This browser does not support the video element.
Bağlar ilçesi kırsal Tavşantepe Mahallesi'nde 21 Ağustos'ta kaybolduktan sonra arama çalışmalarının 19'uncu gününde dere yatağında çuvalda, üstü 30, 25 ve 20 kilo ağırlığındaki 3 taşla kapatılıp çalılıklarla gizlenmiş cansız bedeni bulunan Narin Güran cinayetine ilişkin davanın ilk duruşması, bugün 8'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek. Soruşturma kapsamında, tutuklu 12 şüpheliden 4'ü hakkında, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, aracında Narin'e ait DNA ve kıl örneği bulunan amcası Salim Güran, annesi Yüksel Güran ve ağabeyi Enes Güran ile gözaltına alındıktan sonra cesedi dere yatağına taşıdığını itiraf eden komşuları Nevzat Bahtiyar'ın HTS ve baz istasyonu kayıtlarına göre, olay anında aynı evde olduğunun tespit edildiği belirtilerek, 'İştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi. Mahkeme Narin’in babası Arif Güran'ın ‘müşteki’, aralarında tutuklu sanıkların da bulunduğu 21 kişinin ise ‘tanık’ sıfatıyla katılması için ‘zorla getirme’ kararı çıkarıldı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Diyarbakır Barosu da ‘müşteki kurum’ sıfatıyla duruşmaya davet edildi.
İddianamede tutuklu sanıklar için şu ifadelere yer verildi:
“Dosyada bulunan kamera görüntüleri, ifade tutanakları, adli tıp raporları, olay yeri inceleme raporları, HTS kayıtları, HTS daraltılmış baz analiz raporu, kriminal raporlar, görüşme kayıtları, cep telefonları üzerinde yapılan inceleme neticesinde elde edilen veriler, kolluk tutanakları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde izah olunan ve çelişkileriyle ortaya konulan sebeplerle şüpheliler soruşturmanın en başından itibaren çelişkili, hayatın olağan akışına aykırı, toplum düzeninin ve aile yaşantısının getirdiği genel kurallar ve teamüllere aykırı tutum ve davranışlar içerisinde olmuşlardır. İlk günden itibaren kayıp çocuk olarak ihbarda bulunarak ve Narin Güran'ın son görüldüğü saate ilişkin çelişkiler yaratarak bulunmasını ve olayın ortaya çıkmasını engelledikleri tespit edilmiştir. 21 Ağustos günü saat 15.11 sıralarında kamera açısına son kez giren ve evine doğru çıkan patikaya yönelen Narin'in eve ulaştığı saatte dosya kapsamında bulunan HTS analiz raporları, dar alan baz çalışmasına ilişkin bilirkişi raporu dikkate alındığında, tüm şüphelilerin ikamette bulunduğunun net bir biçimde ortaya konulması karşısında zaman ve mekan birliği içerisinde olan şüphelilerin fikir ve eylem birlikteliği içerisinde iştirak iradesiyle hareket ederek, öldürme eylemi üzerinde ortak hakimiyet kurarak belirlenemeyen bir sebep ve saikle Narin Güran'ı boğmak suretiyle öldürdükleri ve üzerlerine atılı suçu müşterek fail olarak işledikleri hususunda yeterli şüphenin oluştuğu kanaatine varıldığı anlaşılmıştır. Bu nedenle şüphelilerin üzerlerine atılı 'İştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis ile cezalandırılmasına karar verilmesi talep olunur.”
Dosyanın kapsamlı ve tarafların sayısının fazla olması nedeniyle, muhtemel olayların önüne geçilebilmesi için duruşma salonunda, önünde ve adliye çevresinde gerekli güvenlik önlemlerinin alınması için müzekkere yazan mahkemenin talebi üzerine dün adliyenin çevresi bariyerlerle kapatıldı. 09.00’da başlayacak ilk duruşma öncesi tutuklu sanıklar, erken saatlerde yoğun güvenlik önlemleri eşliğinde adliyeye getirildi. Adliyeye giriş tek noktadan gerçekleştirilirken, gelenler çanta ve benzeri eşyaları kontrol edilip, üst aramalarının ardından içeri alınıyor. Ambulans ekiplerinin de hazırda bekletildiği adliye çevresinde trafik polisleri araçların geçişini kontrol ederken, motosikletli Yunus timleri de devriye görevi yürütüyor.
Başsavcılığın hazırladığı iddianameyi 21 Ekim günü kabul eden Diyarbakır 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi'nin tensip zaptında, soruşturma dosyasında ifadeleri bulunan tanıklar Baran Güran, Muhammed Kaya, Osman Güran, Melike Güran, Maşallah Güran, Melek Güran, Birsen Güran, Remziye Cabaş, Yasemin Gül, Erhan Güran, Barış Güran, Eren Güran, Hediye Güran, Maide Kaya, Ramazan Atasoy, Muhammed Emre Güran, Yusuf Kaya, Ufuk Kaya, Furkan Kaya, Ğazal Bahtiyar ve Mehmet Selim Atasoy için zorla getirilme emri çıkarılması ve baba Arif Güran’ın ise ''müşteki'' sıfatıyla sisteme kayıt edilmesi ve hakkında zorla getirme emri düzenlenmesi yer almıştı.
Duruşmaya, CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Asu Kaya, CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı yetkilileri, Türkiye Baroları Birliği öncülüğünde 50 baro başkanı, DEM Parti milletvekilleri ve çok sayıda sivil toplum kuruşu temsilcilerinin katılması bekleniyor.
Diyarbakır'da kaybolduktan 19 gün sonra dere yatağında çuvalda cansız bedeni bulunan Narin Güran cinayetine ilişkin haklarında 'İştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle dava açılan tutuklu sanıklar annesi Yüksel, ağabeyi Enes ve amcası Salim Güran ile Nevzat Bahtiyar'ın yargılandığı davada ilk duruşma başladı. Tutuklu bulundukları cezaevlerinden getirilen Nevzat Bahtiyar, amca Salim Güran, ağabey Enes Güran ve anne Yüksel Güran, duruşma salonunda hazır bulundu. Mahkemeye Güran ailesi ile yakınları, Yüksel ve Enes Güran'ın 8 avukatı, Salim Güran ve Nevzat Bahtiyar'ın da 1'er avukatı ile baba Arif Güran, Diyarbakır Barosu'ndan 30 avukat ve Diyarbakır Baro Başkanı Avukat Abdülkadir Güleç ile önceki başkan Avukat Nahit Eren, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı vekilleri, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan, AK Parti Milletvekili Suna Kepolu Ataman, CHP milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Asu Kaya, Türkan Elçi, DEM Parti milletvekilleri Adalet Kaya, Meral Danış Beştaş, Ceylan Akça Cupolo da katıldı.
Duruşmada Salim Güran solda önde, arkasında sırayla da Yüksel Güran ve Enes Güran oturdu. Nevzat Bahtiyar ise salonun sağ taraftaki kendisi için ayrılan yere oturdu. Duruşmada 6'sı tutuklu 26 tanık dinlenecek.
Diyarbakır'da kaybolduktan 19 gün sonra dere yatağında çuvalda cansız bedeni bulunan Narin Güran cinayetine ilişkin, tutuklu sanıklar annesi Yüksel, ağabeyi Enes ve amcası Salim Güran ile Nevzat Bahtiyar’ın yargılandığı davanın ilk duruşmasında söz alan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan, davaya katılma talebinin kabulüne karar verilmesini talep etti. Diyarbakır Barosu Başkanı Abdülkadir Güleç ise hazırlık soruşturmasında eksiklikler olduğunu belirterek, “Olayın başından itibaren Narin'in kaybolma ihtimali üzerinde duruldu. Sanıklara bu yolla imkan sağlandı. Dereye saklandığı için bütün deliller karanlıkta. Bu anlamda, daraltılmış baz çalışması önemli” dedi.
Mahkemede ifade veren Nevzat Bahtiyar sıva işiyle uğraştığını, ayda 60 bin TL kazandığını, son verdiği beyanının doğru olduğunu söyledi. Bunun üzerine mahkeme başkanı, son beyanını okudu. Olay gününü anlatan Bahtiyar, “Yaya olarak Arif Güran’ın evine doğru gittim. Orada Salim Güran ile buluştum. Başka kimse yoktu. Salim Güran yukarıdaydı, ben ağaçları suluyordum” dedi.
Mahkeme başkanının ‘Neden çelişkili konuştun?’ sorusu üzerine de Bahtiyar, “O zaman korkmuştum. O yüzden öyle ifade vermiştim. Salim Güran beni çağırdığında evden herhangi bir bağrışma sesi duymadım. Eve girdim. Bir odaya gittik. Narin yatıyordu. Salim, ‘Narin’in annesiyle ilişkimizi gördüğü için öldürdüm dedi’ diye konuştu.
Mahkeme başkanı, güvenlik kamerası saati ve baz kayıtlarını belirterek, "Peki hangi ara ilişkiye girdiler" diye sordu. Bahtiyar, "Salim bana ‘Narin’i götür bir yere at’ dedi. ‘Parça parça halinde suya at kimse görmesin’ dedi. Beni tehdit ettikten sonra yapmak zorunda kaldım. ‘Oğlun Muhammed’in kafasına sıkarım, sonra senin kafana sıkarım’ dedi. Battaniyeyi Salim getirdi. Evden dışarı çıktı, battaniyeyi getirdi. Narin yerde yatıyordu. Battaniyeye sardıktan sonra benim evin ahırına getirdim. O sırada kimseyi görmedim. Sonra kırmızı arabama götürdüm. Narin’i arabaya koyduğumda yukarıya baktım, Yüksel ağlıyordu. Narin'i battaniyeye sardıktan sonra ben aşağı indim. Salim arabasıyla aşağı doğru geldi. Ben ilk olarak ahıra gittim. Orada torbaya koydum. Narin’in üzerinde siyah tişört vardı. Çantasını hatırlamıyorum. Battaniyeyi, Salim Güran geldi, benden aldı. Eşim ve annem evdeydi, dışarıda değildi. Çuvalı arabanın arka tarafında, paspas kısmına koydum. Ben köyden çıktıktan sonra Salim de arkamdan geldi. Ben cesedi arabama torbayla koyduktan sonra battaniyeyi benden aldı. Cesedi arabamın arka paspas kısmına koydum. Salim bana ‘Cesedi göle götür, parça parça haline getir’ dedi. Ben de oraya götürdüm, cesedi parçalamadım. Oraya bıraktım. Cesedi oraya bıraktığımı kimseye söylemedim. Battaniyede ıslaklık olduğunu hatırlamıyorum” dedi.
Bahtiyar’ın mahkemedeki ifade işlemleri devam ederken gözyaşlarını tutamayan Narin Güran’ın babası Arif Güran, beddua etmeye başladı. Bunun üzerine mahkeme başkanı, Güran’ın sakinleşmesi için salondan çıkmasını istedi. Arif Güran, dışarıya çıkarıldı.
İfadesine devam eden Bahtiyar, “Salim ile bu olaydan sonra görüşmedim. Narin’i arabaya koyduğum zaman başımı kaldırdım. Yüksel tepeye gelmişti, beni izliyordu” dedi.
Mahkeme Başkanı, Nevzat Bahtiyar’a “Narin’i nasıl öldürmüş olabilir?” diye sordu. Bunun üzerine Bahtiyar, “Boğarak. Narin'in boğularak öldürüldüğünü düşünüyorum. Vücudunda herhangi bir kan görmedim. Cesedi vicdanım el vermediği için parçalamadım. Cesedin üstüne sadece, su alıp götürmesin diye 1 taş bırakmıştım. Kendi inisiyatifimle o taşı bıraktım. Yüksel veya Enes ile de bu olaydan sonra konuşmadım. Dereye götürdüğümü Salim ile Yüksel biliyordu” dedi.
Bu sırada Arif Güran, tekrar mahkeme salonuna geldi. Mahkeme Başkanı, Bahtiyar’a “Cesedi bıraktıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam ediyorsun. İlk defa hayatında bir ceset gördün, daha sonra hiçbir şey olmamış gibi evine peynir almaya mı gittin, öyle mi?” diye sordu.
Bahtiyar, “Evet” dedi.
Mahkeme Başkanı, “Neden itirafta bulundun” diye sordu, Bahtiyar bu soruya cevap veremedi. İfadesine devam eden Nevzat Bahtiyar, “Güran ailesiyle bir husumetim yok” dedi.
Savcı baz bilgilerini sorarak, “Salim Güran’ın seni silahla korkuttuğunu söyledin. Baz bilgilerine göre 4’ünüz de aynı yerdesiniz. Silahla nasıl tehdit etti? Salim seni silahla o 8 dakikada mi tehdit etti?” sorusu üzerine Bahtiyar, “Yanındaki silahla yaptı. Salim silahını yanında taşıyor. Silahı çıkardı. ‘Bunu yok etmezsen senin oğlunun kafasına sıkarım, sonra da senin kafana sıkarım dedi" diyen Bahtiyar, mahkeme başkanının “Salim Güran’ın olay günü elbisesi ne renkti?” sorusuna da “Hatırlamıyorum” diye cevap verdi.
Savcının, “Salim Güran’ın 17.46'da senden gelen 41 saniyelik görüşmeniz var, ne konuştunuz?” sorusuna da “Ben Salim’i aramadım” diyerek konuşmayı inkar etti. “Dereye Narin’i kucağında götürdüğünü söyledin. 25 kilo bir kız. Tek başına mıydın? İpi nerede buldun?” sorusu üzerine de “Çantanın ipini kullandım, tek başımaydım” yanıtını verdi.
Önceki dönem baro başkanı Nahit Eren, Bahtiyar’a “Salim Güran’ı ne zamandan beri tanıyorsun” diye sordu.
Bahtiyar, “Çocukluktan beri birlikteyiz. 30 yıl var. Vaktimiz oldukça ben onu o beni arar kahveye giderdik. Köyde görüşürdük” dedi.
Bahtiyar, Eren’in sorduğu soruların çoğuna ‘Hatırlamıyorum’ yanıtını verdi. Eren’in, ‘Olay günü 15.08 geçe Salim Güran’ın aradığını söyledin, o cümleleri hatırlıyor musun?’ sorusuna, “Hayır, hatırlamıyorum. Ona ‘Suyumuz yok’ demiştim” dedi. Belediyede su arızasının olmadığına dair tutanağın olduğunu söylemesi üzerine de “Bilgim yok” dedi.
Eren’in “Sen gittiğin zaman debisi nasıldı derenin?” sorusuna, “Orası su altında değildi. Ayaklarım su içine girdi” dedi.
“38 dakika orada kalmışsın. O sürede ne yaptın? Elbiselerini, pantolonunu, ayakkabını çıkardın mı” sorusuna da “Hayır, hiç suya girmedim. Cesedi bırakırken suyun içindeydim suyun yüksekliği 40-50 santimetre yüksekti. Çalıları koymadım. 1 taş koydum. Su o kadar yüksek değildi. Ayakkabı ve pantolonla suya girdim sonra girmedim” ifadelerini kullandı.
Bu sırada ağlamaya devam eden Arif Güran, Nevzat Bahtiyar’a ‘Allah belanı versin, seni Allah’a havale ediyorum” dedi.
Daha sonra Eren’in “Otopsi işlemine başlamadan önce torbanın içinde kanca çıktı. Senin böyle bir kancan var mı?’ diye sordu. Bahtiyar, “Hayır hatırlamıyorum. İçinde bir şey varsa bilemem” yanıtını verdi.
Baro avukatlarından Aydın Özdemir, “Narin’i siz mi boğdunuz” diye sordu.
Bahtiyar, “Salim boğdu, kendisi bana Narin'i boğduğunu söyledi” dedi.
“Kardeşini kim tehdit etti?” sorusuna, “Bilmiyorum. Salim'in amcası Ali Rıza Güran, Hacı Hasan'a söylemiş, ‘Nevzat’a bir miktar para ve arazi verelim, onun evini köye getirelim’ demiş. Kimse benimle kekeme diye dalga geçmedi” ifadelerini kullandı.
Baba Arif Güran, bu sırada tekrar Bahtiyar’a, “Seni Allah’a havale ediyorum, kızımın saçının teline kurban ol sen” dedi.
Diyarbakır'da kaybolduktan 19 gün sonra dere yatağında çuvalda cansız bedeni bulunan Narin Güran cinayetine ilişkin tutuklu sanıklar anne Yüksel, ağabey Enes ve amca Salim Güran ile Nevzat Bahtiyar'ın yargılandığı davanın ilk duruşması sürüyor. Duruşmada Diyarbakır Barosu'ndan baba Arif Güran'ın vekili Avukat Berat Kocakaya'nın 'Arif Güran ile ticaretin var mı? 'sorusuna Nevzat Bahtiyar, "Hayır, bir arabada yaşanmıştı. Arabayı aldım, 1-2 ay kaldı, ona geri vereyim dedim. Orada Arif'le birlikte arabayı sattık. Orada arabanın parçalanmış olduğunu bilmiyorduk. Onu alan adam da kaza geçirdikten sonra arabanın sıkıntısı olduğunu söyledi. Adam bize 80 bin TL ceza kesti. 50 bin TL'yi ben verdim. Bu para için kinim olmadı" dedi.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı adına davaya katılan vekil bir avukatın da “Salim Güran ile Yüksel Güran'ın ilişkisi olduğunu biliyor muydun?” sorusuna, Nevzat Bahtiyar, "Hayır, o gün öğrendim. İpi bağlarken bir ayağı dışarda kalmıştı. Ayağı parçalamadım" yanıtını verdi.
Yüksel Güran'ın müdafi avukatı Yılmaz Demiroğlu, "Türkiye'nin sabrı tükendi, doğruyu söyle artık. Sizin evinizden çıktığında Salim'e gitmek istersen önce kimin evi gelir?" dedi. Bunun üzerine Nevzat Bahtiyar, "Arif'in evi geliyor. Narin'i severdim, kendi çocuğum gibi. Fırsatım olsaydı, cesedi oradan çıkaracaktım" cevabını verdi.
Mahkeme Başkanının “Neden cesedi oradan alacağını dedin” diye sorması üzerine Nevzat Bahtiyar, "Vicdanım el vermediği için cesedi çıkarıp, yol üzerinde bırakacaktım. Tesadüfen bulunmuş diye yapacaktım ama fırsatım olmadı. Kaçma ihtiyacı hissetmedim" diye konuştu. Avukat Onur Akdağ'ın 'Kardeşinin eşiyle ilişkin var mı' sorusuna da Bahtiyar "Yok" yanıtını verdi.
Mahkeme Başkanı, Enes Güran'ın önceki ifadesini okudu. Olay gününü anlatan Enes Güran, "Malatya Arguvan'dan ayın 20'sinde eve geldim. Babam beni otogardan aldı. Uyandığım zaman annem, ağabeyim, babam ve kardeşlerim evdeydi. Yemekte Muzaffer Güran bize eşlik etti. Babam ve Muzaffer, Batman'a gidecekti. Annemin evden çıktığını fark ettim. Malatya'dan geldiğim için elbiselerim kirliydi. Annem elbiseleri, Hediye Güran'a götürdü. Yemeğimizi yedikten sonra sosyal medyada gezinirken Narin yanıma geldi. Saat 13.00 oldu. O sırada Narin, anneme 'Kursa gideceğim' dedi. Annem, 'Gitme' dedi ancak sonra izin verdi. Ben de o sırada uyudum. Uyandığımda Malatya'dan arkadaşım aramıştı. Yengem de evin içindeydi. Ağaçların altına gittiğimde telefonum yanımdaydı" dedi.
Mahkeme Başkanının HTS kayıtlarında görünen ve Salim Güran'ın evine gittiği 15.57 saatini, Enes Güran kabul etmedi. “Narin, senin hoş olmayan bir görüntünü gördüğü için mi öldürüldü” sorusuna da Enes Güran, "Hayır, öyle bir şey yok" yanıtını verdi. Daha sonra Mahkeme Başkanı, "Salim Güran ile annen arasında bir ilişki mi var" dedi. Enes Güran da "O benim annem, bu bana nasıl sorulur, yakışık değil" cevabını verdi. Daha sonra Mahkeme Başkanı, “Tamam, haklısın, özür dilerim. Ama ben hak ile batılı ortaya çıkarmaya çalışıyorum" diye konuştu.
Mahkeme Başkanının “Kolundaki ısırık ve banyo yapmak için mi Salim'in evine gittin? Cezaevinde bir hükümlü, bir dilekçe vererek her zaman senin kolunu ısırdığını söylüyor. Ama 'Cezaevinde hiç ısırmadı' diyor. Neden kolunu orada ısırmadın?” sorusuna Enes Güran, "Hayır, gitmedim. Suçlu değilim, Narin için cezaevindeyim. Baz istasyonu verilerini kabul etmiyorum" yanıtını verdi.
Mahkeme Başkanının “Kadınlar neden birbirine girdi, neden kavga ediyorsunuz diye sormadın mı?” sorusuna Enes Güran, "Narin'i kaybettiğimiz için Hediye Güran, Melike Güran, Yasemin Güran vs. vardı. Yasemin Güran'ı evinin tarafına iterek, 'Ne yapmaya çalışıyorsunuz' dedim. Neden kavga ettiklerini sormadım" dedi. Daha sonra Mahkeme Başkanı, “Neden burada sanıksın Enes? Neden Muhammed vs. değil de sen diye hiç düşündün mü?” diye sordu. Enes Güran da "Bilmiyorum. Hayır, düşünmedim" cevabını verdi.
“Sonra kimden, neden şüphelendin” sorusuna da Enes Güran, "Salim'in arabasında kan olduğunu öğrenince, amcamdan şüphelendim. 'Aracında kan var' dendi, şüphelendim. Salim Güran'ın öldürme ihtimali olup olmadığını bilmiyorum" yanıtını verdi. Savcının, 23 -24 ve 25 Ağustos'ta jandarmada verdiği ifadesinin HTS verileriyle örtüştüğünü ve bu ifadeleri kabul edip etmediğini sorması üzerine Enes Güran, "Kabul etmiyorum. 3 gün boyunca kafam karıştığı için aynı ifadeyi verdim" dedi.
Duruşmada eski Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, ifadesi süren Enes Güran’a ilk ifadesinin ne zaman alındığını, gözündeki morluğu sordu. Enes Güran, “İlk ifadem Tavşantepe’de alındı. İlk ifademde de belirttiğim gibi hiçbir şeyi hatırlamıyorum. Gözümdeki morluk, mısır tarlasında oldu. 1’inci günün gecesi ‘Narin hastanede’ diye telefon geldi. Babam ve ağabeyimin ağlaması ve amcamın oğlunun kavgası sonucu yüzüme vurdum” dedi.
Nahit Eren, “24 Ağustos’ta jandarma seninle ilgili bir tanımlama yapıyor ve senin tedirgin olduğunu söylüyor. 25 Ağustos’ta bunun üzerine senden yeniden ifade alıyor, kolundaki ısırığı soruyor. Sen de ‘Mısır tarlasında olmuş olabilir, hatırlamıyorum’ demişsin” dedi. Enes Güran da “Ben kendimi darbettiğimi daha sonra onlara söyledim, söylüyorum da” yanıtını verdi.
Mahkeme Başkanı, “Salim Güran’ın herhangi bir kızıyla ilişkiye girdiğin için Salim Güran seni dövmüş olabilir mi?” sorusu üzerine Enes Güran, “Hayır. Biz savcıların karşısına çıktığımızda kendimizde değildik. Cezaevine girmeden önce savcılara verdiğim beyanları kabul etmiyorum” dedi.
Eren’in “İnsanın kardeşi kaybolsa, ihtiyaç duyacağı şey telefondur. Sen o sırada telefonunu yanına almamanı izah eder misin?” sorusu üzerine Enes Güran, “Maşallah Güran, ‘Narin evimize gelmemiş’ dedikten sonra, ben kısık sesle ‘Narin’ diye arıyordum. O sırada telefonumu almak aklıma gelmedi” ifadelerini kullandı.
Daha sonra Eren, “Sürekli dosyayı soruyorsun. Cezaevinden evi arayınca ‘Narin’i öptüm, diş fırçası vs.’ merak ediyorsun. Bu tür konulara her girdiğinde raporu merak ediyorsun. Kaygılandığın bir şey mi var raporda?” diye sordu.
Enes Güran ise “Kesinlikle yok. Panik ve korkuyla Narin’in diş fırçamı kullandığı zamanı merak ettim. Kardeşimin raporu çıkacak, suçsuz olduğumuz ortaya çıkacak” yanıtını verdi. Enes Güran, sorulan çoğu soruya da "Bilmiyorum" cevabını verdi.
Enes Güran’ın ifadesinin ardından Mahkeme Başkanı, duruşmaya 1 saat ara verdi. Duruşma saat 16.00’dan itibaren yeniden başladı.
Duruşmada Nevzat Bahtiyar ve Narin’in ağabeyi Enes Güran’ın ifade işlemlerinin ardından verilen aranın ardından, annesi Yüksel Güran ifade vermeye başladı. Olay gününü anlatan Yüksel Güran, “Türkçem fazla kuvvetli değil. Sabah 5’te kalktım. Bahçeye gittim. Bamya topladım. 2 oğlum gurbetten gelmişti. Çok sevinçliydim. Enes’in elbiselerini Hediye Güran’a götürdüm. Narin, Enes’e ‘Ağabey bana niye oyuncak almadın?’ dedi. Oğlum, ‘Patron para vermedi’ dedi. Evden çıktığımda telefonum evdeydi. Çocuklar acıktıklarını söyledi. Patates kızarttım. Narin 1’de Kur’an kursuna geç kaldığını, 4’e kadar sürdüğünü söyledi” dedi.
Mahkeme Başkanı, önceki ifadesini tekrarlayarak, evde kimlerin telefonunun olduğunu sordu. Bunun üzerine Yüksel Güran, “Herkesin var. Narin’in yok” dedi. Mahkeme Başkanı’nın ‘Hediye geldiğinde Enes evde miydi?’ sorusuna Yüksel Güran, “Evet evdeydi. Enes ne kadar içerde kaldı bilmiyorum. Sadece akşama doğru Hediye’nin evimden çıktığını biliyorum. Enes telefonda arkadaşıyla konuşuyordu. Ben oğluma ‘Kalk dışarı çık’ dedim. Ne zaman çıktı, bilmiyorum. Hediye ile konuşuyorduk” dedi. Mahkeme Başkanının “Salim ile konuşmanız oldu mu?’ ve “Nevzat’ı gördünüz mü?” sorularına Yüksel Güran, “Hayır, görmedim. Evin içine girdim, evi toparlayıp dama çıktım. Orada yatakları serecektim. Gördüm, Enes arkadaşları ile birlikte evin arkasındaydı. Enes'in yanında Furkan ve İsa vardı. Enes’in içtiği sigaradır, tütündür” yanıtını verdi.
Mahkeme Başkanının “Siz televizyonda ‘Kim öldürmüşse gelsin, bir yere koysun cesedini bıraksın’ demişsiniz. 28 Ağustos’ta saat 19.00'da Enes ile Yüksel’in dizine vurarak geldiği, ‘Kim kızımı öldürdüyse getirin, en azından mezarı olsun’ dediğiniz söylendi” sorusuna Yüksel Güran, “Hayır, yalan yemin ediyorum ki öyle bir şey demedim” dedi.
“Narini sen öldürmedin mi?” sorusuna, “Hayır, yemin ederim öldürmedim” dedi. “Salim mi öldürdü?” sorusuna da “Hayır” yanıtını verdi. “Nevzat mı öldürdü?” sorusuna, “İşte ortadadır. Salim mi kim öldürdüyse Allah belasını versin” yanıtını verdi. “Oğlun Enes mi öldürdü?” sorusuna da “Hayır. Oğlum Enes öldürseydi, kendi ellerimle teslim ederdim” yanıtını verdi.
Mahkeme Başkanının “Enes Narin’i öldürdü, erkek çocuk bu coğrafyada önemlidir, kız gitti, erkek oğlum gitmesin diye mi düşündün?” sorusuna Yüksel Güran, “Çocuklarımın günahı yoktur. Hayır, öyle bir şey yok. Enes öldürseydi yemin ederim teslim ederim. Hiç kimse kızımdan daha üstün değildir” dedi. ‘Nevzat iftira mı atıyor?’ sorusuna da “Evet namusuma leke sürüyor. Allah belasını versin” dedi. Daha sonra Nevzat’a dönerek, “Bu insan mıdır” diye bağırdı. Ardından, “Kızıma kefen giydirdiler, namusuma leke sürdüler. Kocam gözümün nuru, hiçbir hatam olmadı. Kocam bana bir gün yüzüme tokat bile vurmadı. Ben sabah 5’te bamya için kalkıyorum. Benim gözüm dışarda olsa o bamya için kalkmazdım. Beni öldürün, Salim’le alakam yoktur. Beni öldürün, namusuma leke sürmeyin. Güranlara leke sürmeyin. Yemin ederim Salim ve Nevzat evimize gelmedi” dedi.
Mahkeme Başkanı, HTS kayıtlarını belirterek, “Bu rapora göre telefonun evdedir. Enes'in telefonu da evdedir. Bir yerde, 15.20'de salim evinize giriyor” diye sordu. Yüksel Güran, “Kesinlikle öyle bir şey yok” dedi. “Nevzat’ın beyanına göre, baz istasyonu da dahil, her dördünüzün evinizde olduğu ortaya çıkıyor” sorusuna da “Kesinlikle ne Salim ne Nevzat bizim eve gelmemiştir” yanıtını verdi. “Salim ile ilişkiniz var mı” sorusuna da, “Hayır, yemin ederim hiçbir alakamız yoktur” dedi.
Diyarbakır'da kaybolduktan 19 gün sonra dere yatağında çuvalda cansız bedeni bulunan Narin Güran (8) cinayetine ilişkin, tutuklu sanıklar annesi Yüksel, ağabeyi Enes ve amcası Salim Güran ile Nevzat Bahtiyar’ın yargılandığı davanın ilk duruşması sürüyor. Duruşmada Mahkeme Başkanı, ifade işlemleri devam eden Narin’in annesi Yüksel Güran’a, “Salim’le ilişkiniz olduğunuz söyleniyor, Nevzat ahırda biriyle ilişkiye girerken mi görüldü?” diye sordu. Yüksel Güran, “Kim demişse Allah belasını versin. Öyle bir şey yok” dedi. Mahkeme Başkanı’nın, “Nevzat bu cesedi alıp saklamışken gözünüzün önünde duruyordu. ‘Öğrenilirse beni öldürür’ deyip tüm ailesini kaçırmaz mıydı?” sorusuna da, “Yalan söylüyor. Evimize gelmemiş, ikisi de evimize gelmemiş. Narin’in katili kimse ortaya çıkarın, ben o katili istiyorum” yanıtını verdi.
Bu sırada baba Arif Güran, tekrar dışarı çıktı.
Mahkeme Başkanının “Narin, görmemesi gereken başka bir şey görmüş olabilir mi?” sorusuna da “Bilmiyorum” dedi.
Narin’in annesi Yüksel Güran’ın ardından, amcası Salim Güran’ın ifadesine başlandı. Mahkeme Başkanının aylık kazancını sorduğu Salim Güran, “Muhtarlıktan aldığım maaş belli. Araziden aldığım da değişiyor. Ben yılda iki kez ürün alıyorum. 50 bin TL diyebiliriz” dedi.
Olay gününü anlatan Salim Güran, “Ben sulamacı tutmuşum, Mehmet Selim Atasoy. Ben onlardan önce her zaman tarlaya giderim. Ben çalışıyorum. Aynı gün yine tarlaya gidip çalıştık. Saat 10-11 gibi eve geldim. Çocuklarıma ‘Düğündür, size elbise alayım’ dedim, oğlum Devran hariç. Dönüşte petrol istasyonunda 200 TL'lik yakıt aldım. Eve gittim, sıcaktı. Klimayı çalıştırdım. Eşim yemek yaptı, istirahat ettim. Yemeği yedim. Sonra da sondajın olduğu yere geldim. Sonra elektrikçiler geldi. Mehmet Şerif Güran’ın tarlasındaki trafonun yanına gittik, kontrol ettik. O sırada tarlada kurtların çıktığını gördüm. Aradım amcaoğlunu, ‘Tarlan kurtlanmış’ dedim. O da ‘Hangi ilacı kullanalım’ diye sordu. O sırada Abdussamed, direğin üstüne çıktı. Hasan da acur topluyordu. Abdussamed bana, ‘Amcanın oğluna söyle, 3 bin 500 TL'den aşağı sorunu çözmem’ dedi. Sonra ‘Ben niye arayacağım’ dedim, onlar aramış Mehmet Şerif’i. O da beni aradı, ‘3 bin TL'ye anlaştık’ dedi. Ondan sonra, Miran oğlum da tarladaydı. Oğlumu da alıp eve geldim. Saat 18.00'e kadar. Ondan sonra eve geldim. Hüseyin amcam, Mersin’den gelmişti. Onun evine giderken, oğlum Miran da bana ‘Ben de geleyim’ dedi. Ben de ‘Tamam’ dedim. O sırada Ramazan, ‘Yabancı bir araba var’ dedi. Ben o sırada yukarı çıkarken, Nevzat bahçesinde oturuyordu. Ben de ona selam vermeden gittim. Bu adamla 2-3 aydır ne yemişim ne içmişim. Ondan sonra Arif ‘O parayı vermiyorum’ dedi, ben de ‘Arif ayıptır’ dedim. İnşaat meselesine gelince, dedim ‘Nevzat, kardeşimin evi olacak, sana verelim sıvasını.’ Bana ‘200 bin’ dedi ama ‘10 almam 190 olsun’ dedi. Ben de ‘175 bin veren var’ dedim, o da ‘Kim yapıyorsa verin gitsin’ dedi” diye konuştu.
Mahkeme Başkanının ‘Narin ne zaman kayboldu’ sorusuna Salim Güran, “Ben Hüseyin amcamın evindeydim. 18.30 ve 19.00 arasında öğrendim. Mehmet Selim Atasoy’u aradım, o da yanıma geldi. Onunla sondaja gittik. Telefon bana geldi, kızım Gizem beni aradı, ‘Narin kaybolmuş’ dedi. Ben de ‘Nasıl kaybolmuş, geliyorum’ dedim. Mehmet Selim Atasoy da ‘Ben de geliyorum’ dedi. Ben arabayı oraya park ettim, baktım kalabalık ve herkesi görünce Şakir Başçavuşu aradım, ‘Komutanım kardeşimin kızı kayıp’ dedim.
Mahkeme Başkanının, cep telefonuna indirdiği bir programı neden indirdiğini sorması üzerine Salim Güran, “Bazen toplantılara giderken unutmayalım diye onu indirdim” dedi. “Narin kaybolduktan sonra neden sildin peki?” sorusuna da, “O programı ben silmedim. 21 Ağustos’u, 22 Ağustos’a bağlayan gece saat 24.00'te o program devre dışı kaldı” yanıtını verdi. “Kendin silmedin değil mi?” sorusuna da, “Hayır. Ben o programdan anlamıyorum. Ben Cahit Kaya ile birlikte babamın bahçesinde otururken onun oğlu bana indirdi” dedi. Salim Güran, Arif Güran’ın evine girmediğini, Nevzat Bahtiyar ile de görüşmediğini söyledi. Enes Güran’ın saat 15.50’de HTS kayıtlarına göre evlerinde olmasına da, “Bilmiyorum” dedi. “Whatsapp yazışmalarını neden sildin?” sorusuna da, “Kardeşimin ahırında 380 keleş mermisi bulunduğu için sildim” yanıtını verdi.
Mahkeme Başkanının “Enes'in, kızlarınla ilişkisi var mı?” sorusuna “Kesinlikle hayır” yanıtını veren Salim Güran, “Yüksel Güran ile ilişkin var mı?” sorusunda da “Hayır, kardeşim Arif’in namusuna laf getirtmem. Ben Salim Güran'ım, asla öyle bir şey yapmam. Ben 8 yaşındaki bir meleği neden öldüreyim? Nevzat yalan söylüyor, Allah belasını versin” dedi.
Salim Güran, daha sonra “Jandarma beni çağırdığı zaman, ‘Küçük de olsa husumetin olan kişileri söyle’ dediler. Nevzat’la olan meseleyi anlattım. ‘17.40’da Narin’i gördünüz’ diye kimseye söylemedim. Döverek söyletmişler. Ben onlarla öyle bir şey konuşmamışım. Ben kimim ki koskoca devleti yönlendireyim? Arif Güran’ın evine olay günü gitmedim. Hüseyin amcamın yanından giderken Nevzat’ı gördüm, ağaçların orada. Selam bile vermedim. Nevzat Bahtiyar, adam gibi çık söyle. Narin’i kim öldürdü? Hepsi oyun. Ben gözaltına alındım. Televizyonda dersini çalıştı. Televizyon izleyerek kendini ayarladı. Yüksel ile ilişki meselesini kendini kurtarmak için iftira atıyor. Tanıklara da kendimi korumak için yönlendirme yaptırmadım” diye konuştu.
Hakimin “Gece 22.47'den 22.55'e kadar olay yerinde olduğunuz HTS kayıtlarında var” sorusuna Salim Güran, “Ben gitmedim” dedi. “DNA testinde Narin’in olay günü kıyafetlerinden çıkan bir bulgu, senin aracında çıktı” sorusuna da “Hayır, kabul etmiyorum” yanıtını verdi.
Diyarbakır'da kaybolduktan 19 gün sonra dere yatağında çuvalda cansız bedeni bulunan Narin Güran (8) cinayetine ilişkin, tutuklu sanıklar annesi Yüksel, ağabeyi Enes ve amcası Salim Güran ile Nevzat Bahtiyar’ın yargılandığı davanın ilk duruşması sürüyor. Duruşmada Mahkeme Başkanı, ifade işlemleri devam eden Narin’in amcası Salim Güran’a, “Baz kayıtlarına göre Arif’in evinde görünüyorsun” diye sordu. Salim Güran, “Hayır kesinlikle gitmemişim” dedi. “15.39’da, bize göre iddianame ve baz kayıtlarına göre o saatte kızın Dilek’i arıyorsun, onunla 16 saniye konuşuyorsun. 15 dakika sonra o seni arıyor, 7 saniye konuşuyorsunuz. Aynı evin içinde dilekle telefonla mı konuşuyorsun?” sorusuna da “Hatırlamıyorum” yanıtını verdi. Salim Güran, daha sonra “22.47 de narinin cesedinin olduğu yere kesinlikle gitmedim. Ramazan’la olan telefon konuşmam kesinlikle Narin ile ilgili değil. Ben baz verilerine inanmıyorum. Arif’in evine de gitmedim, dereye de gitmedim” diye konuştu.
Tanıkların daha sonra dinlenmesi talebi üzerine de Mahkeme Başkanı, “Sabaha kadar buradayız. Nereye kadar giderse” dedi
İfadesine devam eden Salim Güran, “Üs bölgesinin kamerasından, Narin’in patikaya çıktığı andan sonrası görünüyor. Narin patikaya çıktıktan sonrasına baksınlar. Meğer 18.00’den sonra bakmışlar. Benim gördüğüm, çok güzel bir kameradır. Ben Arif’in evine girmişsem, o kameradan gözükür. O kamerayı göstersinler. Nevzat, medya ne söylerse onları soyluyor. Nevzat Bahtiyar benim ismimi, beni gözaltına aldıkları için algı yaptıkları için verdi. Nevzat, aracın sağ camından aldığını söylemişti. Sağ cam bozuk” diye konuştu.
Salim Güran’ın ifadesinin ardından, tanıklar dinlenmeye başlandı. İlk tanık olarak ifade veren baba Arif Güran, “Olayın ilk gününden bulunana kadar herkes bir şey söyledi. Yaklaşık 1 hafta yemek yemedim, ondan dolayı unutkanlık ve halsizlik bende çok var. İnsanlar mesaj atıyordu. ‘Kızın bende’ diye. Ben hemen bunu jandarmaya bildiriyordum. Telefonuma bakamaz hale geldim. Telefonu uçak moduna aldım. Sadece mesajlara bakıyordum. İfadede de söyledim, benim kimseye zararım olmamış. Bu arama çalışmalarında o akşam köpeğin kanala yoğunlaştığını söylediler. 9 gibi köye yetiştim” dedi.
Nevzat Bahtiyar ile olan araç alışverişini anlatan Arif Güran, “Nevzat’la olayımı anlattım. 20- 25 gün önce bir araba ticareti. Benle bir alakası yok. O arkadaş cezaevine girdi. Benim yakamı tuttular, ‘Parayı sen ödeyeceksin’ dediler. Galerici H.O.’nun orada örfi olarak anlaştık. Tutanak da tuttuk. Salim’e biz bu arabayı Nevzat’tan aldık. Bu araba sattığım zaman 4 bin TL kârı vardı. ‘80 bin liralık zarar niye bana değiyor’ dedim. Sonra nevzatla buluştuk. Kesinlikle ‘kabul etmiyorum dedi. Konuşmalarımız sakin değildi. Kekelemesiyle dalga geçtim. 40 bin zararı, Salim’in evinde, Nevzat Bahtiyar’a 10 bin, Salim’e 30 bin ödeyeceğiz diye kararlaştırıldı. Nevzat’a parası yoksa, sıva karşılığı ödemesi de teklif edildi” diye konuştu.
Bölgedeki askeri üssün kamerasının görüntülerinin olduğunu belirten Arif Güran, “Benim kızım tepeye çıkmamış diye ilk günler de söyledim. Ama Salim 18.40’da köyün kamerasına takılan görüntüsünde hızla gidiyor. Üs bölgesinin kamerasına o saatte bakmışlar, ‘Güneş vuruyor’ dediler. Bu insanlar kızımı görmedikleri halde saat 19.00 a kadar orada olduğuna dair beyanda bulundular” dedi. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı, “Üs bölgesinin kamera görüntüleri var mı, soracağız” dedi. İfadesine devam eden Arif Güran, “Biri benim kızımı öldürecek ve ben onunla anlaşacağım öyle mi? Güran’lar tarafından eğer benim kızım Nevzat’a teslim edilmişse, bu insana silah doğrultmuşsa 2’nci, 3’üncü, 4’üncü gün gelir, bize söylerdi. O zaman baş tacımız olurdu. Kızımı saklayıp gelip yanıma oturuyorsa, ben o insandan her şeyi beklerim” diye konuştu.
Aile meclisi toplantıları iddialarının sorulması üzerine de, “Ali Rıza Güran ile bazen bir araya geliyorduk. Toplu görüşmelerimiz olmadı” yanıtını verdi.
Arif Güran, ifadesini şöyle sonlandırdı:
“İlk bulunan terlikte ilk önce benzediğini söyledim. Olay yerinde numarayı söylediler. Kızımın numarası 31 dedim. O 25 numaraydı. Orada kızımın terliği olmadığını söyledim. Kimin parmağı benim kızımın kanında varsa, Rabbim o parmakları çürütsün. Benim gözümde benim ailem bana bunu yapmaz. Eşimden asla şüphelenmedim. Benim kızım herkesin üstündedir. Eşim saat 17.00’de beni aradı ‘Yemeğe gelecek misin?’ dedi. Sesinde tedirginlik yoktu.”
Diyarbakır'da kaybolduktan 19 gün sonra dere yatağında çuvalda cansız bedeni bulunan Narin Güran (8) cinayetine ilişkin, tutuklu sanıklar anne Yüksel, ağabeyi Enes ve amcası Salim Güran ile Nevzat Bahtiyar’ın yargılandığı davanın ilk duruşmasında, Nevzat Bahtiyar’ın eşi Gazal Bahtiyar tanık olarak dinlendi. Olay gününü anlatan Gazal Bahtiyar, “Nevzat telefonla konuştuktan sonra çıktı. Yüksel, ‘Benim kızım yoktur, kaçırdılar mı, öldürdüler mi, hanginiz kızımı götürdüyse getirsin’ dedi. Eşimden hiç şüphelenmedim. Şüphelenseydim kendi elimle teslim ederdim. Ali Rıza Güran, Hasan Kaya’yı aramış. ‘Gazal gelsin, kendi evinde yaşasın, bakarız’ diye. ‘Nevzat suçunu itiraf etsin’ demiş. Cezaevi ziyaretine gittiğimizde Nevzat’a söyledik bu durumu. Salim’in üvey annesi geldi, ‘Salim tutuklandı, Nevzat da tutuklanacak’ dedi. Narin’in cansız bedeni daha bulunmamıştı. Niye tutuklanacak diye sordum. Daha sonra, ‘Yok yok, ifadesi alınacak’ dedi. Araba meselesinde de Nevzat 50 bin TL ödedi. Aralarında husumet olsaydı, oğlum onların evinde yapmazdı. Zaten jandarmalar onların evinden aldı oğlumu. Salim onu sırtından vurdu. O paradan sonra da bir sıkıntı olmadı. İkisi de birbirine ‘Kardeşim’ diyordu” dedi.
Ardından Yüksel Güran söz alarak, “Gazal peşimden gelip beni teselli ediyordu” dedi. Salim Güran ise “Ben Nevzat’a ‘Kardeşim’ demedim. ‘Benim kocamı sırtından vurdu’ dedi, açıklama yapsın” diye konuştu. Söz alan Enes Güran ise “Biz tepeye çıktığımızda Maşallah Güran’a seslendik. Hediye Güran yoktu yanımızda. Öyle bir olay olmadı” dedi.
Diyarbakır Barosu eski başkanı Nahit Eren de “15.08’de konuştuktan ne kadar süre sonra Nevzat araçla ayrıldı?” diye sorup, Ali Rıza Güran’ın teklifini anlatmasını istedi. Bunun üzerine Gazal Bahtiyar, “Konuştuğu gibi çıkmadı. Kaç dakika geçtiğini bilmiyorum. ‘Çarıklı’ya gidecegim’ dedi. Hasan Kaya geldi. Ali Rıza Güran benim için ‘Köye gelsin, çocuklarıyla biz ona bakarız’ dedi, kabul etmedim. Nevzat’a söyledik. Kabul etmediğini söyledi. Biz teselli için gidiyorduk. ‘Aile toplantısı var kimse gelmesin’ diyorlardı” diye konuştu.
Gazal Bahtiyar’ın ifadesinin ardından Mahkeme Başkanı, duruşmayı yarın sabah 09.00’a erteledi.
Duruşmada verilen arada açıklamalarda bulunan Türkiye Barolar Birliği Başkanı (TBB) Erinç Sağkan, Türkiye Barolar Birliği ve baroların duruşmaya katılma taleplerinin kabul edilmediğini ifade ederek, “Bugün çok sayıda baromuzla birlikte, Türkiye Barolar Birliği, Diyarbakır Baromuzun ev sahipliğinde Narin kızımızın duruşmasının ilk celsesinde hazır bulunduk. Duruşmada mahkeme heyetine yaptığım açıklamada da baroların ve Türkiye Barolar Birliği’nin temel hedefinin, bütün kamuoyunun gözü önünde olan ve gündeminde olan bu dosyada gerçekten adaletin tesisinin sağlanması, etkili bir kovuşturma sürecinin yürütülmesi ve maddi gerçeğe ulaşılması konusunda herkesin içinin rahat edeceği bir sonuca ulaşılması bakımından katkı sunmak üzere burada hazır bulunduğumuzu ifade etmiştik. Bugün aylardır takip ettiğimiz davanın ilk duruşmasında, Türkiye Barolar Birliği ve barolarımızın katılma taleplerini bu çerçevede mahkeme heyetine ilettik. Mahkeme heyeti tarafından Türkiye Barolar Birliği’nin ve barolarımızın katılma talepleri uygun görülmedi. Bunu öncelikle ifade etmek istiyorum. Bunu yargılama bakımından da ciddi bir eksiklik olduğu inancındayım. Çünkü baroların ve barolar birliğinin avukatlık kanunundan kaynaklanan insan haklarını korumak görevi ve bu kavramları işlerlik kazandırmak görevi bulunmaktadır. Bir yargılanmaya etkin şekilde katılmadığımız takdirde başta çocuklar ve kadınlar olmak üzere, dezavantajlı grupların yaşadığı hak ihlallerinin giderilmesine katkı sunmakta zorlanırız. Bunu özellikle ifade etmeye gayret ettik. Ancak maalesef bu talebimiz kabul görmedi” dedi.
Sağkan, sorulan soruların somut gerçeğe ulaşılması konusunda umut verici olduğunu belirterek, “Fakat tabii Diyarbakır Baromuzun ilk günden itibaren çok etkin şekilde takip ettiği bu soruşturma ve kovuşturmanın Diyarbakır Barosunun şikayetçi olarak kabul görmesi ve aynı zamanda katılan olarak da davada kabul görmesi nedeniyle bizler de artık Türkiye Barolar Birliği ve barolar olarak Diyarbakır Baromuzun yanında, sürecin katılan sıfatında yer alarak katkı sunmaya bundan sonraki sürecinde de devam edeceğiz. Öğlene kadarki ilk kısımda, 2 sanığın, Nevzat ve Enes sanıkların ifadeleri alındı. Doğrudan sorguları tamamlandı. Öğleden sonraki kısımda da diğer sanıkların ifadeleri de devam edecek. Ve anlayabildiğim kadarıyla pazar günü dahil olmak üzere devam edecek bir duruşma süreciyle karşı karşıyayız. Öğlene kadarki süreçte, sanıkların ilk ifadeleri çerçevesinde ifade vermeye devam ettiklerini ve özellikle doğrudan çapraz sorgu şeklindeki sorgu usulüne karşı da beyanda bulunmaktan kaçındıkları, her noktada hatırlayamadıkları şeklinde ifadelerde bulunarak, ilk günden itibaren sürdürdükleri tutumu sürdürmeye devam ettiklerini hep birlikte çabaladık. Ancak avukatlar tarafından sorulan sorular, verilemeyen ve verilen cevaplar tekrir yolu bazlı cevaplar. Aslında yavaş yavaş somut gerçeğe ulaşılması konusunda adımlar atıldığı noktasında da bizlere umut veriyor. Ancak diğer sanıkların da öğleden sonraki kısımda ifadelerinin alınmasına müteakip, belki daha da sizler açısından tatmin edici cevaplara hep birlikte ulaşıp sizlerle paylaşma fırsatımız olacaktır” diye konuştu.
İfadelerdeki çelişkilerin ısrarla sorulduğunu belirten Sağkan, şöyle konuştu:
“Öğlen ifadelerinin alındığı iki sanık da zaten bu suçu kendilerinin işlemediğini daha önce de ifade etmişlerdi. Ve aynı noktada ifade vermeye devam ediyorlar. Ancak daha önce de ifadeleri arasında çok çelişki bulunmaktaydı. Bu çelişkiler avukatlar tarafından altı çizilerek özellikle ve ısrarla soruldu. Hatta mahkeme heyeti tarafından da ısrarla soruldu. Cumhuriyet savcısı tarafından da ısrarla soruldu. Bu soruları daha önceki ifadeler arasındaki çelişkinin neden kaynaklandığı konusunda tatmin edici bir cevap veremediklerini sizlerle bir hukukçu olarak rahatlıkla paylaşabilirim. Hala aynı algı, bir olayın saklanmasına dönük iş birliği algısı bizler üzerinde devam ediyor. Ancak dediğim üzere sonuç olarak yapılan bu çapraz sorguların akşamüzeri neticelenmesiyle birlikte daha somut bir görüş paylaşmak bizler açısından da mümkün olacaktır."