'in cansız bedenini çuvala koyduğunu, bu sırada sanık Salim ile tekrar görüştüğünü, sanık Salim'in göle götür parçala demesi üzerine Narin'in cansız bedeninin bulunduğu çuvalı arabasına koyarak oradan ayrıldığını ve Eğertutmaz deresine götürdüğünü belirttiği görülmüştür. Sanık Salim aşamalardaki savunmasında özetle üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini, olay günü evde olduğunu, ardından tarlaya gittiğini, maktul Narin'in kayıp olmasını telefon ile öğrendiğini, sanık Nevzat'ın beyanlarını kabul etmediğini belirttiği görülmüştür."
Heyet, sanık Yüksel Güran’ın beyanlarında üzerine atılı suçlamaları reddettiği, olay günü tanık Hediye'nin eve geldiğini, birlikte sohbet ederek çamaşır katladıklarını söylediği hatırlatılarak, “Kızı olan Maktul Narin'in kayıp olduğunu akşam sıralarında eve gelmediği zaman öğrendiğini belirttiği görülmüştür. Yine sanık Yüksel'in mahkememiz huzurunda yapmış olduğu savunmalarında ısrarla namusu üzerinde durduğu, sanık Nevzat'ın beyanında sanık Salim'in Yüksel ile ilişkimi gördüğü için öldürdüm şeklindeki beyanlarının iftira olduğunu belirttiği görülmüştür. Mahkememizde sanık Yüksel'in sanık Salim ile olay sırasında bir ilişkileri olmadığı kanaati uyanmış, aşağıda anlatılacağı üzere sanık Salim'in sanık Yüksel ve sanık Enes ile birlikte iştirak halinde maktul Narin'i nedeni mahkememizce de anlaşılamayan bir sebepten dolayı öldürdükleri için asıl nedeni gizlemek maksadıyla sanık Nevzat'a bu şekilde beyanda bulunduğu, bu beyanın Narin'in öldürülmesine sebep olan asıl maksadı gizlemek amacıyla söylendiği şeklinde kabul edilmiştir” denildi.
Kararda sanıklardan Enes Güran’ın aşamalardaki savunmalarında, üzerine atılı suçlamaları reddederek olay sabahında Malatya’dan geldiğini belirttiği ifade edilerek, “Yorgun olduğu için öğle-ikindi vakti uyuduğunu, akşam vakti arkadaşları ile buluştuğunu belirttiği görülmüştür. Diyarbakır İl Jandarma Komutanlığı tarafından düzenlenen analiz raporunda; sanık Salim Güran'ın kullanımında olan telefon, sanık Nevzat Bahtiyar'ın kullanımında olan telefon, sanık Yüksel Güran'ın kullanımında olan telefon ile sanık Enes Güran'ın kullanımında olan telefon HTS kayıtlarının incelendiği ve baz verilerinin karşılaştırıldığı görülmüştür. Söz konusu raporda; Maktul Narin Güran'ın öldürüldüğü zaman dilimi olan 15.15 sonrasında ilgili telefon numaralarının köyde oldukları ve aynı baz istasyonlarından farklı açılarda olduğunun tespit edildiği, sanıkların 15.16 sıralarında 66638530027opr: Turkcell Dıyka27l Diyarbakır Bağlar Bağcılar 1074 sokak 52 (Diykaranfil sok) isimli baz istasyonunda faydalandıkları tespit edildiği görülmüş, burada yapılan değerlendirmelerde sanıkların maktul Narin'in öldürüldüğü zaman diliminde birlikte hareket ettikleri ve birbirlerinden haberdar oldukları görülmüştür. Yine sanık Nevzat ile sanık Salim'in saat 15.25 ile 15.46 aralığında ortak baz kullanma durumunun arttığı, sanıkların yoğunlukla 665754107021 opr: Turkcell DBYMZ21L Diyarbakır Bağlar Yeniköy Bediüzzaman Caddesi DİYYENIKOYMEZAR Bağlar Diyarbakır, 66638854032 opr Turkcell DSALI32L Diyarbakır Sur Ali Paşa Karabulut 1. Sokak 8 DİYSURALİPAŞAMAH Sur Diyarbakır, 666337679027 opr Turkcell D7MIN27L Diyarbakır Bağlar Bağcılar DIYYEDİEMİNOTOP Bağlar Diyarbakır isimli baz istasyonlarından faydalandıkları, faydalanılan baz istasyon bilgilerinin aynı açıda olması dikkate alındığında sanıkların belirtilen saatlerde birbirleri ile alakalı oldukları ve aynı konumda bulundukları şeklinde yorumlanmıştır. Saat 15.46'dan sonra sanık Nevzat'ın baz bilgilerinin hareketli olduğu, sanık Salim'in ise baz verilerinin sabit olduğu görülmüş, bu hususun sanık Nevzat'ın olay yerinden ayrıldığı, sanık Salim'in ise olay yerinde kaldığı anlamını taşıdığı anlaşılmıştır. Sanık Salim'in 16.13'den sonra köyden ayrılarak Batıkarakoç yolu üzerinde bulunan mısır tarlasına gittiği, Sanık Nevzat'ın saat 16:13'den sonra köye döndüğü kullandığı baz verilerinden anlaşılmıştır. Sanık Salim Güran ile sanık Enes Güran'ın 15.41 ile 15.42 de aynı baz istasyonun bölgesinde farklı açılarda bulunduklarının tespit edildiği görülmüştür. Yine sanık Enes'in 15:45 sıralarında Kerem Sümer isimli kişi ile konuşması da baz verilerini net bir şekilde göstermektedir. Dosya arasında bulunan görüntü kayıtlarının yapılan incelenmesinde; kovuşturma aşamasında Daran-2 görüntülerinin iyileştirilmesi için Ulusal Kriminal Bürodan bilirkişi raporu talep edildiği, gönderilen raporda 15:18:47 sıralarında (söz konusu saat güncel saate göre 6 dakika ileridedir) söz konusu Arif Güran'ın evinin yanında bulunan ahırda bir karartının olduğu, ardından 15.19.05 sıralarında ahır yanından kameraya yansıyan yoğun ışık parlamasının olduğu ve araba hareketliliğinden bahsedildiği görülmüştür. Hem katılan tarafın hem de sanıklar müdafinin ittifak ettikleri üzere söz konusu aracın daha sonra çiftlik kamerasına yansıyan başkaca araçlar olduğunun tespit edildiği görülmüştür. Yine olay yerinde tespit edilen hareketlilik başlığı altında düzenlenen diğer verilerde;15.23.06 sıralarında ahırın önünde 2 karartının,15.25.53 sıralarında ahırın arka kısmı olarak belirtilen yerde karartının olduğunun belirtildiği görülmüştür. İlgili Daran-2 kamerasının olay yeri olarak bilinen Arif Güran evi ve eklentilerine ilişkin uzaklığı, video kalitesi dikkate alındığında ilgili videonun ancak bu kadar iyileştirildiğinin belirtildiği görülmüştür. Yine dosya arasında Mehmet Sait Tek'e ait çiftlik görüntülerinin olduğu görülmüştür. İlgili görüntülerin inceleme tutanağı dosya arasında alınmıştır. Yapılan incelemede 15.41.56 sıralarında (kamera saati ve tarihi günceldir) şüpheli bir aracın Tavşantepe Mahallesinden Özdemir mahallesi Gönendi küme evleri (Eğertutmaz deresi) istikametine doğru seyir halinde olduğu, ardından aracın 16.22.04 sıralarında Eğer Tutmaz Deresinden ayrıldığı, (söz konusu aracın yaklaşık 38 dakika 11 saniye Eğer Tutmaz Deresinde kaldığı) ardından saat 16:23:54 sıralarında Özdemir Mahallesi Gönendi küme evleri içerisinde bulunan söz konusu kameranın önünden geçtiği, yapılan incelemede aracın kırmızı renkli şahin marka bir araç olduğunun anlaşıldığı görülmüş, bu yapılan çalışma sonrası sanık Nevzat Bahtiyar yakalanmıştır. Ayrıca ilgili kameraya saat 22:35 sıralarında Eğer Tutmaz deresinde tespit edilemeyen bir aracın gittiği görülmüştür.
Yine dosya arasında Ruhi Kaya isimli kişiye ait kamera görüntülerinin olduğu görülmüştür. Dosya tarafları olan katılan taraf ve sanık müdafileri tarafından ilgili görüntüler konusunda ittifak edildiği, tarafların buradan geçen beyaz aracın sanık Salim'e ait araç olduğu konusunda hem fikir olduğu görülmüştür. Mahkememizce de yapılan incelemede 16.15.29 sıralarında kameranın sağ üst köşesinde bir beyaz aracın seyir halinde olduğu, yine saat 18.35 sıralarında da aynı aracın seyir halinde kameradan geçtiği görülmüştür.
Tüm bu deliller ışığında yapılan incelemede; daraltılmış baz verileri, sanık Nevzat'ın mahkememizce itibar edilen beyanı, Diyarbakır İl Jandarma Komutanlığı Teknik Analiz Raporu, Atk Raporları, kamera görüntüleri, Ulusal Kriminal Bürosu tarafından hazırlanan rapor ve yukarıda bahsedilen diğer delillerin birbiri ile uyumlu olduğu, esas konu itibariyle birbirlerini destekledikleri ve doğruladıkları mahkememizce kabul edilmiştir.
Dosya tarafları olan katılan, katılan vekili, katılan kurumlar, sanık ve müdafileri tarafından dosyaya sunulan diğer delillerin somut olaya bir katkısı olmadığı için mahkememizce itibar edilmemiş ve burada değinilmemiştir” denildi.
Mahkeme heyeti, bazı Yargıtay kararlarını örnek göstererek o kararlar ışığında iştirak konusunda değerlendirme yapıldığını ifade ederek, şunları kaydetti:
“Türk Ceza Kanunumuzda Suça İştirak bölümünde Faillik başlığı altında düzenlenen 37. maddesi; Suçun kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri, fail olarak sorumlu olur şeklindedir. Suçun işlenmesini sağlayan hareket üzerinde hâkimiyet kuran herkes fail sayılmıştır. Hareket üzerinde hâkimiyet kurmak, birlikte irtikap etme şeklinde gerçekleşebileceği gibi, zımni veya açık bir iş bölümüne dayalı olarak hareketi birlikte gerçekleştirmeyi de kapsamaktadır. Söz konusu iştirak iradesi önceden alınan bir karar doğrultusunda gerçekleşebileceği gibi ani gelişen olay sırasında da eylem üzerinde ittifak ederek gerçekleşebilmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken husus henüz eylemin tam manası ile bitmemesi yani suçun tamamlanmaması gerekir. Suç tamamlandıktan sonra gerçekleşen eylemler iştirak olarak kabul edilmemekte başkaca suçlara (sanık Nevzat yönünden aşağıda anlatılacağı üzere Suç delillerini gizleme veya yok etme ) vücut verecektir.”
Gerekçeli kararda, sanıkların iştiraken hareket ettiklerinin kabul edildiği belirtilerek, “İştirak hususu kanunumuzda genel manada düzenlenmiş, iştirakin neler olduğu Yargıtay kararları ile şekillenmiştir. Ancak her somut olay kendi içerisinde farklı farklı özellikler barındırdığı için sanıkların iştirak hususunu her somut olayda ayrı ayrı değerlendirmek gerekmektedir. Bu nedenle sanıkların gerçekleşen eylemde yaptıkları iştirak farklı şekillerde olabilmekte, her bir olayda sanıkların gerçekleştirdiği eylemlerin ayrı ayrı anlatılması gerekmektedir. Ancak yukarıda değinildiği gibi sanıkların gerçekleşen eylemde fillerinin ne olduğu bazen tespit edilememektedir. Bu tür durumlarda sanıkların söz konusu eylemde iştiraken hareket edip etmediklerinin tespit edilmesi yeterli olup sanıkların eylemlerinin ne olduğunun tespit edilememesi somut olay açısından sanıklar lehine şüphe uyandırmayacaktır. Sanıkların bir eyleme iştirak edip etmediği nasıl tespit edilecektir? İştirak iradesi ve kast insanın iç dünyası ile ilgili bir kavram olduğundan, bunların açıkça tespit edilemediği durumlarda, iç dünyaya ait bu olgu dış dünyaya yansıyan davranışlara bakılarak belirlenebilecektir. Olay sırasında birlikte olan sanıkların olay sonrası yaptığı davranışlar ile söz konusu suça iştirak edip etmedikleri anlaşılabilecektir. Bir sanığın yanında gerçekleşen eyleme taraftar olmadığını gösterecek hiçbir engelleyici davranışta bulunmaması, suçu işleyen kişinin suç işlenirken yanında bulunan diğer kişilerden güç alması, tamamlanan eylem sonrası ne yapılacağının birlikte belirlenmesi, suçu gerçekleştiren kişiye suç sırasında ve sonrasında destek vererek suç delillerinin saklanması, gizlemesi veya bulunmamasını sağlanmaya çalışılması, ölen kişiye gelebilecek herhangi bir kötülüğü engelleme yükümlülüğü varken buna aykırı davranarak eylemi gerçekleştiren kişiye gerekli müdahalenin yapılmaması, başta 112 olmak üzere ilgili yerlere haber vererek eylem üzerinde iştirakinin olmadığını gösterir somut bir davranışta bulunmaması gibi durumlarda, sanıkların iştiraken hareket ettiği kabul edilecektir” denildi.
Sanıkların beraat edeceklerini beklemelerinin kanunen ve vicdanen kabul edilemeyecek bir durum olduğu ifade edilen kararda, “Sanıklar aşamalardaki savunmalarında ve mahkememiz huzurunda vermiş oldukları beyanlarda ısrarla görmediklerini, duymadıklarını ve hatırlamadıklarını belirtmişlerdir. Sanıklar bu şekilde beyanlarda bulunarak maktul Narin'in öldürülme eyleminin nasıl yapıldığı, neden yapıldığı, niçin yapıldığı ve kimler tarafından yapıldığı sorularına makul cevaplar vermeyerek suçtan kurtulmaya çalışmışlardır. Türk Ceza Kanununda ve Ceza Muhakemesi Kanununda sanıkların başta yalan söyleme olmak üzere suçtan kurtulmaya yönelik eylemleri yapabileceği kendilerine yasal bir hak olarak tanınmıştır. Ancak sanıklar iştiraken gerçekleştirdikleri eylemlerde eylemin nasıl yapıldığı, neden yapıldığı, niçin yapıldığı, sanıkların eylemlerinin neler olduğu, varsa bu eyleme katılan başka sanıkların olup olmadığı hususlarında tespit yapılmasını engelleyerek fikir ve irade birliği ile hareket etmek suretiyle dayanışmalı olarak ve sonuç üzerinde ortak hakimiyet kurarak yapılan yargılamalarda beraat edeceklerini beklemelerinin hem kanunen hem de vicdanen kabul edilebilecek bir durum olmadığı aşikardır. Dolayısıyla yukarıda bahsedildiği üzere fer'i soruların tespit edilememesinin sanıklar açısından lehe bir durum oluşturmayacağı ve sanıkların gerçekleşen eylemde iştiraken sorumlu olacaklarının kabul edilmesi gerekmektedir” ifadelerine yer verildi.
Narin’in, öldürülmesine ahır veya eklentilerinde başlanarak, babası Arif Güran’ın evinde tamamlandığı belirtilen kararda, “Tüm bu bilgiler ışığında yapılan değerlendirmede; dosya arasında bulunan Daran-2 kamera kayıtlarının iyileştirilmesine yönelik alınan Ulusal Kriminal raporunda ev-ahır istikametine doğru hareketli bir karartının olduğu, bu karartının kıyafet unsurlarının koyu renk olmasından ve kısa boylu, zayıf algılanmasından kaynaklı ve Narin'in en son görüldüğü patika başlangıcında yer alan okul kamera kaydı ile uyumlu olması karşısında ilgili karartının maktul olduğu mahkememizce kabul edilmiştir. Bu durum karşısında maktul Narin'in ev, ahır veya eklentilerinde öldürülme eylemine başlandığı, akabinde maktul Narin'in bedeninin katılan Arif Güran'ın evine getirilerek öldürme eyleminin burada tamamlandığı, daha sonra maktul Narin'in cansız bedeninin sanık Nevzat tarafından katılan Arif'in evinden alınarak önce kendi evinin ahırında çuvala konulduğu, söz konusu çuvalın sanık Nevzat'ın kullanımında olan 23 AN 630 plaka sayılı araca konulmak suretiyle Eğertutmaz deresine götürüldüğü ve dere kenarına üzerine taşlar konulmak suretiyle bırakıldığı mahkememizce sabit görülmüştür” denildi.
Olayın 3 sanık tarafından gerçekleştirildiği ve Narin’in bedeninin eve taşındığı ifade edilen kararda, “Sanıklar Enes Güran, Salim Güran ve Yüksel Güran'ın maktul Narin'in öldürüldüğü zaman diliminde ev, ahır veya eklentilerinde bulundukları, bu hususun Ulusal Kriminal, daraltılmış baz verileri, kamera kayıtları, analiz raporu ve diğer tüm deliller ile sabit olduğu, mahkememizce net olarak tespit edilemeyen sanık veya sanıklar tarafından ev, ahır veya eklentilerinde maktul Narin'in öldürülme eylemine başlandığı, ardından maktul Narin'in bedeninin eve taşındığı, burada sanıklar Enes, Yüksel ve Salim tarafından öldürülme eyleminin tamamlanmasının beklenildiği, her 3 sanığın da ev, ahır veya eklentilerinde yapılacak bir tıbbi müdahale ile maktul Narin'i ölümden kurtarma ihtimali varken bu müdahalenin yapılmayarak Narin'in ölmesine rıza gösterdikleri, kaldı ki dosya sanıkları olan Yüksel'in maktulün annesi, Salim'in amcası ve Enes'in de abisi olduğu, sanıkların maktule gelecek saldırı, kötülük ya da başkaca olumsuz eylemleri def etme, engelleme gibi yasal görevleri varken bunları yerine getirmedikleri gibi öldürme eylemini başlatan kişiye de engel olmayarak maktul Narin'in ölmesine iştiraken katıldıkları, yine sanıkların maktul Narin'in bedeninin eve getirilmesi ve ölüm eyleminin gerçekleşmesi sonrası ölüm olayı üzerine yapacakları eylem, davranış ve söylemler konusunda fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek ne yapacaklarını kararlaştırdıkları, ardından söz konusu cansız bedeni olay yeri yakınlarında bulunan sanık Nevzat'a verip dereye gömmesini isteyerek cesedi saklama, yok etme gibi konusunda ortak hareket etikleri, ardından olay sonrası ölüm olayına ilişkin bilgi sahibi olmadıkları yönünde hal ve hareketlerde bulundukları, yine maktul Narin'in cansız bedeninin sanık Nevzat'a verildiğinde ev içerisinde sadece Salim'in olması ve diğer kapıların kapalı olması karşısında evde olan sanık Yüksel ve Enes'in bu konuda sanık Salim ile anlaşarak kapalı kapılar arkasında bekledikleri, sanık Salim'in, öldürme eyleminin asıl maksadının gizlenmesi için sanık Nevzat'a, Yüksel ile ilişkisini gördüğü için maktul Narin'i öldürdüğü şeklindeki söylemlerin de diğer sanıklar tarafından birlikte kararlaştırıldığı ve bu şekilde asıl maksadı gizlemeye çalıştıkları, maktul Narin'in cansız bedeninin sanık Nevzat tarafından alınıp olay yerinden ayrılırken sanık Yüksel'i gördüğünü ve ağladığını belirttiği, dolayısıyla sanık Salim tarafından sanık Nevzat'a, Narin'in cansız bedeni verilirken diğer sanıkların olaydan haberdar oldukları, her 3 sanığın suçun işlenmesinde üstlendikleri rol ve kendi eylemleri ile diğer sanıkların eylemlerini tamamlayarak suçun işlenmesi üzerinde diğer sanıklar ile birlikte ortak hakimiyet kurduğu, bu bağlamda sanıkların olayın sonuna kadar zaman ve mekan birlikteliği içerisinde oldukları ve iştirak halinde hareket ederek sanıklar Salim Güran, Enes Güran ve Yüksel Güran'ın fikir ve eylem birlikteliği içerisinde maktul Narin Güran'ın iştirak halinde ölümüne sebebiyet verdikleri mahkememizce kabul edilmiştir. Tüm bu anlatımlar karşısında maktul Narin'in öldürülme olayının her 3 sanık tarafından birlikte gerçekleştirilerek tamamlandığı anlaşılmıştır” ifadelerine yer verildi.
Amcası Salim Güran’ın diğer sanıklar Enes ve Yüksel Güran ile birlikte Narin'i öldürdüğünün mahkeme tarafından sabit görüldüğü belirtilen kararda, “Mahkememizce sanık Salim yönünden yapılan değerlendirmede; yukarıda ayrıntılarıyla anlatıldığı üzere sanık Salim'in diğer sanıklar Yüksel ve Enes ile birlikte maktul Narin'in öldürülme eylemine iştirak ederek öldürdüğü, ardından sanığın diğer sanıklar ile birlikte öldürme eylemi sonrası ne yapacaklarını kararlaştırdıkları, bu sırada olay yerine yakın olan ve 15.08 sıralarında telefon ile konuştuğu sanık Nevzat'a Narin'in cansız bedenini vererek yok etmesini istediği, bu hususun diğer sanıklar ile Arif Güran'ın evinde maktul Narin'in cansız bedeninin başında iken birlikte kararlaştırdıkları, daha sonra sanıkların rutin gündelik hayatlarına devam ederek dikkat çekmemeye çalıştıkları, ancak sanığın aşamalarda aracında bulunan DNA'ya ilişkin net bir beyanda bulunmadığı, telefonunda yaptığı şüpheli hareketleri izah edemediği, Narin'in kaybolma saatine ve kaybolma şekline ilişkin çelişkili beyanlarda bulunduğu, sanığın olay saati ve sonrası katılan Arif'in evinde olduğu halde tanık beyanları ile tarlada olduğunu söyleyerek ve söyleterek suçtan kurtulmaya çalışması karşısında sanık Salim'in diğer sanıklar Enes ve Yüksel ile birlikte maktul Narin'i öldürdüğü mahkememizce sabit görülmüştür” denildi.
Ağabeyi Enes Güran hakkında mahkemenin değerlendirmesinde ise, “Mahkememizce sanık Enes yönünden yapılan değerlendirmede; sanık Enes aşamalardaki savunmasında evde uyuduğunu belirtmiş ise de dosya arasında bulunan ve diğer deliller ile örtüştüğü için mahkememizce itibar edilen daraltılmış baz verilerine göre saat 15.51’e kadar ikametin içerinde ve müştemilatında bulunduğu, saat 15.57 de Salim Güran’ın evine geçiş yaptığı, bir süre evde kaldığı, saat 16.11 gibi kendi evine doğru yöneldiği hususları dikkate alındığında sanığın maktul Narin'in patikadan çıktığı ve ahıra yöneldiği zaman diliminde uyanık olduğu ve hareket halinde olduğu anlaşıldığından sanığın beyanlarına mahkememizce itibar edilmediği, sanık Nevzat'ın eve geldiğimde ‘Bütün kapılar kapalıydı’ dediği nazara alındığında, sanığın belirtilen zaman diliminde evin içerisinde olduğu ve diğer sanıklar ile yapılan fikir birliği içerisinde evde sessiz kalarak Nevzat'ın maktul Narin'in cansız bedenini almasını beklediği, sanık Nevzat'ın olay yerinden ayrıldıktan sonra amcası olan sanık Salim'in evine gitmesi de gerçekleşen eylemlerden haberdar olduğunu gösterdiği, yine sanığın gözaltına alındığında vücudunda yer alan morluklar ve ısırıklar konusunda aşamalarda çelişkili beyanlarda bulunduğu, bu durum karşısında sanığın var olan bir gerçeği gizlemeye çalıştığı, yine sanığın evde iken sanık Nevzat'ın eve gelerek maktul Narin'in cansız bedenini aldığı sırada sanık Salim'in annesi Yüksel ile ilişkim vardı, gördü ve o yüzden öldürdüm söyleminden de haberdar olduğu ve bu söyleme rıza gösterdiği, yine sanık Yüksel'in tutanağa yansıyan diğer söylemlerinde sanık Enes'i nasıl korurum şeklindeki beyanları da birlikte değerlendirildiğinde sanığın diğer sanıklar ile birlikte iştirak ettiği mahkememizce sabit görülmüştür” ifadeleri kullanıldı.
Anne Yüksel Güran ile ilgili değerlendirmede ise diğer sanıklarla birlikte fikir ve eylem birlikteliği içerisinde olduğu belirtilerek, “Mahkememizce sanık Yüksel yönünden yapılan değerlendirmede; sanık Yüksel aşamalardaki savunmasında ısrarla olay saatinde evde olduğunu ve hiç bir şey görmediğini, yine maktul Narin'in cansız bedeninin evden alınması hususunun doğru olmadığını ve eve Hediye hariç kimsenin gelmediğini söylemiş ise de bu hususun dosya arasında bulunan daraltılmış baz verilerine göre gerçeği yansıtmadığı, çünkü Arif Güran'ın evine hem sanık Salim, hem de sanık Nevzat'ın geldiği, dolayısıyla sanığın doğru söylemeyerek gerçekleri gizlemeye çalıştığı, sanık Nevzat'ın maktul Narin'in cansız bedenini alırken sanık Yüksel'i gördüğünü ve ağladığını belirtmesi karşısında sanığın maktul Narin'in ölümünden haberdar olduğu, sanığın maktul Narin'e ilk öldürme hareketinin ahırda yapılması ve ardından eve getirilerek öldürme eyleminin tamamlanması aşamasında söz konusu suça iştirak etmediğini gösterir herhangi bir somut eylemde bulunmadığı, sanığın maktulün annesi olması hasebiyle ona gelecek kötülükleri, saldırıları engelleme yükümlülüğü varken bu yükümlülüğüne aykırı hareket ettiği, bir an sanığın beyanlarına itibar edilerek maktul Narin'i bizzat öldürmediği kabul edilse bile gerekli yerlere haber vermeyerek ölüm neticesinin ortaya çıkmasını engellememesi bile öldürme eylemine iştirak ettiği anlamına geldiği, yine sanığın diğer sanıklar ile birlikte fikir ve eylem birlikteliği içerisinde hareket ederek sanık Salim'in kendi namusu konusunda sanık Nevzat'a beyanda bulunmasına rıza gösterdiği dolayısıyla sanığın maktul Narin'in öldürülme eylemine diğer sanıklar Salim ve Enes ile birlikte iştirak ettiği mahkememizce sabit görülmüştür” denildi.
Nevzat Bahtiyar ile ilgili değerlendirme kısmında ise, Bahtiyar’ın suça iştirak etmediği ancak yaptığı eylemin ‘Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme’ suçunu oluşturduğu ifade edilerek, şöyle denildi:
“Mahkememizce sanık Nevzat yönünden yapılan değerlendirmede; her ne kadar sanık Nevzat Bahtiyar yönünden sanık Enes Güran, sanık Salim Güran ve sanık Yüksel Güran ile birlikte maktul Narin'i öldürdüğü iddiasıyla mahkememize kamu davası açılmışsa da; sanık Nevzat aşamalardaki değişmeyen tek savunmasında maktul Narin'i kendisinin öldürmediğini, sanık Salim'in öldürdüğünü ve cansız bedeni kendisine verdiğini belirttiği görülmüştür. Maktul Narin'in patikadan çıkarak evine doğru gitmesi ve ardından ahırın önüne varması sırasında sanık Nevzat'ın olay yerine yakın olduğunun daraltılmış baz verilerine göre sabit olduğu, ancak sanığın evi ile katılan Arif'in evlerinin yakın olması karşısında bu husus mahkememizce sanık açısından aleyhe değerlendirilmemiştir. Sanığın, Salim'in çağırması üzerine Arif Güran'ın evine gittiği, eve girdiğinde odaların kapılarının kapalı olduğu ve yerde maktul Narin'in cansız bedeninin bulunduğunun anlaşıldığı, ardından sanık Salim'in yönlendirmesi ile maktul Narin'in cansız bedenini aldığı ve evden ayrıldığı ve ahırına götürdüğü, oradan çuvala koyarak kendi arabasına koyduğu, daha sonra sanık Salim'in de belirttiği yer olan Eğertutmaz deresine götürdüğü ve cansız bedenin bulunduğu çuvalı dere kenarına üzerine taş koymak suretiyle sakladığı mahkememizce kabul edilmiştir. Her ne kadar sanık Nevzat aşamalarda sanık Salim'in kendisini tehdit ettiğinden dolayı cansız bedeni aldığını söylemiş ise de sanık Salim'in tutuklanması sonrası tüm köyde binlerce kolluk personeli tarafından maktul Narin aranırken artık tehdidin ortadan kalktığı, sanık Nevzat'ın çok rahat bir şekilde gerçekleri anlatarak maktul Narin'in bulunmasını sağlayabilecek iken bunu yapmayıp gerçekleştirdiği eylemde ısrar ederek kastını ortaya koyduğu, dolayısıyla TCK'nın 28’inci maddesinde düzenlenen halin somut olayda oluşmadığı mahkememizce kabul edilmiştir. Yukarıdaki anlatımlar ve diğer sanıklar bakımından yapılan kabuller de dikkate alınarak; somut olayda sanık Nevzat'ın maktul Narin'in ölüm anında olay yerinde olmadığı ve öldürme eylemine iştirak etmediği, sanık Salim'in çağırması üzerine Arif Güran'ın evine geldiği, eve geldiğinde maktul Narin'in cansız bedenini gördüğü, bu saatten sonra öldürme eyleminin tamamlandığından dolayı söz konusu eyleme karşı yapılan hareketlerin iştirak olarak kabul edilemeyeceği, burada sanığın eylemlerinin başka bir suça vücut vereceği aşikardır. Her ne kadar diğer sanıklar ve sanık müdafileri maktul Narin'in sanık Nevzat tarafından öldürüldüğünü iddia etmişlerse de; sanık Nevzat'ın maktul Narin'i öldürmesini gerektirecek bir husumet veya nedenin bulunmadığı, yine Daran-2 kamera kayıtlarının iyileştirilmesine yönelik alınan Ulusal Kriminal raporunda ev-ahır istikametine doğru hareketli bir karartının olduğu, bu karartının kıyafet unsurlarının koyu renk olmasından ve kısa boylu, zayıf algılanmasından kaynaklı maktul Narin olduğunun mahkememizce kabul edildiği, bu durum karşısında maktul Narin'in ev, ahır veya eklentilerinde öldürülmüş olduğu, ayrıca İstanbul Adli Tıp Kurumu tarafından yapılan Narin'in elinde ve kıyafeti üzerinde çıkan kıl örneklerinin makroskobik ve mikroskobik incelemesine ilişkin raporda da sanık Nevzat'a ilişkin her hangi bir bulgu veya DNA’ya ilişkin bir tespitin yapılmadığının özellikle belirtildiği, bu durumun sanığın maktul Narin'in öldürme olayına iştirak etmediği anlamına geldiği, yine daha önce alınan diğer raporlarda da sanık Nevzat'a dair herhangi bir tespitin olmadığının belirtildiği nazara alındığında mahkememizce diğer sanıklar ile diğer sanıklar müdafilerinin iddialarına itibar edilmemiştir. Katılan kurum vekilleri tarafından sanık Nevzat'ın maktul Narin'i aldığında henüz ölüm olayının tıbben sabit olmadığı için sanığın da diğer sanıklar ile birlikte iştiraken sorumlu olduğunu iddia etmiş iseler de sanığın mahkememizce itibar edilen beyanlarında eve geldiğinde maktul Narin'in Cansız bedeninin yerde olduğunu ve ağzından sıvıların aktığını söylediği, sanığın bu beyanlarının aksini gösterir dosya arasında somut bir delilin olmadığı, bu nedenle sanığın eve geldiğinden ölüm olayının tamamlanmış olduğu, yine yukarıda ayrıntılarıyla anlatıldığı üzere ölüm olayını diğer sanıkların iştiraken tamamlamalarından sonra ne yapacaklarını kararlaştırıp ardından sanık Nevzat'ı çağırmaları ve gerçek olmayan bir şeyi (sanık Salim ile Yüksel'in ilişki durumu) sanığa söyleyerek gerçekleri gizlemeye çalışmaları karşısında katılan kurum vekillerinin talepleri ve iddia makamının mütalaasına mahkememizce kabul edilmemiştir. Sanık Nevzat'ın maktul Narin'in cansız bedenini alarak Eğertutmaz deresine götürüp sakladığı, söz konusu cansız bedeninin bulunduğu tarihe kadar arama çalışma faaliyetleri yapan kolluk görevlerine herhangi bir bilgi veya belge vermediği, yine kamera kayıtlarının incelenmesi neticesinde sanığın kullanımında olan kırmızı renkli aracın tespit edilmesi üzerine sanığın yakalandığı şeklinde gelişen olayda sanığın eyleminin maktul Narin'i diğer sanıklarla birlikte kasten öldürmek değil TCK'nın 281’inci maddesinde düzenlenen ‘Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme’ suçunu oluşturduğu, maktul Narin'in öldürüldüğü tarihten cansız bedeninin bulunduğu tarihe kadar geçen süre, bu süre içerisinde suç delillerinin (Adli Tıp Kurumları tarafından yapılan onlarca araştırmalara rağmen herhangi bir delilin bulunmaması, delilin bulunmamasına sebep ise söz konusu cansız bedenin uzunca süre suyun içerisinde kalması) bulunamaması karşısında Türk Ceza Kanunun 281’inci maddesinde belirtilen 6 aydan 5 yıla kadar ceza yaptırımı karşısında 4 yıl 6 ay hapis cezası verilerek hüküm verilmiştir.”