MasterChef Türkiye'de yeni sezonunda birçok yarışmacı ana kadrodaki yerini alabilmek için mücadele ediyor. Şef Mehmet Yalçınkaya yarışmanın son bölümünde elinin hikayesini ilk kez anlattı.
Mehmet Şef "Ben bu konuya hiç değinmedim, ilk kez açıklıyorum. Ben de 5 yaşında yaşadım. Ben de iki arkadaşımla oynarken 3 tane parmağımı kaybettim. Seni anlıyorum. Kolay olmuyor. İş görüşmesine gittiğinizde saklarsınız çünkü sizi işe almayacaklar gibi gelir. Daha sonra işe başladıktan sonra acaba bu işi yapabilecek mi diye başka insanlar gönderirler. Çok yakın akrabalarımızdan biri benim evlenemeyeceğimi, bana kız vermeyeceğini düşünüyordu. İş yerlerine gittiğimde de bu korkuyla gidiyordum, almayabilirler mi düşünüyordum ama çoğu iş yerine de alındım, kariyer yaptım ve gördüğün gibi MasterChef Türkiye'de jüriyim. Kolay bir yol değil, biliyorum. İnsanların bir eksikliğe dikkat kesilmemesi de mümkün değil. Ama hayatın bir şekilde devam ettiğini düşünmek zorundasın."
Yalçınkaya sözlerine şöyle devam etti:
"Askerlik şubesine gittim, elimi sakladım. Beni askere alsınlar diye. Daha sonra şehrin içine gittim, pastanenin içinde askerleri gördüm. Askerlere dedim ki 'Ben askere gitmek için elimi sakladım'. Onlar da 'Git hemen askerlik şubesine doğruyu söyle yoksa askere gittiğin zaman daha büyük tepkiyle karşılaşabilirsin, neden sakladın diye' dediler..."
Yalçınkaya "Bu bir lanet değil, bir kaza. Kapının önünde iki arkadaşımla oynarken geçirdiğim bir kaza, çoğu insan buna kıyma makinesi ya da başka şeyler diyor. Hayatımızda yaşadığımız kazalar bizi bir taraftan da tutunmaya, daha çok sarılmaya sevk ediyor. Kolu, ayağı, vücudunun yarısı olmayanlar var, ağzıyla ressamlık yapanlar var" dedi.
Şef sözlerine "11 yaşında başladığım çıraklık hikayemde, bulaşıkhanede başladım. Herkes aşçı olamaz dedi. Bıçağı tutamaz. Tabağı tutamaz dedi. Maalesef böyle acımasızlıklar var. Bunu kendi yaşındaki arkadaş grupları yapıyor. Daha sonra hırslanıyorsun, daha çok yapmaya çalışıyorsun. 'Bu çocuktan aşçı olmaz, bulaşıkhaneye verelim' dendi. Bu bana her zaman hırs ve tutunma verdi. Mutfağa geçtim ve mutfakta da herkesten fazla çalışarak bu işte ilerleme zorunluluğum vardı, çok seviyordum çünkü. İlerledim. Türkiye'nin en büyük tesislerinde şeflik yaptım. Uluslararası düzeyde birçok yarışmaya katıldım. Şu anda mesleğimde bana göre iyi bir yerdeyim ve devam ediyorum" diye devam etti.
Ünlü şef sözlerini şöyle tamamladı:
"Benim etkilendiğim bir şeyi söyleyeyim. Benim iki çocuğumun dövmeleri benim elim. Senin bu halini sevenler de olacaktır. Onlar dövmeyi yaptırmışlar, acaba etkilenir miyim diye bana bir sene sonra gösterdiler. Somer'le Danilo, her zaman eti ikisinden biri keser, ben zorlanmayayım diye. Ve çaktırmazlar. Türkiye'nin en büyük televizyon kanallarından bir tanesi benim elimin bu şekilde olduğunu bilerek ön yargısız buraya jüri yaptı. Benim jüri arkadaşlarım elimle ilgili hiçbir şey konuşmadı. Sormadılar."
1947 yılında Bolu’nun Yenigüney köyünde doğdu. 1998 yılında ortaokulu bitirdikten sonra aşçı olan amcasının yanında başlamış olduğu mesleki kariyerinde Türkiye’nin üst düzey tesislerinde görev almıştır.
2005 yılında Amerika'nın ünlü gurme dergisi “CULINARY” de Trend Chef olarak biyografisi ve spesiyalleri yayımlandı.
Türk mutfağı ile ilgili çeşitli fuar, festival ve yarışmalarda madalya, şilt ve sertifikalar kazandı. Fransa, İtalya, Katar, Almanya ve Yunanistan gibi dünyanın farklı yerlerinde ve farklı kültürlerde Gastronomi ve Mutfak Koordinatörlüğü yaptı.