İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP'nin düzenlediği Eğitim Maratonu'nda konuştu.
"İnsanlara ne zaman 'en önemli konunuz ne', 'şu anda sizi en çok mutsuz eden sorununuz ne' diye sorsak, yıllardır birinci sırada hep eğitim olmuştur" diyen İmamoğlu'nun konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
"Ne üzücüdür ki gerçekten yıllardır insanlarımız eğitimle ilgili sorunu en ön sıraya koymuştur. Eğitim, bu güzel Cumhuriyet'in kurulduğu ilk andan itibaren bence Cumhuriyet'in kuruluş temelinde en öndeki konu olmuştur. Büyük devrimleri hayata geçiren, alfabesinden okuma-yazma seferberliğine, teknik ve blimsel zeminde eğitimi yukarı taşıyan özel çalışmalar, yurt dışına yetenekli insanları göndermek gibi birçok adımları atan bir Cumhuriyet'in evlatlarıyız. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, özellikle eğitime ve gençlere verdiği eğitimin gerekçesinin, memleketin geleceğinin onlara ait olduğunun farkında olmasıydı. Ama ne yazık ki son yıllarda bizi mutsuz eden çocuklarımızın kafası karışık, gençlerimizin geleceğe umutsuz bakışlarına sebep olan ve bir nevi eğitimi kendi siyasi bekası adına insanların hayatına dayatmacı bir şekilde teknikten, bilimden, akıldan uzak uygulamaları ortaya koyarak eğitimden başka her şeye benzeyen bir düzene evrilmiş durumda Türkiye'deki milli eğitim düzeni. Okullara gidiyoruz, çocuklarımızın, öğretmenlerimizin, velilerimizin mutsuzluğunu görüyoruz. En kötüsü de gençlerimizin umutsuzluğunu görüyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerini sarsacak, gençlerimizin geleceğini karartacak hiçbir adıma hep birlikte müsade etmeyecek çalışmaları yapmakta yükümlüyüz. Bu anlamda en son özellikle öğretmenlik mesleğini de tehdit altına alan 'Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'ni mutlaka iyi anlamanın ve analiz etmenin şart olduğunu düşünmekteyim. Karşımda öğretmenlerimizi görüyorum. Yıllardır atanamamış öğretmenlerimizin sorunları, özellikle Öğretmenlik Mesleği Kanunu'nun Anayasa'ya aykırılığı, bu mesleği en önemli bir meslek olarak gören bu milletin kanunda yazılı halinin sıradanlaştırılmış biçimine şiddetle karşıyız. Bunun siyasi görüşü olmaz. Hepimiz çocuklarımızı dünyanı en başarılı çocukları olsun diye yetişsin istiyoruz. Bugünkü sistemde kayırmacılık gibi birçok problemi yaşattıkları liyakatten uzak bir dönemin varlığı, bahsettiğim bu özelliklerden uzak bir dönem. Sınavlarda alınan sonuçlar eğitim kalitesinin yansımasıdır. İktidara geldiğimizde eğitim sistemini milletçe bu ülkeye kazandıracağımızı ve bu işi eğitimcilere emanet edeceğimizi, bu işi bilen insanlarla çözeceğimizi belirtmek isterim. Şu anda Türkiye'mizde her konudaki en büyük tehdit; her şeyi ben bilirim diyen tek kişilik akıl.
Türkiye'de son yerel seçimde birinci parti olarak çıktığımız an itibarıyla artık bizler eğitimle ilgili de çok güçlü, karakterli işler yapmakta yükümlüyüz. Bilgileri belge altına almalıyız, kurala dökmeliyiz, sisteme almalıyız ve kurumsallık içinde o sistemin çalışmasını sağlamalıyız. Biz İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak her konuda iddialı adımlar attığımıza inanıyoruz. Her konuyu kurumsallığa döktüğümüzü de biliyoruz. 4 yılda 104 kreşimiz hizmete girdi. Yine 4 yılda 200 bini aşan insanımızın belediye dışında iş bulmasına imkan sağladık. Üniversite öğrencilerine senede 100 bin gencimize 7 bin 500 lira burs verdiğimizi, önümüzdeki dönem ise 100 bin gencimize 15'er bin lira burs vereceğiz bu sene. Dolayısıyla milletin parasını eğitime kullanma konusundaki cömertliğimiz devam edecek.''