Gündem Bilim Teknoloji Spor Dünya Ekonomi Siyaset Sağlık Eğitim Kültür Sanat Magazin Yaşam Reklam Künye Gizlilik Sözleşmesi İletişim
Yazılım ve Tasarım: Bilgin Pro © 2024KRT TV Tüm Hakları Saklıdır

Narin davasında savcı mütalaasını açıkladı: Herkes suç ortağı

This browser does not support the video element.

Diyarbakır'da 8 yaşındaki Narin Güran'ın öldürülmesine ilişkin tutuklu 4 sanığın ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanmasında ikinci duruşma başladı. Sanıklar hakim karşısına çıktı. İfadelerin ardından duruşma yarın (27 Aralık) 09.00'a ertelendi. KRT Muhabiri Nermin Geyik ve kameraman Ömer Harun Ünal gelişmeleri Diyarbakır'dan anbean aktardı. Tüm gelişmeleri dakika dakika haberimizden takip edebilirsiniz.

Bağlar ilçesi kırsal Tavşantepe Mahallesi'nde 21 Ağustos'ta kaybolduktan sonra arama çalışmalarının 19'uncu gününde dere yatağında çuvalda, üstü 30, 25 ve 20 kilo ağırlığındaki 3 taşla kapatılıp, çalılıklarla gizlenmiş halde cansız bedeni bulunan Narin Güran cinayetine ilişkin tutuklanan 12 kişiden 4'ü hakkında Diyarbakır 8'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede; aracında Narin'e ait DNA ve kıl örneği bulunan amcası Salim Güran, annesi Yüksel Güran ve ağabeyi Enes Güran ile gözaltına alındıktan sonra cesedi dere yatağına taşıdığını itiraf eden komşuları Nevzat Bahtiyar hakkında, HTS ve baz istasyonu kayıtlarına göre olay anında aynı evde oldukları tespit edildiği belirtilerek, 'İştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi.

İŞTE BUGÜNKÜ DURUŞMADAN DAKİKA DAKİKA GELİŞMELER...

DURUŞMA YARIN 09.00'A ERTELENDİ

Narin Güran’ın öldürülmesiyle ilgili görülen davanın ikinci duruşması, yarın saat 09.00’a ertelendi.

‘BARO ÜZERİNDEN ALGI OLUŞTURULMAYA ÇALIŞILDI’

Diyarbakır Barosu eski Başkanı Nahit Eren söz aldı. Güran ailesinin kendisiyle temas kurduğunu belirten Eren, “Sosyal medyaya tweet atayım, programlara çıkayım. Yargı bu değil, adalet de hukuk da bu değil. Diyarbakır Barosu üzerinden bir algı oluşturulmaya çalışıldı. Güran ailesini tanımıyorum. Diyarbakır Barosu’nun bu davalarla bir geçmişi var. Bu tür cinayetlerden edindiğimiz tecrübe var. Şu, ‘Aileyle ya da köyle bir temas kurmayın’ dedik, ‘lütfen gitmeyin’ dedik. 14 Eylül’de bana telefon açıldı. ‘Güran ailesi olarak sizinle görüşmek istiyoruz’ denildi. ‘Yönetim kurulu üyelerimizle birlikte baroda görüşebiliriz’ dedim. 4 kişi geldiler. Geldikleri zaman 4 saat görüştük. ‘Biz Diyarbakır’da bu davaya avukat bulamıyoruz’ dediler. Avukatlara telkinde bulunduğumu söylediler. ‘Görüştüğümüz avukatlar milyonlardan bahsediyor’ dediler, ben kendilerine avukatların ücret konusunda serbest olduklarını söyledim. ‘Çocuklarımız okula gidemiyor’ dendi. Ben de kendilerine ricada bulundum. Bir algı oluşmuşsa, bu algıya ben sebebiyet vermedim. ‘Cinayetin faili kimse teslim edin’ dedim. Onlar da bana daha sonra işkence konusuyla geldiler. Bu konuda barodan yardım istediklerini söylediler. ‘O mağdur arkadaşları lütfen baroya getirin’ dedim. İşkence mağduru kişiyi aradım, kendisine baroya gelmesini söyledim. ‘Başkanım, bu konuya dahil olmak istemiyor artık’ dedi. Ben o suç duyurusunu nasıl yapabilirim? 23 Eylül’de bir kez daha arandım. Kalabalık bir grup geldi. Bu görüşmede, kendilerinden bir ricada bulundum. ‘Bütün aile zan altında’ dedim. O esnada bana, ‘Efendim, cezaevinde akrabalarına işkence yapılıyor’ dendi. Cezaevinde bu çok zor. ‘Enes cezaevinden götürülmüş, dişleri çekilmiş’ dendi. Ben bir hukukçuyum. ‘Böyle bir iddia varsa, avukatlarınız bir görüşme gerçekleştirsin. Biz de komisyonumuzla bakalım’ dedim. Avukatlar bize dönmedi” dedi.

‘İNANILMAZ BİR VERİ AKIŞI VAR’

Amca Salim Güran’ın, cinayet saatinde yaptığı telefon faturası ödemelerini gösteren delillere ilişkin konuşan Eren, “Sosyal medyada bir fatura sunuldu. Bir çizelge yayınladılar. Cinayet mahallindeyken 2 havale yaptığını söylediler. MASAK raporuna göre 2 ödeme yapılmış. Bu MASAK raporunu göstereyim, 580 TL’lik iki işlem gerçekleştirilmiş. Kamuoyu bunları 'havale' diye tartıştı. Sayın Başkan, 15.19’da gerçekleşen havale işlemi sistemsel bir havale işlemi. Türkiye Ekonomik Bankası’ndan, yani telefona girmeden yapılan bir işlem. Peki, 15.28’de bir fatura neden ödeniyor? Salim Güran’ın sistemsel olarak işlemi, hesabı sıfır bakiye olduğu için eksi 580 TL olarak tekrar işlem yapıyor. Peki, Salim Güran burada neden ödüyor? Günlerce arkadaşlarımla bunu yorumlamaya çalıştım. Sistemsel olduğunu nereden biliyorum? Salim Güran’ın HTS kayıtlarına bakalım. Saat 15.19’dan önceki Salim Güran’ın GPS kaydına bakalım. 15.16’da Salim Güran’ın telefonu bir bankacılık işlemi yapsaydı, telefonundan herhangi bir internet kaydı bulunmuyor. Yani herhangi bir havale işlemi gerçekleştirmemiş. Salim Güran’ın yakın zamanda, bir hafta önce mahkemenize sunulan telefon verilerine göre, yani şu telefona bir işlem yapıldığında hangi saniyede hangi uygulamanın öne çıktığını görebiliyorsunuz, bu işlemler incelenmiş. İkinci havale işlemi ise 15.28’de gerçekleşiyor. Bu sırada, tam o saniyelerde 71 saniyelik bir GPS bağlantısı bulunuyor. Birden fazla işlem için bağlanmış, telefonun birçok arka uygulaması sisteme bağlanmış. Salim Güran’a ait telefonun ödeme günü, ayın 21’i. Peki, Salim Güran o an resmi bir işlem yapma ihtiyacı mı hissetti? Meslektaşım şunu söyledi, ‘Salim Güran’ın telefonda inanılmaz bir veri akışı var.’ Bu durumda, 'Telefonda temizlik mi yapılıyor?' diye şüphe duyarım” diye konuştu.

‘NARİN BULUNUNCA YAS TUTACAKLARINA KAVGA EDİYORLAR’

Eren, Dara-2 kamera görüntülerinin izletilerek yaptığı konuşmada, “Ulusal Kriminal, Onur Bey’in düştüğü hataya düşmüş. Ulusal Kriminal, 15.34 diyor, ancak 6 dakika ileri alınca durum değişiyor. Önceki araç bir traktör. Ruhi Kaya, kamera görüntülerinden geçiyor ve oradan 1 dakika sonra gelen bir otomobil var. Bunu niye anlatıyorum? Herkes şu hataya düştü; Nevzat’ın aracının yukarıdan aşağıya indiğini göremiyoruz. Ama iddiası doğruysa, Salim’in aracının geldiğini görebiliriz. Ancak göremeyeceğimiz bir yol da var. Bu aile bireyleri, Narin bulunca yas tutacaklarına kavga ediyorlar. Ben bütün bunları anlattığım zaman, Arif Güran’ın acısını hissediyorum ama uydurulmuş bir delil ile konuşmadım. O gün orada bir şey yaşanmadı mı? Bir şey yaşanmış. Nevzat’ın silik olduğunu söyleyen aile bireyleri var. Benden önce şüphe duyan bir Arif Güran var” dedi.

‘ADIMSAYAR GPRS KAYDINIZ AÇIK DEĞİLSE, TESPİT EDİLEMİYOR’

Eren, Salim Güran’ın cinayet saatinde telefonundaki adımsayar uygulamasında 45 adım attığı tutanağına ilişkin, “Eğer bu adımsayar, tespit ettiğiniz gibi doğruysa, kız çocukları iş yapıyor, alışveriş yapıyor, hatta çocukları ödeme için kendisini çağırıyor ve kendisi gidiyor. Ben mutfakta iki kez dolandım, 45 adım oldu. Adımsayar tutanağı ile ilgili, android telefonlarda eğer sizin GPRS kaydınız açık değilse, tespit edilemiyor. 19.00- 20.00 arasındaki 2 bin küsurluk adım” diye konuştu.

‘BİZE BU DOSYADA KİMSE GERÇEĞİ ANLATMIYOR’

Dosyada sanık ve tanıkların gerçeği anlatmadığını ifade eden Eren, “Narin’in kaybolma haberini alıyor. Asıl kritik soru şu; Narin kaybolduktan sonra 20.00- 24.00 arası adımlarını saydığınızda, camiye gitmek, okula gitmek gibi bir hareketlilik var mı? Saat 16.10’da Arif’in evinin önünden ayrılış anını göstereyim. Salim’in aracı, 16.18’de köyde. Şimdi bana 'Bu nokta araba mı?' demeyin. 16.13’te burada, kavşakta şu an devam ediyor. Ruhi Kaya’nın tabelasına geçiyoruz. 16.10’da Arif’in evinden ayrılıyor. Ruhi Kaya’nın kamera kayıtları, bu görüntüler silinmiş. Bu görüntüler sonradan getirilen görüntüler. Mehmet Selim Atasoy kaçta geliyor biliyor musunuz? 16.23. Motosikletini görüyor musunuz? Salim’in girdiği yerden tarlaya giriyor. Tam Mehmet Selim Atasoy 16.23’te geçerken, meşhur elektrikçilerin görüntüsü var. Onların mavi arabası. Bunu niye anlatıyorum? Bugün R.A.’ya bir soru sordum; 'Siz orada gün içerisinde Salim ve babanız dışında kimseyi gördünüz mü?' diye. 'Hayır' dedi. Sonra tekrar sorduk, 'Hatırlamıyorum' dedi. Yani neyi ifade etmeye çalışıyorum? Bize bu dosyada hiç kimse gerçeği anlatmıyor” dedi.

‘NEVZAT CİNSEL İSTİSMARDA MI BULUNDU? BİLEMEYİZ’

Eren, 4 sanığın da cezalandırılmasını talep ederek, şöyle konuştu:

“Salim Güran’ın geri getirilen WhatsApp görüşmeleri dosyada var. 22 Ağustos’tan itibaren telefonundaki ses kaydı kapatılıyor. 23 Ağustos’ta ise geriye dönük arama kayıtları siliniyor. Hepsinin bir sebebi var. Şunu sormak istiyorum, ilk bize şunu söyledi. Tanımlaması neydi? Eskort. ‘Eskort ile görüştüm’ dedi. Peki, biraz sonra gözaltına alınma riskim varsa ben kayıtları silerim. Narin’in kaybolması ile bağın yoksa neden sildin? PSA… İlk celsede ısrarlı şekilde Nevzat’a şunu sordum. ‘Çanta neredeydi’ dedim, daha önce ‘kapalıydı’ dedi. Ben de soruyorum, eleştirebilirler. PSA hangi numunelerden çıktı? Vajen dış külot, iç yüz. Nereden çıktı? Narin’in çantasından. Özür dilerim burada Enes ve annesi var. Rapor şunu söylüyor, ‘cinsel istismarı tespit edemem’ diyor. Yazma ve etek çantanın içerisinde ise vajen 2 de yok, külot ön yüzde de yok, dış yüzeyde var. PSA testi nasıl yapılır? Şu şekilde kartla. Olay örgüsünde şunu oturtamıyorum, Cinsel ilişki sırasındaki şahıslardan bunlara geçtiyse? Ve ben şunu anlıyorum, o zaman bu eşyalara biri temas etti. Anneden de bulamış olabilir, bilemeyiz? Nevzat cinsel istismarda mı bulundu? Bilemeyiz. Diyarbakır Barosu katılan taraf olarak, 4 sanığın cezalandırılmasını talep ediyorum.”

"Narin kızımızın yanında durarak, onun hukukunu korumak amacıyla buradayız"

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyesi, Çocuklara Karşı Şiddet ve İstismarı Araştırma Komisyonu Başkanvekili ve AK Parti Kocaeli Milletvekili Radiye Sezer Katırcıoğlu, "Narin kızımızın yanında durarak, onun hukukunu korumak amacıyla buradayız." dedi.

Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesinde, tutuklu sanıklar anne Yüksel, ağabey Enes ve amca Salim Güran ile Narin'in cansız bedenini Eğertutmaz Deresi'ne sakladığını itiraf eden Nevzat Bahtiyar'ın yargılandığı davanın ikinci duruşması sürüyor.

Beraberindeki komisyon üyeleriyle duruşmayı izleyen Katırcıoğlu, Diyarbakır Adliyesi önünde gazetecilere yaptığı açıklamada, Narin'in yanında olduklarını, duruşmayı izlemek için Diyarbakır'a geldiklerini söyledi.

Katırcıoğlu, şöyle konuştu:

"Bugün, görevlerimiz dışında 7 yaşında erkek, 4 yaşında kız çocuğu torunu olan bir anne, bir kadın, daha ötesinde de bir insan olarak bu davayı takip ediyoruz. Tekrar böyle olaylar, tekrar başka Narinler, Sıla bebekler ve diğer vakalar yaşanmasın diye komisyonumuz bu kalabalık heyetiyle birlikte tüm siyasi partilerden katılan milletvekilleriyle Narin kızımızın yanında durarak, onun hukukunu korumak amacıyla buradayız. Aynı zamanda komisyonumuz hem bu davayı hem de diğerlerini takip ederek ve komisyonumuzun çalışmaları sonucunda bir ihtiyaç olduğu an bir mevzuat düzenlemesi, belki bir yasal düzenleme ihtiyacı olacak... Onu da komisyonumuzun çalışması sonucunda sizlerle paylaşacağız. Bu vahşeti Narin kızımıza kim ya da kimler yaptıysa, niçin, nerede, ne sebeple olduğuna bakmaksızın suçluların en kısa zamanda en ağır suçu alması için komisyonumuzla, heyetimizle birlikte TBMM milletvekilleri olarak takibini yapacağız."

İlk günden beri suçluların ortaya çıkması ve ağır ceza alması noktasındaki takipleri için basın mensuplarına teşekkür eden Katırcıoğlu, İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının samimiyetle bu süreci kendi evlatları gibi sahip çıkarak suçluyu bulma adına gösterdikleri gayreti de ifade etmek istediğini belirtti.

"Diyarbakır Barosu avukatlarını, duruşmayı izlerken gördüm, gerçekten samimiyetle en kısa zamanda suçluyu bulmak, en ağır cezayı alabilmek adına gösterdikleri gayreti gördüm. Narin hepimizin evladı, Türkiye'nin evladı, Türkiye'nin kızı." diyen Katırcıoğlu, olaya yaklaşımlarının bu yönde olduğunu dile getirdi.

Katırcıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye Cumhuriyeti devletinin gerçekten adaleti en iyi şekilde, en kısa zamanda yerine getireceğine inanıyorum. Bu vakayla ilgili bir tek şey daha söylemek istiyorum; Narin vakasını diğerlerinden ayıran bir özelliğe işaret etmek istiyorum. Bu tip vakalarda ilk önce en yakınları suç duyurusunda bulunurken, Narin'imizin ne yazık ki bu anlamda kendi yakınlarından bir suç duyurusu olmadı. Devletimiz bu anlamda devreye girdi, bakanlıklarımız bu konuda hızlı bir tavır aldılar. Sivil toplum örgütleri, barolar, tüm Türkiye Narin'in yanında durdu. Başka Narinler yaşanmasın, başka Sılalar yaşanmasın, böyle vakalar olmasın diye biz davayı takip etmeye devam edeceğiz ve bunun için de komisyon olarak gereği neyse onu yapacağız. Çocuğumuzun üstün yararı ilkesiyle çocuğa şiddeti kırmızı çizgimiz olarak ele alıyoruz. Bu mücadelemiz gücümüzün yettiği, ömrümüzün elverdiği kadar devam edecek. Kimsenin yanına kar kalmayacak. En kısa zamanda, en ağır cezayı alacaklarını, tekrar takipçisi olacağımızı buradan ifade etmek istiyorum."

Bir gazetecinin, Narin Güran ve Sıla bebek cinayetlerinin duruşmalarına katılım konusunda Çocuklara Karşı Şiddet ve İstismarı Araştırma Komisyonu Başkanı Cengiz Aydoğdu ile arasında geçen ve açık kalan mikrofonlara yansıyan diyaloğa ilişkin sorusu üzerine de Katırcıoğlu, şöyle dedi:

"Bugün Narin kızımızla ilgili en hassas davayı, duruşmayı takip ediyoruz. Böyle bir soru gelmesini beklemiyordum ama şunu söylemek gerekir, daha çok katılım noktasında bir konuşmaydı. Böyle bir günde böyle bir soruyu beklemiyordum, ummuyordum, olmaması gerektiği için söylüyorum. AK Parti'de eleştiri ve istişare kültürü vardır."

‘ARİF GÜRAN, KIZININ OLAYINA KARIŞAN HERKESİN CEZALANDIRILMASINI İSTİYOR’

Baba Arif Güran’ın avukatı Berat Kocakaya, dosyanın 14 sayfa iddianameye sığacak bir dosya olmadığını belirterek, “Biraz önce duygusal anlar yaşadık. Arif Bey’in söyledikleri kıymetlidir. Arif Güran bugün kızının adaleti için buradadır. Tanıklık ettiğimiz acı ile Arif Güran’ın ailesinin yaşadığı acısı bir değil. Biz bugün burada bir yargılama yapıyoruz. Birilerinin ceza alması mı önemli, yoksa adaletin tecelli etmesi mi önemlidir? Arif Güran, kızının olayına karışan herkesin cezalandırılmasını istiyor. 4 kişinin ceza alması adalet değil. Bu olay nasıl gerçekleşti, buradaki sanıklar bu olayın faili mi? Burada yargılanan Narin’in annesi, ağabeyi ve amcası. Bu çirkin ithamların üzerine Arif Güran susmazdı. ‘Arif bilseydi bunları öldürecekti’ diyorlar ama böyle değil. Bugüne kadar Nevzat’ı kim biliyordu? Bu adam her gün ölüyor, bir de üstüne çirkin ithamlar her gün devam ediyor. Sosyal medyada ‘Narin benim kızımdır, senin kızın değil’ diyenler, bunu tartıya mı koydu? Neye göre karar veriyorsunuz. ‘Elalem ne der’ diye hukuk olmaz. Siz bugün bu cübbeyi boşuna giymediniz. 8 yaşındaki kızını kaybetmiş bir baba var. Cansız bedeni internette paylaşıldı. Sen onu nasıl paylaşırsın? Bu adam kızını kaybetti, hiç mi düşünmediniz? Ben bakmamak için çok mücadele ettim. Ama maalesef, vicdan merhamet neticesinde karar veremeyiz. Arif Güran mağdur bir baba. Diyarbakır'ın merkez köyündeki babanın adalet arayışını çok görmeyin. Bu dosya yabana atılır bir dosya değil. Bu 13- 14 sayfa iddianameye sığacak bir dosya değildir. 7 yaşındaki Eren Güran nasıl hayata tutunacak? Bu adam nasıl üniversiteye kayıt olacak?” dedi.

‘KANAATİMİZ, BÜTÜN SANIKLAR İŞTİRAK İRADESİYLE BU EYLEMİ GERÇEKLEŞTİRMİŞLER’

Diyarbakır Barosu Avukatı Aydın Özdemir de sanıkların iştirak halinde eylemi gerçekleştirdiğini ifade ederek, “Enes 8 ayrı beyanda bulunmuş. Saatlerle ilgili çok bariz çelişkiye düşmüştür. Enes’in gözündeki morluk ve vücudundaki izler, ilk ifade kendisine zarar verdiğini söylüyor. İkincide ‘Ya kendime vurdum ya da mısır koçanlarına çarptı’ diyor. Nevzat bu işin içinde olmasaydı, geri dönerdi. Eylemini tamamlıyor. Sonra hayatına devam ediyor. Nevzat bu eylemde masum mudur? Mağdur mudur? Nevzat Bahtiyar bu eylemden sonra evine geri dönüyor, yemek yiyor, namaz kılıyor. Bu olayda kolluk görevlileri, Narin’in cansız bedenine ulaşmış, sonra Nevzat tespit edilmiş. Nevzat’ın en küçük pişmanlığı yok. Nevzat birçok çelişkili beyanda bulundu. Nevzat zaten cesedi gömen kişi, Nevzat’ın kardeşi olan Vecdi’nin Salim’i araması, sonra Nevzat’ı araması. Sıralı aramaları gösteriyor. O gün Narin bulunmamış olsaydı, bugün böyle bir yargılama olmayacaktı. Bizim kanaatimiz, bütün sanıklar iştirak iradesiyle bu eylemi gerçekleştirmişlerdir” diye konuştu.

Diğer avukatların da savunmalarının ardından mahkeme başkanı, duruşmaya 30 dakika ara verdi.

DURUŞMA YENİDEN BAŞLADI

Duruşma saat 17.15 sıralarında yeniden başladı. Mahkeme salonuna Güran ailesinin yakınları, alınmadı. Enes Güran'ın avukatı Mustafa Demir'in itirazı üzerine mahkeme başkanı, ailenin tepkisi nedeniyle yakınlarının salona alınmadığını, durumun yarın tekrar değerlendirileceğini söyledi.

DURUŞMADA TARTIŞMA ÇIKTI, 45 DAKİKA ARA VERİLDİ

Mahkeme başkanı salonun boşaltılmasını isteyip duruşmaya ara verdi.

Savcı mütalaasını açıkladı

Aranın ardından savcı mütalaasını açıkladı. Savcı, herkesin suç ortağı olduğunu belirtti. Ailenin olayın aydınlatılmasını engellemeye çalıştı, polisleri yanlış yönlendirdiği söyledi. Savcı, 4 sanık hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis talebinde bulundu

Savcı, tüm sanıklar için ağırlaştırılmış müebbet hapis istedi.

Nevzat Bahtiyar konuştu

Daha sonra Nevzat Bahtiyar huzura alındı.

NEVZAT BAHTİYAR: BİLMİYORUM, HATIRLAMIYORUM

Mahkeme başkanının sorularına, Bahtiyar şöyle cevap verdi:

-Araştırılmasını istediğiniz bir şey var mı?

Bahtiyar: Yok.

-Eklemek istediğin bir şey var mı?

Bahtiyar: Yok.

-Geçen celse dışında söylemek istediğin bir şey var mı?

Bahtiyar: Hayır.

Narin'i sen mi öldürdün?

Bahtiyar: Hayır.

Bahtiyar, avukatların sorularına ise şöyle yanıt verdi:

- (Olay günü) Oğlun Muhammed evde miydi?

Bahtiyar: Hatırlamıyorum.

- Salim, oğlunun hangi futbol okuluna gittiğini nereden biliyor?

Bahtiyar: Bilmiyorum, kaydetmedim. Büyük oğlum onu kaydetti, ben bilmiyorum.

-Salim bunu bilebilir mi?

Bahtiyar: Bilmiyorum.

- 28 Ağustos'ta ne yaptığını hatırlıyor musun?

Bahtiyar: Üzerinden 4 ay geçmiş, hatırlamıyorum.

-Oğlun, cesedi ahırın yan tarafından bırakıldığını nereden biliyor?

Bahtiyar: Ben kimseye söylemedim.

-Ona cezaevinde anlattın mı?

Bahtiyar: Hatırlamıyorum.

-Narin'in bulunduğu gün köye gittin mi?

Bahtiyar: Hayır.

-Kamera kayıtlarında Salim'in köydeki ilişkileri soruluyor. 'Orada yok' diyorsunuz. Ancak daha sonraki açıklamalarda var diyorsunuz?

Bahtiyar: Hatırlamıyorum.

-Narin'in cenazesini alıp evden çıktın, sonrasını anlatır mısın?

Bahtiyar: Ben cenazeyi aldım, araca bıraktım. O sırada Salim geldi, battaniyeyi aldı. O sırada nereye gittiğini bilmiyorum.

-O araç neredeydi?

Bahtiyar: Bilmiyorum.

-Narin'in çantasını dereye götürme esnasında açtın mı?

Bahtiyar: Hayır, sadece kemerini aldım, torbayı bağladım.

- Olay günün Necmettin Kaya ile 00.30'da telefonla görüştünüz. Ne konuştuğunuzu hatırlıyor musunuz?

Bahtiyar: Hayır.

- 'Salim aracıyla cami yolunu kullanarak geldi, battaniyeyi orada teslim aldı' dediniz. Bunu açıklayın.

Bahtiyar: Cami yolundan geldi. (Haritadan gösterilmesinin istenmesi üzerine) Hatırlamıyorum. Uzunbahçe tarafına olay günü dışında gitmedim.

-Narin'in raporunda iç çamaşırında PSA bulunmuş. Sperm öncesi bir bulgu.

Bahtiyar: Ben öyle bir şey yapmadım. Narin'in üzerine bir taş bıraktım.

-Orada 38 dakika ne yaptınız?

Bahtiyar: İlk önce ip aradım. Çuvalın ağzını kapatmak için bekledim. Çuvalın içindeki kancayı ben koymadım, beni takip etmiş olabilirler.

-Siz bu cinayeti Salim Güran'ın işlediğini ve ailenin de size iftira ettiğini mi düşünüyorsunuz?

Bahtiyar: Salim, kendi ağzıyla bana Narin'i öldürdüğünü söyledi. Bana niye iftira attıklarını bilmiyorum. (

Baba Arif Güran konuştu

Baba Arif Güran dinlendi. Mahkeme başkanının tanık beyanlarına söyleyeceği veya araştırılmasını istediği bir şeyin olup olmadığını sorması üzerine Arif Güran, "O videoda ben de vardım. Yemeğe gittik. 'A.A. orada olduğu için biz A.A.'yı çağırın' dedik. O adam, sabit. Akşam 6,5’ta köye girdiği için kimi gördüğünü sormak için çağırdık. A.A. ile konuştuğumuzda inkar etti, ağabeyim de bir-iki tokat vurdu" dedi.

'KAMERANIN BOZULMASI O GÜNE Mİ DENK GELDİ?'

Oğlu Enes'in neden olmadığı sorusuna ise "Aile komple toplanacak diye bir şey planlanmadığı için Enes de yoktu. Oraya yemeğe gittik, özellikle planlanmış bir toplantıya değil. Benim kızım gitmiş, ruhum gitmiş. 'Allah için çağırın, benim kızımla ilgili bilgi versin' dedim. Ama maalesef kimse görmemiş kızımı. Bütün tesadüfler benim kızımın ölümüne mi denk geldi? Benim kızım Türkiye'ye mal oldu. Bu kadar önemli bir dosyada kameranın bozulması o güne mi denk geldi?' diye konuştu.

Erhan Güran dinlendi

Mahkeme Başkanının kamera görüntülerindeki toplantıyla ilgili sorular üzerine Erhan Güran, “Biz o zaman çocuğu kaybolmuş, arayan bir aileyiz. Birçok kişi 06.30- 07.00 civarı Narin’i gördüklerini söylediği için, Çoban Ahmet Akgün'ün 18.30 sıralarında geldiğini biliyorduk. O yüzden Çobanı çağırdık. Narin’i görüp görmediğini söyledim. Çok panik hareketler yapmaya başladı. Uzman çavuş oradaydı. ‘Ben şüpheleniyorum bundan’ dedim. ‘Gerekeni yaparız’ dedi, bir şey yapmadı. Hayvanları tek başına gönderdi. Beni gördü, gelmedi yanıma. Evinin önünde oturuyorduk. ‘Ahmet Akgün'ü çağırır mısın’ dedim, kaçtı. Bizim aile de şüphelenmeye başladı. Ahmet Akgün'e da ‘O saatte sen köyüne içerisine giriyorsun’ dedik. ‘Sen gözü kapalı mı evine gidiyorsun?’ dedik. Biz kesinlikle bir senaryo çizmedik. Aile üzerinde senaryolar çiziliyor. Şimdi de benim kızımdan bahsediyorlar. Namus, bu kadar yeter artık. ‘Aile oturuyor, çay içiyor, bir şey yapmıyorlar’ diyorlardı. Biz de mücadele veriyorduk. Çobanın şüpheli hareketleri üzerine bunu yaptık. Bir iki tokat atılmıştır, çünkü yalan söylüyordu. Bilerek toplanmadık. O an yemek yeniyordu” dedi.

‘GENÇLER ANİ BİR REFLEKSLE TOKAT ATTILAR’

Savcının soruları üzerine Erhan Güran, “Ben İsa’yı gördüm, bir köylü bayanın ismini söyledi. Onların akrabası bir bayan vardı. O ‘Ben evden çıkmamışım’ dedi. Kolluk kuvvetlerine Çobanı söyledik. İfadesi alındı mı alınmadı mı bilmiyorum. Gençler ani bir refleksle tokat attılar. Cevabımızı alamadık. O günden sonra da onunla bir temasta bulunmadık. Çoban, ‘Bilmiyorum, görmedim’ diyordu” yanıtını verdi.

Eski Baro Başkanı Nahit Eren’in ‘Kamera kayıtlarını sildiniz mi, müdahale ettiniz mi’ sorusu üzerine Erhan Güran, “Hayır” dedi. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatlarının ‘Başka birini sorguladınız mı’ sorusu üzerine de Erhan Güran, “Şeyma kaya ile konuştuk. Narin’in cenazesi çıkmasaydı, hala daha arayacaktık, soracaktık. Çobanın geliş saati Şeyma’nın söylediği saate denk geldiği için Çobanı sorguladık. Uzman çavuşa da söyledik” diye konuştu.

Çoban Ahmet Akgün dinlendi

Narin Güran (8) cinayetine ilişkin görülen davanın ikinci duruşmasında, tanık olarak dinlenen Salim Güran'ın işçisi 15 yaşından küçük Ramazan Aksoy'un ifadesinin ardından çoban Ahmet Akgün, duruşma salonuna getirildi. İfade öncesi, dava dosyasına da eklenen, cesedin bulunmasından 1 gün önce Narin'in amcası Erhan Güran'ın evinde yaptığı toplantıda çoban Ahmet Akgün'e sorular sorup, daha sonra gönderdikleri güvenlik kamerası görüntüleri izletildi. Enes Güran'ın avukatı Mustafa Demir, görüntülerin hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle dosyadan çıkarılması için itiraz etti. Mahkeme başkanı, "Bu delil hukuka aykırı değil, dosyaya alıyoruz" dedi.

İFADESİNDE AĞLADI

Mahkeme başkanı, çoban Ahmet Akgün'e neden götürüldüğünü sordu. Ahmet Akgün, "Eve geldim, çantamı bıraktım. Benim evime geldiler. 'Erhan abi seni çağırıyor' dediler. Gittim. 'Erhan abi, bana sen her gün oradasın, bir şey gördün mü, yabancı bir araba gördün mü' dedi. Narin'i hiç görmedim. Herhangi bir dikkat çeken bir şey görmedim. Kameradan ayrıldıktan sonra tokat vurdular" diye konuştu. Çoban A.A., daha sonra ağlamaya başladı.

'NE ENES'İ GÖRDÜM NE KIZI GÖRDÜM'

Görüntülerde, 'Kızı gördün mü' diye sorulan sorunun ne olduğu sorusuna Ahmet Akgün, "Ne Enes'i gördüm ne kızı gördüm. Enes'e küfredildiğini duymadım. Bana baskı yok. Ekmeğimdeyim. Olay günü hiçbir şey görmedim. Beni tehdit eden olmadı. Uğur ile Ömer, bana 'Gel' dediler. Niye çağrıldığımı bilmiyordum. Bana, 'Savcıya bir şey söyleme' gibisinden cümleler kullanılmadı. Olay günü Enes'i, Narin'i görmedim" diye konuştu.

'NEVZAT İLE SALİM, KARDEŞ GİBİYDİLER'

Savcının soruları üzerine çoban Ahmet Akgün, "Bahtiyarlarla küsüz, Güranlarla değiliz. Nevzat ile Salim, kardeş gibiydiler. Narin kaybolduğundan bulunana kadar bir şey konuşmadım" dedi. Katıldığı bir televizyon programında kullandığı, 'Beni de döverler' cümlesi ile ilgili, 'Başka kimi dövdüler' sorusuna A.A., ağlayarak, "Kızları kaybolmuş ya o yüzden dedim. Benden önce birini dövdüklerini duymadım. Sıcak olduğu için köyün karşısında bahçe var, oraya götürüyordum. Kurtuluş, Ensari, Ömer ve Baran beni görüntülerden sonra arka tarafa götürdü. Erhan da geldi arka tarafa. 'Sen bir şey bilmiyor musun?' dedi" diye konuştu.

'ENES'İ GÖRDÜN MÜ DEDİLER'

Daha sonra ağlamaya başlayan Ahmet Akgün "Bir şey bilmiyorum" dedi. Savcının, 'Senden bir şey duymaya mı çalışıyorlar, Enes ile ilgili cümleler kuruldu mu’ sorusu üzerine de Ahmet Akgün, "'Sen bir şey gördün mü' diye sordular. 'Enes'i gördün mü' dediler" cevabını verdi.

Mahkeme başkanının sorusu üzerine Ahmet Akgün, "Orada bana 'Sen çöldesin, nasıl bir şey görmedin?' dediler. 'Enes ile ilgili bir şey bilmiyorum' dedim" diye konuştu.

'DOĞRULARIN ORTAYA ÇIKMASI İÇİN KÜRTÇE SORMANIZA İZİN VERİYORUM'

Eski Baro Başkanı Nahit Eren'in görüntülerde 'Enes ile ilgili cümleler kullanıldı mı, sana küfredildi mi' sorusu üzerine Ahmet Akgün, 'Yok' yanıtını verdi. Eren'in Kürtçe soru sorma talebi üzerine mahkeme başkanı, doğruların ortaya çıkması için Kürtçe soru sorulmasına izin verdiğini belirtti. Yeminli tercüman eşliğinde Nahit Eren, Ahmet Akgün ile Kürtçe konuşarak, "Şerefsizin şerefsizi Enes' diye bir söz kullandı mı?" diye sordu. Ahmet Akgün, "Hayır, duymadım” yanıtını verdi. Eren'in, 'Erhan elini masaya vurdu, 'Biz onun boğazını tutup buraya getireceğiz. Konuş eşeğin oğlu konuş' dedi mi?' sorusuna çoban Ahmet Akgün, "Hayır" yanıtını vererek tekrar ağlamaya başladı.

Nevzat Bahtiyar'ın avukatı Adnan Ataş, bu yaşananlardan sonra aile hakkında suç duyurusunda bulunup, bulunmadığını sordu. Ahmet Akgün, "Bulunmadım" yanıtını verdi.

'SİLAH ÇEKİP KAFASINA MI DAYAYAYIM'

Nevzat Bahtiyar'ın avukatı Ali Eryılmaz'ın 'Bu son tanığımız, iyi değerlendirmemiz lazım' cümlesi üzerine, mahkeme başkanı, "Ne yapayım silah çekip kafasına mı dayayayım?" dedi. Daha sonra Ahmet Akgün'e dönerek, "Bu arada silahım yok" dedi. A.A. da mahkeme başkanına, "Beni öldürsen de canım sana feda olsun" yanıtını verdi. Yüksel Güran'ın avukatı Yılmaz Demiroğlu'nun 'Kadını ya da adamı gördün mü' sorusu üzerine de Ahmet Akgün, "Trafik polisi değilim, görmedim. Olay sırasında Eren'i de duymadım" diye konuştu.

Kilit isim Ramazan Aksoy ifade verdi

Narin Güran cinayetine ilişkin görülen davanın ikinci duruşmasında, Salim Güran'ın işçisi 15 yaşından küçük R.A., pedagog eşliğinde adli görüşme odasında Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden dinlendi. Olay gününü anlatan Ramazan Aksoy, "Her gün nasılsa, o gün de aynı şekilde çalışıyorduk. Benle babam gittik o gün köye. Salim Güran aşağıda da yukarıda da bizim yanımıza geldi. İlk olarak sabah 8-9 gibi geldi. 2 saat sonra gitti. Saat 1-1,5 gibi babam işçileri çıkartmaya gitti. Saat 3-4 gibiydi, Salim Güran yanıma geldi. Babamı sordu. Daha sonra babamı aradı. Biraz oturduk. Çay yaptık. Daha sonra yine babamı aradı. Çayı içtik. Daha sonra babam motosikleti ile geldi, Tavşantepe'nin yukarısındaki tarlada. Salim Güran her gün nasılsa, o gün de öyleydi. Babam daha sonra aşağı tarlaya gitti. Babam gittikten 15-20 dakika sonra gitti. 'Üzerimi değiştireceğim' dedi. 6.30 gibi babam da yukarı geldi. Ondan sonra oturduk, yemek yedik. Salim Güran da bizimle yemek yedi. Ondan sonra biraz telefonlarla uğraştık. Daha sonra birisi, Salim Güran'ı aradı. Kızın kaybolduğunu söyledi. Pil vardı. Bana pil getirmemi söyledi. 'Akşam el feneri için lazım' olur diye. Daha sonra babamla beraber gittiler” dedi.

'GELDİĞİ ZAMAN AYAKLARI NORMALDİ'

Mahkeme dosyasına giren Salim Güran ve Ramazan Aksoy arasındaki 18.38'deki konuşma dinletilerek, konuşmayı hatırlayıp hatırlamadığı sorulması üzerine Ramazan Aksoy, "Fıskiyeyi üst üste koymuştuk. Beni aradı, 'Orada bir sivrik çıkmış' dedi. Ona sivrik diyoruz. Çünkü sivrik çıkınca orası susuz kalıyor. Taşların üzerine çıktığı zaman görüyordu. Çoğu sefer arıyordu bunun için. Çıktığı zaman beni arıyordu" diye konuştu.

Salim Güran'a küfrederek, 'Senin yüzünden başımız belaya girdi. Üzerinde temiz kıyafetleri vardı. Her iki ayağı da suya girmiş gibiydi' diye tutulan tutanakla ilgili de "İfadelerimi okumadım. Sadece bana imza attırdılar. Bana 'Ayakları ıslak mıydı' diye sordular. Ben de 'Yok' dedim. Böyle bir şey demedim. Ayaklarına fazla bakmadım ama geldiği zaman ayakları normaldi" yanıtını verdi.

'HATIRLAMIYORUM'

15.52'de Salim Güran ile konuşma yaptığı ancak o saatlerde Salim ile yan yana olduğuna dair beyanı ile ilgili çelişkinin sorulması üzerine de Ramazan Aksoy "Babam aşağı suyu değiştirmeye gitti. Salim Güran üstünü değiştirmeye gitti. O gelene kadar ben bitirdim. Bu saat 18.00 civarıydı" diye konuştu.

Savcının 15.52'deki telefon görüşmenin detaylarını sorması üzerine de "Hatırlamıyorum. Saatleri tahminime göre söyledim. Saate bakmadım. Salim Güran benim yanıma ilk geldiğinde babamı aradı" dedi.

'OLSAYDI SÖYLERDİM, YETER Kİ BU CEZAEVİNDEN ÇIKAYIM'

Eski Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren'in 'Soruşturma aşamasında öğleden sonra Salim'in sürekli olarak yanında olduğuna dair beyanı vardı. Bu konuda telkin oldu mu?' sorusuna Ramazan Aksoy, "Olsaydı söylerdim, yeter ki bu cezaevinden çıkayım. Kimse beni yönlendirmedi. Salim Güran'ın benim yanıma geldiği tarla yukarıda" yanıtını verdi.

'SAAT 16.00 İLE 18.00 ARASINDA SALİM GÜRAN YANIMIZDAYDI GENEL OLARAK'

Olay günü babası ve Salim dışında kimseyi görüp görmediği sorusu üzerine Ramazan Aksoy, "Tavşantepe'de birisi var; hindilerini getiriyor, kuzularını getiriyor. Her gün geliyordu. O gün gelip gelmediğini bilmiyorum. O gün Tavşantepe'ye gitmedim. Babam aşağı tarlaya gittikten sonra yarım saat içerisinde geldi. Bir tarlanın suyu bitmişti. Kaçak elektrik de beyaz kutu gibi bir şeydi. Kablosu vardı. Trafosu bozulmuş sandım. Saat 16.00 ile 18.00 arasında Salim Güran yanımızdaydı genel olarak. Tarlaya elektrikçi geldi ama o gün mü değil mi hatırlamıyorum" dedi.

Aile Bakanlığı Vekilinin, Salim'in kız kardeşlerini evine bırakıp bırakmadığı sorusu üzerine Ramazan Aksoy, "Olaydan bir iki gün önceydi. Ben de oradaydım" yanıtını verdi.

Duruşmada söz alan Salim Güran'ın avukatı Onur Akdağ, kötü muamele görüp görmediği sorusu üzerine, "Beni bir kere dövdüler. Bir komutan, 'Bunu dövmeyin bunun suçu yok' dedi. Birisi arkamdan vurdu, nefesim kesildi" diye konuştu.

Nevzat Bahtiyar'ın avukatı Ali Eryılmaz da Ramazan Aksoy'ya 'Salim Güran'ın karısının babasını tanıyor musun?' diye sordu. Ramazan Aksoy, "Bir kere evlerine gitmiştim. Devran’la gittik. Orada malzemeleri aldık. Olay günü Salim Güran'ın kayınpederinin çiftliğine gidip gitmediğimize emin değilim ama gittik. Çiftliğe gittiğim günü hatırlamıyorum. Mahfuz diye biriyle konuşmuştum" dedi.

İKİNCİ DURUŞMA BAŞLADI

Narin Güran cinayetine ilişkin görülen davanın ikinci duruşması başladı. Baba Arif Güran, duruşmaya katılmak üzere adliyeye geldi.

TBMM İNSAN HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU BAŞKANI DURUŞMADA

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı ve AK Parti Osmaniye Milletvekili Derya Yanık, beraberindeki heyet ile Narin Güran cinayeti davasının ikinci duruşmasına katıldı. Heyet, kendileri için ayrılan bölümde oturdu. AK Parti Adıyaman Milletvekilli Mustafa Alkayış, Diyarbakır Milletvekili Mehmet Sait Yaz, CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal ve Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da duruşmaya katıldı. Tutuklu bulundukları cezaevlerinden getirilen Nevzat Bahtiyar, amca Salim Güran, ağabey Enes Güran ve anne Yüksel Güran ile avukatları, duruşma salonunda hazır bulundu.

SANIKLAR, YOĞUN GÜVENLİK ÖNLEMLERİ EŞLİĞİNDE ADLİYEYE GETİRİLDİ

İkinci duruşma öncesi mahkeme salonu ve adliye çevresinde geniş güvenlik önlemi alındı. Polis ekipleri, dün adliye çevresine bariyerler yerleştirdi.

Duruşma öncesi tutuklu sanıklar, cezaevinden yoğun güvenlik önlemleri eşliğinde çıkarılarak adliyeye getirildi. Adliyeye girişlerde, gelenler çanta ve benzeri eşyaları kontrol edilip, üst aramalarının ardından içeri alınıyor. Ambulans ekiplerinin de hazırda bekletildiği adliye çevresinde trafik polisleri araçların geçişini kontrol ederken, motosikletli Yunus timleri de devriye görevi yürütüyor.

1'İ TUTUKLU, 3 TANIK DİNLENECEK

Bugün görülecek ikinci duruşma için alınan ek kararda, sanık avukatlarının celse arasındaki talepleri doğrultusunda 1'i tutuklu 3 kişinin tanık sıfatıyla dinlenilmesine karar verildi. Mahkeme tarafından verilen kararda, amca Erhan Güran ve çoban A.A.'nın (33) duruşmaya zorla getirilmesi, amca Salim Güran'ın işçisi tutuklu 15 yaşındaki R.A.'nın ise cezaevinden celbi için karar verildi. Mahkeme dosyasına giren görüntülerde, amca Erhan Güran ile evinde yapılan toplantıda sorular sorup, daha sonra gönderdikleri çoban A.A.'nın görüntüleri ortaya çıkmıştı. Amca Salim Güran'ın işçisi R.A. ise ilk duruşmada 'Tanıklık yapmak istemiyorum' deyince, salondan çıkarılmıştı.

NARİN’İN ÖLDÜRÜLME NEDENİNİN BELİRLENEMEMESİNE SEBEBİYET VERECEK İRADE ORTAYA KOYMUŞLAR

Savcı, esas hakkındaki mütalaasında sanıklar, Narin’in amcası Salim Güran, annesi Yüksel Güran ve ağabeyi Enes Güran ile cesedi taşıyan Nevzat Bahtiyar ile ilgili 'İştiraken kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep etti. Mütalaada dosya içeriğinde soruşturma ve kovuşturma boyunca bulunan ve sunulan tüm kamera görüntüleri, ifade tutanakları, Adli Tıp raporları, olay yeri inceleme raporları, HTS kayıtları, HTS daraltılmış baz analiz raporu ve bu yönde desteklenen bilirkişi raporu, kriminal raporlar, ulusal kriminal büro raporu, görüşme kayıtları, cep telefonları üzerinde yapılan inceleme neticesinde elde edilen veriler, kolluk tutanakları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, olay günü sanıklar Enes Güran’ın, Salim Güran’ın, Yüksel Güran’ın ve Nevzat Bahtiyar’ın olay saatinde Arif Güran’ın evi ve civarında bulundukları hususunun daraltılmış baz analiz raporu ve bilirkişi raporuyla tespit edildiğini belirtilerek, “Ayrıca 28/11/2024 tarihli ulusal kriminal büronun raporu ile de desteklenen ahır-ev bölgesinde olay saatinde gerçek-canlı hareketleri mevcut olup Narin Güran’ın da ahır-ev bölgesine ulaştığının belirlendiği bu bağlamda sanıkların olayın sonuna kadar zaman ve mekan birlikteliği içerisinde oldukları ve bu eyleme taraftar olmadıklarını gösterecek şekilde engelleyici bir irade ortaya koymadıkları gibi fikir ve eylem birlikteliği içerisinde hareket ederek bildikleri gerçeği açıklamamak suretiyle Narin Güran’ın öldürülme saikinin kesin bir şekilde belirlenememesine sebebiyet vererek iştirak iradelerini ortaya koydukları, kasten öldürme suçunun işlenmesinde suçun icrasını kolaylaştırma iradeleri yanında suçun işlenmesi sonrasındaki tutumları da göz önüne alındığında Narin Güran’ı boğmak suretiyle ölümüne sebebiyet verdikleri ve üzerlerine atılı suçu müşterek fail olarak işledikleri anlaşılmakla, yukarıda izah olunan nedenlerle üzerlerine atılı ‘İştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme’ suçunu işleyen sanıklar Enes Güran ve Yüksel Güran’ın eylemine uyan Türk Ceza Kanunu 37/1 maddesi delaletiyle Türk Ceza Kanunu 82/1-d,e, 53/1 ve 63. sevk maddeleri uyarınca, sanıklar Salim Güran ve Nevzat Bahtiyar’ın eylemine uyan Türk Ceza Kanunu 37/1 maddesi delaletiyle Türk Ceza Kanunu 82/1-e, 53/1 ve 63'üncü sevk maddeleri uyarınca ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmalarına, alacakları ceza miktarı nazara alındığında hükümle birlikte sanıkların tutukluluk hallerinin devamına, sanıkların gerçekleştirdikleri eylemin niteliği, olayın oluş biçimi, eylemden sonraki ve yargılama sürecindeki tutum ve davranışları dikkate alınarak haklarında TCK 62'nci maddesinin uygulanmasına yer olmadığına, mahkememiz nezdinde adli emanete kayıtlı materyallerin dosyada delil olarak saklanmasına, işlemiş oldukları suçun kasti suç olması nedeni ile haklarında hürriyeti bağlayıcı cezaya hükmolunması durumunda 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun 53'üncü maddesinin 1'inci fıkrası gereğince belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmalarına, sanıkların gözaltında ve tutuklulukta geçirdiği sürelerin 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun 63'üncü maddesi gereğince cezalarından mahsubuna, 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 325/1 maddesi gereğince tüm yargılama giderlerinin sanıklardan müteselsilen tahsiline karar verilmesi, kamu adına talep ve mütalaa olunur" denildi.

Mütalaada ayrıca 27 Kasım'da dava dosyasına sunulan ve Van Kriminal Şube Müdürlüğü'ne gönderilerek ilgili videoların ses iyileştirilmelerinin ve söz konusu konuşmaların Türkçe tercümesi yapılmak üzere rapor talep edilen Erhan Güran'ın evindeki kamera görüntüleriyle ilgili olarak da "Şahsın ikametindeki kamera görüntülerinde yer alan kişilerin eylemlerinin kasten yaralama, tehdit, suçluyu kayırma, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçları yönünden suç ve suç unsuru teşkil ettiği değerlendirildiğinden Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulmasına karar verilmesi, kamu adına talep ve mütalaa olunur" ifadeleri kullanıldı.

İlginizi Çekebilir
SONRAKİ HABER